Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4.MD-217 Esas 2010/262 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/4.MD-217
Karar No: 2010/262

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4.MD-217 Esas 2010/262 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2010/4.MD-217 E.  ,  2010/262 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2009/5
    Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
    Mahkemesi : YARGITAY 4. Ceza Dairesi
    Günü : 27.05.2010
    Sayısı : 40-16

    Zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçundan sanık M... K...’un beraa¬tine ilişkin, Yargıtay 4. Ceza Dairesince oyçoklu¬ğuy¬la verilen 27.05.2010 gün ve 40-16 sayılı hüküm, Yargıtay C. Savcısı tarafından “atılı suçun oluştu¬ğu” görüşüyle temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsav¬cılı¬ğının “bozma” istekli 25.10.2010 gün ve 5 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönde¬rilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık M.K..t’un Bayburt Valisi olarak görev yaptığı sırada Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 7/a maddesi kapsamında can güvenliği nedeniyle toplam üç kişiye anılan Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak usulsüz silah taşıma ruhsatı verdiği ve bu şekilde zincirleme biçimde görevini kötüye kullandığı iddiasıyla açılan kamu davası sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılamayı yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiş, verilen hüküm, Yargıtay C. Savcısı tarafından atılı suçun oluştuğu görüşüyle temyiz edilmiştir. Görüldüğü gibi Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, atılı görevi kötüye kullanma suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İl Valileri tarafından can güvenliği nedeniyle silah taşıma ruhsatı verilmesine ilişkin kurallar 6136 sayılı Yasa ve Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. 6136 sayılı Yasanın 7. maddesinde (23.06.1981 gün ve 2478 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik);
    “ Ateşli silahları ancak;
    ...5. Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanlar,
    Taşıyabilirler veya mesken ya da işyerinde bulundurabilirler" hükmü bulunmaktadır.
    Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin “Can güvenliği nede¬niyle silah taşıma ruhsatı verilmesi” başlıklı 7/a maddesinde ise (02.12.1999 gün 1999/13749 sayılı yönetmelik ile değişik);
    “ İl Valileri;
    a) Yönetmeliğin 8 ve 9 uncu maddeleri kapsamına girmeyen, ancak yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk Vatandaşları ile karşılıklılık esasına göre ülkemizde çalışma ve ikamet izni sahibi yabancı uyruklu şahıslara,
    …Talepleri halinde silah taşıma ruhsatı verebilir…” hükmü yer almakta iken 01.05.2002 tarih ve 2002/4158 sayılı Yönetmelik ile bu madde;
    “İl Valileri;
    a) Yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşları ile karşılıklılık esasına göre ülkemizde çalışma ve ikamet izni sahibi yabancı uyruklu şahıslara,
    ...Talepleri halinde silah taşıma ruhsatı verebilir. Ancak (a) bendinde geçen şahısların can güvenliklerinin ciddi ve harici tehditlere maruz kalacağının kuvvetle muhtemel olup olmadığı hususu Valiler tarafından takdir edilir...” biçiminde değiştirilmiştir.
    Öte yandan, İçişleri Bakanlığının 25.06.1998 gün ve 129 sayılı Genelgesinin “Ruhsat vermeye yetkili makam” başlıklı 7. maddesinde valiliklerin; “ancak kendi idarelerinde ikamet eden (Yönetmelik madde 4, 7 ve 10), görev yapan (madde 8) veya mesleki faaliyet yürüten kişilere (madde 9) silah ruhsatı vermeye yetkili oldukları” belirtilmiştir.
    İncelenen dosya içeriğine göre;
    Sanığın yargılamaya konu edilen eylemi Bayburt Valisi olarak görev yaptığı dönemde M. A., K.H. ve O. D. isimli kişilere can güvenliklerinin tehlikede olduğu gerekçesiyle silah taşıma ruhsatı onayı vermesinden ibarettir.
    Adı geçen kişilerin silah ruhsat dosyalarının incelenmesinde:
    1-) M... A..."un, Bayburt İli D.... İlçesi G.... Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, 05.06.2006 tarihinde can güvenliğinden dolayı silah taşıma ruhsatı almak için Bayburt Valiliğine dilekçe ile başvurduğu, Bayburt Ş... Mahallesi O... Okutmuş Caddesi R....Apartmanı No:.... Sayılı yeri adres olarak gösterdiği, yapılan idari soruşturmada şahsın belirtilen adreste bir yakınının yanında oturduğu ancak buna karşın can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair müracaatı olmadığı gibi bu konuda herhangi bir bilgi, belge ve somut delilinde elde edilemediğinin tespit edildiği hususlarının yer aldığı 08.06.2006 gün ve 2613 sayılı yazının Valilik Makamına sunulduğu sanık vali tarafından da aynı tarihte “silah taşıma ruhsatı verilsin” şeklinde onaylandığı, adı geçen şahsın 19.06.2006 tarihinde silah taşıma ruhsatını teslim aldığı, daha sonra şikayet üzerine yapılan araştırmada, adı geçenin il merkezinde oturmadığı, elektrik, su aboneliğinin ve emlak vergisi kaydının bulunmadığı, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde adre¬sinin “Fransa” olarak gösterildiği, silah ruhsatı almak için gösterilen adreste 2007 yılından bu yana bir uzman çavuşun kiracı olarak oturduğunun saptandığı, bunun üzerine sanığın yerine atanan vali tarafından 14.05.2008 tarihli onay ile silah taşıma ruhsatının iptal edildiği ve dosyasının bulundurma ruhsatı verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi amacıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderildiği,
    2-) O... D..."nun Rize İli P... İlçesi S... Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, 10.05.2006 tarihinde can güvenliğinden dolayı silah taşıma ruhsatı almak için Bayburt Valiliğine dilekçe ile başvurduğu, Bayburt E... Mahallesi B...Sokak No:... Sayılı yeri adres olarak gösterdiği, yapılan idari soruşturmada şahsın oturduğunu beyan ettiği adreste kapıyı kimsenin açmadığı, ancak mahalle muhtarı Ş.... A... In şahsın bu adreste oturduğunu ve oto alım satımı yaptığını söylediği, can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair müracaatı olmadığı gibi bu konuda herhangi bir bilgi, belge ve somut delilin elde edilemediğinin tespit edildiği hususlarının yer aldığı 08.06.2006 gün ve 2402 sayılı yazının Valilik Makamına sunduğu sanık vali tarafından da aynı tarihte “silah taşıma ruhsatı verilsin” şeklinde onaylandığı, adı geçenin 13.06.2006 tarihinde silah taşıma ruhsatını teslim aldığı, daha sonra şikâyet üzerine yapılan araştırmada, adı geçen şahsın il merkezinde oturmadığı, elektrik, su aboneliğinin ve emlak vergisi kaydının bulunmadığı, nüfus kaydında adresinin Rize İli Pazar İlçesi olarak gösterildiği, silah ruhsatı almak için gösterilen adreste başka bir kişinin oturduğunun saptandığı, bunun üzerine sanığın yerine atanan vali tarafından 14.05.2008 tarihli onay ile silah taşıma ruhsatının iptal edildiği ve dosyasının bulundurma ruhsatı verilip verilmeyeceğinin değerlendi¬rilmesi amacıyla Rize Emniyet Müdürlüğüne gönderildiği,
    3-) K... H... "ın R... İli Pazar İlçesi S... Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, 18.05.2006 tarihinde can güvenliğinden dolayı silah taşıma ruhsatı almak için Bayburt Valiliğine dilekçe ile başvurduğu, Bayburt E... Mahallesi B... Sokak No:... Sayılı yeri adres olarak gösterdiği, yapılan idari soruşturmada şahsın oturduğunu beyan ettiği adreste kapıyı kimsenin açmadığı, ancak mahalle muhtarı Ş... A... "ın şahsın bu adreste oturduğu ve oto alım satımı yaptığını söylediği, can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair müracaatı olmadığı gibi bu konuda herhangi bir bilgi, belge ve somut delilin elde edilemediğinin tespit edildiği hususlarının yer aldığı 08.06.2006 gün ve 2613 sayılı yazının Valilik Makamına sunulduğu sanık vali tarafından da aynı tarihte “silah taşıma ruhsatı verilsin” şeklinde onaylandığı, adı geçen şahsın 19.06.2006 tarihinde silah taşıma ruhsatını teslim aldığı, silah taşıma ruhsatında bile adresinin Çankaya/Ankara olarak gösterildiği, daha sonra şikâyet üzerine yapılan araştırmada, adı geçen şahsın il merkezinde oturmadığı, elektrik, su aboneliğinin ve emlak vergisi kaydının bulunmadığı, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde ise adresinin Ankara olarak kayıtlı olduğu, bunun üzerine sanığın yerine atanan vali tarafından 14.05.2008 tarihli onay ile silah taşıma ruhsatının iptal edildiği ve dosyasının bulundurma ruhsatı verilip verilmeyeceğinin değerlendiril¬mesi amacıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık vali tarafından, 2006 yılında 3 ve 2007 yılında ise 15 olmak üzere toplam 18 kişinin silah taşı¬ma ruhsat talebine onay verilmemiş, bunlardan 6 adedinin red sebebi ise Bayburt İlinde oturma¬maları olarak gösterilmiştir.
    Tanık A... Y.... Kovuşturma evresinde talimatla alınan ifadesinde; “Olay tarihinde Bayburt İlinde İl Emniyet Müdürünün koruması idim. Rutin olarak vali beyin makamında pazartesi ve cuma günleri il asayiş toplantıları olurdu. Yine tarihini bilmediğim bir toplantı zamanı vali beyin özel kalem müdürü iki şahsı göstererek "bunlar vali beyin tanıdıkları, burada emlak işi yapacaklar, onun için nüfus kayıtlarının buraya alınması gerekiyor, sen bunları mahalle muhtarına götür" diye bana söyledi. Aynı zamanda bunlardan birisi benim hemşerim olduğu için, ben de kendilerini Esentepe Mahallesi Muhtarının yanına götürdüm. Ellerinde nakil ilmüha¬berleri vardı. Bütün daire amirleri ve muhtarların bende zaten telefonları vardı, hepsi ile tanışıyoruz, polis memuru olarak zaten görevim insanlara yardımcı olmaktır. Beni bu konuyla ilgili kimse zorlamadı, ben de kimseye zorla bir iş yaptırmadım, sadece görevimi yaptım”,
    Tanık S... T... C. Savcılığı ifadesi ile aynı doğrultudaki duruşma ifadesinde; “Suç tarihinde Bayburt Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordum. Bayburt Valisi de M... K... İdi. İl Emniyet Müdürü henüz göreve başlamadığı için vekâleten Emniyet Müdürlüğüne bakıyordum. Olay günü de her zaman yapılagelmekte olan asayiş toplantısına katılmak üzere Valiliğe gitmiştim. Orada toplantıya katılmak için valinin özel kalem müdürünün yanında otururken, iki şahıs vali beyin odasından çıktı. Özel kalem müdürünün yanına gelen iki şahıs aralarında bir şeyler konuştular. Ancak ben ne konuştukları ile ilgilenmedim. O iki şahısla konuştuktan sonra özel kalem müdürü bana bu iki şahsın ..... Mahallesi Muhtarlığına gideceklerini ancak muhtarlığı bilmediklerini, yardımcı olup olamayacağımı sordu, ben de şoförüme şahısları götürmesini söyledim. Daha sonra asayiş toplantısına girdim. Toplantı bittikten sonra Vali Bey bana ‘sen kal’ dedi, Jandarma komutanımız çıktı, ben kaldım. Vali bey bana ‘az önce çıkan şahısları gördün mü’ diye sordu, Ben de gördüğümü söyledim. Bunun üzerine bana ‘bu şahıslar silah müracaatında bulunacaklar, işlemi başlatın, ben söz verdim’ dedi. Ben de müracaat olması halinde gereken işlemleri başlatacağımı söyledim. Zaten bizim müracaat halinde yapmamız gereken rutin işlemlerimiz vardır. Ben bu dosyayı birebir takip etmediğim için diğer ayrıntılarını tam olarak bilemiyorum. Ancak onlar gereken müracaatı yapmışlar. İşlemler tamamlandıktan sonra benim imzam olmaksızın valinin onayına sunulmuş. Benim imzamın bulunmamasının sebebi o tarihte yeni emniyet müdürünün göreve başlamış olmasıdır. Bana Vali Bey"in bu olayla ilgili özel bir talimatı olmadı. Silah taşıma ruhsatı talebinde bulunacak olan şahıslardan bir tanesinin Ankara Gölbaşı’nda taşocağı çalıştırdığını daha sonradan duymuştum. .... Mahallesinin bağlı olduğu Merkez Karakoluna kontrol için gittiğimde oradaki yanlış hatırlamıyorsam R. isimli soyadını hatırlamadığım idari memur bana silah taşıma ruhsatı talebinde bulunan şahısların o bölgede oturmaması nedeniyle olumsuz rapor hazırladığını bana söylemişti. Ben de kendisine ‘gerçek durumu ne ise onu yazın herhangi bir yanlışlık yapmayın’ talimatı verdim. Netice itibariyle de olumsuz görüş bildirilerek rapor hazırlanmış. Ancak bu olumsuz rapora rağmen valilik tarafından olur verilmiş”,
    Tanık F... Ö... yargılama aşamasında C. Savcılığındaki ifadesiyle uyumlu olarak; “Ben 2004 - 2007 yılları arasında Bayburt Valiliği Özel Kalem Müdürü olarak görev yaptım. Görev yaptığım sırada il valimiz M... K... Tü. İddiada geçen O... D... Ve K... H... İsimli şahıslar odama gelerek vali bey ile görüşmek istediklerini söylediler. Ben de kendilerini vali beyin sekreterine yönlendirdim. Hatırladığını kadarıyla benim odamda 2 -3 dakika kadar kaldılar. Daha sonra vali beyle görüştüler mi bilemiyorum. Yine valimiz M... K..."un bana bu kişiler hakkında herhangi bir talimatı olmadı. Şahıslar odama geldiğinde bana vali beyi tanıdıklarını ve vali bey ile görüşmek istediklerini söylediler, aramızda başkaca herhangi bir konu konuşulmadı. Ben bu şahısları daha önce Bayburt ilinde hiç görmedim, Bayburt"ta herhangi bir iş yapıp yapmadıklarını bilmiyorum. Ben kesinlikle A... Y... isimli kişiye ‘bu arkadaşlar vali beyin tanıdıkları, burada galeri açıp araç alım satımı yapacaklar, buraya taşınacaklar, .... Mahallesi Muhtarını bularak bu arkadaşlara ev ayarlaması, nakillerinin yapılması hususunda yardımcı olmasını söyle’ şeklinde bir söz söylemedim”,
    Tanık Ş... A... Önceki beyanlarıyla uyumlu olarak yargılama aşamasında; “Ben 10 yıl ...Mahallesi Muhtarı olarak görev yaptım. Bir gün daha önceden vali beyin koruması olduğunu zannettiğim ancak olaydan sonra öğrendiğime göre Bayburt İl eski emniyet müdürü B... G...’ün şoförü olan polis memuru A... İsimli kişi yanıma geldi ve "vali beyin yakın dostları, arkadaşları Bayburt’ta iş yapmaya gelecek onlara ikametgâh vereceksin" diye vali beyin talimatı olduğunu söyledi. Ben de ikametgâhı şahısların kendisine verebileceğimi söyledim. Ertesi gün A... İsimli polis memuru iki kişi ile birlikte muhtarlığıma geldi. Burada bu şahısların K... H... Ve O... D... İsimli şahıslar olduğunu öğrendim. Kendilerine öncelikle nakil ilmühaberlerini getirmelerini, Bayburt’ta ev tutmalarının gerekli olduğunu anlattım. Onlar da bir başka gün nakil ilmühaberlerini getirdiler. Birisi benim kardeşimin evini kiraladı, kardeşim adına evi kiraya ben verdim. Diğer evi de amcam A.... A... kiraya verdi. Ben nakil ilmühaberi getirdikleri ve Bayburt’ta da oturmaya başladıkları için ikametgâh düzenledim. Şahıslar muhtarlıkta konuşurken Bayburt’ta iş yapacaklarını ayrıca silah ruhsatı için müracaat edeceklerini bunun için ikametgâha ihtiyaçları olduğunu söylüyor¬lardı. Ben daha sonraki günlerde Emniyet Müdürü B.G.."e bu şahısların yeterli süre Bayburt’ta oturmadıkları halde kendilerine vermiş olduğum ikametgâh ile silah ruhsatı için müracaat edeceklerini söyledim. O da bana ‘bakarız’ diye ilgileneceğini söyledi. Bu iki şahıs yaklaşık bir ay sonra tekrar yanıma geldiler ve önceki ikametgâh adreslerine nakil istediler. Ben de tekrar Rize Pazar İlçesine kişilerin ikametgâh nakillerini gerçekleştirdim ve emniyette bu nakli onayladı”,
    Tanık A... P... Önceki beyanlarıyla uyumlu olarak yargılama evresinde; “Vali M... K.... Valilikten ayrılmadan önce beni valiliğe çağırttı, hatırladığım kadarıyla 2007 yılı idi. Vali beyin odasına girdiğimde yanında İl Emniyet Müdürü B... G... "de vardı. Vali bey bana M.... A... Adına düzenlenmiş ikametgâh ilmühaberini göstererek ‘A... Bey bu ikametgâh ilmühaberini nasıl verdin’ diye sordu. Ben de ‘bu ikametgâh ilmühaberini şahsın mahallemde oturduğuna dair verdim’ dedim. Silah ruhsatı ile ilgili olduğunu bilmediğimi ve şahsa da bu ikametgâh ile silah ruhsatına müracaat edemeyeceğini söylediğimi vali beye söyledim. Vali M... Bey bu ikametgâh ilmühaberini Emniyet Müdürüne verdi. Ben Valilikten çıkıp Muhtarlığa gittim ve ilgili şahıs ile ilgili evrakların asıllarını alarak tekrar Valiliğe geldim, evrakların asıllarını vali beye teslim ettim. Vali M...Bey bana ‘bu evraklar bende kalsın, ben sana daha sonra gönderirim’ diye söyledi. Daha sonra bu evraklar iki polis memuru tarafından muhtarlığıma teslim edildi. Vali bey bana bu "ikametgâhı nasıl düzenledin" diye sorduğunda ben de Nurettin Koç isimli tanıdığım kişinin oğlu O.."ın muhtarlığa gelerek M... A... isimli şahsın kendilerinin akrabası olduğunu, şu an kendi evlerinde oturduğunu, misafir olarak bulunduğunu bu nedenle ikametgâh istemesi üzerine M... A... isimli şahsı görmediğim halde ikametgâh ilmühaberini düzenlediğimi vali beye söyledim” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
    Sanık aşamalarda özü itibarıyla birbirleriyle uyumlu olarak ve özetle; “adı geçen kişilere silah taşıma ruhsatlarının mevzuata uygun olarak verildiğini, bildirdikleri adreste oturduklarına dair muhtarlarca verilen ikametgâh ilmühaberlerinin dosyasında da mevcut olduğunu, M... A... İsimli şahsın Valiliğe müracaatı üzerine vali yardımcısının havalesi ile dosyanın Emniyet Müdürlüğüne intikal ettiği ve gerekli işlemler yapıldığını, 2006 yılı Mayıs ayının 10 undan sonra resmi bir toplantı ve sağlığı ile ilgili bir operasyon için öğlen Ankara uçağına yetişmek üzere yarım gün mesai yaptığı sırada K... H... Ve O... D... Adlı şahısların makama gelerek kendisine Bayburt"a yerleşip ikametgâhlarını nakil ettirdiklerini, oto ve emlak alım satımı yaptıklarını, silah taşıma ruhsatı için müracaat edeceklerini söylediklerini, her vatandaşa olduğu gibi müracaatlarını yapmalarını ve durumun belirttikleri gibi olması halinde yardımcı olabileceğini söylediğini, aynı gün il asayiş toplantısı bitiminde Emniyet Müdür Vekiline makamdan az önce çıkan şahısların silah taşıma talebinde bulunduklarını, durumlarının incelenmesini söylediğini, Emniyet Müdür Vekilinin söylediklerinin doğru olması halinde yardımcı olabileceğini belirttiğini, Ankara’ya giderek İbni Sina Hastanesinde ameliyat olup 20 gün sonra Bayburt"a döndüğünde her üç şahsa ait ruhsat dosyalarının Emniyet Müdürlüğünce hazırlanmış olduğunu, onaya sunulan yazılarda adı geçenlerin mani bir hallerinin bulunmadığı ve belirtilen adreslerde ikamet ettiklerinin tespit edildiğini, bu konudaki yönetmeliğin 16. maddesinde belirtilen silah taşımayı engelleyen hallerden birine düşmediklerine dair tespite göre izin verdiğini, ruhsatlarla ilgili olarak hiç kimseye telkinde bulunulmadığını ve emir vermediğini, asla bir menfaat temin etmediğini, Devletin ve üçüncü şahısların zarara uğramadığını, 2008 yılında ruhsatların iptal edildiğini, şahısların taşıma ruhsatı ile aldıkları silahları sadece taşıdıklarını, silahı satarak paraya çevirmediklerini, herhangi bir suçta kullanmadıklarını, bu nedenle bu kişilerin haksız bir kazanç elde etmediklerini, atılı suçun unsurlarının oluşmadığını, beraatine karar verilmesi gerektiğini” savunmuştur.
    5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinde düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçu; 765 sayılı TCY’nın 240. maddesinde yer alan “görevde yetkiyi kötüye kullanma”, 230. maddesindeki “görevi ihmal”, 228. maddesinde düzenlenen “görevde keyfi davranış” ve 212/1. maddesinde düzenlenmiş olan “basit rüşvet alma” suçlarının karşılığını oluşturmaktadır.
    5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinin, suç ve Özel Dairenin karar tarihinde yürürlükte bulunan şekline göre; 1. fıkrasındaki görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin yasada ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranış nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlanması ile oluşur.
    Görüldüğü gibi, 765 sayılı TCY’nın 240. maddesindeki suçun oluşumu için norma aykırı davranış yeterli iken, 5237 sayılı TCY’nın 257/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için, norma aykırı davranış yetmemekte, bu davranış nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlanması gerekmektedir.
    Can güvenliği nedeniyle silah taşıma ruhsatı verilmesi yetkisi 6136 sayılı Yasanın 7. ve anılan Yönetmeliğin 7/a maddesi uyarınca İl Valilerine aittir. Hatta 01.05.2002 tarihinde yapılan değişiklikle 7/a maddesi kapsamında İl Valilerinin takdir yetkileri daha da genişletilmiştir. Ancak İl Valileri, Yönetmeliğin 7/a maddesinde belirtildiği gibi, “yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk Vatandaşları ile karşılıklılık esasına göre ülkemizde çalışma ve ikamet izni sahibi yabancı uyruklu şahıslara” bu madde kapsamında taşıma ruhsatı verebilme yetkisine sahiptirler. Yapılan değişiklikle bu maddeye eklenen “ancak (a) bendinde geçen şahısların can güvenliklerinin ciddi ve harici tehditlere maruz kalacağının kuvvetle muhtemel olup olmadığı hususu Valiler tarafın¬dan takdir edilir” ibaresinden bu konuda Valilere sınırsız bir yetki dolayısıyla da keyfilik tanındığı düşünülemez. Devlet kurumlarının yaptıkları araştırmalar, toplanan belge ve bilgiler ile objektif ölçütler gözönünde tutulmak suretiyle, kişisel öngörü ve mesleki birikimlerden de yararlanılarak takdir hakkı yetkisi kullanılmalıdır. Valilerin bu hususta kullanacakları takdir hakkının denetime açık olacak gerekçeleri içermesi keyfiliğin önüne geçilebilmesi açısından zorunludur.
    Bu açıklamalar ışığında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde;
    Bayburt Valisi olan sanığın can güvenliği nedeniyle taşıma ruhsatı almak için başvuruda bulunan M... A..., K...H... Ve O... D... isimli kişilerin can güvenliklerinin tehlikede olduğu yönünde bir başvurularının bulunmamasına, bu konuda herhangi bir somut bilgi ve belgenin olmamasına ve Bayburt İlinde fiilen oturmadıklarını bilmesine karşın silah taşıma ruhsatı onayı vermesi eylemlerinde, takdir yetkisinin sınırlarını aşıp kendisine verilen yetkiyi kötüye kullandığının kabulü gerekir. Hatta, sanığın Bayburt İlinde oturmadığını bildiği bu kişilerin silah taşıma ruhsatı alabilmeleri açısından gerekli olan “Bayburt İlinde ikamet etmeleri” koşulunu şekli olarak yerine getirebilmek amacıyla sürece bizzat müdahalede bulunması ve bunun sonu¬cunda taşıma ruhsatı onayı vermesi bu konudaki yetkisini kullanış tarzını göstermektedir. 5442 ve 6136 sayılı Yasalar ile ilgili Yönetmelik hükümleri ve İçişleri Bakanlığı Genelgesi birlikte değerlendirildiğinde, İl Valilerinin silah ruhsatı verme yetkisini ancak yetkili ve sorumlu olduk¬ları yönetim biriminde oturan kişilerle sınırlı olarak kullanabilecekleri, başka illerde oturan kişilere ruhsat vermeye hiçbir şekilde yetkilerinin bulunmadığı açıktır.
    Bu durumda, 5237 sayılı TCY’nda kamu görevlisi sayıldığında kuşku bulunmayan sanık valinin kendisine yasalar ve yönetmelikle verilen görevleri yerine getirirken görevin gereklerine aykırı davrandığı ortadadır. 5237 sayılı TCY’nın 257/1. maddesindeki “görevde yetkiyi kötüye kullanma” suçunun, suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan şekli açısından; kişilerin mağduri¬ye¬tine veya kamunun zararına neden olunduğu konusunda bir iddia ve belirleme bulunmadı¬ğın¬dan, olayda bu öğelerin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Ancak olayımızda, ilgili Yasa ve Yönetmelik hükümleri uyarınca silah taşıma ruhsatı alma olanağı bulunmadığı açıkça ortada olan kişilere görevinin gereklerine aykırı davranmak suretiyle silah taşıma ruhsatı onayı vermesi suretiyle, bu kişilere haksız kazanç sağlama koşulu gerçekleştiğinden sanığın eylemleri 5237 sayılı TCY’nın 257/1.maddesinde öngörülen suçu oluşturur.
    Öte yandan Ceza Genel Kurulunca ulaşılan bu sonuca göre; Özel Daire kararından sonra 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile 5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinde yapılan değişikliklerin de Özel Dairece gözönünde bulundurulması yasal bir zorunluluktur.
    Bu itibarla, sanığın Yasa ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak üç kişiye silah taşıma ruhsatı onayı vermesi şeklindeki eyleminin zincirleme olarak görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmasına karşın Özel Dairece mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesinde isabet bulunmadığından kararının bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Genel Kurul Üyesi; Özel Daire beraat kararının onanması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 27.05.2010 gün ve 40-16 sayılı kararının BOZULMASINA,
    2- Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.12.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

     

    Hemen Ara