Esas No: 2008/4-219
Karar No: 2009/6
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/4-219 Esas 2009/6 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık V.A.'nın memura mukavemet suçundan 765 sayılı TCY'nın 258/1-3. maddesi uyarınca 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılması ve daha önceki suçlarına ilişkin tecilli ilamlarının aynen infazına karar verilmesi üzerine yapılan istem, lehe olan yasaların saptanması için yapılan karşılaştırma sonucunda reddedilmiştir. Ancak, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin bozma kararında, önceki mahkûmiyetlerin erteli olması nedeniyle aynen infazına ilişkin 765 sayılı Yasanın uygulanıp uygulanmadığı araştırılmalıdır denilmiştir. Lehe yasa belirlenirken ise, asıl hükümler karşılaştırılmalı ve hükümlerde eşitlik bulunması halinde dolaylı sonuçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda, sanığın 5237 sayılı Yasa uyarınca hükmolunacak cezanın asgari haddi altı ay olduğu ve cezanın arttırılması nedenleri bulunduğu dikkate alınarak, 765 sayılı Yasa hükümleri uygulanarak hükmolunan ceza sanık lehine olduğundan, Yerel Mahkeme direnme hükmü onanmıştır.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı TCK Madde 265
-
Ceza Genel Kurulu 2008/4-219 E., 2009/6 K.
"İçtihat Metni"
Sanık V.... A....’un memura mukavemet suçundan, 765 sayılı TCY’nın 258/1-3. maddesi uyarınca 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 464-239, 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 790-594, 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 982-804, 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 804-709, 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 808-988 sayılı tecilli ilamlarının TCY’nın 95. maddesi gereğince aynen infazına ilişkin Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.04.1999 gün ve 117-398 sayılı hüküm, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.12.2000 gün ve 8228-8523 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Hükümlü V.... A....’un hukuki durumunu istem üzerine yeni yasalar kapsamında değerlendiren Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesince 14.09.2007 gün ve 117-398 sayı ile 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanık lehine olduğu kabul edilerek istemin reddine karar verilmiştir.
Hükümlü müdafii tarafından temyiz edilen hüküm, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.02.2008 gün ve 11390-1183 sayı ile;
“5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri uyarınca; 765 ve 5237 sayılı TCY’larının ilgili hükümlerinin yargı denetimine olanak sağlanacak biçimde somut olaya ayrı ayrı uygulanıp ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılarak hangi Yasanın daha lehe olduğunun belirlenmesi gerekirken, özellikle 765 sayılı Yasanın uygulanması durumunda sanığın TCY’nın 95. maddesi uyarınca aynen çektirilmesi gereken eski hükümlülükleri bulunduğu ve sabıka kaydında bulunan Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.06.1994 tarih ve 790-594 sayılı ilamdaki aynen çektirilmesine karar verilen hırsızlık suçundan ibaret önceki hükümlülüğünün 22.12.2000 gününde yürürlüğe giren 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunması dikkate alınarak anılan Yasanın uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak uygulanmamış ise 6 ay 33 gün hapis cezasının aynen çektirilmesi durumunda sonuç itibarıyla önceki Yasanın daha aleyhe sonuç doğuracağı gözetilmeden, yeni Yasada lehe düzenleme bulunmadığı biçiminde yetersiz gerekçesiyle uyarlama isteğinin reddine karar verilmesi,”
” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesince 29.05.2008 gün ve 424-583 sayı ile;
Erteli beş mahkûmiyete ilişkin bilgilere ayrı ayrı yer vermek suretiyle, erteli tüm mahkûmiyetlerin para cezasından ibaret bulunduğu ve ödenmemesi halinde sanığın yaşı nedeniyle hapse çevirme olanağının bulunmadığı, bu mahkûmiyetlerdeki cezaların tamamı eklense dahi, sonuç cezanın 2 ay hapis ve 3.73 YTL (3.730.000 TL) para cezası olacağı, cezaların hapis cezasına çevrilmesi halinde de 1 gün hapsi gerektireceği ve sonuç cezanın 2 ay 1 gün hapis cezası olacağı, bu halde dahi 765 sayılı Yasanın bütünüyle lehe olduğu gereçeleriyle önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “
“bozma”
” istekli 13.10.2008 gün ve 160347 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca incelenmiş, aşağıda belirtilen gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Lehe yasanın saptanmasında denetime olanak verecek şekilde bir karşılaştırma yapılıp yapılmadığı,
2- Lehe yasanın saptanmasında aynen infazına karar verilen mahkûmiyetlerin de dikkate alınmasına gerek bulunup bulunmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
1- Mahkemece lehe yasanın değerlendirmesine ilişkin ilk değerlendirmede, sanığa 765 sayılı Yasanın 258/1-3. maddesi uyarınca 2 ay hapis cezası verildiği, sabit kabul edilen eylemin 5237 sayılı Yasanın 265/1. maddesinde düzenlendiği ve yaptırımının 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası olarak öngörüldüğü, önceki hükümde koşulları bulunmadığından 765 sayılı Yasanın 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmadığı, 5237 sayılı Yasada da, bu hükümlerin karşılığını oluşturan 62, 50 ve 51. maddelerinin sanık hakkında uygulanması koşullarının bulunmadığı ve dolayısıyla 765 sayılı Yasanın ceza miktarı yönünden de lehe olduğu gerekçesiyle uyarlama isteminin reddine karar verilmiş olup, bu karşılaştırma 5252 sayılı Yasanın 9. maddesindeki ilkelere uygundur.
2 Nolu uyuşmazlık konusuna gelince;
2- 765 sayılı Yasanın 95/2. maddesi uyarınca verilen aynen infaz kararı hükmün bir parçası olmayıp, hükmün dolaylı bir sonucudur, nitekim yargısal kararlarda da, aynen infaza ikinci hükmü tesis eden mahkemece karar verilebileceği gibi erteli mahkûmiyete karar veren mahkemece de ikinci hükmün kesinleşmesi üzerine yapılan ihbar sonucu karar verilebileceği vurgulanmış, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 7 ve 5252 sayılı Yasanın 9. maddeleri uyarınca önceki erteli mahkûmiyetler yönünden de uyarlama kararı verilmesi zorunluluğu bulunması karşısında, uyarlanmayan hükümler yönünden aynen infaz kararı verilmesi büsbütün olanaksız hale gelmiştir.
Diğer yönden, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi ve 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; lehe yasanın saptanması, maddi olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan yasalar ile sonradan yürürlüğe giren yasaların hiçbir hükmü karıştırılmadan bir bütün halinde uygulanmasını ve uygulama sonucunda ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılmasını zorunlu kıldığından, öncelikle asıl hükümler karşılaştırılmalı, hükümlerde her yönüyle eşitlik olması halinde ise dolaylı sonuçlar dikkate alınarak lehe yasa saptanmalıdır. Bu karşılaştırmada dolaylı sonuç olması nedeniyle, aynen infaza karar verilen mahkûmiyet ancak, hükümlerde her yönüyle eşitlik bulunması halinde dikkate alınabilecektir. Somut olayda, hükmolunan cezanın seçenek yaptırım veya tedbire çevrilmesine ya da ertelenmesine karar verilmediği, 5237 sayılı Yasa hükümleri uygulandığı ahvalde de paraya çevirme veya erteleme olanağı bulunmadığı kabul edildiğine göre, lehe yasa hapis cezasının miktarı dikkate alınarak belirlenmelidir. 5237 sayılı Yasa uyarınca sanık hakkında 265/1. maddesi uyarınca hükmolunacak cezanın asgari haddi altı ay olup somut olayda herhangi bir indirim nedeni bulunmamakta, aksine aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezanın arttırılması nedenleri bulunmaktadır. Bu koşullarda 765 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle hükmolunan ceza bütünüyle sanık lehine olduğundan, isabetli olan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;
1- İsabetli bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.01.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.