Esas No: 2021/4963
Karar No: 2022/410
Karar Tarihi: 31.01.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4963 Esas 2022/410 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4963 E. , 2022/410 K.Özet:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi, iflas yoluyla takipte itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin bir davanın sonucunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunda, İİK'nın 164. maddesi uyarınca belirlenen kanun yolu süresinin, kararın tebliğinden itibaren on gün olduğunu ve istinaf dilekçesinin süreden reddedileceğini belirtmiştir. Ancak, mahkemenin gerekçeli kararının davacıya tebliğinden itibaren on günlük istinaf süresi geçtikten sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu iddiası doğru değildir. Çünkü mahkeme, tarafın yanılmasına sebep olan bir süre belirlemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin, istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin kararı bozulmuştur. Kanun maddesi olarak, İİK'nın 164. maddesi iflas tutanağının tebliğinden itibaren on gün içinde istinafın yapılabileceğini belirtmektedir.
"İçtihat Metni"
: Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, iflas yolu ile takipte itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin olup mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesince davacı tarafın istinaf başvurusu İİK’nın 164. maddesi uyarınca iflas davaları sonucunda verilen kararlara karşı yasa yoluna başvurma süresinin, kararın tebliğinden itibaren on gün olup mahkemenin gerekçeli kararının davacıya tebliğinden itibaren on günlük istinaf süresi geçtikten sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin süreden reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedileceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Anayasa Mahkemesi'nin 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararında;
''Mahkemeye erişim hakkı adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biridir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğinin kabulü gerekir (B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce kanun yolu sürelerinin yanlış yazılması nedeniyle tarafların yanıltılması halinde hak ihlâlinin oluştuğuna karar vermekle birlikte tazminata ilişkin talepleri "Yargıtay tarafından hak ihlâlinin bu aşamada giderilmesinin mümkün bulunduğu" gerekçesiyle reddedilmektedir. Bu gerekçe mahkemeler tarafından kanun yolu bakımından yanıltılan tarafın belirlenen süre içinde Kanun yoluna başvurulduğu takdirde Yargıtay tarafından inceleme yapılmasının mümkün olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenlerle Kanun yolu denetimi yapan istinaf mahkemeleri ve Yargıtay'ın mahkemenin belirlediği sürede kanun yoluna başvurulması halinde istinaf incelemesi veya temyiz incelemesi yapması gerekir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince iflas davası hakkında verilen hükmün istinaf yoluna başvuran davacı vekiline 22.03.2021 günü tebliğ edildiği ve davacı vekilince, istinaf yoluna başvurma dilekçesinin İİK'nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra, fakat 2 hafta içerisinde 05.04.2021 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece gerekçeli kararda istinaf süresinin 2 hafta olarak belirlendiği, bu sürenin genel hükümler çerçevesinde belirlenen ve Kanunda yazılı olan bir süre olup, tarafın yanılmasına sebep olabilecek mahiyette bulunması sebebiyle mahkemenin, tarafı Kanun yolu süresi bakımından yanıltmış olması karşısında davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulünde zorunluluk vardır. Bu nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi'nin, istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin kararı yerinde görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin, davacı vekilinin istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin 16.06.2021 tarih ve 2021/1018 Esas, 2021/922 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya iadesine, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 31.01.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi