Esas No: 2009/8-101
Karar No: 2009/178
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/8-101 Esas 2009/178 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2009/8-101 E., 2009/178 K.
"İçtihat Metni"
Sanık Ş.....D....’in, kasten yangın çıkarmak suçundan “
“5237 sayılı TCY’nın 170/1-a, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, kısa süreli hapis cezasının 50/1-c maddesi gereğince 2 yıl süre ile meslek ya da sanat edinmesini sağlamak amacı ile gerektiğinde barınma imkanı bulunan bir eğitim kurumuna devam etme tedbirine çevrilmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin ve 5237 sayılı Yasanın 51. maddesinin sanık hakkında uygulanmasına yer olmadığına”
” ilişkin, K.... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen, Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.04.2008 gün ve 1203-4670 sayı ile; “
“Sanığın, müştekiye ait binanın çatısını yakmaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 151/1 ve 152/2. madde ve fıkralarında tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı Yasanın 170/1-a madde ve fıkrası uyarınca hüküm kurulması”
” isabetsizliğinden, Daire Üyeleri S.....Ç..... ve H..... A....’ın hükmün onanması yönündeki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla bozulmuştur.
K...... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince 25.12.2008 gün ve 77-131 sayı ile; verilen direnme kararının sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“bozma”
” istemli 28.04.2009 gün ve 71730 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa sunulan dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, eylemin nitelendirilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
K...... Barbaros Mahallesi Söğüt Sokak No:60 da bulunan H.....G.....’e ait 4 katlı betonarme apartmanın çatı kısmında 30.01.2005 tarihinde yangın çıktığının, aynı apartmanın en üst katında kiracı olarak oturan M.....D.... tarafından saat 11.48 de ihbar edildiği,
Yaklaşık 38 dakikada söndürülebilen yangın sırasında 1 adet elektrikli soba, 3 adet 12 kg mutfak tüpü ve 9 adet piknik tüpünün kısmen zarar gördüğü, çatının üçte birinin yandığı,
Olay yerinde bulunanlar ve bizzat M.....D....tarafından, yangının M......D...."in oğlu Ş..... tarafından çıkartılmış olabileceğinin dile getirildiği,
20.03.1988 doğumlu (suç tarihinde 16 yaşında) olup 12 yaşındayken işlediği iki ayrı hırsızlık suçundan ağır para cezasına mahkûm edildiği anlaşılan Ş....D....’in ancak 19.03.2005 tarihinde yakalanabildiği,
5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 35. maddesi uyarınca Sosyal Hizmet Uzmanı M.....K....’dan alınan 14.07.2006 tarihli “
“Sosyal İnceleme Raporu”
” nda; “
“Çocuğun olayları anlama ve kavrama yönünde bir sorununun olmadığı, suç işlediğinde ceza alacağının bilincinde olduğu, aile iletişiminin kopuk olduğu, bu durumun kişilik yapısına olumsuz olarak yansıdığı, küçük yaşlardan itibaren ailesinden gerekli ilgiyi göremediği için dışarıya yöneldiği ve aileden uzaklaştığı, iletişim kopukluğunun suç davranışında etkisinin olduğu, aileye karşı tepki geliştirdiği, aileye karşı gelişen bu tepkinin yön değiştirerek nesneye yönelebildiği, bu durumda çocuğa ve ailesine sorunlarının çözümünde yardımcı olmak üzere rehberlik hizmeti sunulmasının yararlı olabileceği”
” şeklindeki saptamalara yer verildiği,
Sanığın babası M....D.... tarafından olay günü kollukta verilen ilk ifadeden itibaren; suçu, poşetini yaktığı için kendisine kızarak “
“poşetimi bulmazsanız ben de çatıyı yakarım”
” diye evden çıkıp giden oğlu Ş.....’in işlemiş olabileceğinin ifade edildiği,
Sanık Ş....’in ise savunmasında; çatıyı kasten yakmadığını, ancak orada sigara içerek izmaritini yere attığını, yangının bundan çıkıp çıkmadığını ise bilmediğini söylediği,
Anlaşılmaktadır.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, M.....D....’in ifadesine itibar etmek ve yangını kendisine ait poşetteki maddenin babası tarafından yakılmasına hiddetlenen Ş.... D.....’in kasten çıkarttığını kabul etmek gerekmiştir.
Suç tarihinin 30.01.2005 olması nedeniyle, sanığın hukuki durumunun 765 ve 5237 sayılı Yasalar açısından ayrı ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Anılan kasten yakma eylemiyle 765 sayılı TCY’nın; 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası verilmesini gerektiren 370. maddesindeki kasten yangın çıkartma suçu ile 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini gerektiren 516/ilk maddesindeki mala zarar verme suçunun; 5237 sayılı TCY’nın ise, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektiren 170/1-a maddesindeki genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu ile 4 aydan 9 yıla kadar hapis cezasını gerektiren 152/2-a maddesindeki nitelikli mala zarar verme suçunun birlikte oluştuğu görülmektedir.
765 sayılı TCY’nın 79. maddesinde; “
“İşlediği bir fiil ile kanunun muhtelif ahkamını ihlal eden kimse o ahkamda en şedit cezayı tazammun eden maddeye göre cezalandırılır”
” biçiminde düzenlenen fikri içtima kuralı ile, 5237 sayılı TCY’nın 44. maddesinde; “
“İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır”
” şeklinde düzenlenen farklı nev’iden fikri içtima kuralı gereğince, işlediği bir fiille birden fazla suçun oluşmasına neden olan kişi bunlardan sadece cezası en ağır olanı ile cezalandırılabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay açısından yapılan değerlendirmede; “
“sanığın çatıyı kasten ateşe vermekten ibaret”
” olan bir hareketi ile hem 765 sayılı TCY’nın 79. maddesinde bahsedildiği üzere “
“kanunun birden fazla hükmünün ihlal edilmesi”
”, hem de 5237 sayılı TCY’nın 44. maddesinde düzenlendiği gibi “
“birden fazla farklı suçun oluşması”
” sözkonusu olduğundan eylemde 79. ve 44. maddenin uygulanma koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Şu durumda, sanık hakkında; 765 sayılı Yasa uyarınca yapılacak uygulamada cezası daha ağır olan kasten yangın çıkarma, 5237 sayılı Yasa uyarınca yapılması gereken uygulamada ise daha ağır cezayı gerektiren mala zarar verme suçları lehe yasa karşılaştırmasında dikkate alınarak uygulama yapılmalıdır.
Öte yandan, gerek 765 sayılı TCY’nın 370. ve 516/ilk maddelerinde düzenlenen, gerekse 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a ve 152/2-a maddelerinde yer verilen kasten yangın çıkartma ve mala zarar verme suçlarının manevi unsuru “
“kast”
” olup; bu suçların oluşabilmesi için ayrı bir “
“saik”
” veya “
“amaç”
” başka bir deyişle 765 sayılı Yasa döneminde kullanılan ismiyle “
“özel kast”
” gerekmemektedir. Bu nedenle de, Yerel Mahkemenin “
“mala zarar verme suçunun oluşması için mutlaka özel kast gerekir”
” yönündeki gerekçesi de isabetli bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; somut olayda sanık Ş.....D...’in başkasına ait evin çatısını kasten yakmaktan ibaret eyleminin, 765 sayılı Yasaya göre daha lehe sonuçlar doğuran 5237 sayılı TCY’nın 44. maddesi uyarınca aynı Yasanın 152/2-a maddesinde düzenlenen yakarak mala zarar verme suçunu oluşturacağı düşünülmeden yazılı şekilde hüküm verilmesi hukuka aykırıdır.
Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı yerinde görüldüğünden, temyiz itirazlarının reddiyle, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi, “
“direnme hükmünün onanması”
” yönünde karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- K..... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 25.12.2008 gün ve 77-131 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2-Dosyanın, K..... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.06.2009 günü yapılan müzakerede, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.