Esas No: 2013/173
Karar No: 2013/281
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/173 Esas 2013/281 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2013/173 E. , 2013/281 K.- İDARENIN DAVA KONUSU TAŞINMAZA KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMASINDAN DOĞAN ZARARIN TAZMININE YÖNELIK BULUNAN DAVANIN HAKSIZ FIILLERE ILIŞKIN ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERINE GÖRE ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacılar : 1- F.A. Vekili : Av. Ali Karip 2- A.Ç. Vekili : Av. S.S. Davalı : İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Vekili : Av. D.T. O L A Y : Davacı F.A. vekili 08.02.2012 tarihli dava dilekçesinde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını davalı olarak göstermek suretiyle özetle, Davacının İzmir İli, Gaziemir İlçesi, Sakarya Mahallesi, 1833 ada, 5 parselde bulunan taşınmazın hisseli maliki olduğunu, söz konusu taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrıldığını, taşınmaz üzerinde tesviye ve stabilize işlemi yapılarak arazinin doğal yapısının bozularak yeni bir şev oluşturulduğunu belirterek, taşınmazdaki davacı hissesinin davalı kurum adına tescili ile, 10.000 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmış olup, iş bu dava İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/93 Esas sayılı dosyasında görülmüştür. Davacı A.Ç. vekili 18.04.2012 tarihli dava dilekçesinde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını davalı olarak göstermek suretiyle özetle, Davacının İzmir İli, Gaziemir İlçesi, Sakarya Mahallesi, 1833 ada, 5 parselde bulunan taşınmazın hisseli maliki olduğunu, söz konusu taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 12.000 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmış olup, iş bu dava İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/612 Esas sayılı dosyasında görülmüş ve mahkemece iş bu dosyanın, İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/93 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur. İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi; 16.07.2012 gün ve E:2012/93 sayı ile, davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir. Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı"na gönderilmiştir. Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8"inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem" , bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri, yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiğini ifade ederek, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 04.02.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı bakımından, 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, Davacıların hissedar oldukları taşınmaza, imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrılmak ve taşınmaz üzerinde tesviye ve stabilize işlemi yapılarak arazinin doğal yapısının bozularak yeni bir şev oluşturulmak suretiyle el atıldığından bahisle, taşınmazdaki davacılar hisselerinin davalı adına tescili ile, taşınmazın bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Dosya kapsamında yapılan incelemede, dosya içerisine celp edilmiş olan İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2008/32, K:2009/76 sayılı, 19.03.2009 karar tarihli dosyasında, dava konusunun İzmir İli, Gaziemir İliçesi, Sakarya Mahallesi, 1833 ada, 5 parsel sayılı taşınmaza davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının kamulaştırmasız el attığı iddiasıyla açılmış olan tazminat talebine ilişkin olduğu, iş bu dosyaya ilişkin olarak davaya konu yerde yapılan keşif sonrasında bilirkişiler tarafından tanzim edilmiş olan raporda ""taşınmaz üzerinde her hangi bir muhdesatın olmadığı, buna karşın bu parsel ve kuzeyinde yer alan 3-4 parsel sayılı taşınmazların iş makinesi ile tesviye edildiği..."" belirtilmiştir. Hal böyle iken, davaya konu taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrıldığı, taşınmaz üzerinde her hangi bir muhdesatın olmadığı, buna karşın iş makinesi ile tesviye edilmek suretiyle taşınmaza fiilen el atıldığı anlaşılmıştır. Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır. Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir. Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 04.02.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.