Esas No: 2021/1410
Karar No: 2022/1128
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1410 Esas 2022/1128 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/1410 E. , 2022/1128 K.Özet:
Davacı, davalılarla yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri gereği inşaata başladığını ve inşaatın tamamlanmış haldeyken arsa sahiplerince kendisine isabet eden tapularının devredilmediğini ve sözleşmelere uyulmadığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkeme, davacının talebini kısmen kabul etmiş ancak davalıların zamanaşımı savunmasında bulunmaması nedeniyle davacı lehine karar vermiştir. Daire ise davalıların usuli kazanılmış haklarının korunması gerektiğini ve davacının talebinin heyeti ilmi için keşif yapılması gerektiğini vurgulayarak kararı bozmuştur. Türk Borçlar Kanunu'nun 146. Maddesi'ne göre her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ... vekillerince duruşmalı, davalılardan ..., ..., ..., ..., davacı ve davalı mirasçılar vekillerince duruşmasız ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 02/03/2022 gününde davalılardan ..., ..., ..., .... davacı ...'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin muhtelif tarihlerde davalı arsa sahipleri arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu parsellerin daha sonra tevhit edilerek 279 ada 47 parsel numarasını aldığını, sözleşmelerin, karşılıklı olarak ya da mahkeme kararı ile feshedilmediği için geçerliliklerinin devam ettiğini, müvekkilinin tevhit işlemini yaptırdıktan sonra inşaat ruhsatı alarak inşaata başladığını, inşaata başlamadan önce, arsada bulunan eski binaların tamamının yıkım ve yıkım masrafını da üstlendiğini, davacı ile arsa sahipleri arasında yapılmış olan sözleşmeler gereği inşaatın tamamlanan belli kısımları sonrası, davacıya isabet eden tapularının arsa sahiplerince müvekkiline devredilmediğini, davacının vekâletten azledilerek inşaatı tamamlamasının engellendiğini, inşaatın neredeyse tamamlanmış halde olduğu ve hatta arsa sahiplerince kullanıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının yaptığı inşaat bedeli, belediye ve tapu giderleri masrafından şimdilik 20.000,00 TL’sinin, davacıya düşen ve haksız olarak kiralanan, kullanılan ya da davalılarca satılmış olan bağımsız bölümlerin, dava tarihinden önceki beş yıllık kirasından şimdilik 50.000,00 TL’sinin, sözleşme şartlarına haksız olarak uymayan arsa sahiplerinden, sözleşmede belirtilen ceza-i şartlardan şimdilik 10.000,00 TL’sinin, sözleşmelerde yer alan ve inşaatın yapılmasını engelleyen arsa sahiplerinin ödemek zorunda oldukları inşaatın durmasına neden oldukları tarihten itibaren işleyen kira bedellerinin, davacıya isabet eden tüm yerlere ait olmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL’sinin davacıya isabet eden yerlerin maliyeti ile satış değeri arasındaki fark olarak; şimdilik 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek reeskont faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, taraflar arasında yapılan inşaat sözleşmelerinin, davalıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle ileriye etkili olmak üzere feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ..., vekili, ... vekili ile bir kısım davalılar vekili Av. ..., sözleşme tarihleriyle dava tarihi arasında 25 yıla aşkın bir sürenin geçtiğini, davacının kira alacağı, ecrimisil ve fer'ilerine ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca kural olarak her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabî olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmeyip inşaatı yarım bırakarak terk ettiğini savunarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., davacının inşaatı yarım bırakıp kaçtığını, dava konusu binadaki tüm ev ve iş yeri sahiplerini mağdur ettiğini, kendisinin 20 yıldır ortada olmadığını, bütün daire ve işyerlerinin betonarme dışında mal sahiplerince yapıldığını, davacının binada hiç bir hakkının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, son işlem tarihinden yaklaşık 20 yıl kadar bir süre geçtiği, tarafların sözleşmeyi devam ettirme iradelerinin bulunmadığı ve zamanaşımına uğradığı, ayrıca davacının alacak talebinin de zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar dair verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz’in 2015/667 E. 2015/4976 K. sayılı ilamı ile zamanaşımı savunmasında bulunmayan arsa sahipleri açısından, davacı tarafından yapılan imalatların belirlenip davalı arsa sahipleri lehine olması durumunda sözleşmenin feshi tarihi itibariyle değeri belirlenerek karar verilmesi gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece yapılan imalat karşılığı davacının elde edebileceği bağımsız bölüm değerleri belirlenerek ıslah nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, tüm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Öncelikle ilk karar verilmeden önce zamanışımı itirazında bulunan davalılar açısından davanın reddine karar verilmiş olduğu ve bu karar dairemizce bozma dışında bırakıldığı için usuli kazanılmış hakları göz önüne alınmadan bu davalılar aleyhine davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Bunun yanında davacının talebini ıslah etmesi üzerine davalılarca zamanaşımı def’inde bulunulması rağmen bu def’in değerlendirilmemesi doğru görülmemiştir. Zira kısmi dava açılması halinde ancak talep edilen miktar için zamanaşımı kesilir. Islah üzerine ıslah dilekçesi tebliğinden itibaren ıslah edilen miktar için davalılar zamanaşımı def’inde bulunabilirler.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken zamanaşımı def’inde bulunan ve haklarında açılan dava reddedilen davalılar usuli kazanılmış haklarının korunması, davacının yaptığı imalatın davalılar yararına olup olmadığının keşif yerinde belirlenerek varsa değerinin fesih iradelerinin birleştiği ikinci sözleşmenin imza tarihi itibariyle mahalli rayiçlere göre belirlenerek bu bedelin davalıların hisselerine göre bölünüp hüküm altına alınması, ıslahla talep edilen bedele karşı zamanaşımı def’inde bulunulduğu göz önünde bulundurularak karar verilmesinden ibarettir.
Yukarıdaki gerekçelerle eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz eden tüm davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, fazla yatırılan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılar yararına takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 02.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi