Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/8 Esas 2007/65 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2007/8
Karar No: 2007/65

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/8 Esas 2007/65 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2007/8 E.  ,  2007/65 K.
  • IDARI PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN ITIRAZIN
  • SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : H. Nak. Ltd.Şti. adına A.A.

Davalı            : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı-ANKARA 

O  L  A  Y       : İşyerine ait bazı bildirgelerin zamanında verilmemesi nedeniyle davacı Şirkete, 03.01.2006 tarih ve 37 sayılı işlemle  506 sayılı Yasanın 140. maddesi uyarınca  idari para cezası kesilmiş, yapılan itirazın komisyonca reddedilmesi üzerine,  davacı; söz konusu para cezasının iptali istemiyle 28.2.2006 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

MUŞ SULH CEZA MAHKEMESİ; 16.3.2006 gün ve Müt.No:2006/132 sayı ile, muteriz A.A. tarafından 28.2.2006 tarihli dilekçe ile vaki itiraz edilmiş ise de, 4857 Sayılı Yasanın 108. maddesi gereği mahkemelerinin yetkisi bulunmayıp bu konuda idare mahkemesinin yetkisinin varlığı dikkate alınarak, mahkemelerinin yetkili(görevsizlik anlamında) olmadığı,gerekçesiyle kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı, aynı istemle 18.4.2006 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN İDARE MAHKEMESİ; 23.8.2006 gün, E:2006/2208, K:2006/1732 sayı ile; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3. maddesinde; dilekçelerin, idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendirileceği bir üye tarafından; ilk inceleme aşamasında "görev" yönünden inceleneceği; 6. fıkrasında, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15 inci madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddesinin l/a bendinde ise, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin hüküm altına alındığı; 2576 sayılı Bölge İdare, İdare ve Vergi mahkemelerinin Görevleri Hakkında Kanununun 5.maddesinde, "1. İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay"da çözümlenecek olanlar dışındaki;

a)  İptal davalarını

b)  Tam yargı davalarını

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar harç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları

d)  Diğer konularla verilen işleri, çözümler.

2. Özel kanunlarda Danıştay"ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler" düzenlenmesinin yer aldığı; diğer taraftan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 15.02.2006 gün ve 26081 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5454 sayılı Yasa ile değişik 140. maddesinin sondan bir önceki fıkrasında, "İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez" hükmüne yer verildiği; dava dosyasının incelenmesinden, bakılan davanın 506 sayılı Yasa uyarınca tahakkuk ettirilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın reddi hakkındaki işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açıldığının anlaşıldığı; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nda 5454 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemelerine itiraz edilmesinin öngörüldüğü ve devam eden davalara ilişkin bir istisna hükmünün getirilmediği, 5454 sayılı Yasa"da devam eden davalar bakımından herhangi bir istisna hükmü bulunmaması ve yargılama usulüne yönelik değişikliklerin derhal uygulanması gerekliliği karşısında, bakılan davanın görev yönünden reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL,  Abdullah ARSLAN ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 7.5.2007 günlü toplantısında;

            I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun  11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı  başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, adli yargı dosyasının Başkanlık yazısıyla Mahkemesinden istenildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde  idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR’ün davada adli yargının, Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun29.7.2003tarih ve 4958 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun sayılan maddelerinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında asgari ücrete göre belirlenen oranlarda idari para cezası verileceği bent’ler halinde kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan dördüncü fıkrasında, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri öngörülmüştür.

Ancak,1.6.2005tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı1.6.2005tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin dördüncü fıkrasını değiştiren8.2.2006günlü, 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde; "İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." denilmiştir.

15.2.2006tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeden sonra Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezalarına  karşı yapılan itirazların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.

Bu arada; 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde " (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır." denilmiştir.        

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşıldığından; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü “dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 15.2.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun değişik 3. maddesi hükmü karşısında da, görevli mahkemenin 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinde sözü edilen sulh ceza mahkemesi olduğu açıktır.” şeklinde karar vermiştir.

5560 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce; 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler.” yolundaki üçüncü tümcesi, Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 gün ve E:2006/75, K:2006/99 sayılı kararıyla iptal edilmiş;  5560 sayılı Yasa ise 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 6.4.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren iptal kararından sonra Yasama organınca bir düzenleme de yapılmamıştır.

Görüldüğü gibi, 5560 sayılı Yasa Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 günlü kararından sonra yürürlüğe girmiş ve halen de yürürlüğünü sürdürmektedir.

Her ne kadar Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında belirtildiği gibi, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı kuşkusuz ise de; Anayasa Mahkemesinin 4.10.2006 günlü iptal  kararından sonra 19.12.2006 tarihinde 5560 sayılı Yasanın yürürlüğe girmiş olması Yasama organınca konuya ilişkin yeni bir düzenlemenin de yapılmadığı nedenleriyle, 5560 sayılı Yasanın 31. maddesiyle değişik 5326 sayılı Yasanın 3. maddesi gözetilerek görevli mahkemenin belirlenmesi yoluna gidilmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının  5326 sayılı  Kanun’un 16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulacağına ilişkin tümcenin iptal edilmesine karşın, karar tarihi itibariyle yeni yasal düzenleme yapılmadığı anlaşılmıştır.  Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

            Açıklanan nedenlerle,  sulh ceza mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Muş Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 16.3.2006 gün ve Müt. No: 2006/132 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.5.2007 gününde gününde Üye Z.Nurhan YÜCEL’in  KARŞI OYU VE OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara