Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/2-221 Esas 2010/230 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/2-221
Karar No: 2010/230

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/2-221 Esas 2010/230 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık M...G... hakkında elektrik hırsızlığı suçundan açılan dava sonucunda Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararı Yargıtay 2. Ceza Dairesince isabetsizlik sebebiyle bozulmuştur. Ancak yeniden yapılan yargılama sonucunda da sanığın suçsuzluğu sabit görülerek beraat kararı verilmiştir. Kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle düşmesi sonucuna karar verilmiş ve dosya Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu         2010/2-221 E.  ,  2010/230 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2008/69519
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : BURSA 3. Asliye Ceza
    Günü : 15.11.2007
    Sayısı : 648-1093

    Sanık M... G...’in, elektrik hırsızlığı suçundan beraatına ilişkin, Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.12.2005 gün ve 1059-1252 sayılı hüküm, katılan vekili tara¬fından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.07.2007 gün ve 6369-9854 sayı ile;
    “...Suç tarihinde sanığın evinde yapılan kontrol sonucunda kabloları direk bağlayarak sayaçsız kaçak elektrik kullandığının iddia edildiği olayda, sanığın hazırlık soruşturması sırasındaki savunmasında tutanak tutulan yerin kardeşine ait olduğunu ifade etmesi, tutanak düzenleyicilerinin sanığın, tutanakta belirtildiği gibi kaçak elektrik kullandığını ifade etmeleri ve Tedaş İşletme Müdürlüğünün 01.06.2004 ve 25.11.2005 tarihli yazılarında tutanak tutulan yeri kullananın sanık olduğunun belirtilmesi karşısında, evin sahibi olan Hacı Mehmet isimli kişi dinlenerek tutanak tarihinden önce evi kime kiraya verdiği ve tutanak tarihinde kimin kullandığının açıklattırılması, tutanak tarihinde evi kullandıkları iddia olunan T....G... ve N...G...’ün tanık sıfatıyla ifadeleri tespit edilip, suça konu evde, tutanak tarihi ve öncesi kimin oturduğunun zabıta marifetiyle araştırılıp, kullanılan su ve varsa telefon faturalarının kimin adına olduğu ve kim tarafından ödendiği ilgili kurumlardan sorulup tutanak tarihi ve öncesinde evde kimin oturduğu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik kovuşturma ile sanığın beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
    Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesince 15.11.2007 gün ve 648-1093 sayı ile;
    “... Mahkememizce yapılan soruşturma karar vermek için yeterlidir, zira mahkeme CMK’nun 225/1, CMUK’nun 150/1. maddeleri gereğince önüne getirilen uyuşmazlık ile bağlı olup, bu uyuşmazlığın çözümü ile görevlidir. Mahkememiz önüne getirilen uyuşmazlığın sınırlarını iddianame göstermektedir, iddianamede sanık M... G...’ in suça konu yerde sayaçsız elektrik kullandığı iddia edilmiş, yapılan yargılama ve özellikle dinlenilen savunma tanıkları N...E...ve M...K... yeminli beyanlarında bu yerde sanığın oturmadığını, tereddütsüzce beyan etmişler sanık aslında evrensel hukuk kaidelerine göre suçsuzluğunu ispat etmek zorunda olmadığı halde bu yerde oturmadığına dair 12.03.2004 tarihli R...Mahallesi muhtarı tutanağı, H...Mahallesinde oturduğuna dair 25.02.2004 tarihli ikametgah kağıdı, oturduğu yere ilişkin suç tarihlerini kapsayacak 19.02.2003 tarihinden başlayan, 07.08.2003 tarihine kadar olan döneme ilişkin elektrik faturalarını ibraz etmiş tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın atılı suçu işlemediği sabit olduğundan mahkememizce sanığın beraatına karar verilmiş ve uyuşmazlık sonuçlandırılmıştır, bundan sonra bu eylemin başka birisi tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin tespiti başka bir soruşturma konusu yapılabilir bu nedenle de mahkememizce suç duyurusunda bulunul¬muştur. Bu soruşturmada Yargıtay bozma ilamında belirtilen kişiler dinlenip faturalar getirtilip eylemi kimin gerçekleştirdiği tespit edilebilir ve yeni bir dava konusu yapılabilir esasen usul ekonomisi de bunu gerektirmektedir bu işlemlerin mahkememizce yapılması dosyanın ancak duruşma günlerinde ele alınacak olması sebebi ile uzunca bir zaman alacak olup yeni soruşturmada kolaylıkla C. savcılığı ya da zabıta tarafından kısa zamanda yerine getirilebilir. Zamanın uzaması zamanaşımı problemlerini beraberinde getirecektir. Aksine düşünce bir kez uyuşmazlık mahkemenin huzuruna şu ya da bu şekilde getirildikten sonra, bu eylemin sanık tarafından gerçekleştirilmediğinin sabit olması durumunda tam olarak kimin tarafından da gerçekleştirildiğini araştırıp, mahkumiyet sonucunu doğuracak biçimde tespit etme mükellefiyetini mahkemelere yüklemek sonucunu doğuracak olup, bunun yasal ya da anayasal bir dayanağı mevcut değildir.
    Zabıt mümzilerinin tutanağı doğruladığı doğru ise de tutanak tarihinden uzunca bir süre geçtikten sonra tutanak doğrulanmış nasıl düzenlendiği ve içeriği açıkça zabıt mümzileri tarafından açıklanamamıştır. Bu tutanakta kullanan bölümündeki M...G...isminin nasıl yazıldığı açıklanamamıştır, kimi tutanaklarda olduğu gibi kullanan kişinin kimlik bilgileri veya vatandaşlık numarası tutanağa yazılmamış, imzası alınmamış, ya da imzadan çekindiği ne suretle çekindiği tutanağa yazılmamıştır. Muhtemelen yeri kullanan kişi veya bir komşu¬nun beyanı esas alınmış olabilir bu beyanın gerçeği yansıttığına dair hiçbir delil yoktur, kaldı ki M... G... isminin doğum tarihi, baba ismi olmadan sıkça kullanılan bir isim olduğu başka bir M... G..."e ait olabileceği nazara alındığında yine sanığın olayla ilgisinin bulunmadığı sonucuna varmak gerekmektedir. Tedaş yazılarında yeri kullanan kişinin Mustafa Güler olduğu yazılmış ise de bunun tek dayanağı yukarıda söylenilen şekilde düzenlenen, nasıl düzenlendiği açıklığa kavuşturulamayan kaçak elektrik tespit tutanağı olduğundan bu yazılara da itibar edilmemiştir. Keza hazırlıkta dinlenilen T...G... isimli kişi kaçak elektrik kullanan kişinin kendisinden önce kiracı olan M...G...isimli kiracı olduğunu beyan etmiş ise de bu beyanın gerçeği yansıttığı, belli değildir bu kişi tutanak düzenlenen yeri tanık M. K."in beyanına göre kullanan kişi ya da onun yakını olduğundan, sorumluluktan kurtulmak için bu şekilde beyanda bulunmuş olabileceğinden bu beyan başka bir hiçbir delille desteklenmediğinden bu beyana ya da bu beyan esas alınmış olarak düzenlenmiş tutanağa itibar edilmemiştir” gerekçesiyle, önceki hükümde direnilme¬sine ve sanığın beraatına karar verilmiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Baş¬savcılığının “kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar veril¬mesi” istemli 11.10.2010 gün ve 69519 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerek¬çelerle karara bağ¬lanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık M...G...’in, 16.03.2003 tarihinde işlediği iddia edilen elektrik hırsızlığı suçundan beraatına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın atılı elektrik hırsızlığı suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; zamanaşımının gerçek¬leşip gerçek¬leş¬mediği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    İncelenen dosyada:
    Suç tarihinin 16.03.2003 olması karşısında; işlenen eylemin 765 sayılı TCY"nın 491 veya 492. maddelerinde düzenlenen suçlar dışında bir başka suçu oluşturma olasılığının bulunmadığı somut olayda, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca suç tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımının, inceleme tarihinden önce, 16.08.2010 tarihi itibarıyla dolduğu saptanmıştır.
    Bu itibarla; yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle bozulma¬sına ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, kamu davasının tebliğ¬na¬medeki düşünceye uygun olarak zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.11.2007 gün ve 648-1093 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    2- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmü gereği halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    3- Dosyanın Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.11.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara