Esas No: 2010/9-148
Karar No: 2010/168
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/9-148 Esas 2010/168 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık A... A...\"nın, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne neden olan bir yangına sebebiyet vermesi suçundan cezalandırılması üzerine yapılan temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay 9. Ceza Dairesi öncelikle taksirin unsurları oluşmadığı için cezanın arttırılmaması gerektiğine karar vermiştir. Ancak, yerel mahkemece birçok kural ihlali yapıldığı gerekçesiyle verilen direnme kararı, özünde yeni bir hüküm olduğu için dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilerek yeniden incelenmesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri: 765 sayılı TCY’nın 383/2 (2. cümle) ve 45/3. maddeleri, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 7. maddesi, 5252 sayılı Türk Ceza Yasası’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 9. maddesi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2007/105774
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 4. Ağır Ceza
Günü : 26.12.2006
Sayısı : 292-479
Davacı : K.H.
Sanık A... A..."nın, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan yangına şsebebiyet verme suçundan, eylemin bilinçli taksirle gerçekleştirildiği kabul edilerek 765 sayılı TCY’nın 383/2 (2. cümle) ve 45/3. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay ağır hapis ve 462.377.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında anılan Yasanın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2004 gün ve 340–462 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.07.2006 gün ve 227-3822 sayı ile;
“2- Sanık A... A... müdafiinin temyizine gelince;
a) Oluş ve dosya kapsamına göre bilinçli taksirin unsurları oluşmadığı gözetilmeden sanık hakkında tayin olunan cezanın 765 sayılı TCK’nun 45/3. maddesi uyarınca arttırılması,
b) Kabul ve uygulamaya göre de;
Hükümden sonra 12 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası ile 765 sayılı Türk Ceza Yasasının tümüyle değiştirilmiş bulunması ve 13 Kasım 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle;
5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7. maddesi ve 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9. maddesi hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 26.12.2006 gün ve 292-479 sayı ile;
“Sanık içkili eğlence yerinde yaptırdığı ses izolasyonu kaplamalarının altından sıva üzerinden geçen elektrik kablolarının klemens ve izolasyon malzemeleri kullanmadan, kabloların burularak uç uca eklenmesi suretiyle bağlanması şeklindeki tesisatın ısınma ve kıvılcımla izolasyon malzemelerinin yanmasına neden olacağını bilebilecek durumdadır. Çünkü elektrik projesine uygun yapılan elektrik tesisatını ses izolasyonu malzemeleri döşendiği zaman bozmuş projeye aykırı kablo tesisatı döşemiştir. İşi uzmanına yaptırmamak, kabloları sıva üzerinden geçirmek, ses izolasyon malzemelerini bu kablolara çok yakın döşemek, kabloların ısınma ve kıvılcımla yangın çıkarabileceğini öngörebilecek durumda olmak, mutfakta yangın çıkışı bulundurmamak, mutfak penceresinin demirli parmaklığını sürekli kapalı bulundurarak yangın anında dışarı çıkılmasını mümkün kılmamak gibi bir çok kural ihlalini birlikte yapmıştır. Sanık olumsuz neticeyi öngörmekle birlikte bunu isteme¬mektedir. Burada artık basit taksir yoktur. Elektrik tesisatını projeye uygun yaptırdıktan sonra proje harici adi kablo tesisatı döşeten sanık için neticenin öngörülebilirliği söz konusudur. Sanık bilinçli taksir halindedir. Mahkememiz bu yüzden bozma kararına karşı direnerek sanığa verilen cezayı artırmıştır” gerekçesiyle 1 nolu bozma nedeni yönünden direnilerek, sanığın 765 sayılı TCY’nın 383/2 (2. cümle) ve 45/3. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis ve 457 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında anılan Yasanın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 17.07.2008 gün ve 105774 sayılı tebliğnamesi ile Özel Daireye, Özel Daire tarafından da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme sanık A... A.... hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın taksirle yangın çıkarmak suretiyle birden fazla kişinin ölümüne neden olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilen olayda, suçun bilinçli taksirle işlenip işlenmediği noktasında toplanmakta ise de, yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınmıştır.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, eylemin bilinçli taksirle gerçekleştirildiğine ilişkin direnme gerekçesinde,“mutfakta yangın çıkışı bulundurmamak, mutfak penceresinin demirli parmaklığını sürekli kapalı bulundurarak yangın anında dışarı çıkılmasını mümkün kılmamak gibi birçok kural ihlalinin birlikte yapıldığı” denilmek suretiyle, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Yerel mahkemece, bozma ilamından sonra, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelere dayanılarak karar verilmiştir. İlk hükümde bulunmayan bu husus, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde olduğu nazara alınarak dosyanın, temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.