Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/516 Esas 2018/584 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/516
Karar No: 2018/584

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/516 Esas 2018/584 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS NO        : 2018 / 516

            KARAR NO  : 2018 / 584

            KARAR TR   : 22.10.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı         : D.D.M. T. San. ve Şti. Ltd. Şti.

Vekili           : Av.T. C. A.

Davalı          : Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. H.İ.K.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; 17.6.2015 tarihinde müvekkiline ait 46 … 139 plaka nolu araç ile V. U. kontrolündeki 27 V 9039 plaka nolu aracın karıştığı kaza neticesinde, müvekkiline ait araçta büyük hasar meydana geldiğini; kaza için tutulan tutanakta müvekkiline ait aracı kullanan Halil İncimez’in herhangi bir kusurunun olmadığının belirtildiğini; jandarma tarafından tutulan raporda “stabilize yolun üzerinde gevşek malzeme bulunduğundan ve bu konuda uyarıcı levha konulmadığı yolun özelliğine göre hız tahdit levhası bulunmadığından “ yolun bakımında sorumlu kuruluşun kusuru bulunduğunun ifade edildiğini; alacaklarının tahsili için Sigorta şirketine Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesinde  açılan davada Mahkeme tarafından aldırılmış olan bilirkişi raporunda;  2918 sayılı Kanunun 13. Maddesini ihlal eden  kuruluşun  yüzde elli (%50) kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiğini; hasar raporuna göre belirlenen  16.500,00 TL.nin  8.250.00 TL.sinin tarafımıza ödenmesi için davalı Büyükşehir Belediyesi’ne başvuru yapılmasına rağmen, verilen yazı cevabında , davalı idarenin kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığını beyan ettiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.250.00 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline  karar verilmesi istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAHRAMANMARAŞ İDARE MAHKEMESİ:12.5.2017 gün ve E:2017/641, K:2017/745 sayı ile, “(…) 19/01/2011 günlü, 27820 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 14. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesi, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." olarak değiştirilmiş olup, anılan hükümle getirilen yeni düzenleme uyarınca, Karayolları Trafik Kanunu"na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli oldukları açıktır

2918 sayılı Kanun"un 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Kanunu"na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihi sonrasında açılan davalarda adli yargı mercileri görevli olduğundan, anılan istemle, 16/12/2016 tarihinde açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; benzer uyuşmazlıklarda, adli yargı mercilerinin görevli olduğuna dair Uyuşmazlık Mahkemesi kararları (örn.; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 2014/871 E. ve 2014/924 K. Sayılı, 13/10/21)14 tarihli kararı) müstekar hale gelmiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

KAHRAMANMARAŞ 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.3.2018 gün ve E:2017/585, K:2018/190 sayı ile, “(…)Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Mahkeme görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir çünkü görev hususu öncelikle çözülmesi gereken bir husustur.

Yargı yolunun caiz olması hususu dava şartlarından (HMK. M.l 14/1 -b), bu nedenle de kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemelerce re"sen gözetilmesi gereken bir husustur. (HMK. m. 115/1)

Davacı, davalı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin yol bakım ve onarımı görevinden kaynaklanan eksiklik nedeniyle kusurlu olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunduğuna göre hizmet kusuruna dayanmaktadır.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi kamu tüzel kişisi olup, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunması nedeniyle kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 04.11.2015 tarih ve 2015/17-731, 2015/2366 K. sayılı kararı ile de hizmet kusuruna dayanılarak açılan davalarda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir.

O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle Davaya konu olayda İdari Yargı yolunun görevli olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine, Olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan dosyanın Uyumazlık Mahkemesi Sıfatıyla Yargıtay İlgili dairesine gönderilerek, görev konusunda karar aldırılmasına, dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen ;

1) Davaya konu olayda İdari Yargı yolunun görevli olması sebebiyle MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,

2) Olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan dosyanın Yargı yeri belirlenmek amacıyla Uyumazlık Mahkemesi Sıfatıyla YARGITAY İlgili dairesine GÖNDERİLMESİNE(…)” karar vermiş; Mahkemece dosyanın gönderilmesi üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesi: 12.4.2018 gün ve E:2018/2063, K:2018/2887 sayı ile, “(…)Somut olayda, Kahramanmaraş İdare Mahkemesi ile Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yolunun belirlenmesi görevi 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine ait bulunduğundan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

SONUÇ: Bu aşamada yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere mahalline İADESİNE…” karar vermiş;  ancak dosyanın bu defa da istinaf mahkemesine gönderilmesi üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi: 8.5.2018 gün ve E:2018/467, K:2018/475 sayı ile, “(…)Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, dosya merci tayini için gönderilmişse de, ortada adli yargı içerisinde bulunan 2 mahkeme tarafından verilip kesinleşen görev uyuşmazlığı bulunmadığı, ayrı ayrı yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiş olduğu, bu durumda yargı yolunun belirlenmesi görevinin 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine ait bulunduğu sabit olduğundan, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere Mahkemesine iadesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine iadesine…” karar vermiş; ancak dosyanın bir kez daha Yargıtay’a gönderilmesi üzerine; Yargıtay 20.Hukuk Dairesi: 4.6.2018 gün ve E:2018/3183, K:2018/4251 sayı ile, “(…)Kahramanmaraş İdare Mahkemesi ile Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yolunun belirlenmesi görevi 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine ait bulunduğundan, 12/04/2018 tarih ve 2018/2063 E. - 2887 K. sayılı kararımızda da detaylıca açıklandığı üzere, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

SONUÇ: Bu aşamada yargı yeri belirleme koşullan bulunmayan dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere mahalline İADESİNE…” karar vermiş; nihayetinde, Mahkemece 22.6.2018 gün ve E:2017/585 sayılı üst yazıyla dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve “Olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan dosyanın Yargı yeri belirlenmek amacıyla Uyumazlık Mahkemesi Sıfatıyla Yargıtay İlgili dairesine gönderilmesine” de karar vermiştir.

Bu haliyle, Kahramanmaraş 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen karar ve sonuç itibariyle  yapılan başvuru, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamaktadır.

Ancak, adli ve idari yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 14 ve 19. maddelerinde öngörülen durumun aksine, idari yargı kararının kesinleşme durumu açıklığa kavuşturulmadan ve önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden temin edildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete ait aracın karıştığı trafik kazasında oluşan hasar nedeniyle uğranılan zararın, olayda kusurlu olduğu ileri sürülen davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait 46 … 139 plaka nolu araç ile bir başka sürücünün idaresindeki 27 V 9039 plaka nolu araç arasında,  17/06/2015 tarihinde Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesi, Mezereve Ufakcıklı Köyünde trafik kazası meydana geldiği, kazada araçta hasar oluştuğu;  kazanın meydana gelmesinde, stabilize yolun üzerinde gevşek malzeme bulunması, bu konuda uyarıcı levha konulmaması, yolun özelliğine göre hız tahdit levhası bulunmaması nedeniyle, yolun bakımında sorumlu kuruluşun kusuru bulunduğu iddia edilerek,  kusur oranına göre saptanan 8.250,00 TL zararın idarece tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kahramanmaraş 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme aykırı başvurusunun reddi ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 5.3.2018 gün ve E:2017/585, K:2018/190 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kahramanmaraş 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme aykırı BAŞVURUSUNUN REDDİ ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 5.3.2018 gün ve E:2017/585, K:2018/190 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                                          AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ               

 

Hemen Ara