Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4-96 Esas 2010/134 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/4-96
Karar No: 2010/134

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4-96 Esas 2010/134 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2010/4-96 E.  ,  2010/134 K.

    "İçtihat Metni"

     İtirazname :   2006/232161  
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi      : DİYARBAKIR 7. Asliye Ceza
    Günü          : 23.06.2006
    Sayısı          : 354-194
    .
    Sanık M.. B..’un, memura direnme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 265/1. maddesi uyarınca, 1 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına, sanığın geçmişi, gözlenen ve dosyaya yansıyan kişiliği dikkate alındığında, verilen cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceği yolunda olumlu kanaat oluşturmadığından cezasının 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine yer olmadığına ilişkin, Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesince 23.06.2006 gün ve 354-194 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 25.02.2010 gün ve 9499-3320 sayı ile;
    “TCY’nın 53. maddesinin a, b, d, e bentlerindeki hak yoksunluklarının infaz tamamlanıncaya kadar, c bendindeki hak yoksunluklarının ise koşullu salıvermeye kadar geçerli olacağının kararda ayrı ayrı belirtilmemesi,
    Yasaya aykırı, sanık M.. B..’un temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, ‘TCY’nın 53/a, b, d, e bentlerindeki hak yoksunluklarının infazın tamamlanmasına; c bendindeki hak yoksunluklarının koşullu salıvermeye kadar devamına’ biçiminde düzeltilmek ve başkaca yönleri Yasaya uygun bulunan hüküm, bu bağlamda onanmasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 16.04.2010 gün ve 232161 sayı ile;
    “Sanığın adli sicilde yer alan sabıkası 765 sayılı TCY 456/4, 19, 457/1, 2253 sayılı Yasa 12, TCY 59, 2253 sayılı Yasa 38/1 maddeleri gereğince 79.091.000 lira ağır para cezası, erteleme ve 1 yıl deneme süresine tabi tutulmasına ilişkin olup, karar tarihi 10.07.2003, kesinleşme tarihi de 18.07.2003 olarak belirtilmiştir. Ancak, dosya içerisinde sabıkaya esas ilam bulunmamaktadır.
    Sanığa ait adli sicil kaydındaki hükümlülüğünün 2253 sayılı Yasanın 38. maddesi kapsamında ertelendiği ve deneme süresinin 1 yıl olarak belirlenmesi karşısında; anılan Yasanın belirtilen maddesi ile 1 yıldan 3 yıla kadar deneme süresinin belirlenebileceği gözetilerek, bu sürenin 1 yıl olarak belirlenmesi halinde anılan süre geçtiğinden silinme koşullarının oluştuğu, 3 yıl olarak belirlenmiş ise deneme süresinde suç işlendiğinin kabulü gerekeceği, bu nedenle de sanığın adli sicil kaydında gözüken ilamın getirtilerek belirlenen deneme süresi denetime olanak verecek biçimde tespit edildikten sonra, mahkemesince sanığın eski hükümlülüğünün silinme koşulları oluştuğu sonucuna varıldığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilme koşullarının oluşup oluşmadığının yerel mahkemesince değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunduğundan hükmün bozulması gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın, görevli memura direnme suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, eylemin sübutu ve suç niteliğinin saptanması hususlarında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözümü gereken uyuşmazlık, sanığın adli sicil kaydında yer alan önceki erteli mahkûmiyetinde belirlenen deneme süresinin, suç tarihi olan 15.03.2006 tarihinde dolup dolmadığının ve buna bağlı olarak da sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Sanık hakkında iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi ve bu suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan veya 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlar yönünden, ayrıca 15 yaşından büyükler açısından 3713 sayılı Yasa kapsamındaki suçlar ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması halinde, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunan veya mahkûm olmasına karşın 3682 sayılı Adli Sicil Yasası uyarınca silinme koşulları oluşan, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar yönünden ise, 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanması için öngörülen sürelerin geçtiği mahkûmiyetlerde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin subjektif koşulların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi açısından, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
    Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında vurgulandığı üzere, kesinleşen hükümlerde 647 sayılı Yasanın 4 ve 6 veya 5237 sayılı TCY’nın 50 ya da 51. maddelerinin uygulanmış ya da uygulanmamış olması, hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda değerlendirme yapmaya engel oluşturmayacaktır. Zira, anılan kişiselleştirme kurumlarının uygulanması, istisnalar dışında mahkemenin takdirine bağlı olduğu halde, koşullu düşme nedenlerinden birini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı re’sen değerlendirme yapmayı zorunlu kılmaktadır.
    Bu nedenle sanık hakkında, ilk hükümde 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. veya 5237 sayılı Yasanın 50 ya da 51. maddelerinin uygulanmış veya uygulanmamış olması da, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararının cezanın kişiselleştirilmesi normlarından önce ve re’sen uygulanması zorunluluğu karşısında, ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın adli sicil kaydında, Diyarbakır Çocuk Mahkemesince 10.07.2003 gün ve 353-588 sayı ile 14.05.2001 tarihinde işlediği etkili eylem suçu nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 456/4, 19, 457/1, 2253 sayılı Yasanın 12 ve TCY’nın 59. maddeleri uyarınca 79.091.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 2253 sayılı Yasanın 38/1. maddesi uyarınca ertelenmesine ve 1 yıl deneme süresine tabi tutulmasına karar verildiği ve bu hükmün 18.07.2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ancak, yerel mahkemece söz konusu ilamın, kesinleşme şerhi verilmiş bir örneği getirtilmemiştir.
    Sanığın sabıka kaydında yer alan hükmün 01.06.2005 tarihinden öncesine ait erteli mahkûmiyete ilişkin olması karşısında, deneme süresinin geçmesi ile vaki olmamış sayılacağı nazara alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği açıktır. Ancak, Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında vurgulandığı üzere, deneme süresinin geçip geçmediğinin, kesinleşme şerhi verilmiş ilam örneği getirtilerek denetime olanak verecek şekilde belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu nedenle, sanığın adli sicil kaydında yer alan ilam getirtilip, suç tarihi olan 15.03.2006 tarihinde deneme süresinin geçip geçmediği saptanmalı, kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ve bu yönüyle de sanık lehine sonuç doğurduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif ve subjektif koşulları nazara alınarak sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağı, öncelikle yerel mahkemece değerlen¬dirilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve diğer yönlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmayan yerel mahkeme hükmünün, 5728 sayılı Yasa ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 4 ve 14. fıkralarında yapılan yasal değişiklik doğrultusunda değerlendi¬rme yapılmak üzere bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise; “Sanığın, geçmişi ve suç işleme eğilimi değerlendirilerek, yerel mahkemece hakkında tayin olunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verildiği nazara alındığında, Özel Dairece hükmün düzeltilerek onanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir ” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ  :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 25.02.2010 gün ve 9499-3320 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2006 gün ve 354-194 sayılı hükmünün, diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle açıklanan nedenle BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.06.2010 günü yapılan müzakerede, oyçokluğuyla karar verildi.


     

    Hemen Ara