AYM 2017/39367 Başvuru Numaralı HASAN ÇİFT Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2017/39367
Karar No: 2017/39367
Karar Tarihi: 12/1/2021

AYM 2017/39367 Başvuru Numaralı HASAN ÇİFT Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN ÇİFT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/39367)

 

Karar Tarihi: 12/1/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

Başvurucu

:

Hasan ÇİFT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, buna ilişkin iletilen şikayetin infaz hâkimliğince esası yönünden incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/11/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

8. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

10. 1978 doğumlu olan başvurucu, Zonguldak"ta yaşamaktayken 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı darbe teşebbüsü gerçekleşmiştir.

11. Başvurucu, darbe teşebbüsü ardından terör örgütü (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) üyesi olduğu gerekçesiyle 22/8/2016 tarihinde tutuklanarak Zonguldak M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiş, 20/3/2017 tarihinde Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.

12. Başvurucu İnfaz Kurumunda A-9 No.lu odada (koğuş) tutulmuştur. Başvurucunun tutulduğu odanın fiziki koşullarıyla ile ilgili Bakanlıkça verilen bilgiler şöyledir:

"İki kattan oluşan odanın yatakhane alanı (üst kat) 44.3 m², ortak yaşam alanı (alt kat) 18.4 m², havalandırma ise (bahçe) 32,5 m² olup, oda içerisinde 2 adet tuvalet, 1 adet banyo, 1 adet lavabo, 8 adet ranza, 13 adet dolap bulunmaktadır. Odaya 24 saat süreyle kesintisiz sıcak su verilmektedir. Isıtma sistemi doğal gazlı kalorifer sistemidir ve koğuşta yeterli ısınmayı sağlayacak 4 adet petek bulunmaktadır. Ayrıca oda mevcudu 23 kişi olup, bahçe kapısı sabah güneşinin doğuşu ile açılmakta, akşam güneşin batışına müteakip kapatılmaktadır."

13. Başvurucu 5/9/2017 tarihinde Düzce İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hakimliği) başvurarak koğuşunun mevcudunun fazla olduğundan şikâyet etmiş, koğuştaki mevcudun azaltılmasını talep etmiştir. Bu bağlamda başvurucu; kalabalıklık nedeniyle odanın sağlık koşullarına uygun olmadığını, tuvalet ve banyonun yetersiz kaldığını, havalandırmadan ve aydınlatmadan yeteri kadar yararlanamadıklarını dile getirmiştir.

14. İnfaz Hâkimliğince 14/9/2017 tarihinde başvurucunun dilekçesinin esasına girilmeksizin reddedilmesine karar verilmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

"Tüm dosya kapsamı bir kül halinde incelendiğinde dosyadaki kabul ve oluşa göre; Tutuklunun talebinin ceza infaz kurumunca değerlendirilebileceği, bu hususta ceza infaz kurumunca verilmiş bir karar olmadığı anlaşılmakla, bu aşamada infaz hakimliğince yapılacak iş ve verilecek bir karar bulunmadığı kanaatine varılmış, yukarıdaki kanun maddesi gereğince dilekçenin esasa girilmeden reddine talebin öncelikle ceza infaz kurumunca değerlendirilmek üzere ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermek gerekmiş ayrıca ceza infaz kurumunca verilecek olan karara tutuklunun itiraz etmesi halinde İnfaz Hakimliğine itiraz edebileceği hususu da belirtilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

15. Başvurucu, ret kararına itiraz etmiş; başvurucunun itirazı Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/10/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Anılan kararın başvurucuya tebliğ edildiği tarih bilinmemektedir.

16. Başvurucu 24/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Başvurucunun İnfaz Hâkimliği kararından sonra koğuş mevcudunun azaltılmasına yönelik olarak İnfaz Kurumuna iletilmiş bir talebi bulunmamaktadır.

18. Anayasa Mahkemesince yapılan araştırmada başvurucunun 22/2/2018 tarihinde İnfaz Kurumundan tahliye edildiği UYAP"taki kayıtlardan anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

19. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak."

20. 4675 sayılı Kanun"un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Şikâyet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir. "

21. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile olay tarihinde yürürlükte bulunan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün (İnfaz Tüzüğü) "İdare ve gözlem kurulu" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"(1) İdare ve gözlem kurulu; kurum müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile kurum müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşur.

(2) Birinci fıkrada sayılan personelin tamamının kurumda bulunmaması hâlinde, kurul mevcut olanlarla oluşturulur."

22. İnfaz Tüzüğü"nün "İdare ve gözlem kurulunun görev ve yetkileri" kenar başlıklı 40. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"MADDE 40 – (1) İdare ve gözlem kurulu aşağıda sayılan işleri yapmakla görevli ve yetkilidir;

...

b) Hükümlülerin kurumlara kabullerinden sonra kalacakları odaları belirlemek,

...

d) Hükümlülerin kalmakta oldukları odaları değiştirmek,"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 12/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, İnfaz Kurumunda kalabalık odada tutulması nedeniyle doğrudan İnfaz Hakimliğine başvurduğunu, Kuruma dilekçelerle başvurduklarında cevap alamadıklarını iddia etmiş; şikâyetini İnfaz Hâkimliğinin incelemesi gerekirken İnfaz Kurumuna başvuru olmaması nedeniyle incelenmeksizin reddedilmesinden dolayı Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık, anılan iddia hakkında görüş bildirmemiştir.

2. Değerlendirme

26. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin şikâyetinin yargı makamları tarafından değerlendirilmemesi mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

a. Uygulanabilirlik Yönünden

28. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, suç isnadına bağlı yargılamaların yanında bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara bağlanmasıyla ilgili yargılamalarda da uygulanır. Anayasa"nın 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafından kişiye tanınmış veya en azından savunulabilir temeli bulunan bir hakkın bulunması gerekir. İkinci olarak bu hakla ilgili olarak ilgili kişinin menfaatini etkileyen bir uyuşmazlık mevcut olmalıdır. Öte yandan bu uyuşmazlık ihtilaf konusu hakkın tespiti ve bu haktan yararlanılması bakımından belirleyici bir nitelik arz etmelidir (Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28).

29. Somut olay açısından başvuruya konu şikâyetin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili bir uyuşmazlık olup olmadığı adil yargılanma hakkının kapsamının tespiti açısından önem taşımaktadır. Başvurucunun şikâyetinin konusu, Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu -yaşadığı- alanın fiziki koşullarına ilişkindir. Kişilerin devlet hâkimiyeti altında (somut olayda Ceza İnfaz Kurumu) bulundukları süre boyunca yaşam koşullarının belirli bir standardın altına düşürülmemesini ve gerektiğinde iyileştirilmesini isteme hakları, Anayasa"nın 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında mevcuttur. Diğer taraftan tutulma koşullarının insan onuruna aykırı olmaması gerektiği Anayasa"nın 17. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen kötü muamele yasağıyla güvence altına alınmıştır.

30. Ayrıca bireylerin ceza infaz kurumuna yerleştirilmeleri, kurumda barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi konuların yargısal denetime tabi olduğu da dikkate alındığında başvurucunun şikâyetinin medeni hak ve yükümlülük kapsamında bir uyuşmazlık olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır (tutuklu veya hükümlülere verilen disiplin cezalarının medeni hak kapsamında olduğu yönündeki karar için bkz. Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37).

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

31. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

32. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).

33. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

34. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumunda koğuş kalabalıklığının azaltılmasına yönelik yapılan başvurunun İnfaz Hâkimliğince reddedilerek başvurunun esasının incelenmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalede bulunulduğu görülmektedir. Diğer taraftan yapılan bu müdahalenin Anayasa"ya uygunluğundan söz edilebilmesi için Anayasa"nın 13. maddesinde belirtilen kanuna dayanma, meşru bir amaç taşıma ve ölçülü olma koşullarını sağlaması gerekmektedir.

35. İnfaz Hâkimliği, 4675 sayılı Kanun"un 4. maddesine dayanarak başvurucunun dilekçesinin reddine karar vermiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanunilik unsuru taşıdığı öngörülmüştür.

36. Öte yandan İnfaz Hâkimliklerine yapılan şikayetlerin öncelikle şekli unsurlar çerçevesinde incelenerek görev, yetki veya başvurucunun şikayet hakkı gibi bazı yönlerden değerlendirme yapılması, yargılamanın hızının artırarak şikâyetlerin ivedilikle sonuçlandırılmasını hedeflemesi bakımından meşru amaç taşımaktadır.

37. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp sınırlamalara konu olabilir. Ancak Anayasa"nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi uyarınca anılan sınırlamaların mahkemeye erişimi imkânsız hâle getirmemesi ya da aşırı derecede zorlaştırmaması gerekir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen hukuki veya fiilî sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

38. Başvuru konusu olayda İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun şikâyetini esas yönden incelememesinin temelini başvurucunun daha önce İnfaz Kurumuna bir müracaatının bulunmaması oluşturmaktadır. Başvurucu da İnfaz Hâkimliğine doğrudan başvuru yaptığını kabul etmektedir. Elbette İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarının -somut olay yönünden oda mevcudunun azaltılması talebinin- değerlendirilmesi İnfaz Hâkimliğinin görevi kapsamında ise de tutuklu veya hükümlülerin barınma şartlarının öncelikle İnfaz Kurumunca değerlendirilerek şikayetleri hususunda gereken önlemlerin ivedi olarak alınması Devletin pozitif yükümlülüğünün etkin bir şekilde işlemesini sağlayacaktır. Bu bağlamda İdare ve Gözlem Kurulunun veya İnfaz Kurumu İdaresinin- yetki ve sorumluğu altında bulunan bir meselenin öncelikle bu Kurul tarafından değerlendirilmesi tutuklu ve/ya hükümlülerin anayasal haklarının korunması bakımından daha işlevsel niteliğe sahip olduğu açıktır.

