Faillik - Haksız Tahrik - Haksiz Tahrik İndiriminin Uygulanmasında İsabetsizlik - Kasten Öldürme - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-106 Esas 2009/190 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/1-106
Karar No: 2009/190
Karar Tarihi: 07.07.2009

Faillik - Haksız Tahrik - Haksiz Tahrik İndiriminin Uygulanmasında İsabetsizlik - Kasten Öldürme - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-106 Esas 2009/190 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıklar B....K.... ve S....S....'nin fail oldukları, ancak haksız tahrik indirimi uygulanmasında isabetsizlik olduğu gerekçesiyle verilen 15 yıl hapis cezası ve hak mahrumiyetine ilişkin hüküm yerel mahkeme tarafından direnilmiş, fakat yapılan uygulamada usule ilişkin problemlerin bulunduğu belirtilerek Bozma kararı verilmiştir. İncelenen dosya içeriğindeki aykırılıkların somut olayda son sözün duruşmada hazır bulunan sanık S.....S.... yerine iddia makamına verilmesi ve sanığın savunma hakkının kısıtlandığı, duruşmada sıraya uyulmaması ve sanığın bozmaya karşı diyeceğinin sorulmaması olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Yasaya göre sanığa kelimesi kelimesine bozmaya karşı diyeceği sorulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin, belirtilen usule aykırılıklar nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
5237 sayılı TCY - Madde 29
5237 sayılı TCY - Madde 37
5237 sayılı TCY - Madde 62
5237 sayılı TCY - Madde 81
5271 sayılı CMK - Madde 307

 

 

Ceza Genel Kurulu 2009/1-106 E., 2009/190 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/1-106 E., 2009/190 K.

  • FAİLLİK
  • HAKSIZ TAHRİK
  • HAKSİZ TAHRİK İNDİRİMİNİN UYGULANMASINDA İSABETSİZLİK
  • KASTEN ÖLDÜRME

 

  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 29 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 37 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 62 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 81 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 307 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 216 ]
  • 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]

"İçtihat Metni"

Sanıklar B....K.... ve S....S....’nun, ayrı ayrı “

“5237 sayılı TCY’nın 37/1, 81/1, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 15’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak mahrumiyetine”

” ilişkin, H..... Ağır Ceza Mahkemesince 10.04.2007 gün ve 234-379 sayı ile verilip res’en de temyize tabi olan hüküm, her iki sanık müdafii, katılanlar vekili ve yerel Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmekle, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.07.2008 gün ve 1305-5665 sayı ile “

“Olayda, maktûlden kaynaklanan ve sanıklara yönelmiş bir haksızlık olmadığı halde yetersiz gerekçelerle sanıklar lehine haksız tahrik indirimi uygulanması”

” isabetsizliğinden bozulmuş, Yerel Mahkemece 23.10.2008 gün ve 423-418 sayı ile ilk hükümde direnilmiştir.

Res’en temyize tabi olan hükmün, her iki sanık müdafii, yerel Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “

“usule ilişen nedenlerle bozma”

” istemli 05.05.2009 gün ve 100290 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; olayda haksız tahrikin bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Bununla birlikte, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca usule ilişkin problemlerin ön sorun olarak görüşülmesi gerekmiştir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Bozmadan sonra yapılan 23.10.2008 tarihli (son) oturumda (sırasıyla)

Hazır olan tutuklu sanık S....S....’na bozmaya karşı diyeceklerinin sorularak, savunmasının alındığı,

Her iki sanık müdafiinden diyeceklerinin sorulduğu,

Katılanlar ve vekillerine söz verildiği,

Son olarak da iddia makamına söz verilerek,

Duruşmanın bitirildiği ve önceki hüküm aleyhine bozulmuş olmasına rağmen duruşmaya gelmeyen sanık B....K....’a bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, bu sanığın yokluğunda hüküm tesis edildiği görülmektedir.

Şu halde, hükmün üç yönden usule aykırı olduğu saptanmış olup belirlenen aykırılıklar şunlardır:

1- Somut olayda yapılan uygulama 5271 sayılı CYY’nın 216/3. maddesindeki “

“Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir”

” şeklindeki emredici düzenlemeye aykırılık oluşturmaktadır.

“Son sözün sanığa verilmemesinin hükmün bozulmasını gerektiren hukuka aykırılıklardan birisi olduğu hususu”

” gerek 1412 sayılı CYUY’sı döneminde, gerekse 5271 sayılı CYY’sı döneminde Ceza Genel Kurulu’nun duraksamasız uygulamaları arasında bulunduğundan, somut olayda son sözün duruşmada hazır bulunan sanık S.....S.... yerine iddia makamına verilmesi suretiyle, sanığın savunma hakkının kısıtlandığı kabul edilmelidir.

2- Ceza Genel Kurulunun 09.10.2007 gün ve 336-198 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararından sonra tarafların katılımıyla gerçekleştirilen ve hükmün de tefhim edildiği tek oturumda 5271 sayılı CYY’nın 216. maddesindeki düzenleme gereğince sözün sırasıyla “

“katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa veya kanuni temsilcisine”

” verilmesi gerekirken Yasadaki sıraya uyulmayarak, önce hazır bulunan sanık Sezer’den, sonra her iki sanık müdafiilerinden, sonra katılanlar vekilinden, en son olarak da Cumhuriyet savcısından bozmaya karşı diyeceklerinin sorulmuş olması da usule aykırıdır.

3- İlkeleri Ceza Genel Kurulunun 06.02.2007/146-21; 08.10.2002/199-347; 19.03.2002/85-212 gün ve sayılı kararlarında belirtildiği üzere; hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326. maddesi uyarınca sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunludur.

Kaldı ki, direnme hükmünün verilmesinden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 307/2. maddesinde de aynı kurala yer verilmiştir. Anılan bu yasa hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki kanıtlarını sunma olanağı tanınmalıdır. Bu yasa hükümleri savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayanmakta olup, uyulmasında zorunluluk bulunan buyurucu kurallardandır.

Somut olayda, sanık B....’ın aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri saptanmadan hüküm verilmesi yasaya aykırıdır.

Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin, belirtilen usule aykırılıklar nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ

:

Açıklanan nedenlerle;

1- H...... Ağır Ceza Mahkemesinin 23.10.2008 gün ve 423-418 sayılı direnme hükmünün, sair yönleri incelenmeksizin, öncelikle saptanan usul yanılgıları nedeniyle BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.07.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
 

 

 

Hemen Ara