Esas No: 2010/2-203
Karar No: 2010/218
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/2-203 Esas 2010/218 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2009/37544
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ESKİŞEHİR 2. Sulh Ceza
Günü : 24.07.2008
Sayısı : 565-708
Sanık N...K..."in kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı TCY"nın 86/2 ve 86/3-a maddeleri uyarınca 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın sabıkalı oluşu ve bir daha suç işlemeyeceği hususunda vicdani kanaate varılmaması sebebi ile TCY"nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sabıkasında mevcut Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 474-386 karar sayılı ilamı ile mükerrir olduğu anlaşıldığından hakkında TCY"nın 58/6 maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, sanığın takdiren 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklarından yoksun bırakılmasına ilişkin, Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesince 04.07.2007 gün ve 382-628 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.04.2008 gün ve 453-6430 sayı ile;
“Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğu anlaşıldığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan 5271 sayılı CYY"nın 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı ‘kasıtlı bir suçtan mahkum olmama’ koşulunun bulunmaması nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
5237 sayılı TCK’nun 51. maddesine göre sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede oluşan kanaate göre cezasının ertelenip ertelenmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın sabıkalı oluşu gibi yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 24.07.2008 gün ve 565-708 sayı ile;
“Sanığın mahkememizin 2007/382 esas, 628 karar sayılı ilamı ile TCK 86/2, 3-a maddesi gereğince hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, şartları oluşmadığından TCK 51. maddesinin uygulanmadığı, söz konusu kararın Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 2008/453 esas, 6430 karar sayılı ilamı ile bozulduğu anlaşılmış, mahkemece bozma ilamında bozmaya esas teşkil eden hususlara katılmamakta önceki kararda TCK 51. maddesinin uygulanmamasına esas teşkil edecek yeterli gerekçenin gösterildiği” gerekçesiyle ilk hükümde direnilerek aynı şekilde karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 17.09.2010 gün ve 37544 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4/3 sayılı kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumudur. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır.
Zira yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme isteminin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştiril¬mesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka olayla uyumlu olmalı, yargıcın soyut kanılarına değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalı, sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları göz önünde bulundurularak, gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç işleme hususundaki eğilimi buna göre belirlenmelidir.
5237 sayılı TCY"nın 51. maddesinde iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmemiş olanlar bakımından bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi,
1- Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak,
2-Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
koşullarına bağlanmıştır.
Bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine yasal engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci koşulun gerçekleştiği hallerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemenin cezanın ertelenmemesi konusundaki gerekçesi; “sanığın sabıkalı oluşu ve bir daha suç işlemeyeceği hususunda vicdani kanaate varılmaması” şeklindedir.
Yerel mahkeme sanık hakkında hükmolunan 9 aylık hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin gerekçesinin bir bölümünde, sanığın sabıkalı olduğunu belirtmiş ise de, sanığın önceki mahkumiyeti 24.07.2006 tarihinde eşine karşı işlemiş olduğu kasten yaralama suçundan dolayı Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 05.12.2006 gün ve 474-386 sayılı ilamı ile verilmiş olan 100 YTL adli para cezasına ilişkin olup, ertelemeye engel teşkil etmemektedir.
“Bir daha suç işlemeyeceği hususunda vicdani kanaate varılmaması” şeklindeki diğer ertelememe gerekçesi ise dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, sanığın bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin oluşmamasına neden olan hususlar kararda açıkça ve denetime olanak sağlayacak şekilde belirtilmemiştir. Her ne kadar 04.07.2007 günlü tek celseden ibaret olan yargılama sonucunda hükümlülüğüne karar verilen sanık, “ben oğlumu terbiye etmeyecek miyim, söz hakkım yok mu” şeklinde savunmada bulunurken ses tonunu yükseltmek ve katılanın annesi ve sanığın eşi olan şikayetçi S...K..."in ifadesi alınırken de şikayetçinin beyanına müdahalede bulunmak suretiyle olumsuz tavır sergilemiş ve bu hususlar duruşma tutanağına yazılmış ise de, sanığın bu tavrı bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede oluşan olumsuz kanaate gerekçe olarak gösterilmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemenin ertelememe gerekçesi, 5237 sayılı TCY"nın 51. maddesinde öngörülen ölçütlere uygun bir gerekçe olmadığından yasaya aykırı ve isabetsizdir.
Ayrıca, sanığın 24.07.2006 tarihinde eşine karşı işlemiş olduğu kasten yaralama suçundan dolayı Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 05.12.2006 gün ve 474-386 sayılı ilamı ile verilmiş olan 100 YTL"lik adli para cezasına ilişkin önceki mahkumiyeti, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, tekerrüre esas alınamayacağı halde yerel mahkeme tarafından sanık hakkında 5237 sayılı TCY"nın 58/3 maddesinin uygulanması ve 5237 sayılı TCY"nın 53. maddesi ile uygulama yapılırken -c- bendinde yer alan haklardan yoksun bırakılma kararı verilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi isabetsizliği ile birlikte, Genel Kurulca belirlenen diğer usul ve yasaya aykırılıklar nedenleriyle de bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.07.2008 gün ve 565-708 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.11.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.