39. Başvurucu, yetkili İnfaz Kurumu idaresine başvurmaksızın doğrudan yargı makamına başvurmuş, idareye başvurmama nedenini soyut olarak "dilekçelere cevap verilmemesi" şeklinde açıklamıştır. Ancak başvurucu, hangi dilekçesinin İnfaz Kurumu idaresi tarafından işleme alınmadığını veya söz konusu talebiyle ilgili diğer tutulanların dilekçelerinin işleme alınmadığını somut olarak iddia etmemiş; sadece dilekçelerin işlemsiz kaldığından genel olarak bahsetmiştir. Dolayısıyla başvurucunun İnfaz Kurumu idaresine başvuru yolunun etkisiz olduğuna ilişkin iddiasını temellendiremediği anlaşılmıştır.

40. Bu durumda tutuklu ve hükümlülerin tutulma koşullarıyla ilgili taleplerini inceleyerek çözüm bulma konusunda daha elverişli şartlara sahip olan İdare ve Gözlem Kuruluna başvurmaksızın doğrudan İnfaz Hâkimliğine yapılan başvuruların İnfaz Kurumuna yönlendirilmesinde başvurucuya yüklenen külfetin aşırı olduğu veya müdahalenin orantılı olmadığı söylenemeyecektir.

41. Dahası, İnfaz Hâkimliği başvurucu şikayetini dokuz gün gibi kısa bir sürede sonuçlandırarak başvurucu talebinin değerlendirilmesi için kararı İnfaz Kurumuna göndermiştir. Kaldı ki İnfaz Kurumunca başvurucunun şikâyetlerine çözüm bulunamaması durumunda her zaman İnfaz Hâkimliğine başvuru yolunun açık olduğu bilinmektedir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

44. Başvurucu, tutulduğu İnfaz Kurumunda olması gereken kişi sayısının çok üstünde tutuklu veya hükümlü barındırıldığından dönüşümlü olarak yer yatağında yatmak zorunda kaldığını, odanın hijyenik koşullarını sağlayamadıklarını, havalandırma ile tuvalet, banyo gibi ortak kullanım alanlarından yeteri ölçüde yararlanamadıklarını belirterek kötü muamele ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

45. Bakanlık; başvurucunun İnfaz Kurumuyla ilgili bazı taleplerini İdare ve Gözlem Kuruluna ilettiğini, bu talepleriyle ilgili kabul veya ret kararları verildiğini, buna karşın somut olayda başvurucunun İnfaz Kurumuna herhangi bir talep iletmeden doğrudan İnfaz Hâkimliğine başvurması nedeniyle başvuru yollarının usulüne uygun tüketilmemesinden dolayı başvurunun kabul edilemez olduğu yönünde görüş bildirmiştir.

2. Değerlendirme

46. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

47. Somut olayda hukuk sisteminde mevcut yetkili idari makama iletilmemesi nedeniyle başvurucunun İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarına ilişkin şikâyeti yargı makamları tarafından incelenmemiştir. Bu aşamadan sonra başvurucu tarafından İnfaz Kurumu yerine Anayasa Mahkemesine başvuru yapılması yolu tercih edilmiştir. Başvurucunun tutulma koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili şikâyetinin Anayasa Mahkemesinden ziyade İnfaz Kurumunca daha hızlı çözüme kavuşturulma ihtimali olmasına karşın başvurucu tarafından karardan sonra İnfaz Kurumuna başvuru yapılmamasının nedeni bireysel başvuru formunda açıklanmamıştır.

48. Dahası İnfaz Hâkimliği tarafından başvurucunun talebinin değerlendirilmesi amacıyla karar İnfaz Kurumuna gönderilmişse de akıbeti bilinmemektedir. Başvurucu bireysel başvuruda bulunduktan yaklaşık üç ay sonra Kurumdan tahliye edilmiştir.

49. Açıklanan koşullar altında idari ve yargı makamları tarafından incelenmeyen İnfaz Kurumunda tutulma şartlarının Anayasa Mahkemesince bu aşamada değerlendirilmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliğiyle bağdaşmayacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucu tarafından olağan kanun yollarının usulüne uygun tüketilmediği sonucuna ulaşılmaktadır.

50. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara