Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/10-144 Esas 2010/213 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/10-144
Karar No: 2010/213

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/10-144 Esas 2010/213 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2010/10-144 E.  ,  2010/213 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2010/130562
    Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KAHRAMANMARAŞ 2. Ağır Ceza
    Günü : 04.12.2009
    Sayısı : 174-200

    Sanık B.D..’nin, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan 5237 sayılı TCY’nın 188/3, 192/3, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 40 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2008 gün ve 235-75 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 15.07.2009 gün ve 1056-14114 sayı ile;
    “...1) Sanık hakkında, evinde esrar bulundurduğu ve bu esrarı 20 YTL’lik küçük paketler halinde sattığı yönünde ihbarda bulunulması üzerine, Cumhuriyet savcılığınca veri¬len arama kararına dayanılarak evine gidildiği, olay yerine sonradan gelen sanığın çora¬bının içinde sakladığı esrarı çıkartarak görevlilere verdiği, evinde yapılan aramada 2 adet gazete kâğıdına sarılı esrar maddesi, üst aramasında ise cüzdanın içinde bir adet amfetamin içeren hap ve sol ayak çorabının içinde gazete kâğıdına sarılı esrar maddesinin ele geçirildiği; sanığın tüm aşamalarda suça konu esrarı satmak amacıyla değil, kullanmak için bulun¬durduğunu ve bu amaçla sanık U..’dan satın aldığını belirtmiş olması karşısında; ele geçen uyuşturucunun paketçikler halinde olmakla birlikte, miktar olarak kullanım sınırı içinde olması ve yüklenen suçu işlediğini her türlü şüpheden uzak ve somut olarak ortaya koyabile¬cek başka bir kanıtın da bulunmaması nedeniyle, eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı biçimde hüküm kurulması,
    2) Kabule göre; hükmolunan adli para cezasının; 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenme¬sinde zorunluluk bulunması” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
    Yerel mahkeme ise 04.12.2009 gün ve 174-200 sayı ile;
    “…Sanık B. D.. savunmalarında uyuşturucu madde kullandığını ancak satıcı olmadığını belirtmiş ise de sanık hakkında yapılan ihbarın niteliği (20 YTL’Lik paketler halinde esrar sattığı yönünde) sanığın üzerinde ve evinde yapılan aramada ayrı ayrı küçük paketler halinde 4 ayrı paket esrar maddesinin satışa arz edilmiş halde bulunmuş olması nedeni ile sanığın savunmasının kendisini cezadan kurtarmaya ve inkâra yönelik olduğu kanaati ile itibar edilmemiş ve sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığı…” gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Baş¬sav¬cılığının “onama” istemli 10.06.2010 gün ve 130562 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerek¬çelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık B. D..’nin uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gere¬ken uyuşmazlık, sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    Dosya incelendiğinde;
    17.05.2007 günü saat 13.55 sıralarında bir erkek şahıs polisi arayarak, Kahramanmaraş .. Mahallesi ..Sokakta oturan D. B.. lakaplı kişinin evinde esrar maddesi bulundurduğunu ve 20 Liralık küçük paketler halinde sattığını ihbar etmiştir. Aynı gün mah¬kemeden alınan karar gereğince evinde aramaya başlanılacağı sırada sanığın, sağ çorabının içinde gazete kâğıdına sarılı esrar olduğu tahmin edilen bir maddeyi görevlilere teslim ederek evinde başka uyuşturucu bulunmadığını beyan etmiş, ancak evde yapılan aramada evin giriş kısmında çuvalların arasına gizlenmiş şekilde iki paket gazeteye sarılı esrar maddesi daha ele geçirilmiştir. Daha sonra sanık B. D.’nin yapılan üst aramasında cüzdanında bir adet Extacy hap ile sol ayağının çorabının içinde gazete kâğıdına sarılı bir paket esrar maddesi daha bulunarak el konulmuştur.
    Sanık B. D..’nin söz konusu esrar maddesi ve hapı “A.. U..” lakaplı kişiden satın aldığını beyan etmesi üzerine, bu lakabı kullandığı belirlenen U. K..’nin evi ve üzeri aranmış ise de, herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilememiştir. Ancak sanık B. D..’nin, U. K..’nin kendisine uyuşturucu sattığı evi göstermesi üzerine, M. G..’in bekâr evi olarak kullandığı bu evde yapılan aramada, evin giriş katında kilitli bir odada 10 ayrı torba içerisinde 11,240 kg kubar esrar maddesi bulunmuştur.
    M. G..’in bu evin masraflarını paylaşmak amacı ile B. ve M. S..’ya kiraladığı, alt katta olan ve esrar maddesi yakalanan odayı sanıklar B.. ve M. S..’nın kullandıkları bilgisine ulaşılması üzerine M. ve B. S..’nın bekâr evi olarak kullandığı başka bir evde yapılan aramada 12 gr. esrar maddesi ve 4 adet esrarlı sigara içiminde kullanılan zıvana ele geçirilmiş, ayrıca bu evin kapısında şüpheli davranışlarda bulunması nedeniyle yakalanan G. D..nün üzerinde 4 gr. esrar ve 2 adet Extacy hap ele geçirilmiştir. Sanıklardan M. E.. de, bu evin B. S..’ya ait olduğunu, G.. ve arkadaşları ile birlikte esrar içtiklerini ifade etmiştir.
    Ankara Kriminal Polis Laboratuarının 04.06.2007 tarihli raporunda; sanık B. D.."de ele geçirilen esrarın toplam net miktarının 6,8 gram olduğu ve Extacy ismiyle bilinen bir adet tabletin ise uyuşturucu maddelerden olan amfetamin içermekte olduğu belirtilmiştir.
    17.05.2007 tarihinde yaptırılan teşhiste sanık B. D.., iki hafta kadar önce kendi¬sinden para karşılığı esrar ve Extacy haplarını satın aldığını ve görürse tanıyabileceğini beyan ettiği “A. U..” lakaplı U. K..’yi beş kişi arasından teşhis etmiştir.
    Sanık B.."in uyuşturucu maddeyi ve hapları satın aldığını söylediği kişi olan U. K.., kollukta; “...daha önce Mersin İl Jandarma Komutanlığı tarafından uyuşturucu mad¬de¬lerden esrar maddesi içiciliğinden dolayı hakkımda soruşturma yapıldı. Yaklaşık olarak bir yıldır esrar maddesini buldukça içerim fakat bağımlısı değilim. Ayrıca ticaretini yapmam. Ben dün akşam üzeri Şazibey Cami civarında bulunduğum esnada görevlileriniz tarafından Emniyet Müdürlüğüne getirildim. Şube Müdürlüğünüzde uyuşturucu maddeden yakalanarak gözaltında bulunan B. D..isimli şahıs, beni diğer şahısların içerisinde kendisine uyuşturucu madde sattım diyerek teşhis etti. B. B.. D.. isimli şahsı yaklaşık olarak bir yıldır Sakarya Mahallesindeki arkadaşlarımın çevresinden tanırım. Kendisi uyuşturucu maddelerden esrar ve hap kullanır, bu şahıs bana iftira atmaktadır”, sorguda; “Uyuşturucu kullanımını kolaylaştırmak amacı ile de kimseye yer temin etmiş değilim. Ben çevremde arkadaşlarım arasında A. U.. lakabı ile tanınırım. Aleyhimde beyanda bulunan ve kendisine esrar sattığımı söyleyen B.D.. isimli şahsı yaklaşık bir yıldır arkadaşım olan H. P.."nın yeğeni olması nedeniyle tanırım. Aramızda herhangi bir husumet ya da bir samimiyet yoktur. Arkadaşım H..ın yanına gittiğim zamanlarda kendisini görürdüm. Yalnız bu şahıs benim arkadaşım olan H..ile kavgalı idi bu nedenle benim ismimi vermiş olabilir. Bunun dışında bana iftira atmasını gerektirecek nitelikte aramızda bir anlaşmazlık bulunmadığı gibi benimle arasında doğrudan yaşanmış bir tatsız olayda yoktur, niçin bana suç isnat ettiğini bilmiyorum. Zaman zaman esrar kullanırım ancak bağımlısı değilim. Kullan¬dığım esrarı bir başkasından satın almakta idim, ancak satın aldığım şahıs ölmüştür, onun ölümünden sonra da esrar kullanmadım. Benim diğer şüpheliler M.. ve G.. ile herhangi bir bağım ve ilgim yoktur. Emniyette iken B. D.."yi gördüğümde kendisine niçin benim üzerime ifade verdiğini sorduğumda pişman olduğunu ve ifadesini değiştireceğini söyledi. Ele geçirilen esrar maddesi ile bir ilgim yoktur, üzerimde ve evimde yapılan aramada da uyuşturucu madde çıkmamıştır” demiş, mahkeme huzurunda da benzer beyanda bulun¬muş¬tur.
    Haklarındaki hükümler kesinleşen sanıklar M. E.., M.G.., G.D.., B. S.. ve M. S.., sanık B. D..ile ilgili olarak herhangi bir be-yanda bulunmamışlardır.
    Sanık B. D.. kolluktaki; “Ben yaklaşık olarak 3 yıldır esrar maddesi kullanmak¬ta¬yım. Extacy hapını ise ilk defa 3-4 gün önce kullandım, ikametimde ve üzerinde ele geçirilen toplam 26 gram esrar maddesi ve Extacy hapı açık kimliğini bilmediğim cep telefonumda iki tane numarası bulunan A. U..lakaplı şahıstan iki hafta kadar önce esrarı gramı 1,5 Liradan satın aldım. Extacy hapı da yine A. U.. lakaplı şahıstan 5 adedi 50 Liraya satın aldım. Aldığım hapların dört tanesini kullandım. A. U..lakaplı şahıs kendisi eroin kullanmakta ayrıca K.Maraş"ın hemen hemen her yerinde hap ve esrar satmaktadır. Ayrıca yaklaşık bir ay kadar önce A.U.. lakaplı şahıs bana İsa ..Mahallesi ...Sokak içerisinde, gidersem gösterebileceğim bir yerden almış olduğu esrarı da para karşı¬lığında sattı. Ben esrar ve Extacy hap kullandığım için pişmanım ve tedavi olmak istiyorum, almış olduğum esrar ve hapları yalnızca kendi ihtiyaçlarımı karşılamak için satın aldım, kimseye uyuşturucu madde satmadım” şeklindeki savunmasını C. savcılığında ve mah¬keme huzurunda da tekrarlamıştır.
    Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde;
    Sanık suç tarihinde yapılan bir telefon ihbarı üzerine, başka herhangi bir kanıt araştırması yapılmadan yakalanmış, mahkemeden alınan karar ile yapılan aramada, evinde gizlenmiş halde 2 ve üzerinde de 2 paket olmak üzere toplam 4 adet paket içinde net miktarı 6,8 gram olan esrar maddesi ile cüzdanının içinde Extacy ismiyle bilinen ve uyuşturucu maddelerden olan amfetamin içermekte olan bir adet hap ele geçirilmiştir.
    Sanığın evinde ve üzerinde küçük miktarlara bölünmüş, gazete kâğıdına sarılı 4 paket esrar maddesi ile bir adet uyuşturucu hapın yakalanmış olması polise yapılan telefon ihbarı ile birlikte göz önüne alındığında sanığın atılı uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği yolunda bir kanaat oluşturmakta ise de; ele geçen uyuşturucu madde ve bir adet hap dışında sanığın uyuşturucu maddeyi sattığı yolunda başka herhangi bir kanıtın bulunmaması, sanıkta yakalanan uyuşturucu madde miktarının kişisel kullanım sınırları içinde olması, esrarın eşit ağırlıkta olmayan paketlerde ele geçmesi, ambalajın özensiz ve gelişigüzel sarılmış gazete kâğıdından ibaret olması, sanığın uyuşturucu maddeyi satın aldığı kişiyi ve evi samimi bir şekilde göstererek diğer sanıkların ve uyuşturucu maddelerin ele geçmesini sağlaması ile tüm aşamalarda istikrarlı olarak üzerinde ve evinde yakalanan uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak için bulundurduğunu beyan etmesi gibi hususlar dosya içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir.
    Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuş¬kudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorum¬lanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandır¬mak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsa¬yıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
    Bu nedenle, sanığın sübuta eren eyleminin içmek amacıyla uyuşturucu madde bulun¬durma suçunu oluşturduğu gözetilmeden kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara daya¬nılarak, uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
    Diğer taraftan kabule göre de; Ceza Genel Kurulunun 12.12.2006 gün ve 301-296 sa-yılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş bulunan hak mahrumiyetleri, mahkûmiye-tin doğal sonucu olduğundan, kararda gösterilmemiş olsa ve aleyhe temyiz bulunmasa bile sanık açısından kazanılmış hakka konu olamazlar, başka bir anlatımla aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemezler. Yerel mahkemece sonuç olarak 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ce-zasına mahkûm edilen sanık hakkında gerek ilk hükümde, gerekse direnme hükmünde 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmemiş olmasında da isabet bulun-mamaktadır.
    Yine, 05.05.2007 gün ve 26513 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak, yerel mahkeme-nin ilk hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu"nun 5083 sayılı Yasanın 1. maddesine dayanılarak alınan 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararı uya-rınca, sanığa hükmolunan adli para cezasının, Türk Lirası olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına karşın yerel mahkemece direnme hükmünde adli para cezasının Yeni Türk Lirası olarak gösterilmesi de yerinde değildir.
    Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerek¬mektedir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2009 gün ve 174-200 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.10.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

    Hemen Ara