Esas No: 2010/7-209
Karar No: 2010/215
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/7-209 Esas 2010/215 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2005/192813
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR Fikri ve Sınaî Haklar Ceza
Günü : 29.07.2005
Sayısı : 80-596
Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına aykırılık suçundan sanıklar Ş.A.. ile S. B..’ın beraatına ilişkin, İzmir Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesince verilen 29.07.2005 gün ve 80-596 sayılı hüküm katılan vekilince temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 13.07.2009 gün ve 10112-8567 sayı ile;
“1- Sanıklar hakkında müzik yayınından sorumlu oldukları alışveriş merkezinde hak sa-hibinin izni olmaksızın CD’den müzik eserini yayınlatarak yaydıklarından bahisle kamu davası açılmış olup suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5846 sayılı Kanunun 80/B-1. maddesinde ‘Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğal-tılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran fonogram yapımcısına aittir. Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilme ve yeniden iletilme izin verme hu-susunda hak sahibidir’ hükmü gereğince, dosya kapsamına göre hak sahiplerinin izni bulunma-dan fonogramlara tespit edilmiş icranın umuma iletildiği ve atılı suçun oluştuğu gözetilerek sa-nıkların mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatlarına karar verilmesi yasaya aykırı,
2- Hükümden sonra 5728 sayılı Kanunun 578. maddesi uyarınca 5846 sayılı Kanunun atılı suçun yaptırımını düzenleyen 80/son fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve atılı suç ve yaptırımı aynı yasanın 138. maddesi ile değişik 5846 sayılı Kanunun 71. maddesinde yeniden düzenlendi-ğinden anılan değişiklik değerlendirilerek karar verilmesinin gerekmesi” isabetsizliklerinden oyçokluğuyla bozulmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 28.09.2009 gün ve 192813 sayı ile;
“Dosyadaki atılı suçun işlendiği yer mahallin çok çeşitli ihtiyaçların temin edildiği bir alışveriş merkezi olup, işyerinin kendi ticaret konusuna giren mal satımına ilişkin faaliyet gös-terdiği, işyerine gelen tüketicilerin çalınan müzikle olan bağlantılarının işyerinin ticari kazancı-nın artması ya da çoğalması ile ilgisinin bulunmadığı ve bu müziğin orada bulunmalarının ne-denlerinden en azından birisini dahi oluşturmadığı, müzik çalınması eyleminin işyerinde sunulan ürün veya hizmetin ayrılmaz bir parçası veya bunlara katkısının olmadığı, sanıklarca suç konusu eserleri yayınlamakta doğrudan ekonomik avantaj elde edilmediği, müzik yayını ile alışveriş merkezinde yalnızca keyifli bir ortam yaratılmaya çalışıldığı, yayının, müzik dinletisi sunan cafe, gazino ve benzeri yerlerde yapılması ile kazanç elde edilmesi halinde umuma iletme ve yeniden iletme sayılacağı, oysa suça konu alışveriş merkezindeki yapılan yayının yukarıda sözü geçen yerlerdeki yapılan umuma iletilen yayın ile eşdeğerde bulunmadığı gibi, mahalli veya genel ya-yın yapan radyo, televizyon merkezi yayınında olduğu şekilde doğrudan veya dolaylı olarak umuma iletme mevcudiyet ve kastının bulunmadığı;
Keza; Söz konusu müzik eserlerinin kayıt edildiği formattaki materyali satmak amacıyla da müzik yayınının yapılmadığı, sanıkların müziğin çalındığı yerin belirtilen türden müzikle sıkı bağlantı içinde ve müzik sayesinde yürütülen bir ticari faaliyet yapmadıkları da anlaşıldığından itiraz yasa yoluna gidilmesi düşünülmüştür” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 15.12.2009 gün ve 205-297 sayı ile;
“Temyiz incelemesi yapılabilmesi için, temyiz yasa yoluna başvuru hakkı olanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmeleri yasal bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CYY’nın ‘Kararların açıklanması ve tebliği’ başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; ‘Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur’ hükmü yer almaktadır.
CYY’nın 260/1. maddesinde ise; ‘Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır...’ denilmek suretiyle davaya katılma istemi reddedilenlerin de yasa yoluna başvuru haklarının bulunduğu açıkça kabul edilmiştir.
İncelemeye konu dosyada;
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (Müyorbir) vekilinin 21.06.2005 tarihinde dilekçe ile katılma talebinde bulunduğu, bu istemin yerel mahkemece aynı tarihli oturumda reddine karar verildiği, Müyorbir vekilinin 29.07.2005 tarihinde yapılacak oturum için ‘uçağın rötar yapması’ nedeniyle geç geleceğinden dosyanın 1,5 saat bekletilmesine ilişkin olarak yerel mahkemeye ma-zeret dilekçesi faksladığı, yerel mahkemenin ise bu istemi reddedip aynı oturumda duruşmayı bitirerek karar verdiği, yokluğunda verilen bu kararın katılma istemi reddedilmiş Müyorbir veki-line tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün katılma istemi reddedilen Müzik Yorumcuları Mes-lek Birliği (Müyorbir) vekiline tebliği, verdiği takdirde temyiz dilekçesinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 316/1. maddesi hükmü gereği sanıklara tebliğ edilmesi ve yapılacak tebligata ilişkin evrakın eklenmesi amacıyla dosya-nın mahalline iadesine ve belirtilen eksiklik tamamlandıktan sonra dosyanın Ceza Genel Kuru-luna iadesi kaydıyla Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine” karar verilmiştir.
Yerel mahkeme gerekçeli hükmünün şikâyetçi vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edil-mesine karşın, şikâyetçi vekilince temyiz dilekçesi verilmemesi üzerine dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hak sahibinden ge-rekli izni almadan alışveriş merkezinde müzik yayını yapan sanıkların eylemlerinin suç oluşturup oluşturmadığına ilişkin ise de, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu öncelik-le değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanıklara atılı suçun cezası 5846 sayılı Yasanın 5101 sayılı Yasa ile değişik 80/B-1 mad-desi yollamasıyla 80/son maddesinde 2 yıldan 4 yıla kadar hapis ve para cezası olarak belirlen-miştir. Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarın-ca bu suçun asli zamanaşımı 5 yıldır. Dava zamanaşımını kesen son işlem sanıkların 04.05.2005 tarihindeki sorguları olup, bu tarihten sonra zamanaşımını kesen başkaca bir işlem bulunmamak-ta, Ceza Genel Kurulunun 15.12.2009 tarihli kararından sonra, dosyanın gerekçeli kararın şikâ-yetçi vekiline tebliği için yerel mahkemede bulunduğu bir aşamada 04.05.2010 tarihinde asli da-va zamanaşımının dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle bozulma-sına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yet-kiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar ve-rilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 13.07.2009 gün ve 10112-8567 sayılı kararının KALDI-RILMASINA,
3- İzmir Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesinin 29.07.2005 gün ve 80-596 sayılı hük-münün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yar-gılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlük-te bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar Ş.A.. ile S. B..hakkında Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına aykırılık suçundan açılmış olan kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 26.10.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.