Kaçak elektrik kullanmak suretiyle hırsızlık suçundan sanık A. A.’nın, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraatına ilişkin, Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesince 09.12.2005 gün ve 415-1573 sayı ile verilen hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dos¬yayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 11.06.2007 gün ve 6148-8577 sayı ile;
“10.01.2005 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağında, sanığın işyerinde yapılan kontrolde pano içindeki sayacın üstündeki kolon sigorta girişinden kablo ile hat çekerek 20 adet aydınlatma, 5 adet priz ve bir adet motorun sayaç harici çalıştırıldığının belirtilmesi karşısında, tutanak düzenleyicileri dinlenerek sanığın kaçak elektrik kullandığının saptanması halinde atılı suçtan eylemine uyan 765 sayılı TCY’nın 492/2. maddesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken eksik kovuşturma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak beraat kararı verilmesi…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 01.11.2007 gün ve 899-980 sayı ile önceki hükmünde direnmek suretiyle beraata hükmetmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “onama” istekli 18.06.2010 gün ve 24415 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; hırsızlık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi bağlamında, sanığın kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı hususunun saptanmasına ilişkin ise de; asli zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı konusunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir.
Dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında düzenlenen iddianamede uygulanması istenen 765 sayılı TCY’nın 491/ilk ve Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 25.01.2005 gün ve 101-26 sayılı görevsizlik kararında gösterilen 765 sayılı TCY’nın 492/2. maddelerinde belirtilen cezaların, türleri ve üst hadleri itibarıyla, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 maddesi uyarınca 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi oldukları, dava zamanaşımını kesen son işlem olan sorgunun 31.05.2005 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla da, eylemin daha fazla cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma olasılığının bulunmadığı olayda, sorgunun yapıldığı tarih ile inceleme tarihi arasında, 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesinde öngörülen 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; yerel mahkeme direnme hükmünün asli zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle bozulması ile yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.11.2007 gün ve 899-980 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen asli dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
2- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.09.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.