Hırsızlık suçundan sanık M. A.’nın beraatına ilişkin, Bolu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.02.2005 gün ve 386-32 sayılı hüküm, o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.01.2007 gün ve 13992-466 sayı ile;
“1- Suça konu sayaç üzerinde film bulunduğuna ve diskin dönmediğine ilişkin 16.03.2004 günlü kaçak elektrik tespit tutanağı, tutanağı doğrulayan bilirkişi raporu ile tutanak tanıklarının antlı anlatımları, sanığın kullandığı elektrik enerjisi miktarının düşük olduğunu gösterir tüketim belgesi ve sanığın suça konu sayacın kullanıldığı prefabrik konutu tespit öncesinde kiralayıp yaklaşık bir yıl oturduğuna dair savunması ve tanık M.nin antlı anlatımı karşısında; eylemin sübuta erdiği gözetilmeden kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek hükümlülük yerine, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2-Kabule göre de; Suça konu elektrik sayacının sahibi olan sanığa iadesi yerine, zoralımına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise 26.12.2007 gün ve 196-458 sayı ile;
“...Mahkememizce verilen kararın gerekçesinde açıklanan nedenlerle film takılı sayacın tükettiği enerjiyi sayacın hiç yazmayacağı gerçeği karşısında 18.02.2004’deki son endeksi 8824 ile 16.03.2004 tarihinde film takılı olması nedeniyle söküldüğü andaki son endeksi olan 9024 arasındaki 200 kw/h enerji tüketilmesinin açıklanmasının mümkün olmadı¬ğı, suçun işlendiği yönünde oluşan şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği” gerekçesi ile ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üze¬rine Yargıtay C.Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle “bozma ve düşme” istekli 23.01.2010 gün ve 65350 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerek¬çelerle karara bağ¬lanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın atılı elektrik hırsızlığı suçunu işleyip işlemediğine ilişkin ise de, öncelikle zamanaşımının gerçek¬leşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanığa atılı hırsızlık suçunun düzenlendiği 765 sayılı TCY’nın 492/2 maddesinde öngörülen ceza miktarına göre bu suç, 765 sayılı TCY’nın 102/4 maddesinde yazılı 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Sanığın savunması 14.07.2004 tarihinde saptanmış olup, bu tarihten sonra zamanaşımını kesen başkaca bir işlem bulunmadığından, yerel mahkeme direnme hükmünün verildiği 26.12.2007 tarihinden sonra, dosyanın henüz Yargıtay C. Başsavcılığında bulunduğu bir aşamada 14.07.2009 tarihinde zamanaşımı gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama gerektir¬meyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.12.2007 gün ve 196-458 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
2- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulunca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.03.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.