AYM 2017/31971 Başvuru Numaralı FESİH ÇAĞLAYAN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2017/31971
Karar No: 2017/31971
Karar Tarihi: 16/12/2020

AYM 2017/31971 Başvuru Numaralı FESİH ÇAĞLAYAN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FESİH ÇAĞLAYAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/31971)

 

Karar Tarihi: 16/12/2020

R.G. Tarih ve Sayı: 25/2/2021-31406

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucu

:

Fesih ÇAĞLAYAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucunun yaptığı bazı sosyal medya paylaşımlarının işçi ile işveren arasındaki güven ilişkisini bozduğu gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesinin bazı anayasal hakları ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 28/7/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Darbe teşebbüsüne karşı koyan güvenlik görevlileri ile bu teşebbüse tepki göstermek üzere sokaklara çıkan sivillere uçaklar, helikopterler, tanklar, diğer zırhlı araçlar ve silahlarla saldırılmış; bu saldırılar sonucunda toplam 251 kişi hayatını kaybetmiş; binlerce kişi de yaralanmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç ile FETÖ/PDY"nin yapısına ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-46) kararında yer almaktadır.

9. 1976 doğumlu olan başvurucu 2004 yılından beri Gaziantep Şehitkamil Belediyesinde (Belediye/işveren) işçi olarak çalışmaktadır.

10. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde başvurucu hakkında Şehitkamil Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünce 20/7/2016 tarihinde bir tutanak düzenlenmiştir. Tutanağa göre başvurucu, sosyal medya paylaşımlarında devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleriyle ilgili, ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan, devletin haysiyet ve vakarını kıran asılsız ihbar ve isnatlarda bulunmuş; bir kamu kurumunda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullanmış, doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranış sergilemiştir. Tutanağın akabinde Belediye 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun "İşverenin haklı nedenle derhâl fesih hakkı" kenar başlıklı 25. maddesinin (II) numaralı fıkrasının (b) ve (e) bentlerine dayanarak başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlarda bulunduğunu kabul etmek suretiyle iş sözleşmesini aynı gün feshetmiştir.

11. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshi sonrasında 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete"de 677 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (677 sayılı KHK) yayımlanmıştır. 677 sayılı KHK"nın 1. maddesinin (ç) bendinde belirtilen ekli (4) sayılı listede başvurucunun da ismine yer verilmiş ve böylece başvurucu kamu görevinden 677 sayılı KHK hükmü gereğince çıkarılmıştır.

12. Başvurucu; feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesi talebiyle Belediye aleyhine 27/7/2016 tarihinde dava açmıştır. Gaziantep 4. İş Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan yargılama sonucunda 21/12/2016 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde öncelikle 4857 sayılı Kanun"a göre işverenin iki şekilde iş sözleşmesini feshedebileceği, bunlardan birinin haklı sebeple fesih olduğu, bu fesih türünde iş sözleşmesinin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın derhâl feshedilebileceği ve savunma alınması zorunluluğunun bulunmadığı ifade edilmiştir.

13. Genel açıklama sonrasında Mahkeme 20/7/2016 tarihli fesih bildiriminde başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini, fesih bildiriminin yazılı olarak yapıldığını ve bir sebep gösterildiğini belirtmiştir. Bundan sonra Mahkeme, başvurucu hakkında Belediye Fen İşleri Müdürlüğünce düzenlenen tutanağa değinmiş (bkz. § 10); tutanağın ekinde tespitleri doğrulayan bilgi ve belgelerin bulunduğunu ifade etmiştir.

14. Mahkeme daha sonra Belediyenin bir kamu kurumu olduğunu, yapılan feshin 4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinin (II) numaralı fıkrasının (b) ve (e) bentlerine dayanılarak yapıldığını, başvurucunun Belediyede çalışırken ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan, Belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu belirtmiş ve feshin haklı nedenle gerçekleştiğini kabul etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Mahkeme bu defa başvurucunun 677 sayılı KHK ile de kamu görevinden çıkarıldığını, bu hukuki düzenlemeyi denetleme yetkisine sahip olmadığını ifade etmiştir.

15. Başvurucu, anılan karara karşı 25/1/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi (Daire) 3/3/2017 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Davacının imzalayarak tebellüğ ettiği 20/07/2016 tarihli fesih bildiriminde; 4857 sayılı İş Kanunu"nun işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı 25. maddesinin II. fıkrasının (b) ve (e) bentleri gereğince, davacının ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları nedeniyle 20/07/2016 tarihi itibarıyla iş sözleşmesinin feshedildiğinin belirtildiği; davacının çalıştığı Fen İşleri Müdürlüğü tarafından 20/07/[2016] tarihli tutanak düzenlendiği, tutanakta; davacının işvereni aleyhinde, sosyal paylaşım sitesinde, devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleriyle ilgili olarak, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak, devletin haysiyet ve vakarını kıracak şekilde asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğu, devlet kurumunda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullandığı, doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranışta bulunduğunun tespit edildiği belirtilip, yapılan bu tespitle ilgili bilgi ve belgelerin tutanağa eklendiği; davacının sosyal medyada yaptığı paylaşımları gösteren evrakların da yer aldığı görülmüştür.

Öte yandan İşe iade davası devam ederken 22/11/2016 tarihinde 29896 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1-çmaddesinde belirtilen ekli (4) sayılı listede belirtilen kamu görevinden çıkartılanlar listesinde davacının da isminin belirtildiği anlaşılmaktadır.

...

...davanın reddine ilişkin verilen ilk derece mahkemesi kararındaki değerlendirmenin dosyadaki delil durumuna göre, 20/07/2016 tarihinde yapılan feshin 4857 sayılı Kanunun25/II-b-e maddesi kapsamında haklı fesih mahiyetinde olması; feshin 4857 sayılı Kanun"un25 nci maddesinin(II) numaralı bendine dayalı olarak yapılması nedeniyle aynı kanunun19/2 maddesi uyarınca davacı işçiden savunma alınma zorunluluğu olmadığından, fesihten önce savunma alınmamış olmasının sonuca etkili olmaması nedeni ile davanın reddine ilişkin Mahkemenin kararının isabetli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir."

16. Daire kararı başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13/6/2017 tarihli kararıyla temyiz taleplerinin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir. Nihai karar 28/7/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 28/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 22/5/2019, §§ 37-78.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 16/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu, suç teşkil etmeyen ve başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olan paylaşımlarının iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapılamayacağını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca yargılamaya konu paylaşımların on binlerce kişi tarafından paylaşılan ve yüz binlerce kişi tarafından beğenilen yasal paylaşımlar olduğunu, işverenle ve yaptığı işle hiçbir alakasının olmadığını iddia etmiştir. Tüm bu nedenlerle başvurucu; adil yargılanma, özel hayata ve aile hayatına saygı ve çalışma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde, derece mahkemelerinin hangi nedenlerin haklı ve geçerli fesih nedeni oluşturduğuna ilişkin yorum ve değerlendirmesinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemenin Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında bulunmadığı belirtilmiştir. Bu açıklama sonrasında Bakanlık, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğunu, derece mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığını belirtmiş ve başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan Bakanlık, başvurucu hakkındaki tedbirlerin olağanüstü hâl (OHAL) döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasa"nın 15. maddesinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.

22. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

B. Değerlendirme

1. Genel İlkeler

23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Zikredilen kurallara göre başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Mustafa Akaydın, B. No: 2015/14800, 8/1/2020, § 21).

24. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ortaya konulan somut bilgi ve belgelerin niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (Veli Özdemir, § 23; Ünal Yiğit, § 22).

25. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunmasının iddiaların ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini birçok kez vurgulamıştır. Bundan başka başvurucunun başvuru formunu özenle doldurmak, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermek, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine ekleme, bir bilgi veya belge elde edilememişse bunun da nedenlerini açıklama yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, §§ 22-26; Mustafa Akaydın, § 23).

2. İlkelerin Olaya Uygulanması

26. Eldeki olayda Belediye, başvurucunun iş sözleşmesini ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar nedeniyle feshetmiştir. Bu davranışların niteliği ise başvurucunun bağlı bulunduğu Belediye Fen İşleri Müdürlüğünce tutulan tutanakta açıklanmıştır. Tutanağa göre başvurucu 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında tutanağın ekinde yer alan bazı sosyal medya paylaşımlarında bulunmuş, bu paylaşımlarla devletin genel iş ve işlemleri ve terörle mücadele bağlamında yapmış olduğu faaliyetleri ile ilgili olarak asılsız isnatlarda bulunmuş, bu şekilde devletin vakarını kırmıştır. Bundan başka, tutanakta başvurucunun bu paylaşımlarla devlet ile arasındaki güven ilişkisine aykırı davrandığı, işverene bağlılıkla bağdaşmayan davranışlar sergilediği tespitine yer verilmiştir.

27. Fesih işlemi daha sonra Mahkeme tarafından denetlenmiştir. Öncelikle Mahkeme, Belediyenin devlet teşkilatı içinde yer alan kamu tüzel kişiliği haiz bir kurum olduğu tespitini yapmıştır. Daha sonra Mahkeme 4857 sayılı Kanun"a göre işçinin işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunmasının ve işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar yapmasının haklı fesih nedeni olduğunu, bu gibi eylemlerde bulunulmasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Mahkeme, başvurucunun eylemlerinin bu kapsamda kaldığını belirterek feshin haklı nedenle yapıldığını kabul etmiştir.

28. Başvurucunun bu karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine bu kez Daire somut olay hakkında bir değerlendirme yapmıştır. Daire öncelikle başvurucu hakkındaki fesih bildirimine ve tutanağa ayrıntılarıyla değinmiş, daha sonra mahkeme kararını açıklamıştır. Açıklamalar sonrasında Daire, feshin 4857 sayılı Kanun"a göre gerçekleşen bir haklı fesih olduğunu belirtmiş; başvurucunun işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğunu, işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar gerçekleştirdiğini kabul etmiştir.

29. Başvurucu suç teşkil etmeyen ve başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olan sosyal medya paylaşımlarının iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapıldığını, bu nedenle çeşitli anayasal haklarının ihlal edildiğini savunmuştur. Ancak başvurucu herhangi bir şekilde paylaşımlarının içeriğine ilişkin değerlendirme yapmamış, paylaşımlarına dair herhangi bir bilgi ya da belgeyi de başvuru formuna eklememiştir. Oysa ilk derece mahkemesinin kararında işyeri dosyasında başvurucunun iş akdinin feshine sebep olan paylaşımların tümünün tutanağa bağlanarak kayıt altına alındığı açıkça ifade edilmiştir.

30. Öte yandan başvurucu, idarenin ve derece mahkemelerinin tespitlerinin doğru olmadığına ilişkin iddiasını da soyutluktan çıkarabilmiş değildir. Bireysel başvuruya konu yapılan mesele paylaşımların suç oluşturup oluşturmadığı değil paylaşımların haklı feshe dayanak alınmasının anayasal hakları ihlal edip etmediğidir. Bu durum karşısında idarenin ve derece mahkemelerin yapılan paylaşımların niteliğine ilişkin yaptığı değerlendirmelerin yerinde olmadığı noktasında başvurucunun bir açıklama yapma yoluna gitmediği, paylaşımların suç teşkil etmediğini belirtmekle yetindiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle mevcut başvurunun koşullarında başvurucu, yapmış olduğu paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve iş sözleşmesinin feshinin anayasal haklarının adil olmayan bir şekilde kısıtlanması anlamını taşıdığını ispat edebilmiş değildir.

31. Önemle belirtilmelidir ki bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda ileri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvurucunun bireysel başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya mağduriyetine dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarını gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir (Mustafa Akaydın, § 27).

32. Sonuç olarak başvurucu; ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, § 25).

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Engin YILDIRIM ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamışlardır,

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Engin YILDIRIM ve Celal Mümtaz AKINCI"nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/12/2020 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Gaziantep Şehitkamil Belediyesinde işçi olarak çalışan başvurucu hakkında, işvereni 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20/7/2016 tarihinde bir tutanak düzenlemiştir. Bu tutanakta, başvurucunun sosyal medya paylaşımlarında devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleri ile ilgili, ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan, devletin haysiyet ve vakarını kıran asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğu, bir kamu kurumunda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranışlar sergilediği iddia edilmiştir. Tutanağın akabinde işveren başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesinin II.fıkrasının (b) ve (e) bendlerine dayanarak aynı gün iş sözleşmesini feshetmiştir. Başvurucunun 22/11/2016 tarihli 667 sayılı OHAL KHK’sını 1. maddesinin (ç) bendinde ekli (4) sayılı listede ismi olduğundan bu KHK hükmü gereğince kamu görevinden çıkartılmıştır.

2. Başvurucunun işe iade edilmesi talebiyle ilgili İş Mahkemesinde açtığı dava reddedilmiştir. Mahkeme kararında Belediyenin düzenlediği tutanağa değinerek, tutanağın ekinde tespitleri doğrulayan bilgi ve belgelerin bulunduğuna işaret etmiş, başvurucunun belediyede çalışırken ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu belirtmiş ve feshin haklı nedenle gerçekleştiğini kabul etmiştir. Mahkemenin bu kararı Bölge Adliye Mahkemesince de benimsenerek, başvurucunun istinaf başvurusu reddedilmiş, bu kararın temyizi üzerine karar ilgili yargıtay dairesince de onanarak kesinleşmiştir.

3. Başvurucu, paylaşımlarının başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olduğunu savunmuş ancak paylaşımlarıyla ilgili herhangi bir bilgive belge sunmamış ve içeriğine ilişkin bir açıklama yapmamıştır.

4. Başvurucunun paylaşımları belediyenin başvurucunun iş sözleşmesini haklı fesih olarak sona erdirmesinin temel dayanağını oluşturmaktadır. Derece mahkemelerinin kararları incelendiğinde başvurucunun paylaşımlarına yer verilmediği, sadece belediyece düzenlenen tutanağa atıf yapıldığı görülmektedir. Başvurucunun hangi paylaşımının ne şekilde “ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğu” ortaya konulabilmiş değildir. Bu yönüyle derece mahkemelerinin kararlarının ilgili ve yeterli gerekçe içerdiği söylenemeyecektir.

5. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda ileri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarını gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir.(Mustafa Akaydın, P. 27).

6. Mahkememizin içtihadı bu yönde olmakla beraber, başvurucunun iş sözleşmesinin feshine dayanak oluşturan paylaşımların derece mahkemelerince yeterince incelenip incelenmediği, başvurucunun hangi paylaşımlarının sakıncalı görülerek “ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğu” ve iş aktinin feshi için yeterli ve gerekli görüldüğü karardan anlaşılamamaktadır. Başvurucuya uygulanan yaptırımın ifade özgürlüğünü ihlal edip etmediğini gösterme yükümlülüğü derece mahkemelerine aittir. Derece mahkemelerinin bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda başvurucunun bunları bireysel başvuru dilekçesinde belirtmemesinden bahisle şikayetinin temellendirilmediğini söylemek hak ve nesafete uygun düşmemektedir.

7. Olayda süreç başvurucunun paylaşımlarıyla başlamıştır. Sosyal medya paylaşımları sebebiyle işveren Belediye başvurucunun iş akdini feshetmiş, başvurucu da feshin haksızlığını ileri sürerek dava açmıştır. Bu durumda feshin haklılığını ispat külfeti davalı Belediye’ye aittir. Derece mahkemesi, açılan davayı reddettiğine göre Belediye’nin hangi haklı sebeplerle (sakıncalı paylaşımlarla) iş aktini feshettiğini ve dolayısıyla da kendisinin açılan davayı reddettiğini gerekçesiyle birlikte kararında gösterme zorunluluğu bulunmaktadır. İşveren (idare) ve mahkeme karşısında güçsüz ve korunmaya muhtaç durumda olan işçiden; “senin hangi paylaşımların sebebiyle iş aktin feshedildi bunları ispatla ve temellendir.” demek, delil sunma ve ispat etme yükümlülüğünü tersine çevirerek haksız, adaletsiz ve hukuka aykırı bir sonuca ulaşılmasına neden olur.

8. Somut başvurunun koşulları bağlamında başvurucunun paylaşımlarının neler olduğu, bu paylaşımların hangilerinin ne sebeple “ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” olarak değerlendirildiği delil yerinde ve kararda gerekçeleriyle gösterilmeden ve tartışılmadan, başvurucuya, “şikayetini temellendiremedin” denilerek ispat külfetinin tersine çevrilmesi suretiyle ulaşılan sonuca katılmıyoruz. Feshin haklılığını ispat öncelikle işveren belediye ve akabinde de mahkemelere aittir. Bu gereklerin yerine getirilmemesi nedeniyle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun bulunması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmadık.

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Celal Mümtaz AKINCI

 

Hemen Ara