AYM 2017/20129 Başvuru Numaralı FERHAT YİLDENİZ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2017/20129
Karar No: 2017/20129
Karar Tarihi: 15/12/2020

AYM 2017/20129 Başvuru Numaralı FERHAT YİLDENİZ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FERHAT YİLDENİZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/20129)

 

Karar Tarihi: 15/12/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucu

:

Ferhat YİLDENİZ

Vekili

:

Av. Nezahat PAŞA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, özel yetkili mahkemece yargılama yapılması nedeniyle bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının ve diğer bazı anayasal hakların ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/4/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca yapılan inceleme neticesinde bireysel başvuru formunun II-B bölümünün eksik açıklamalardan oluştuğunun görülmesi dolayısıyla yeniden düzenlenmesi ve hangi hakların hangi nedenlerle ihlal edildiğinin açıklanması gerektiğinin anlaşılması nedeniyle anılan eksikliğin giderilmesi gerektiği noktasında 20/11/2018 tarihinde bir eksikliğin giderilmesi bildirimi hazırlanmıştır. Söz konusu bildirim başvurucuya 25/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

5. Başvurucu vekili 9/1/2019 tarihinde söz konusu bildirime istinaden tamamıyla yeni bir başvuru formu düzenleyerek Anayasa Mahkemesine göndermiştir. Başvurucu vekili yeni sunduğu başvuru formunda ilk başvuru formunda ileri sürdüğü şikâyetler haricinde yeni şikâyetler ileri sürmüştür.

6. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, olayların meydana geldiği tarihte Özgür Halk dergisi İzmir Bürosu temsilcisidir.

9. Başvurucu; PKK terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulduktan sonra 23/3/2008 tarihinde, terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından tutuklanmıştır. Cumhuriyet savcısı 22/5/2008 tarihli iddianamesi ile başvurucunun terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmasını talep etmiştir. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 7/10/2009 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Yapılan yargılama sonunda Mahkeme 24/1/2014 tarihinde, başvurucunun terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine hükmetmiştir. Aynı kararla başvurucu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılmasına da hükmolunmuştur.

10. Mahkemenin terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin değerlendirmesi şu şekildedir:

"PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik seksiyonunu oluşturan Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketine (YDGH) yönelik 23.12.2007 tarihinde İzmir’de güvenlik güçlerince yapılan operasyon sonucunda örgütün Ege Bölge sorumlusu olan S.Y. ve arkadaşları hakkında soruşturma sonucu gözaltına alınan şüphelilerden 14 örgüt mensubunun tutuklanması üzerine aralarında örgütün bölge sorumlusu olan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan S.Y.’ın yerine örgüt tarafından Ege bölge sorumlusu olarak R.S.’nin görevlendirildiği, R.S.’nin Türk asıllı olması ve örgüt içerisindeki faaliyetlerinin yetersiz bulunması gerekçesiyle yerine sanık D.D."in görevlendirildiği, terör örgütünün gençlik yapılanması içerisinde yer alan sanıklar A.A., E.Y., E.E., M.B. ve Ferhat Yıldeniz’in[Başvurucu] bölge sorumlusu olan S.Y., R.S. ve daha sonra bölge sorumlusu olarak görevlendirilen sanık D.D. ile tape kayıtlarına yansıyan telefon görüşmelerinden sanıkların PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik örgütlenmesi olan Yurtsever Demokratik Gençlik bölge sorumlusu ve diğer örgüt mensuplarıyla irtibat halinde oldukları, örgüt mensupları ve Yurtsever Demokratik Gençlik sorumlularıyla toplantı ve görüşmeler yaptıkları, bu görüşmeler neticesinde örgütün almış olduğu kararlar sonucunda başlatılan EDİ BESE kampanyası doğrultusunda gençliğin daha aktif ve hareketli olması, özellikle İstanbul’da baş gösteren araçların yakılması eylemlerinin kamuoyunda gündem yarattığından aynı tür eylemlerin İzmir’de de gerçekleştirilmesi yönünde alınan karar doğrultusunda İzmir ilinde de izinsiz gösteri ve yürüyüş, molotof kokteyli atma, araç yakma gibi eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

İddia, savunma, mahkememizce yapılan yargılama, iletişim tespit tutanakları, fotoğraftan teşhis tutanağı, R.S. ve diğer sanıkların ifadeleri, dosyada mevcut tüm tutanak ve belgelerden; sanıklar ve diğer örgüt mensuplarının tape kayıtlarına yansıyan görüşmeleri, R.S.’nin olayların akışına uygun anlatımları, diğer sanık ifadelerinden, sanıklar A.A. ve M.B. haklarında her ne kadar terör örgütü yöneticisi olmak suçundan haklarında kamu davası açılmış ise de bu iki sanık ile diğer sanıklar E.E., E.Y. ve Ferhat Yıldiz’in,[Başvurucu] terör örgütü yöneticileriyle yaptıkları görüşmeleri ve bu görüşmeler sonucunda örgüt içerisindeki faaliyetleri, bu faaliyetler sonucunda olay tarihinde meydana gelen bir çokizinsiz gösteri ve yürüyüşlerin yapıldığı, molotof kokteyli atma, araç yakma gibi eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla terör örgütü üyesi oldukları anlaşılan sanıkların eylemlerine uyan 5237 Sayılı TCK nun 314/2 ve 3713 Sayılı Yasanın 29.06.2006 tarih, 5532 Sayılı Yasanın 4. maddesiyle değişik 5/1. Maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır."

11. Mahkûmiyet hükmünde, resmî belgede sahtecilik suçundan yapılan değerlendirme ise şu şekildedir:

"...Sanık Ferhat Yildeniz’in [başvurucu] emniyet görevlilerince yakalanması sırasında kimliğini soran görevlilere Diyarbakır Kulp ilçesi Demirli Köyü nüfusuna kayıtlıİ. ve İ. oğlu Kulp 06.03.1978 doğumlu R.B. isimli kişiye ait nüfus cüzdanının resim bölümüne sanığın kendi resmi yapıştırılmış nüfus cüzdanını verdiği 20.03.2008 tarihinde emniyet görevlilerince tutulan tutanaktan anlaşılmış, (KL:8) sanıkta ele geçen nüfus cüzdanının tetkiki için (KL3 Dz.245) Emniyet Genel Müdürlüğü İzmir Kriminal Polis laboratuarında düzenlenen 24.03.2008 tarih 2008/868 nolu raporda mevcut fotoğraf üzerinde basılı bulunan soğuk mühür izinin de belgedeki devamına ve arka yüzündeki mühür izine uyum sağladığı, söz konusu belgenin orijinal olduğunun belirtildiği görülmüştür.

İddia, mahkememizce yapılan yarılama, sanığın yakalandığı anda üzerinde bulunan nüfus cüzdanıyla ilgili tutanak, ekspertiz raporu ve tüm dosya kapsamından; Sanık Ferhat’ın, R.B.’ın nüfus kimlik bilgilerini kullanarak sanığın kendisine ait resmiyle kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği anlaşılmış ve açığa çıkmış olmakla sanık Ferhat Yildeniz’in [Başvurucu] eylemine uyan 5237 Sayılı TCK. nun 204/1 maddesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçu terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlemişolduğu anlaşıldığından 3713 Sayılı Yasanın 5532 Sayılı Yasayla değişik 5/1 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır...."

12. Mahkûmiyete ilişkin kararı başvurucunun temyiz etmesi üzerine karar, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından 7/11/2016 tarihinde onanmıştır. Başvurucu, nihai karardan 21/3/2017 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş; 17/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

14. Başvurucu, başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

15. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Bağımsız ve Tarafsız Bir Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, adil yargılanma hakkı ihlallerine sebep olduğu için kapatılan özel yetkili bir mahkemenin, hakkında yaptığı işlemlerin ve verdiği mahkûmiyet kararının geçerli sayıldığını belirtmiştir. Bundan başka başvurucu, kendisini yargılayan hâkimlerin FETÖ/PDY ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle görevlerinden ihraç edildiklerini ifade etmiş ve tüm bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Zikredilen kurallara göre başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Mustafa Akaydın, B. No: 2015/14800, 8/1/2020, § 21).

18. Somut olayda başvurucu, yargılamada görev alan hâkimlerin FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında görevden alınmaları dolayısıyla Mahkemenin bağımsız ve tarafsız olamayacağını ileri sürmüşse de belirtilen hususun yargılamayı etkilediğine dair somut bir olgu göstermediği ya da hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan başvurucunun yargılandığı Mahkemenin -kapatılmasına rağmen- hakkında yaptığı tüm işlemlerin ve verdiği kararın geçerli sayılmasının adil yargılanma hakkının ihlali anlamını taşıdığını iddia ettiği de görülmektedir. Ancak başvurucu, Mahkemenin herhangi bir işleminin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmemiş; somut olarak hangi durumun kendisinin adil yargılanmasını etkilediğini açıklamamıştır. Bu itibarla başvurucu, ihlal iddialarına ilişkin delillerini sunma, temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen bu başlık altındaki iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle bu bölümdeki iddiaların temellendirilememiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

1. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu; sırf gazete temsilcisi olması nedeniyle cezalandırıldığını, el konulan bazı kitapların aleyhine delil olarak değerlendirildiğini, bazı kitap ve dergilere hukuka aykırı bir şekilde el konulduğunu hatta hakkında toplatma kararı olmayan bazı yayınların dahi elkoyma kapsamına alındığını belirterek Anayasa"nın 26., 27., 28., 29., 30. ve 35. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bundan başka başvurucu, mahkûmiyet kararı ile birlikte hakkında yakalama emri çıkarılması ve bu kararın henüz ayakta olması gerekçesiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

21. Başvurucu ayrıca yargılamanın 9 yıl sürdüğünü ve bu sürenin makul bir süre olmadığını, beyanları aleyhine delil olarak değerlendirilen R.S.nin duruşmada dinlenmediğini ve tanığa doğrudan soru sorma hakkının kendisine tanınmadığını, gerekçeli kararda kendisi hakkındaki delillerin açıklanmadığı gibi mahkûm edilmesi noktasında şahsileştirilmiş bir gerekçe yazılmadığını, terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen mahkûmiyete ilişkin gerekçeli kararın ilgili kısmında belirtilen hususların hangisinin kendisi ile alakalı olduğu konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını belirtmiştir.

22. Öte yandan başvurucu kendi aleyhine delil kabul edilen ve M.B. isimli şahsın evinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanın hukuka aykırı delil mahiyetinde olduğunu çünkü adı geçen kişinin evinde yapılan aramanın hukuka aykırı bir şekilde yapıldığını ileri sürmüştür. Son olarak başvurucu, söz konusu delilin örgütsel bir doküman niteliğinde olduğunun ve hatta M.B. isimli şahsa ait olduğunun bile sabit olmadığını, hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinin bariz bir takdir hatası niteliğinde olduğunu, somut bir delil olmadan mahkûmiyetine karar verildiğini ifade etmiş ve tüm bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunmuştur.

2. Değerlendirme

a. Genel İlkeler

23. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Anayasa Mahkemesi birçok kararında; başvurucunun başvuru formunu özenle doldurmak, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermek, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemek yükümlülüğü olduğunu ve bir bilgi veya belge elde edilememişse bunun da nedenlerini açıklamak yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, §§ 22-26; Mustafa Akaydın, § 23).

24. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda ileri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvurucunun bireysel başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya mağduriyetine dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarını gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir (Mustafa Akaydın, § 27).

25. Bir konuda şikâyetin varlığı için Anayasa ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin ortak koruma alanındaki bir hakkın ihlal edildiğinin somut olarak ileri sürülmesi yeterli olmayıp maddi vakıanın içeriğinin ve hangi hakkın ne sebeple ihlal edildiğinin öz itibarıyla ortaya konulması, şikâyete dayanak yapılan delillerin maddi vakıalarla irtibatlandırılarak açıklanması gerekmektedir (Sinan Oğan, B. No: 2017/32685, 2/6/2020, § 36).

26. 6216 sayılı Kanun"un 47. maddesinin (3) numaralı fıkrasında başvuru dilekçesinde işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin ve ihlal gerekçelerinin belirtilmesinin bir zorunluluk olduğu, aynı maddenin (6) numaralı fıkrasında ise anılan zorunluluk da dâhil olmak üzere başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline bildirimde bulunulacağı belirtilmiştir.

27. Bireysel başvuru formunun neler içermesi gerektiği ve eksikliklerin giderilmesi hususlarına ilişkin olarak İçtüzük"te ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. İçtüzük"ün 59. maddesinin (3) numaralı fıkrasında bireysel başvuru formunda nelerin yer alması gerektiği ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Bunlardan birisi de bireysel başvuru kapsamındaki güncel ve kişisel haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ile delillere ait özlü açıklamaların bulunmasıdır. İçtüzük"ün 66. maddesinde ise bireysel başvuru formunun ve eklerinin ön incelemesi ve herhangi bir eksikliğin tespiti hâlinde ne şekilde hareket edileceği düzenleme altına alınmıştır. Anılan düzenlemede gelen başvuruların şeklî eksiklikler bulunup bulunmadığı yönünden inceleneceği belirtildikten sonra başvuru formunda veya eklerinde herhangi bir eksiklik tespit edilmesi hâlinde eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline bildirimde bulunulacağı belirtilmiştir.

28. Anılan düzenlemelerden ve içtihatlardan yola çıkıldığında, Anayasa Mahkemesince başvuru formu ile ilgili herhangi bir eksikliğin giderilmesi istenildiğinde başvurucular, ilk başvuru formunda öz itibarıyla ileri sürdükleri şikâyetlerin açıklanması ile sınırlı bir giderim yoluna gidebileceklerdir. Öte yandan başvurucuların kendilerine bildirilen eksiklikleri giderirken bazı yeni hak ihlali iddialarında bulunmaları ancak bireysel başvuru süresi içinde yapılacak eksiklik giderimlerinde mümkün olabilecektir.

29. 6216 sayılı Kanun"un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük"ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§ 18, 19). Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19). Bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre geçtikten sonra yapılan eksiklik giderimlerinde daha önce öz olarak dahi ileri sürülmemiş hak ihlaline dair yeni iddialarda bulunulması mümkün değildir.

b. Somut Olayın Değerlendirilmesi

30. Somut olayda başvurucu, hakkında terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu nihai karardan 21/3/2017 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş, 17/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur (bkz. § 12). Başvurucu, bireysel başvuru formunda özü itibarıyla bağımsız ve tarafsız mahkeme güvencesinden yoksun bir mahkemede yargılandığını belirtmiştir.

31. Söz konusu bireysel başvuru formunun ve eklerinin incelenmesi sonrasında, başvuru formunun II-B bölümünün eksik açıklamalardan oluştuğunun görülmesi dolayısıyla formun yeniden düzenlenmesi ve hangi hakların hangi nedenlerle ihlal edildiğinin açıklanması noktasında başvurucuya 20/11/2018 tarihinde bir eksiklik bildirimi yapılmıştır. Başvurucu anılan bildirimi 25/12/2018 tarihinde tebliğ almıştır (bkz. § 4). Eksiklikleri gidermek amacıyla başvurucu, yeni bir başvuru formu hazırlayarak 9/1/2019 tarihinde bu formu Anayasa Mahkemesine göndermiştir (bkz. § 5). Başvurucu yeniden hazırlayıp Anayasa Mahkemesine gönderdiği bireysel başvuru formunda, önceden dile getirdiği şikâyetler haricinde ilk defa gündeme getirdiği bazı şikâyetler ileri sürmüştür (yeni ileri sürülen şikâyetler için bkz. §§ 20-22).

32. Başvurucunun kendisine bildirilen eksiklikleri giderirken başvuru formunda öz itibarıyla dile getirmiş olduğu şikâyetleri detaylandırmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte somut olayda başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dahi olsa ileri sürmediği şikâyetlerini ancak nihai kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde göndereceği eksikliklerde dile getirmesi mümkün olacaktır. Somut olayda ise başvurucu, nihai kararı 21/3/2017 tarihinde öğrenmesine rağmen 9/1/2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği bir başvuru formunda -bireysel başvuru yaparken sunduğu başvuru formunda öz itibarıyla da olsa ileri sürmediği- birçok yeni şikâyet dile getirmiştir. Söz konusu şikâyetlerin nihai kararın öğrenilme tarihi de dikkate alındığında süresinde başvuruya konu edilmediği sonucuna varılmıştır.

33. Aksinin kabulü hâlinde, eksikliğin giderilmesine dair ya da ek beyanları içerir dilekçelerle farklı ve bağımsız ihlal iddialarının her zaman dile getirilmesi mümkün olacaktır. Bu da bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre kuralını anlamsız hâle getirecektir (benzer yöndeki karar için bkz. Ümüt Demir, B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § 31; Sinan Oğan, § 29).

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara