Sanık H. D..in Markalar Yasasına aykırılık suçundan beraatine, taklit eşyaların 765 sayılı TCY’nın 36. maddesi gereğince müsaderesine ilişkin Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.06.2002 gün ve 1276-390 sayılı hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 30.06.2004 gün ve 9599-8971 sayı ile;
“Sanık aşamalardaki savunmalarında deposunda ele geçen eşyalarla kendisinin ilgisinin bulunmadığını, olay günü oğlunu hastaneye götürdüğünü, deposunda polis tara¬fından arama yapıldığının komşularınca kendisine bildirilmesi üzerine, olay yerine geldiğinde deposunun arka tarafında bulunan ve kendisi tarafından kapatılmış olan kapının açılmış olduğunu gördüğünü, eşyaların depoya başkalarınca bırakılmış olabileceğini belirttiği cihetle, zabıt mümzileri dinlenilip olay yerinde uzman bilirkişi marifetiyle deponun arka kapısı açılarak bu miktar eşyanın sanığın bilgisi dışında başkalarınca depoya konulup konulamayacağının keşfen saptanarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve taktiri gerekirken esik soruşturmayla hüküm tesisi,” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesince 27.12.2004 gün ve 798-1734 sayı ile;
Sanık hakkındaki kanıtların mücerret ve şüpheye dayandığı, şüphe sanık lehine yorumlanır ilkesi uyarınca, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği görüşüyle önceki hükümde direnilmiştir.
O Yer C.Savcısı tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 07.11.2005 gün ve 90074 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 7. Ceza Dairesine, 7. Ceza Dairesince de, 03.06.2008 gün ve 14947-14984 sayılı karar ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık H.D.. hakkında 556 sayılı KHK’nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, beraatine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık esas itibariyle, eksik araştırma ile hüküm tesis edildiğine ilişkin ise de;
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemece, 27.12.2004 tarihli oturumda hazır bulunan sanıktan son sözü sorulmamak suretiyle önceki hükümde direnilmesi, işlem tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın 251 ve inceleme tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı Yasanın 216/3. fıkrasına aykırılık oluşturduğundan, hükmün bu hukuka aykırılık nedeniyle sair yönleri incelen¬meksizin bozulmasına karar verilmesi gerekmekle birlikte, sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturması olanağı da bulunmayan, Markalar Yasasına aykırılık suçunda, suç tarihi 02.12.2000’dir. 556 sayılı KHK’nin 61/A-c maddesinde üst sınır olarak öngörülen 4 yıl hapis cezası, lehe hükümler içermesi nedeniyle uygulanmasında zorunluluk bulunan 765 sayılı Yasanın 102/4 maddesi uyarınca 5 yıllık asli zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımını kesen en son işlem sanığın 02.10.2001 tarihinde gerçekleşen sorgusu olup, kesilme tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık asli zamanaşımı süresi dosyanın henüz Ceza Genel Kuruluna intikal etmediği 02.10.2006 tarihinde gerçekleşmiştir. Ceza Genel Kurulunca bu aşamada sadece yukarıda zikredilen hukuka aykırılığa işaretle yetinilmesi suretiyle, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle hükmün bozulmasına ve 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanması zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.2004 gün ve 798-1734 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
2- 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tanıdığı yetki kullanılmak suretiyle, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zaman¬aşımı nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri ile 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.02.2009 günü oybirliği ile karar verildi.