Esas No: 2009/1-83
Karar No: 2009/105
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-83 Esas 2009/105 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2009/1-83 E., 2009/105 K.
"İçtihat Metni"
Hükümlünün hedefte hata sonucu G... K...’nu öldürmek suçundan 765 sayılı TCY’nın 52. maddesi yollamasıyla, aynı Yasanın 448 ve 59. maddeleri uyarınca 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 31, 33 ve 40. maddelerin uygulanmasına ilişkin A... 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.06.1995 gün ve 58-162 sayılı kararın kesinleşmesi üzerine, hükümlünün hukuki durumunu C.Savcısının talebi üzerine inceleyen A... 3. Ağır Ceza Mahkemesince 14.03.2006 gün ve 1995-58 sayı ile; cezanın infazında ne gibi tereddüt doğduğunun açıkça belirtilmediği, hükümlünün şartla tahliye edildiği, uyarlama yapılmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Bu kararı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.11.2007 gün ve 7889-8238 sayı ile;
“Cumhuriyet savcısının süresinde verdiği temyiz başvurusunu itiraz mahiyetinde sayarak temyiz talebinin reddine dair A... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2007 günlü kararının hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
İnfazına başlanmamış veya infazına devam edilmekte olan somut olayda olduğu gibi şartla tahliye edilmiş olmakla beraber, bihakkın tahliyesi henüz gerçekleşmemiş olan hükümlülere ait hükümlerin yapılacak uyarlama yargılaması sonucu ceza miktarının ve buna dayalı olarak da infaz sürelerinin değişmesi olanaklı olduğundan, yargılama yapılarak 765 sayılı TCK uyarınca verilmiş ve kesinleşmiş hükmün lehe olması durumunda uyarlama talebinin reddine karar verilmesi; 5237 sayılı TCK’nun lehe olması durumunda 5237 sayılı TCK uyarınca yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde 5252 sayılı Kanunun 9.maddesi hükmü gözetilmeden, “
“uyarlamaya konu ilamdaki cezanın infazında ne gibi tereddüt olduğu¬
¬nun açıkça yazılmadığı, kaldı ki hükümlünün şartla tahliye olduğu yeni ceza kanununda lehe hüküm olduğu takdirde ancak bihakkın tahliye tarihinin değişebileceği bu aşamada hükümlünün bu konuda hukuki yararının bulunmadığı”
”, gerekçesiyle, “
“Cumhuriyet Savcısının bu konuda karar verilmesi talebinin reddine”
”, karar verilmesi isabetsizliğinden sair yönleri ince¬
¬lenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
A... 3. Ağır Ceza Mahkemesince 05.11.2008 gün ve 332-427 sayı ile; verilen kararın hüküm niteliğinde bulunmaması nedeniyle, temyiz yasa yoluna tabi olmadığı, hükümlü hakkında yeni yasaların uygulanmasının da şartla tahliye edilmiş olmasından dolayı herhangi bir yarar sağlamayacağı ve uyarlama yargılamasında hukuki yararının bulunmadığı,
Hükümlünün 765 sayılı Kanunun 448, 59, 31, 33, 40. maddeleri gereğince neticeten 23 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm olduğu, aynı eylem nedeni ile hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanunun 81, 62, 53 ve 63. maddeleri uygulandığında sonuç olarak 25 yıl hapis cezası verilmesi gerektiği, gerekçeleriyle uyarlama isteminin reddine karar verilerek önceki hükümde direnilmiştir.
Hükmün re’sen temyize tabi olması nedeniyle, Yargıtay C.Başsavcılığının “
“bozma”
” istekli 07.04.2009 gün ve 62263 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlan¬
¬mıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Uyarlama isteminin reddine ilişkin kararın hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı,
2- Şartla salıverilen hükümlüler yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılamayacağı,
Noktalarında toplanmaktadır.
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Daire kararlarında vurgulandığı üzere, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde, uyarlama yapılması suretiyle verilen hükümlere karşı başvurulabilecek yasayolu belirtilmemiş olup, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 267. maddesinde itiraza tabi kararlar “
“Hakim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararları”
” şeklinde belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca kural olarak bütün hakimlik kararları itiraz yasayoluna tabi olup, mahkeme kararlarına karşı itiraz ise, ancak yasanın açıkça gösterdiği hallerde mümkündür. 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde itiraz yasayoluna başvurmayı mümkün kılan bir düzenleme bulunmadığından, bu maddeye göre gerçekleştirilen yargılama sonunda verilen uyarlama kararlarına karşı itiraz yasayoluna başvurulması olanaklı değildir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’nın 322. maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ila 326. maddeleri uygulanacağı için, konunun temyize ilişkin olan ve halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın hükümleri açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinde ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra, temyiz edilemeyecek nitelikteki hükümler ile istek koşuluna bağlı olmaksızın re’sen temyiz incelemesine tabi olacak hükümler sayılmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 223. maddesinde ise, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları ile adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararının yasa yolu açısından hüküm sayılacağı belirtilmiştir. O halde, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem olarak evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunsun, sonraki lehe yasa nedeniyle yapılan uyarlama yargılamasında verilen kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında bu hükümlere karşı başvurulacak yasa yolu temyizdir.
Uyarlama isteminin reddine ilişkin kararın hüküm niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hükümlerin tabi olduğu yasa yolu olan temyiz yasa yoluna tabi olduğu oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra, hükümlünün hedefte hata sonucu G... K...’nu öldürmek suçundan 765 sayılı TCY’nın 52. maddesi yollamasıyla, aynı Yasanın 448 ve 59. maddeleri uyarınca 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 31, 33 ve 40. maddelerin uygulanmasına dair hükme yönelik uyarlama isteminin reddine ilişkin kararın re’sen temyize tabi olup olmayacağı, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle değerlendirilmiştir.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca, on beş sene ve daha yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler re’sen temyiz incelemesine tabidir.
İnceleme konusu somut olayda, uyarlama istemine konu hüküm 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasına ilişkindir. Yerel Mahkemece bu hükme yönelik uyarlama istemi red edilmek suretiyle önceden hükmedilen cezanın infazına karar verilmiştir. Mahkemece verilen ve temyiz incelemesine konu olacak hüküm sonradan verilen uyarlama isteminin reddine ilişkin karar ise de, bu red kararı teknik anlamdaki red kararı olmayıp, önceki hükümle tayin edilen 23 yıl 4 ay hapis cezasının değiştirilmesine yer olmadığına ilişkin red kararıdır. 15 yıldan fazla mahkûmiyetlere ilişkin hükümler re’sen temyiz incelemesine tabi olduklarından, 23 yıl 4 ay hapis cezasının doğruluğunu teyid eden ve değiştirilmesine gerek olmadığını vurgulayan red kararı da dayandığı hükmün re’sen temyiz incelemesine tabi olması nedeniyle, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca re’sen temyiz incelemesine tabidir.
Ön sorun yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi H... A...;
“Hükümlünün hedefte hata sonucu G... K...’nu öldürmek suçundan 765 sayılı TCY’nın 52. maddesi yollamasıyla, aynı Yasanın 448 ve 59. maddeleri uyarınca 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 31, 33 ve 40. maddelerin uygulanmasına ilişkin A... 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen hükme yönelik uyarlama isteminin reddine ilişkin kararın, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 5252 sayılı Yasanın 9. maddesindeki ilkeler nazara alınarak lehe yasa karşılaş¬
¬tırılması yapılması gerektiğinden bahisle bozulması üzerine, A... 3. Ağır Ceza Mahkemesince 05.11.2008 gün ve 332-427 sayı ile önceki kararda direnilerek uyarlama isteminin reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm re’sen temyiz incelemesine tabi olduğundan bahisle Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun süreklilik arz eden kararlarında vurgulandığı üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 223. maddesi uyarınca, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları hüküm niteliğinde bulunduğundan, uyarlama yargılamasında, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem benimsenmek suretiyle evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunan tüm kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında temyiz yasa yoluna tabiidir.
Bu itibarla, uyarlama isteminin reddine ilişkin Yerel Mahkemece verilen karar, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde belirtilen hüküm türlerinden olan davanın reddine ilişkin karara benzemesi itibariyle kıyasen hüküm niteliğinde bulunduğundan, temyiz yasa yoluna tabi olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak bu hükümlerin hangi ahvalde re’sen temyize tabi olacakları, 1412 sayılı CMUK’nun 305. maddesi hükmü nazara alınarak belirlenmelidir.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın 305. maddesi uyarınca, on beş sene ve daha yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler re’sen temyiz incelemesine tabidir.
İnceleme konusu somut olayda, uyarlama istemine konu hüküm 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasına ilişkin ise de mahkemece bu istem red edilmiştir. Dolayısıyla mahkemece verilen ve temyiz incelemesine konu olan hüküm sonradan verilen bu red kararıdır. Davanın reddine ilişkin kararlarda re’sen temyiz ilkesi geçerli olamayacağından, mahkûmiyet hükmünde değişiklik yapılmasına yer olmadığına dair hükmün de kendiliğinden temyiz incelemesine tabi olması olanaklı değildir. Bu itibarla uyarlama isteminin reddine ilişkin kararın temyizen incelenebilmesi için, süresinde, temyiz yasa yoluna başvuru hak ve yetkisi bulunanlarca açılmış bir temyiz davasının varlığı gerekmektedir. Uyarlama istemine konu teşkil eden ilk hükmün re’sen temyiz kapsamında bulunan 23 yıl 4 ay ağır hapis cezasına ilişkin olması da istek ve süre koşullarına uygun bir temyiz davası açılması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Hukukumuzda bazı ağır mahkûmiyetler yönünden re’sen temyiz keyfiyeti kabul edilmek suretiyle, temyiz davası açılmasına bir istisna tanınmış ise de bunun amacı bir kısım ağır mahkûmiyetlerin istek bulunmasa dahi temyizen incelenerek, olabilecek hukuki yanılgılara engel olmaktır. Bu amaç da, ilk hükmün re’sen incelenmesi suretiyle gerçekleşmiştir.
Uyarlama yargılaması önceden sabit kabul edilen olaya, ancak lehe olması koşuluyla yeni yasa hükümlerinin tatbik edilerek, yeni bir hükmün tesisinden ibarettir. Somut olayda, yeni yasanın uygulanmasına ilişkin istem red edilmiştir.
Bu düşüncelerle, re’sen temyize tabi olduğundan bahisle gönderilen uyarlama isteminin reddine ilişkin karara yönelik temyiz istemi bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun re’sen temyizi kabul eden görüşüne katılmamaktayım.”
”
Görüşüyle ve bu görüşe katılan bir Kurul Üyesi de, “
“re’sen temyize tabi olmayan hükmün incelenmeksizin iadesi gerektiği”
” yönünde oy kullanmışlardır.
Hükmün re’sen temyiz incelemesine tabi olduğu kararlaştırılarak yapılan incelemede;
Hükümlünün, hükmün kesinleşmesinden sonra yargı kararı ile ismini A... olarak düzeltmiş olması nedeniyle, karar başlığının düzeltilmiş bulunan isme göre düzenlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2- Uyuşmazlık konusu şartla salıverilen hükümlüler yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmakta ise de; incelenen dosyada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken 18.04.1994 gün ve 1806, 25.11.1994 gün ve 91005 sayılı tebliğnameleri düzenleyen M... Y...’ın, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 08.11.2007 tarihli müzakeresine üye olarak katılmak suretiyle oy kullandığı saptanmıştır.
5271 sayılı CMY’nın 21. maddesinde hakimin davaya bakamayacağı haller düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasının (g) bendinde aynı davada C.Savcısı olarak görev yapanların, hakimlik görevini icra edemeyecekleri belirtilmiştir. Bu hüküm, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.07.1991 gün ve 194/224 ile 08.06.1999 gün ve 140/156 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere Yargıtay C.Savcılarını da kapsamaktadır. Somut olayda; 18.04.1994 gün ve 1806, 25.11.1994 gün ve 91005 sayılı tebliğnameleri düzenleyen M... Y...’ın, aynı dosyanın 08.11.2007 günlü müzakeresine üye olarak katılması suretiyle 5271 sayılı Yasanın 21/1-g bendindeki hüküm ihlal edilmiştir.
Bu itibarla Özel Dairece verilen bozma kararı hukuken yok hükmünde bulunmakla buna ilişkin direnme kararı da hukuki sonuç doğurmayacağından, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılarak, dosyanın yeniden inceleme yapılmak üzere dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 08.11.2007 gün ve 7889-8238 sayılı bozma kararı ile, Yerel Mahkemenin bu karara yönelik 05.11.2008 gün ve 332-427 sayılı direnme kararı hukuki değerden yoksun bulunduklarından KALDIRILMALARINA,
2- A... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.03.2006 gün ve 1995-58 sayılı hükmünün temyizen incelenmesi için dosyanın Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.04.2009 tarihinde yapılan müzakerede, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak ön sorun yönünden oyçokluğuyla bozma nedeni yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.