Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/16.HD-66 Esas 2009/74 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/16.HD-66
Karar No: 2009/74

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/16.HD-66 Esas 2009/74 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2009/16.HD-66 E.  ,  2009/74 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 218643  
    Yargıtay Dairesi : 16. Hukuk Dairesi
    Mahkemesi      :  ŞİŞLİ 2. İcra Ceza
    Günü            :  19.04.2007
    Sayısı            :  1430-1978

     Taahhüdü ihlal eyleminden sanık M. Ç.’nun, İİY’nın 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Şişli 2. İcra Ceza Mahkemesince verilen 19.04.2007 gün ve 1430-1978 sayılı karar yasa yollarına başvurulmaksızın kesinleş¬miştir.
     Adalet Bakanlığınca 13.10.2008 gün ve 51200 sayı ile sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı ve suç tarihine göre sanık hakkında tazyik hapsi yerine yanlış ceza tayin edildiğinden bahisle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 24.11.2008 gün ve 9191-7535 sayı ile; suçun unsurlarının oluştuğu kabul edilerek birinci yasa yararına bozma nedeninin reddine, diğer neden yönünden ise;
     “İİK"nun 340. maddesindeki ‘111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez’ hükmü karşısında borçlunun 3 aya kadar tazyik hapsi cezası yerine 1 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Ancak Mahkemece verilen hafif hapis cezası ve 1 aylık süre kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiğinden ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 5349 sayılı Yasanın 3. maddesiyle değişik 7/l. maddesi uyarınca ‘... kanunlardaki hafif hapis veya hafif para cezaları idari para cezasına ...’ dönüştürüldüğünden yeniden takdir edilecek cezanın idari para cezasına çevrilmesi cihetine gidilmiştir.
     Açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle Şişli 2. İcra Mahkemesinin 19.04.2007 tarihli ve 2007/1430-1978 sayılı kararının bozulmasına,
     Bozma üzerine 5271 sayılı CMK"nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
     Borçlu M. Ç."nun 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7.,5237 sayılı TCK"nun 52/2. maddeleri dikkate alınarak 1 ay karşılığı idari para cezasıyla cezalandırılmasına, borçluya verilen cezanın günlüğü takdiren 20,00 YTL"den hesaplanarak sonuç olarak 600,00 YTL. idari para cezası ile cezalandırılmasına, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, sair işlemlerin mahallinde ifasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 13.03.2009 gün ve 218643 sayı ve özetle;
    “2004 sayılı İİK’nun 340. maddesinde yazılı suçun yaptırımı, bir aydan üç aya kadar hafif hapis iken, söz konusu hafif hapis cezası 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca idari para cezasına dönüştürülmüştür. Aynı tarihte yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle eylemin yaptırımı üç aya kadar tazyik hapsi olarak yeniden düzenlenmiştir. 5358 sayılı Yasa ile yapılan düzenleme ile İİK’nun 340. maddesi, ‘111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemeleri tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez’ şeklinde değiştirilmiştir.
    Dolayısıyla, 2004 sayılı İİK’nun 340. maddesine göre eylemin hafif hapis cezası olan yaptırımı 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi ile idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen fiiller nedeniyle borçlular hakkında 5252 sayılı Yasanın 7, 5237 sayılı TCK’nun 7 ve 5326 sayılı Yasanın 24. maddeleri nazara alınarak idari para cezasına hükmedilmesi, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen taahhüdü ihlal eylemleri nedeniyle ise 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK’nun 340. maddesi uyarınca borçlu hakkında üç aya kadar tazyik hapsine karar verilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda, taahhüdü ihlal tarihi 15.11.2006’dır. Bu nedenle eylemin yaptırımı üç aya kadar tazyik hapsidir. Yerel Mahkemece, borçlunun tazyik hapsine karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. Bu bağlamda, kanun yararına bozma istemi yerindedir. Bu durumda, Özel Dairece hükmün bozulmasına ve mahkemece verilen 1 ay hafif hapis cezası kazanılmış hak kabul edilerek borçlunun 1 aya kadar tazyik hapsine karar verilmelidir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına, Şişli 2. İcra Ceza Mahkemesinin kararının yasa yararına bozulmasına ve bozma nedenine göre borçlunun 1 aya kadar tazyik hapsiyle cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın, taahhüdü ihlal eylemi nedeniyle İİY’nın 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suç tarihi nazara alındığında sanık hakkında İİY’nın 340. maddesi uyarınca verilecek cezanın tür ve miktarının belirlenmesine ilişkindir.
