Esas No: 2020/12633
Karar No: 2020/12633
Karar Tarihi: 12/1/2021
AYM 2020/12633 Başvuru Numaralı SHIHAB AHMED ISMAEL AL MAGDAL Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SHIHAB AHMED ISMAEL AL MAGDAL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/12633) |
|
Karar Tarihi: 12/1/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Muzaffer KORKMAZ |
Başvurucu |
: |
Shıhab Ahmed Ismael AL MAGDAL |
Vekili |
: |
Av. Ahmet UYGUR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; haksız şekilde idari gözetim altında tutulma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/4/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Irak uyruklu başvurucu hakkında DEAŞ silahlı terör örgütüyle bağlantısının bulunduğu gerekçesiyle Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından tahkikat başlatılmış ve başvurucunun 30/12/2019 tarihinde bilgisine başvurulmuştur.
8. Ankara Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğünce 2/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında kamu düzeni açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle sınır dışı etme ve altı ay süreyle idari gözetim kararı alınmıştır. Sınır dışı etme kararının gerekçesi olarak Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün başvurucunun DEAŞ silahlı terör örgütüyle bağlantısının bulunduğuna ve yabancı terörist savaşçı olduğuna ilişkin değerlendirmeleri gösterilmiştir.
9. Göç idaresince verilen sınır dışı etme ve idari gözetim kararlarında 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu"nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentleri ile 57. maddesinin (2) numaralı fıkrasına dayanılmıştır.
10. Sınır dışı kararında başvurucunun vatandaşı olduğu ülkeye veya transit gidebileceği bir ülkeye veya güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edileceği belirtilmiştir.
11. Başvurucu, işlemlerin tamamlanmasının ardından Kırklareli Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezine teslim edilmiştir.
A. Sınır Dışı Kararına Karşı Açılan İptal Davası Süreci
12. Başvurucu, sınır dışı işlemine karşı 26/2/2020 tarihinde Ankara 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır.
13. Davalı idare ile başvurucu, savunma ve cevap dilekçelerini Mahkemeye sunmuş olup inceleme tarihi itibarıyla dava derdesttir.
B. İdari Gözetim Kararına İtiraz Süreci
14. Başvurucu 19/3/2020 tarihinde idari gözetim kararına itiraz etmiştir. Başvurucu; itiraz dilekçesinde, idari gözetim kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, içinde bulunduğu durum nedeniyle sınır dışı edilemeyecekler arasında bulunduğunu, bu nedenle hakkındaki idari gözetimin sona erdirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
15. Kırklareli Sulh Ceza Hâkimliği 26/3/2020 tarihinde başvurucunun itirazının reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Dosya kapsamının incelenmesinde; başvuran Shihab Ahmed İsmael Al Magdal hakkında Ankara Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü"nce 2/1/2020 tarihinde 6458 sayılı Yasanın 54/b, d, k bentleri uyarınca sınırdışı etme, 57/2. maddesi uyarınca "kamu düzeni-kamu güvenliği açısından tehdit oluşturanlar, kaçma-kaybolma riski bulunanlar" gerekçesine dayalı idari gözetim kararı verildiği, dosya kapsamı itibarı ile itiraz edenin kaçma kaybolma riskinin bulunması, kamu düzeni ve güvenliği açısından tehdit oluşturduğuna dair 30/12/2019 tarihli tutanak ile Yabancı Terörist Savaşçı kapsamında yapılan çalışmalarda yakalandığının anlaşılması karşısında somut olayda idari gözetim nedeni bulunduğu, başvuranın şahsi durumuna ve idari gözetimde geçirilen sürelere göre idari gözetimimin zaruret arz ettiği, bu aşamada yabancı şahsın idari gözetiminin sonlandırılarak salıverilmesinin kamu güvenliği açısından risk oluşturabileceği, başvuran hakkında alınan idari gözetim kararının usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü ile başvurunun reddine ... [karar verilmiştir.]"
16. Anılan karar başvurucuya 26/3/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 9/4/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. İlgili hukuk için bkz. Şekip Karkur, B. No: 2020/7458, 2/6/2020, §§ 18-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 12/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, hukuka aykırı bir şekilde idari gözetim altına alındığını ve süreçte verilen kararların gerekçesiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa"nın 16. maddesi şöyledir:
""Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir."
22. Anayasa"nın 19. maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
…usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde, tutmanın hukukiliği kapsamında ele alınacaktır.
1. Başvuru Yollarının Tüketilmesine İlişkin Olarak
24. Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hürriyeti kısıtlanan kişi kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı hâlinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir (Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, § 122).
25. Serbest bırakılmak amacıyla yetkili yargı merciine yapılması gereken başvurudan söz edildiğinden anılan hakkın uygulanması ancak talep hâlinde söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla burada belirtilen bir yargı merciine başvurma hakkı, sınır dışı edilmek amacıyla hürriyetinden yoksun bırakılan kimseler bakımından da uygulanması gereken bir güvencedir.
26. Bu bağlamda ilgili yargı merciinin taraflardan ve yürütmeden bağımsız, tarafsız olmasının yanı sıra kişinin serbest bırakılmasına karar vermeye yetkili olması gerekir. Bu çerçevede sınır dışı edilmek üzere gözetim altına alınanların 6458 sayılı Kanun"un 57. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimliklerine itirazda bulunulabilmeleri mümkündür ve hâkimlik bu kişilerin serbest bırakılmalarına karar verme yetkisine sahiptir. Dolayısıyla sulh ceza hâkimliğine serbest bırakılmak amacıyla başvurmanın bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken etkili bir başvuru yolu olduğunda şüphe bulunmamaktadır.
27. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka uygun olduğuna dair kararının kesinleşmesinden itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilir (B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, § 72).
28. Ayrıca herhangi bir idari gözetim kararı olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılanların idari gözetim altına alınmış olmasından doğan zararlar için doğrudan idari yargı mercilerinde tam yargı davası açabileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır (B.T., § 74). Ancak bu durum idari gözetimin sona erdiği hâller için geçerlidir. 2577 sayılı Kanun"un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davası kişilerin serbest bırakılmalarını sağlayan bir niteliğe sahip değildir. Elbette sınır dışı edilme idari işlemi söz konusu olduğunda buna bağlı olarak gözetim altına almanın da hukuki dayanağı ortadan kalkacaktır. Ancak idare mahkemesinin hukuki denetim yapacağı asıl işlem gözlem altına alma kararı değil sınır dışı etme kararı olacaktır. Böyle bir başvuru yolu, serbest bırakılan kişiler bakımından -tazminat suretiyle- yeterli bir giderim sağlayabilir ve bu nedenle ancak tutulma hâli sona eren kimseler bakımından etkili bir başvuru yolu olarak kabul edilebilir.
29. Somut olayda başvurucunun idari gözetim kararına yaptığı itiraz, Kırklareli Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir. Başvurucu, bu karardan sonra da idari gözetim altında tutulmaya devam edildiğinden idari yargıda tam yargı davası açma yolunu tüketme zorunluluğunun bulunmadığı değerlendirilmiştir. Zira idare mahkemelerine açılacak tam yargı davası sonucunda verilecek karar, başvurucunun -tazminat elde etmekten öte- serbest kalmasını sağlayacak bir işleve sahip değildir. Dolayısıyla başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden değerlendirilmesi gerekir.
2. Genel İlkeler
30. Genel ilkeler için bkz. Şekip Karkur, §§ 45-58.
3. İlkelerin Somut Olaya Uygulanması
31. Somut olayda başvurucunun sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezinde idari gözetim altına alındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun tutulmasının Anayasa"nın 19. maddesinin ikinci fıkrası kapsamına girdiği sonucuna varılmıştır.
32. Başvurucu hakkında verilen sınır dışı etme işlemine bağlı idari gözetim kararından başvurucunun 6458 sayılı Kanun"un 54. maddesinde yer verilen "kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturan" bir kişi olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun idari gözetim altına alınması ise 6458 sayılı Kanun"un 57. maddesinin (2) numaralı fıkrasına dayandırılmıştır. Bu hükme göre sınır dışı etme kararı alınanlardan "kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye"ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye"den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar" hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınabilir. Dolayısıyla başvurucunun idari gözetim altına alınmasının kanuni dayanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
33. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutma hâlinin Anayasa"nın 16. maddesi uyarınca milletlerarası hukuka uygun olarak gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu konuda Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin başında Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHUS) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gelmektedir. MSHUS"nin 9. maddesine göre ""Herkes kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği hakkına sahiptir ve hiç kimse keyfi olarak gözaltına alınamaz veya tutulamaz. Hiç kimse hukukun öngördüğü sebepler ve usuller dışında özgürlüğünden yoksun bırakılamaz."" Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin 9. Maddeye İlişkin 8 No.lu Genel Yorumu"na göre 9. maddenin birinci fıkrası tüm özgürlükten yoksun bırakma hâlleri, cezai hâller veya hastalık, serserilik, uyuşturucu bağımlılığı, eğitim sebebiyle özgürlükten yoksun kalma hâlleri, göç kontrolünden kaynaklanan kısıtlamalar ve benzeri hâller açısından da uygulanabilir. Sınır dışı etme amacıyla tutma hâli de bu hüküm kapsamına girmektedir. MSHUS’nin 9. maddesi "hukukun öngördüğü sebepler ve usuller dışında" ibaresinden anlaşılacağı üzere ulusal hukuka atıf yapmaktadır. AİHS"in 5. maddesi de hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle kişinin yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulmasına cevaz vermektedir ve AİHS de ulusal hukuka atıf yapmaktadır (Şekip Karkur, § 61). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu tutma hâline ilişkin inceleme yöntemi ile Anayasa Mahkemesinin inceleme yöntemi benzer olduğundan bu konuda ayrıca bir değerlendirmeye gerek görülmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun tutulmasının milletlerarası hukuka uygun olmadığı yönünde bir tespite varılmamıştır. Ayrıca başvurucunun bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır.
34. Anayasa"nın 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre hakkında sınır dışı etme ya da geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutulması mümkündür. Öte yandan 6458 sayılı Kanun"un 54. maddesinde haklarında sınır dışı edilme kararı alınacak yabancılar sayılırken "Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar"a da yer verilmiştir. Aynı Kanun"un 57. maddesinde ise sınır dışı edilmeleri kararlaştırılanlardan hangileri hakkında valilikler tarafından idari gözetim kararı verileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda sınır dışı edilmelerine karar verilen kişilerden güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar valilik kararıyla idari gözetim altına alınacak kişilerdendir (Şekip Karkur, § 62).
35. Somut olayda Ankara Valiliği, DEAŞ silahlı terör örgütüyle bağlantısının bulunduğu ve yabancı terörist savaşçı olduğuna ilişkin tespitlerden hareketle Irak uyruklu başvurucunun sınır dışı edilmesine karar vermiş; ayrıca kamu düzeni açısından tehdit oluşturduğunu değerlendirerek idari gözetim altına alınmasını kararlaştırmıştır. Buna göre başvurucu hakkındaki idari gözetim kararının sınır dışı etmeye yönelik olduğu görülmektedir. Sınır dışı kararında başvurucunun vatandaşı olduğu ülkeye veya transit gidebileceği bir ülkeye ya da güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına idari gözetim altına alma yoluyla yapılan müdahalenin meşru bir amacının bulunmadığını söylemek mümkün değildir.
36. Diğer taraftan başvurucu hakkındaki idari gözetim tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir idari gözetim tedbirinin Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
37. Başvurucu, Irak"tan geldiği için sınır dışı edilemeyecek kişilerden olduğunu ileri sürmüş ise de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında sınır dışı işlemine ilişkin kararın haklı bir gerekçeye dayanıp dayanmadığı bireysel başvurunun inceleme kapsamında bulunmamaktadır. Zira devletin yabancıları ülkeye kabul etmekte veya sınır dışı etmekte oldukça geniş bir takdir yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur. Burada önemli olan sınır dışı etme işlemlerinin yürütülmesidir. Bu açıdan sınır dışı etme işleminin özenle yürütülüp yürütülmediğinin incelenmesi gerekir (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Şekip Karkur, § 64).
38. Somut olayda başvurucu sınır dışı etme işlemine karşı iptal davası açmış, iptal davası açmasıyla birlikte işlemin yürürlüğü durdurulmuştur. İlgili idarece başvurucunun vatandaşı olduğu Irak"a veya transit gidebileceği bir ülkeye ya da güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edileceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. İptal davasını inceleyen Mahkeme ise tarafların savunma ve cevap dilekçesi verme aşamasını usulüne uygun bir şekilde sonuçlandırmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde başvurucunun sınır dışı edilmesi sürecinde bir özensizlik tespit edilememiştir.
39. Diğer taraftan tutulmanın ölçülülüğünün değerlendirilmesinde başvurucuya idari gözetime karşı usule ilişkin güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının da belirlenmesi gerekir. Bu bağlamda idari gözetim altında tutulma bakımından kural olarak 6 aylık azami bir süre belirlenmiştir. Dolayısıyla sınır dışı işlemleri bitmese de yasal sürenin sonunda kişinin serbest bırakılması gerekecektir. Böylelikle sınır dışı etme sürecinin uzaması dolayısıyla kişilerin aşırı bir şekilde/sürede hürriyetlerinden yoksun bırakılmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Ayrıca idari gözetimin devamında bir zaruretin olup olmadığının valilikler tarafından her ay düzenli olarak değerlendirilmesi koşulu getirilmiştir. Bu değerlendirme için aylık (otuz günlük) sürenin beklenmesine de gerek yoktur. Buna göre idari gözetimin devamında zaruret görülmeyen yabancılar için idari gözetim derhâl sonlandırılır. Yine idari gözetime alternatif olarak temel hak ve özgürlükleri daha sınırlı şekilde etkileyen tedbirlerin(belli bir adreste ikamet etme, belirlenecek şekil ve sürelerde bildirimde bulunma, teminat, elektronik izleme gibi) uygulanması mümkün kılınmıştır. Öte yandan idari gözetim kararı; idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirme sonuçları gerekçesiyle birlikte yabancıya, yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilmektedir. Son olarak idari gözetim altına alınan kişi, yasal temsilcisi ya da avukatı idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir; sulh ceza hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırmak zorundadır. Sulh ceza hâkiminin bu kararı kesindir. İdari gözetim altında tutulan kişi, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden sulh ceza hâkimine başvurabilir. İdari gözetim işlemine karşı yargı yoluna başvuranlardan, avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayanlara, talepleri hâlinde avukatlık hizmeti de sağlanmaktadır (Şekip Karkur, § 66).
40. Dolayısıyla idari gözetim altına alma süreci için öngörülen usule dair güvenceler açısından değerlendirildiğinde başvurucuya hangi nedenle idari gözetim altında tutulduğuna ilişkin bir bildirim yapıldığı, başvurucunun idari gözetim kararına karşı Sulh Ceza Hâkimliğine başvurduğu, Hâkimliğin de yeterli bir gerekçeyle başvurucunun talebini reddettiği görülmektedir (bkz. §§ 14,15).
41. Başvurucu, idari gözetim kararına yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuş; bireysel başvuruda bulunduktan sonraki süreçte ise idari gözetimin devamında zaruret olup olmadığının denetlenip denetlenmediği, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği hususunda herhangi bir iddia ileri sürmemiştir. Dolayısıyla bu usul güvenceleri yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
42. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.