Esas No: 2009/1-22
Karar No: 2009/33
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-22 Esas 2009/33 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ve Yargıtay 1. Ceza Dairesince onanan karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmiştir. Kararda, suçların sübutu ve nitelendirilmesinde bir uyuşmazlık olmadığı belirtilmiştir. Ancak, lehe yasa belirlemesinin her suç yönünden ayrı ayrı mı, yoksa, infaz hükümleri de dikkate alınmak suretiyle içtimalı ceza üzerinden mi yapılacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Karar özetinde, lehe yasanın her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri ise şu şekildedir: 765 sayılı TCY’nın 5218 sayılı Yasayla değişik 450/4-7, 497/1, 73/1, 350/3, 80 ve 31-33 maddeleri, 5237 sayılı TCY’nın 82/1-h, 149/1 maddeleri, ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesi.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 256058
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MALATYA 2. Ağır Ceza
Günü : 30.11.2004
Sayısı : 784-348
Sanıklardan A. U..’ın, 765 sayılı TCY’nın 5218 sayılı Yasayla değişik 450/4-7, 497/1, 73/1. maddeleri uyarınca sonuçta 1 yıl süreli geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına; A.M..’nın ise, 765 sayılı TCY’nın 5218 sayılı Yasayla değişik 450/4-7, 497/1, 350/3, 80 ve 73/1. maddeleri uyarınca sonuçta 1 yıl 20 gün süre ile geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar hakkında 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 30.11.2004 gün ve 784-348 sayı ile verilen ve re’sen temyize tabi olmasının yanında, sanıklar müdafii tarafından da temyiz edilen hüküm dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.11.2006 gün ve 3252-4662 sayı ile; 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; hüküm fıkrasında yer alan “ağır hapis” sözcüklerinin, “hapis” olarak değiştirilmesine karar verilmek suretiyle düzeltilerek onan¬mıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 23.01.2009 gün ve 256058 sayı ile;
Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 sayılı kararında, 01.06.2005 gününden önce işlenen suçlarda, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak lehe olan yasa belirlenip, buna göre her suçun cezası saptandıktan sonra, cezaların içtimasına 765 sayılı TCK’nun 68 ila 77. maddeleri uyarınca karar verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır, görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak lehe yasanın belirlenmesi için Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklardan A.U..ın, 765 sayılı TCY’nın 5218 sayılı Yasayla değişik 450/4-7, 497/1, 73/1. maddeleri uyarınca sonuçta 1 yıl süreli geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına; A.M..’nın ise, 765 sayılı TCY’nın 5218 sayılı Yasayla değişik 450/4-7, 497/1, 350/3, 80 ve 73/1. maddeleri uyarınca sonuçta 1 yıl 20 gün süre ile geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar hakkında 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin kararda, toplanan kanıtlara göre suçların sübutu ve nitelendirilmesinde herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;
Lehe yasa belirlemesinin her suç yönünden ayrı ayrı mı, yoksa, infaz hükümleri de dikkate alınmak suretiyle içtimalı ceza üzerinden mi yapılacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 ile 06.11.2007 gün ve 190-228 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında ayrıntıları belirtildiği üzere;
1- Cezaların içtimaı bir infaz kurumu ve işlemidir.
2- İçtimaya dahil olan suçlar hukuken bağımsızlıklarını korurlar ve her suç yönünden ayrı ayrı sonuçlar doğururlar,
3- İnfaza ilişkin uygulamalar kazanılmış hak oluşturmadığından, içtimaya ilişkin uygulamalar da lehe oluşan hatalar kazanılmış hakka konu olmazlar,
4- Sonradan yürürlüğe giren ve lehe hükümler içermesi nedeniyle uygulanması gereken yasanın tatbikinde infaza ve bu kapsamdaki içtima hükümlerinin gözetilmesiyle sonraki yasanın lehe olduğunun reddinin ve önceki yasanın lehe kabulünün olanaklı sayılması kabul edilemez.
1412 sayılı CYUY, 765 sayılı TCY ve 647 sayılı CİY döneminde kabul edilen bu ilkeler, 5271 sayılı CYY, 5237 sayılı yeni TCY ve 5275 sayılı CGTİY döneminde de geçerliliğini korumaktadır. Yeni yasal dönemde yasa koyucu cezaların içtimaına ilişkin kurallara, 5237 sayılı Yasada yer vermemek suretiyle, infaz hukukunu daha net ve daha doğru bir yasal temele kavuşturmuştur.
Bu ilkeler ve yasal düzenlemeler kapsamında, lehe yasa belirlenmesinde 765 sayılı Yasa kapsamındaki içtimalı cezaların değil, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, her biri için tayin edilen cezanın dikkate alınması yasal zorunluluktur. Böyle bir kabul 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da doğal sonucudur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Karar tarihi itibariyle 5237 sayılı TCY yürürlüğe girmediğinden, yerel mahkemece lehe yasa değerlendirmesi yapılmadığı açıktır.
Nitelikli adam öldürmek suçundan gerek 765 sayılı Yasanın 450/7, gerek 5237 sayılı Yasanın 82/1-h maddeleriyle uygulama yapıldığında sonuç ceza müebbet hapis cezası ise de, 5237 sayılı Yasanın 53. maddesi, 765 sayılı Yasanın 31 ve 33. maddelerine göre daha lehe olduğundan, bu suç yönünden 5237 sayılı Yasa hükümleri sanıklar lehinedir.
Yağma suçu yönünden ise 765 sayılı Yasanın 497/1, 5237 sayılı Yasanın 149/1. maddeleriyle uygulama yapıldığında sonuç ceza yönünden, 5237 sayılı Yasa hükümlerinin sanıklar lehine olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 sayılı kararında vurgulandığı üzere, 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda lehe yasa her suç yönünden ayrı ayrı belirlenmeli ve 765 sayılı Yasanın içtimaya ilişkin 68-77 maddeleri uygulanarak, cezalar içtima ettirilmelidir.
5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmüne uygun olarak değerlendirme yapıldığında, somut olaya uygulanması gereken hükümler 5237 sayılı TCY’nın 82 ve 149. maddeleri olup, bu uygulamada, 5237 sayılı Yasa hükümlerinin lehe sonuç doğurması olanaklıdır. Mahkemece her suç yönünden 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmüne uygun olarak ayrı ayrı karşılaştırma yapılarak, lehe yasanın belirlenmesi ve her iki suçtan tayin edilen sonuç cezaların 765 sayılı Yasanın 68-77 maddelerindeki ilkelere göre içtimasına karar verilmesi zorunluluğu bulunduğundan, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.11.2006 gün ve 3252-4662 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2004 gün ve 784-348 sayılı kararının BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.02.2009 günü oybirliğiyle karar verildi.