AYM 2017/34383 Başvuru Numaralı RAŞİT DÖRTYOL (3) Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2017/34383
Karar No: 2017/34383
Karar Tarihi: 2/12/2020

AYM 2017/34383 Başvuru Numaralı RAŞİT DÖRTYOL (3) Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RAŞİT DÖRTYOL BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2017/34383)

 

Karar Tarihi: 2/12/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucu

:

Raşit DÖRTYOL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, infaz hâkimliğince yapılan incelemelerde başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının; başvurucunun koğuşta fotoğraf çektirme istemi üzerine önceki tarihte başka bir hükümlüye kötü muamelede bulunduğu iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen infaz koruma memurunun fotoğraf çekimi için görevlendirilmesi ve koğuşa gelmesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 8/9/2017, 10/5/2018 ve 11/5/2018 tarihlerinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. 2018/16012 ve 2018/16018 numaralı başvuru dosyalarının kişi yönünden hukuki irtibatı nedeniyle 2017/34383 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2017/34383 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.

7. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

9. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

10. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

11. 1969 doğumlu olan başvurucu, başvuru tarihleri itibarıyla anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçundan aldığı cezanın infazı kapsamında Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.

12. Başvurucunun üç farklı eylemi nedeniyle İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından verilen disiplin cezaları ile bu cezalara yönelik itirazlar sonucu verilen kararlar, kişi yönünden hukuki irtibat nedeniyle birleştirilen bireysel başvurulara konu edilmiştir.

A. 2017/34383 Sayılı Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç

13. Başvurucunun 2/3/2017 tarihinde revir muayenesi sonrası koğuşuna dönmekte olduğu esnada diğer hükümlülerle birlikte "Baskılar bizi yıldıramaz, kitap yayın hakkımız engellenemez." şeklinde slogan atıp oturma eylemi yaptığı iddiasıyla disiplin soruşturması başlatılmıştır.

14. Disiplin soruşturmasına konu belgelerden başvurucunun sözlü savunma verdiği anlaşılmaktadır. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca 13/3/2017 tarihinde başvurucu hakkında oturma eylemi yaparak slogan attığı gerekçesiyle, gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak disiplin suçundan bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası kararı verilmiştir.

15. Başvurucu, süresi içinde Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) başvuruda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliğinin 13/4/2017 tarihinde düzenlediği tensip zaptında 23/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu"nun 6. maddesinin ikinci fıkrasına 22/7/2010 tarihli ve 6008 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle eklenen cümle gereğince başvurucunun disiplin cezasına karşı savunmasının alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun savunmasının alınması için duruşmada hazır edilmesine, Disiplin Kurulu kararı ile ilgili savunmasını vekâletnamesini ibraz etmesi suretiyle avukatı ile birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabileceği hususunun başvurucuya bildirilmesine ilişkin karar verilmiştir. Aynı gün İnfaz Kurumuna gönderilen müzekkerede ise başvurucunun beyanının Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile alınacağı belirtilmektedir.

16. 27/4/2017 tarihli duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu, Hâkimlik huzuruna getirilerek savunma yapmak istediğini beyan etmiştir. Hâkimlik; duruşmanın SEGBİS aracılığı ile yapılmasının ceza muhakemesi ilkelerinden yüz yüzelik ilkesine uygun olduğunu, bu yönde Anayasa Mahkemesi kararı bulunduğunu ve SEGBİS ile yapılan duruşmanın duruşma salonundakinden farklı olmadığını bildirmiştir.

17. Başvurucunun duruşma salonunda bulunma talebi Hâkimlikçe reddedilerek duruşmaya SEGBİS ile devam edilmiştir. Duruşma sonunda başvurucunun avukatının da hazır bulunmasıyla ifade vermek için istediği sürenin başvurucuya verilmesine ve başvurucunun bir sonraki duruşmada SEGBİS aracılığı ile hazır edilmesine karar verilmiştir.

18. Bir sonraki duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu; İnfaz Kurumunda arkadaşlarıyla beraber işkence gördüğünü, baskı altında tutulduğu bir ortamda savunma yapamayacağını ileri sürerek Hâkimlik huzurunda avukatının da hazır bulunmasıyla savunma yapmak istediğini belirtmiştir. Hâkimlik, başvurucunun duruşmada hazır bulunma istemini reddetmiştir.

19. Hâkimliğin 6/7/2017 tarihli kararı ile başvurucunun Disiplin Kurulu kararına yaptığı itiraz reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; Cumhuriyet savcısı mütalaası ile başvurucunun dosya kapsamındaki ifadeleri, olayın meydana geldiğine ilişkin tutanakta adları geçen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak başvurucunun eylemi nedeniyle hakkında verilen disiplin cezasının kanuna uygun olduğu belirtilmiştir.

20. Başvurucu 21/7/2017 tarihli dilekçesi ile duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını, duruşma salonunda savunma yapma hakkının kullandırılmadığını, tanıklara soru soramadığını, avukatlarına duruşma davetiyesi gönderilmediğini belirterek karara itiraz etmiştir.

21. Kırıkkale 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/8/2017 tarihli kararıyla "Ceza İnfaz Kurumunda uyulması gerekli düzene aykırı davranışın yaptırımının olması gerektiği, cezanın niteliği ve süresinin makul ve orantılı olduğu vicdani kanaatine [varıldığı]" belirtilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir.

22. Başvurucu 8/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. 2018/16012 Sayılı Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç

23. Başvurucunun 25/5/2017 tarihinde götürüldüğü mahkemenin dönüşünde odasına gittiği esnada diğer hükümlülerle birlikte "İşkence bizi yıldıramaz, kimse bize işkence yapamaz, ölsek de devam edeceğiz." şeklinde slogan atıp oturma eylemi yaptığı iddiasıyla hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

24. Disiplin soruşturmasına konu belgelerden başvurucunun kendisine tanınan süre içinde sözlü ya da yazılı savunma vermediği anlaşılmaktadır. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca 31/5/2017 tarihinde başvurucu hakkında oturma eylemi yaparak slogan attığı gerekçesiyle, gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak disiplin suçundan bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası kararı verilmiştir.

25. Başvurucu, süresi içinde İnfaz Hâkimliğine başvuruda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliğinin 25/9/2017 tarihinde düzenlediği tensip zaptında, 4675 sayılı Kanun"un 6. maddesinin ikinci fıkrasına 6008 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle eklenen cümle gereğince başvurucunun disiplin cezasına karşı savunmasının alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun savunmasının alınması için duruşmada hazır edilmesine, Disiplin Kurulu kararı ile ilgili savunmasını -vekâletnamesini ibraz etmesi suretiyle- avukatı ile birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabileceği hususunun başvurucuya bildirilmesine ilişkin karar verilmiştir. Aynı gün İnfaz Kurumuna gönderilen müzekkerede ise başvurucunun beyanının SEGBİS ile alınacağı belirtilmektedir.

26. 20/12/2017 tarihli duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu; avukatının olduğunu, Hâkimlik huzuruna getirilerek ve avukatının da hazır bulunmasıyla savunma yapmak için süre istediğini söylemiştir. Ayrıca savunma dilekçesi hazırladığını beyan etmiş, bu dilekçenin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden Hâkimliğe gönderildiği İnfaz Kurumunca tespit edilmiştir. Hâkimlik, başvurucunun süre istemini kabul etmekle birlikte bir sonraki duruşmaya yeniden SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlanmasına karar vermiştir.

27. Bir sonraki duruşmada, Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından İnfaz Hâkimliğinde başka bir hâkimin geçici olarak yetkilendirilmesi nedeniyle önce duruşma tutanağı okunmuştur. SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu, avukatı huzurunda ifade vermek istediğini ancak avukatının tutuklandığını söylemiştir. Hâkimlikçe başvurucuya barodan avukat yetkilendirilmesini isteyip istemediği sorulmuştur. Başvurucu ise Hâkimlik huzuruna getirilerek kendi avukatının da hazır bulunmasıyla ifade vermek istediğini söyleyerek süre verilmesini istemiştir. Hâkimlik, başvurucunun duruşmada hazır bulunma isteminin bir sonraki duruşma öncesinde müstemir yetkili hâkim tarafından değerlendirilmesine ve başvurucuya kendi avukatını seçmesi için süre tanınmasına karar vermiştir.

28. Son duruşmada yeniden SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu, Hâkimlik huzurunda savunma yapma istemini yinelemiştir. Hâkimlik, duruşmanın SEGBİS aracılığı ile yapılmasının ceza muhakemesi ilkelerinden yüz yüzelik ilkesine uygun olduğu, bu yönde Anayasa Mahkemesi kararı bulunduğu ve SEGBİS ile yapılan duruşmanın duruşma salonundakinden farklı olmadığı gerekçesiyle başvurucunun duruşmada hazır bulunma istemini reddederek duruşmaya devam etmiştir. Başvurucu ise disiplin cezasına dayanak olarak tutanak içeriğinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek disiplin cezasının kaldırılması isteminde bulunmuştur.

29. Hâkimliğin 14/2/2018 tarihli kararı ile başvurucunun Disiplin Kurulu kararına yaptığı itiraz reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; Cumhuriyet savcısı mütalaası ile başvurucunun dosya kapsamındaki savunmaları ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak başvurucunun eylemi nedeniyle hakkında verilen disiplin cezasının kanuna uygun olduğu belirtilmiştir.

30. Başvurucu 12/3/2018 tarihli dilekçesi ile duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını, duruşma salonunda savunma yapma hakkının kullandırılmadığını, infaz koruma görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunduğunu, bu nedenle onların huzurunda savunma yapmak istemediğini, tanıklara soru soramadığını, savunması alınmadan ve hükme etki edebilecek deliller araştırılmadan karar verildiğini belirterek karara itiraz etmiştir.

31. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/4/2018 tarihli kararıyla "Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa, itirazı değerlendiren hakimliğin inanç ve takdirine, inceleme konusu eylemin oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçe içeriğine göre hükümlünün [itirazının yerinde olmadığı]" belirtilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir.

32. Başvurucu 10/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

C. 2018/16018 Sayılı Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç

33. Başvurucunun fotoğraf çektirmek istediğine dair İnfaz Kurumuna dilekçe vermesi üzerine 15/6/2017 tarihinde fotoğraf çekimi için üç infaz koruma memuru başvurucunun kaldığı koğuşa gelmiştir. Bu esnada aynı koğuşta kalan bir hükümlünün bu memurlardan R.Ç.ye hitaben "Fotoğrafı bu adam mı çekecek, işkenceciyi fotoğraf çektirmeye gönderiyorlar." demesi üzerine başvurucunun diğer hükümlülerle birlikte bahçeye çıkıp anılan memura hitaben "İşkence yapmak şerefsizliktir." diyerek slogan attığı iddiasıyla hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

34. Disiplin soruşturmasına konu belgelerden başvurucunun yazılı savunma verdiği anlaşılmaktadır. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca 21/6/2017 tarihinde başvurucu hakkında fotoğraf çekimi için gelen memur R.Ç.ye "işkenceci" ve "şerefsiz" diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle, kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak disiplin suçundan on bir gün hücreye koyma cezası kararı verilmiştir. Anılan kararda R.Ç.nin olay tarihinden önce 14/6/2017 tarihinde Adalet Bakanlığı İş Yurtları Kurumu Daire Başkanlığının uygun görmesi üzerine fotoğraf memuru olarak görevlendirildiği ve olay günü başvurucunun koğuşuna görevi gereği gittiği vurgulanmıştır.

35. Başvurucu, süresi içinde İnfaz Hâkimliğine başvuruda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliğinin 25/9/2017 tarihinde düzenlediği tensip zaptında, 4675 sayılı Kanun"un 6. maddesinin ikinci fıkrasına 6008 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle eklenen cümle gereğince başvurucunun disiplin cezasına karşı savunmasının alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun savunmasının alınması için duruşmada hazır edilmesine, Disiplin Kurulu kararı ile ilgili savunmasını -vekâletnamesini ibraz etmesi suretiyle- avukatı ile birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabileceği hususunun başvurucuya bildirilmesine ilişkin karar verilmiştir. Aynı gün İnfaz Kurumuna gönderilen müzekkerede ise başvurucunun beyanının SEGBİS ile alınacağı belirtilmektedir.

36. 20/12/2017 tarihli duruşmada SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu; avukatının olduğunu, Hâkimlik huzuruna getirilerek ve avukatının da hazır bulunmasıyla savunma yapmak için süre istediğini söylemiştir. Ayrıca savunma dilekçesi hazırladığını beyan etmiş, bu dilekçenin İnfaz Kurumunca UYAP üzerinden Hâkimliğe gönderildiği tespit edilmiştir. Hâkimlik, başvurucunun süre istemini kabul etmekle birlikte bir sonraki duruşmaya yeniden SEGBİS ile katılımının sağlanmasına karar vermiştir.

37. Bir sonraki duruşmada Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından İnfaz Hâkimliğinde başka bir hâkimin geçici olarak yetkilendirilmesi nedeniyle önce duruşma tutanağı okunmuştur. SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu, avukatı huzurunda ifade vermek istediğini ancak avukatının tutuklandığını söylemiştir. Hâkimlikçe başvurucuya barodan avukat yetkilendirilmesini isteyip istemediği sorulmuştur. Başvurucu ise Hâkimlik huzuruna getirilerek kendi avukatının da hazır bulunmasıyla ifade vermek istediğini belirtip süre verilmesini istemiştir. Hâkimlik, başvurucunun duruşmada hazır bulunma isteminin bir sonraki duruşma öncesinde müstemir yetkili hâkim tarafından değerlendirilmesine ve başvurucuya kendi avukatını seçmesi için süre tanınmasına karar vermiştir.

38. Son duruşmada yeniden SEGBİS odasında hazır bulundurulan başvurucu; Hâkimlik huzurunda savunma yapma istemini yinelemiştir. Hâkimlik, duruşmanın SEGBİS aracılığı ile yapılmasının ceza muhakemesi ilkelerinden yüz yüzelik ilkesine uygun olduğu, bu yönde Anayasa Mahkemesi kararı bulunduğu ve SEGBİS ile yapılan duruşmanın duruşma

salonundakinden farklı olmadığı gerekçesiyle başvurucunun duruşmada hazır bulunma istemini reddederek duruşmaya devam etmiştir. Başvurucu ise, disiplin cezasına konu olan sözü ilgili memura hitaben söylemediğini savunarak disiplin cezasının kaldırılması isteminde bulunmuştur.

39. Hâkimliğin 14/2/2018 tarihli kararı ile başvurucunun Disiplin Kurulu kararına yaptığı itiraz reddedilmiş ancak bu cezanın bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası olarak çektirilmesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; Cumhuriyet savcısı mütalaası, başvurucunun dosya kapsamındaki savunmaları, olay tutanağı ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak başvurucunun eylemi nedeniyle hakkında disiplin cezası verilmesi gerektiği ancak bu cezanın bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası olarak çektirilmesinin kanuna uygun olduğu belirtilmiştir.

40. Başvurucu 12/3/2018 tarihli dilekçesi ile duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını, duruşma salonunda savunma yapma hakkının kullandırılmadığını, infaz koruma görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunduğunu, bu nedenle onların huzurunda savunma yapmak istemediğini, tanıklara soru soramadığını, savunması alınmadan ve hükme etki edebilecek deliller araştırılmadan karar verildiğini belirterek karara itiraz etmiştir.

41. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/4/2018 tarihli kararıyla "Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa, itirazı değerlendiren hakimliğin inanç ve takdirine, inceleme konusu eylemin oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçe içeriğine göre hükümlünün [itirazının yerinde olmadığı]" belirtilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir.

42. Başvurucu 11/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

43. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Emrah Yayla [GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, §§ 28-42.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

44. Mahkemenin 2/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

45. Başvurucu; birleştirilerek incelenen bireysel başvurulara konu tüm Hâkimlik kararları yönünden duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını, duruşma salonunda bizzat savunma yapma hakkının kullandırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

46. Bakanlık görüşünde; başvurucunun itirazlarını inceleyen Kırıkkale İnfaz Hâkimliğindeki yargılamaların medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlığın veya bir suç isnadının esasının karara bağlanmasına ilişkin olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bu durumun kabul edilebilirlik bakımından dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ilgili mevzuat hakkında açıklamalarda bulunularak SEGBİS yönteminin hangi durumlarda uygulanabileceğinin, hangi mercinin bu yöntemin kullanılmasına karar verme yetkisine sahip olduğunun ve ses-görüntü bağlantısı için gerekli olan teknik altyapıya ilişkin koşulların ilgili mevzuatta açık bir şekilde düzenlendiği belirtilmiştir. Görüş yazısında; SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS"in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.

47. Bakanlık görüşünde ayrıca somut olayların özellikleri, davaların niteliği, dava konularının karmaşık olup olmadığı, başvurucunun içinde bulunduğu durum ve yargılamaların aşaması ile yargılama faaliyetinin bütünü gözönüne alındığında başvurulara konu tüm itiraz incelemeleri yönünden de başvurucuya savunmasını hazırlaması ve itirazlarını mahkeme önünde etkili bir şekilde ileri sürebilmesi için makul bir süre tanındığı, gerekli olan tüm bilgilere ulaşma imkânı verildiği belirtilmiştir.

48. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı verdiği cevap dilekçesinde bireysel başvuru dilekçelerindeki iddialarını tekrarlamıştır.

2. Değerlendirme

49. Anayasa"nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

50. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

51. Başvuruya benzer olaylarda kabul edilebilirlik kriterleri kapsamında uygulanacak ilkeler, Anayasa Mahkemesinin Emrah Yayla (aynı kararda bkz. §§ 53-56) kararında ortaya konmuştur. Somut olayda da başvurucu hakkında uygulanan disiplin cezaları nedeniyle yaptığı şikâyetlerin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı ve dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir.

52. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

53. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Emrah Yayla (aynı kararda bkz. §§ 58-86) kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi anılan kararda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS ile duruşmaya katılımlarının sağlanmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu tespit ederek bu müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığına ilişkin değerlendirmenin ise kanunilik, meşru amaca dayalı olma ve ölçülülük ilkeleri yönünden yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir. Buna göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS ile duruşmaya katılımlarının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa"ya uygun olabilmesi için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması gerekmektedir (Emrah Yayla, §§ 62-67).

54. Anayasa Mahkemesi, Emrah Yayla kararında söz konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (aynı kararda bkz. §§ 68-75). Bu genel ilkelere göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca uyuşmazlığın tarafının duruşmada hazır bulunmasını zorunlu kılan bir olgunun yokluğu derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Bu gerekliliğin ortaya konulması bağlamında, kişilerin duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep etmelerine rağmen SEGBİS yoluyla katılımlarının neden yeterli görüldüğünün ve duruşmada bizzat hazır bulunmayı imkânsız hâle getiren veya büyük ölçüde zorlaştıran koşulların neler olduğunun ifade edilmesi gerekir (Emrah Yayla, § 73).

55. Somut olayda, İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun İnfaz Hâkimliğince açılan duruşmalarda bizzat hazır bulunma taleplerinin reddedilmesi 4675 sayılı Kanun"un 6. maddesinin yollamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından, anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır. Ayrıca hükümlülerin ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması sebebiyle duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır.

56. Başvuru konusu üç olayda da Hâkimlik, duruşmalı inceleme yapmaya karar vermiştir. Duruşma tarihlerinde başvurucunun İnfaz Kurumunda bulunan SEGBİS odasında hazır edilerek duruşmaya video konferans bağlantısı üzerinden katılması istenmiştir. Başvurucunun anılan yöntemle savunma yapmak istemediğini bildirmesi üzerine Hâkimlikçe tüm itiraz incelemelerinde aşağıdaki şekilde bir ara kararı verilmiştir:

"Hükümlüye Anayasa Mahkemesinin 20/01/2017 tarih ve 2016/12905 başvuru numaralı kararında segbis yoluyla alınan beyanların yüz yüzelik ilkesinin sağladığı yönündeki kararı okundu, segbis"in duruşma salonunda gibi olduğu ifade edildi."

57. Hâkimlikçe daha sonra başka bir işlem yapılmaksızın dosyalardaki mevcut yazılı bilgi ve belgeler değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmış ve başvurucunun disiplin cezalarına karşı itirazları reddedilmiştir.

58. Başvurucunun davranışları sebebiyle uygulanan disiplin cezalarının şikâyet konusu edildiği uyuşmazlık kapsamındaki duruşmalarda hazır bulunmanın gerekli görülmemesinin sebepleri somut olarak açıklanmamıştır. Hâkimliğin yukarıda aktarılan gerekçesi aslında başvurucunun duruşmada bulunma talebinin somut yargılamalarla bağlantılı olmayan genel bir sebeple ve kategorik olarak reddedildiğini göstermektedir. Anılan gerekçe her durumda duruşmada bulunma talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtmektedir. Somut olaylarda başvurucunun duruşmaya katılması yönünde hiçbir çaba içine girilmemiş, aynı şehir merkezinde bulunan bir ceza infaz kurumundan duruşmaya katılamamasının niçin gerekli görüldüğü açıklanmamıştır. Bu çerçevede Hâkimlikçe hiçbir alternatif değerlendirilmeden ve bireysel başvuruya konu her üç yargılama yönünden olaya özgü somut gerekçeler de sunulmadan -genel ve kategorik bir yaklaşımla- başvurucunun duruşmada hazır bulunma talepleri reddedilmiştir. Uyuşmazlıkların bizzat duruşmada bulunmayı gerektiren bir nitelik taşıyıp taşımadığı hususunda Hâkimlikçe herhangi bir değerlendirme yapılmadan genel ve kategorik bir sebeple başvurucunun yokluğunda duruşma yapılması ve duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçilmemesi müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır.

59. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

60. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiği gözetilerek adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddiaları bakımından ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

61. Başvurucu 2018/16018 numaralı bireysel başvurusunda, koğuş arkadaşı olan G.G.ye infaz koruma memurlarından R.Ş.nin önceki tarihte işkence yaparak G.G.nin kolunu kırdığını, bu olay nedeniyle R.Ş. hakkında soruşturma yürütüldüğünü, kendisinin koğuşta fotoğraf çektirme istemi üzerine İnfaz Kurumu tarafından R.Ş.nin görevlendirilip fotoğraf çekimi için koğuşlarına gönderilmesinin koğuştaki hükümlülerin can güvenliğini tehlikeye soktuğunu, hakkındaki soruşturmaya rağmen İnfaz Kurumu tarafından R.Ş.nin kasıtlı olarak görevlendirildiğini belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

62. Bakanlık görüşünde bu iddialara ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir.

2. Değerlendirme

63. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19).

64. Somut olayda başvurucu, infaz koruma memuru R.Ç.nin fotoğraf çekimi için görevlendirilmiş olmasının ve kaldıkları koğuşa bu memurun gelmesinin işkence ve kötü muamele niteliğinde olduğunu soyut olarak ifade etmiş ancak anılan kamu görevlisinin fotoğraf çekimi için görevlendirilmesinin hangi nedenle hukuka aykırı olduğu hususunda herhangi bir açıklama yapmamıştır. Yine bu memurun fotoğraf çekimi için görevi gereği koğuşa gelmesinden ibaret eyleminin ötesinde ne şekilde kötü muamelede bulunduğuna dair bir izahta da bulunmamıştır.

65. Bu itibarla başvurucu, soyut olarak dile getirdiği bu bölümdeki ihlal iddialarına dair delillerini sunma ve bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.

66. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının temellendirilmemiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

67. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

68. Başvurucu, üç bireysel başvuru yönünden de ihlalin tespit edilmesi talebinde bulunmuş; ayrıca Anayasa Mahkemesince uygun görülecek bir tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

69. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

70. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

71. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).

72. Birleştirilerek incelenen başvurularda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

73. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

74. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi, duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarını giderme bakımından yeterli görüldüğünden başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (E.2017/600, K.2017/1090; E.2017/1052, K.2018/236; E.2017/1278, K.2018/237) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara