Hırsızlık - Kamu Güvencesi Altındaki Otomobili Çalmak - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/6-163 Esas 2009/202 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/6-163
Karar No: 2009/202
Karar Tarihi: 14.07.2009

Hırsızlık - Kamu Güvencesi Altındaki Otomobili Çalmak - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/6-163 Esas 2009/202 Karar Sayılı İlamı

 

 

Ceza Genel Kurulu 2009/6-163 E., 2009/202 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/6-163 E., 2009/202 K.

  • HIRSIZLIK
  • KAMU GÜVENCESİ ALTINDAKİ OTOMOBİLİ ÇALMAK

 

  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 124 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 309 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 310 ]
  • 5395 S. ÇOCUK KORUMA KANUNU [ Madde 23 ]
  • 5395 S. ÇOCUK KORUMA KANUNU [ Madde 24 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 491 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 493 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 55 ]

"İçtihat Metni"

S...... Asliye Ceza Mahkemesince 22.11.2007 gün ve 257-385 sayı ile sanık Ö..... T.....’ın 08.02.2005 tarihinde, yakınan İ.... G......’a ait ve kamunun güvencesi altındaki otomobili çalmak suçundan; yapılan yargılamasında lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY’nın 491/2 ve 522. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir

Adalet Bakanlığınca, 30.12.2008 gün ve 63810 sayı ile; sanığın suç tarihinde 18 yaşını bitirmemiş olması karşısında, 765 sayılı TCY’nın 55/3. maddesi uyarınca, cezasından indirim yapılması gerektiği, sanık hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin, ayrıca aynı Yasanın 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun tartışılması gerekirken, yapılmadığından bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 27.04.2009 gün ve 3636-8062 sayı ile;

“Yakınanın kolluktaki anlatımında, otomobilinin kapılarını kilitlediğini ve aracın kendisi dışında başka birinde anahtarının bulunmadığını söylemesi, Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü tarafından çekilen fotoğrafta anahtarın kontağa takılı durumda bulunduğunun görülmesi, suça konu otomobile ilişkin olarak düzenlenen ‘

‘Olay Yeri İnceleme Raporu’ içeriğinde ise kapılarında zorlama olmayan otomobilin kontağında anahtar bulunduğunun açıklanması karşısında, sanığın 765 sayılı TCY’nın 493/2, 5237 sayılı TCY’nın ise 142/2-d maddesine uyan hırsızlık suçunu oluşturduğu anlaşılan eylemi bakımından, anılan maddelerde öngörülen cezaların alt sınırı ve sanığın yaşı gözetildiğinde 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi uyarınca uzlaşma girişiminde bulunulmasına yasal olanak bulunmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden ise Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerinin yerleşik uygulamalarına nazaran, Hakimin takdir hakkına dayanan konularda kanun yararına bozma istenemeyeceğinden, bu konulardaki kanun yararına bozma isteminin reddine,

Diğer kanun yararına bozma nedeninin incelenmesine gelince;

Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre reddedilen nedenler dışında yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanık Ö..... T...... hakkında S....... Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 22.11.2007 tarih ve 2005/257- 2007/385 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunduğu anlaşılan sanık hakkında Mahkemece 765 sayılı TCY’nın 491/4 ve 522/1. maddeleri uyarınca hükmolunan 2 yıl 8 ay hapis cezasından, aynı Yasanın 55/3. maddesiyle 1/3 oranında indirim yapılarak sanığın 1 yıl 9 ay 10 gün hapsine, hükümdeki diğer yönlerin saklı tutulmasına”

” karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 02.07.2009 gün ve 7065 sayı ile;

Yerel Mahkemece suç niteliği doğru saptanmadığından, lehe yasanın belirlenmesine ilişkin karşılaştırmanın da yanlış yapıldığı hususunda yasa yararına bozma başvurusu bulunmamaktadır, öncelikle Adalet Bakanlığına bu konuda yasa yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağı sorularak, Özel Dairece sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda Yerel Mahkemece bir değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğu halde yapılmamış olması da yasaya aykırı olduğu halde Özel Dairece bu konunun takdire iliştiği belirtilerek yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır, gerekçeleri ile itiraz yasa yoluna başvurarak; Özel Daire kararının kaldırılmasına ve saptanan hukuka aykırılık yönünden de yasa yararına bozma istenip istenmeyeceğinin merciine sorulduktan sonra sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Özel Dairece hükmün yasa yararına bozma istemi üzerine incelendiği sırada, yasa yararına bozma istemine konu edilmeyen başkaca hukuka aykırılık hallerinin saptanması halinde izlenecek yöntemin belirlenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun yasa yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.

Öğretide “

“olağanüstü temyiz”

” olarak adlandırılan bu olağanüstü yasayolunun koşulları ve sonuçları “

“kanun yararına bozma”

” adı ile 5271 sayılı CYY’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.

5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

Yasa yararına bozmada geçerli olan “

“istekle bağlılık kuralı”

” gereği, isteme konu edilmeyen hukuka aykırılıklar yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, inceleme sırasında Adalet Bakanlığının istem yazısında ileri sürülmeyen ve sonuca etkili bulunan başkaca hukuka aykırılıkların saptanması halinde, bu yönlerden de başvuruda bulunulmasının sağlanması için Adalet Bakanlığına veya koşulları bulunmakta ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına ihbarda bulunulması suretiyle, bu hususlarda da başvuruda bulunulması halinde tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi sağlanacaktır.

Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilecektir.

Ancak hükümdeki her hukuka aykırılık, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararı uyarınca bu yasayolunun olağanüstü bir yasayolu olması nedeniyle yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakları alanlarına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar, bu yolla denetlenemeyecek, buna karşın kanıtların veya hukuk kurallarının yanlış değerlendirilmelerinden kaynaklanan hukuki değerlendirme hataları yasa yararına bozma yasayoluna konu olabilecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Hükümlünün, kamunun güvencesi altındaki otomobili çalmak suçundan lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY’nın 491/2 ve 522. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, Adalet Bakanlığınca sanığın yaşı nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 55/3. maddesi uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiği halde indirim yapılmaması, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanmamış olması ile aynı Yasanın 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun tartışılmaması hususları yasa yararına konu edilmiş, Özel Dairece yasa yararına bozma istemine konu edilmemesine karşın “

“istekle bağlılık”

” esasına dayanan yasa yararına bozma kurumunun amacına aykırı bir şekilde, sanığın eyleminin 765 sayılı TCY’nın 493/2. maddesine uyan anahtar uydurmak suretiyle hırsızlık suçunu oluşturacağı, lehe yasanın da 765 sayılı TCY’nın 493/2 ve 5237 sayılı TCY’nın 142/2-d bendi hükümlerinin karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerektiği, lehe yasa karşılaştırılmasında nazara alınması gereken hükümlerin cezalarının alt sınırlarının da iki yıldan fazla olması nedeniyle 5395 sayılı Yasanın 24. maddesine yönelik yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmiş, ancak yanılgılı olduğu vurgulanan Yerel Mahkeme uygulaması esas alınmak suretiyle 765 sayılı TCY’nın 55/3. maddesi uyarınca indirim yapılmak suretiyle sonuç ceza tayin edilmiş ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılmasına karar verilmiştir.

Özel Dairece yasaya aykırı olduğu saptanan hususlarda, yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, diğer yasa yararına bozma nedenleri yönünden de karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık ilkesine uyulmaksızın saptadığı diğer hukuka aykırılıkları belirleyerek, istemlerin bir kısmını kendi belirlediği esaslara göre bir kısmını ise Yerel Mahkemece yapılan belirlemeleri esas almak suretiyle karara bağlaması isabetsiz olup, yasaya aykırı olduğu saptanan diğer hususlar yönünden de yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Diğer uyuşmazlık nedenine gelince;

Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “

“hükmün açıklanmasının geri bırakılması”

” müessesesi, objektif koşulların varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmak zorundadır. Gerek koşulları oluştuğu halde bu konuda hiçbir değerlendirme yapılmaması gerekse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararındaki hukuka aykırılıkların, hâkimin taktir hakkına taalluk eden bir husus olmaması nedeniyle yasa yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde bir kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle Özel Dairece bu yöne ilişen yasa yararına bozma isteminin taktire taalluk ettiğinden bahisle reddine karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır.

Bu itibarla, haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazın kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yasaya aykırı olduğu saptanan hususlar yönünden de yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, sonucuna göre tüm istemler birlikte değerlendirilerek karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul üyesi ise; Özel Dairece yasaya aykırılık saptanarak, varılan sonuçta bir isabetsizlik bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 27.04.2009 gün ve 3636-8062 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- Saptanan hukuka aykırılıklıların yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesini sağlamak üzere, dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.07.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
 

 

 

Hemen Ara