    Uyuşmazlık konusunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    5237 sayılı TCY’sında, cürüm-kabahat ayrımı ve buna bağlı olarak da yaptırım sisteminde yer alan ağır-hafif hapis ayrımına son verilmesi nedeniyle 765 sayılı TCY’nda kabahat olarak öngörülen bir kısım eylemler 5326 sayılı Kabahatler Yasası ile idari yaptırımı gerektiren eylemler olarak düzenlenmiş, bir kısım eylemler ise suç haline getirilmiştir. Bu sistem ve yaptırım değişikliğinin zorunlu sonucu olarak da özel yasalardaki yaptırım sisteminin 5237 sayılı Yasaya uyarlanması amacıyla 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe konulan  5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 7. maddesi ile yasalarda yaptırımı hafif hapis ve hafif para cezası olarak belirlenen eylemler dolayısıyla da İcra ve İflas Yasası’nda yaptırımı hafif hapis olarak öngörülen eylemler idari para cezası gerektiren kabahatlere dönüştürülmüştür.
    Ancak, bu genel uyarlama hükmünün yetersiz olduğunu gören yasa koyucu 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra İflas Yasasında yer alan eylemler ve yaptırımları yeniden düzenlemiş, bu kapsamda bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezasını gerektiren İcra İflas Yasasının 340. maddesi de; “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez” şeklinde değiştirilmiştir.
    Açıklanan yasal düzenlemeler nazara alındığında gerek 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasa, gerekse İİY’daki değişikliği içeren 5358 sayılı Yasanın aynı gün yani 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmeleri nedeniyle, bu tarihten önce işlenen kabahat eylemlerinde 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin 5358 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğe nazaran daha lehe olması nedeniyle “idari para cezası”na hükmedilmelidir. Ancak, 01.06.2005 tarihinden sonra İİY’da “kabahat” olarak düzenlenen eylemlerin işlenmesi halinde, 5358 sayılı Yasa ile bu tür eylemler yönünden özel bir düzenleme getirilmiş olması karşısında, özel bir düzenlemenin bulunduğu konularda genel düzenlemeye ilişkin 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin uygulanması sözkonusu olamayacağından, özel yasa niteliğinde olan İİY’daki yaptırımların uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 25.04.2006 gün ve 123-127 sayılı ile 13.02.2007 gün ve 342-26 sayılı kararlarında da aynı husus kabul edilmiş ve vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığa yüklenen, ödeme taahhüdünü ihlal kabahatinin 15.11.2006 tarihinde işlenmiş olması karşısında, hakkında uygulanacak yaptırım “disiplin hapsi” değil, 5358 sayılı Yasa ile değişik İİY’nın 340. maddesi uyarınca “üç aya kadar tazyik hapsi” olarak belirlenmelidir.
    Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının yasa yararına bozmaya ilişkin bölümünün kaldırılmasına, Yerel Mahkemece tayin olunan 1 ay hafif hapis cezasının süre yönünden kabahatli lehine kazanılmış hak oluşturacağı nazara alınarak, bu miktarla sınırlı olarak hükmedilen cezanın türünü değiştirme işlemine, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da hükmedilmesi olanaklı bulunduğundan, Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Şişli 2. İcra Ceza Mahkemesinin 19.04.2007 gün ve 1430-1978 sayılı kararının, 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca bozulmasına, kabahatlinin İİY’nın 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapis ile cezalandırılmasına, hükmedilen 1 ay hafif hapis cezasının süre yönünden kabahatli lehine kazanılmış hak oluşturması nedeniyle tazyik hapsinin 1 ay ile sınırlandırılmasına, karardaki diğer hususların aynen bırakılmasına karar verilmelidir.      
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle,
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2-Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 24.11.2008 gün ve 9191-7535 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3-Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Şişli 2. İcra Ceza Mahkemesinin 19.04.2007 gün ve 1430-1978 sayılı kararının 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,   4-5271 sayılı CYY’nın 309 ve 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddeleri uyarınca uygulamanın doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca yapılarak; kabahatlinin İİY’nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına, hükmedilen 1 ay hafif hapis cezasının süre yönünden kabahatli lehine kazanılmış hak oluşturması nedeniyle tazyik hapsinin 1 ay olarak sınırlandırılmasına, karardaki diğer hususların aynen bırakılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.03.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara