Esas No: 2010/2-157
Karar No: 2010/172
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/2-157 Esas 2010/172 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık M..A.., silahla kasten yaralama suçundan 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Ancak, suç tarihinde henüz 18 yaşını doldurmamış olan sanığın cezası, 647 sayılı Yasanın 4/1. maddesinde yazılı para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesi gerekmektedir. Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından yapılan itiraz kabul edilerek, Özel Daire onama kararı kaldırılmış ve yerel mahkeme kararı isabetsizliğinden bozulmuştur. 647 sayılı Yasanın 4. maddesi, suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkûm edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezası veya tedbirlerden birisine çevrilmesini zorunlu kılmaktadır.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2008/259659
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : SİVAS 1. Sulh Ceza
Günü : 20.07.2007
Sayısı : 104-524
Sanık M..A.."ın silahla kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1 ve 55/3. maddeleri uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve 6. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Sivas 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 20.07.2007 gün ve 104-524 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 19.06.2008 gün ve 799-11426 sayı ile;
“Daha önceden kasıtlı bir suçtan hükümlülüğü bulunan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlendikten sonra, 765 sayılı TCY"nın 95/2. maddesindeki yasal şartlar oluştuğu halde, sanığın sabıka kaydındaki erteli cezaların aynen infazına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” eleştirisi ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 02.07.2010 gün ve 259659 sayı ile;
“647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Yasa"nın 4. maddesinin 2. fıkrasında, ‘suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmemiş olanlar hakkında hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıdaki bentlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir’ hükmü getirilmiştir.
Bu hüküm ile getirilen düzenlemede, 18 yaşını tamamlamış olan kişilerin otuz güne kadar (otuz gün dahil) özgürlüğü bağlayıcı cezaları ile 18 yaşını tamamlamamış olan kişilerin kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalarının (647 sayılı Yasanın 3/3. maddesine göre, bir yıl ve daha az süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar), para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesinde zorunluluk öngörülmüştür. Ancak bu zorunluluk hali öngörülürken, 18 yaşını tamamlamış olanlar hakkında bir de önkoşul getirilmiştir. Bu önkoşul da ‘suç tarihinden önce para cezasına çevrilmiş olsa dahi özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olma’ halidir.(KABAN Mater-AŞANER Halim-GÜVEN Özcan- YALVAÇ Gürsel, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları –Eylül 1996-Temmuz 2001), Adalet Yayınevi, Ankara, (2001), s. 1026-1027)
Mahkemenin suç tarihi itibariyle sübutu kabul ve aleyhe lehe uygulama tartışmasında eski yasanın lehe olduğunu kabul etmesi yerinde ise de, bu uygulama maddelerine göre, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum edilen ve suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış bulunan sanıkların, herhangi bir önkoşul aranmaksızın, daha önce cezalandırılmış olsalar dahi, önceki cezalarına bakılmaksızın 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 2. fıkrasından yararlanacakları, yani cezanın bir üst bentte yazılı ceza veya tedbirlere çevrilmesi gerektiği yargı kararları ile kabul edilmiştir. (BAKICI Sedat, 5237 sayılı Yasa Kapsamında Ceza Hukuku Genel Hükümleri, Adalet Yayınevi, Ankara 2007, s. 947-948) Ceza Genel Kurulunun 13.04.1987- 6/205, 02.11.1999/4-200-254, 22.10.1996/5-177-189 sayılı kararları, yine Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 29.01.2004- 4378/454 sayılı kararı bu yöndedir.
Bu sebeplerle, suç tarihinde 18 yaşını bitirmeyen sanık hakkında tayin edilen kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın, 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesi, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca emredici bir hüküm niteliğinde olup, sanığın dosyaya yansıyan kişiliği ve geçmişi 2. fıkranın uygulanmasına engel değildir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık M.. A.. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşup, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında hükmedilen 2 ay hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilmesinin zorunlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Yasanın 12.06.1979 gün ve 2248 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinin 2.fıkrası ile, "suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkûm edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıdaki bentlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir" hükmü getirilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 02.11.1999 gün ve 200–254 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklikle getirilen yeni düzenlemede, 18 yaşını tamamlamış olan kişilerin otuz güne kadar (otuz gün dahil) özgürlüğü bağlayıcı cezaları ile 18 yaşını tamamlamamış olan kişilerin kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalarının para cezası veya tedbirlerden birisine çevrilmesinde zorunluluk öngörülmüştür. Ancak, bu zorunluluk hali öngörülürken 18 yaşını tamamlamış olanlar hakkında yasa koyucu bir de ön koşul getirmiştir. Bu ön koşul ise, "suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş" olma halidir. Buna göre suç tarihinde 18 yaşından küçük olanlar hakkında hükmolunacak kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların başka hiçbir koşul aranmaksızın 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen para cezası veya maddede yazılan tedbirlerden birine çevrilmesi zorunludur. Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 289-326, 22.10.1996 gün ve 177-189, 10.02.1998 gün ve 368-29 sayılı kararları da bu yönde olup, Ceza Dairelerinin süre gelen uygulama ve kabulleri de bu doğrultudadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dosyadaki nüfus kaydına göre 18.11.1987 doğumlu olup, 17.09.2004 olan suç tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanığın, 2 aydan ibaret kısa süreli hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4/1. maddesinde yazılı para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesi zorunludur.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında hükmolunan 2 aydan ibaret kısa süreli hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19.06.2008 gün ve 799-11426 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Sivas 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.07.2007 gün ve 104–524 sayılı hükmünün, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında hükmolunan 2 aydan ibaret kısa süreli hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.09.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.