AYM 2018/34325 Başvuru Numaralı MEHMET YILMAZ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/34325
Karar No: 2018/34325
Karar Tarihi: 27/1/2021

AYM 2018/34325 Başvuru Numaralı MEHMET YILMAZ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/34325)

 

Karar Tarihi: 27/1/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

Mehmet YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/11/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

8. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresine beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Genel Bilgiler

9. Türkiye"de Fetullah Gülen tarafından kurulan, 1960"lı yıllardan itibaren faaliyette bulunan ve uzun yıllar boyunca dinî bir grup olarak nitelenen bir yapılanma mevcuttur. Bu yapılanma süreç içinde "Cemaat", "Gülen Cemaati", "Fetullah Gülen Cemaati", "Hizmet Hareketi", "Gönüllüler Hareketi" ve "Camia" gibi isimlerle anılmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 22).

10. Anılan yapılanma süreç içinde özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında örgütlenmiş; bunun yanı sıra başta eğitim ve din olmak üzere farklı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yasal faaliyetlerde bulunmuş; bu faaliyetler dolayısıyla sahip olduğu dershaneler, okullar, üniversiteler, dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek odaları, iktisadi kuruluşlar, finans kuruluşları, gazeteler, dergiler, televizyon ve radyo kanalları, internet siteleri, hastaneler aracılığıyla sivil alanda önemli bir etkinliğe ulaşmıştır. Bu faaliyetlerin yanında bazen bu yasal kuruluşların içinde gizlenmiş olan, bazen de yasal yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden, özellikle de kamusal alana yönelik faaliyetlerde bulunan illegal bir yapılanma söz konusudur (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26; Mustafa Baldır, B. No: 2016/29354, 4/4/2018, § 75).

11. Buna karşılık hareket tarzı ve icraatları öteden beri toplumda tartışma konusu olan bu yapılanmanın örgütlenmesi ve faaliyetlerine ilişkin olarak özellikle 2013 yılı sonrasında pek çok soruşturma ve kovuşturma yürütülmüştür. Bu kapsamda bu yapılanmaya mensup kişilerin -yapılanmanın amaçları doğrultusunda- suç delillerini yok etme, devlet kurumlarının ve üst düzey devlet görevlilerinin telefonlarını dinleme, devletin istihbarat faaliyetlerini deşifre etme, kamu görevine giriş veya görevde yükselme sınavlarına ilişkin soruları önceden elde edip mensuplarına verme gibi eylemlerde bulundukları belirlenmiştir. Soruşturma ve kovuşturma belgelerinde, yapılanma "Fetullahçı Terör Örgütü" (FETÖ) ve/veya "Paralel Devlet Yapılanması" (PDY) olarak isimlendirilmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 22, 27).

12. Çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin uygulandığı bu soruşturma ve kovuşturmaların genelinde FETÖ/PDY"nin bir terör yapılanması olduğuna değinilmiş ve haklarında dava açılan kişilerin bir kısmının -diğer suçların yanı sıra- silahlı terör örgütü kurma, yönetme veya üyesi olma ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından cezalandırılması talep edilmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 28).

B. Başvurucuya İlişkin Süreç

13. Başvuru formu ve eklerinde, yargılama sürecindeki dava dosyalarında ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgelerde yer aldığı şekliyle olaylar özetle şöyledir:

14. 1968 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuruya konu olayların geçtiği tarihte Afyonkarahisar"ın Dinar ilçesinde bulunan sanayi bölgesinde kaportacılık yapmakta olan bir esnaftır.

15. FETÖ/PDY"nin Dinar"daki esnaf yapılanmasına yönelik olarak Dinar Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında aralarında başvurucunun da bulunduğu çok sayıda kişi FETÖ/PDY ile bağlantıları olduğu şüphesiyle 23/8/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

16. Soruşturma kapsamında gözaltına alınanların beyanlarına ve istihbarata dayalı çalışmalar neticesinde elde edilen bilgilere dayalı olarak FETÖ/PDY"nin Dinar ilçesindeki esnaf yapılanmasının mütevelli heyeti içerisinde bulunduğu iddia edilen başvurucu; 24/8/2016 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla kollukta verdiği ifadesinde FETÖ/PDY"nin sohbet isimli bazı toplantılarına katıldığını, genellikle katıldığı toplantıların kandil günlerinde özel bir yurtta düzenlenen dinî içerikli programlar olduğunu, kendi evinde de birkaç kez sohbet toplantısı düzenlendiğini, dinî duygularla içerisinde bulunduğu bu yapılanmanın terör örgütü olduğunu bilmediğini belirterek kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmemiştir.

17. Başvurucu, müdafiinin de hazır bulunduğu 25/8/2016 tarihli savcılık ifadesinde de kollukta verdiği beyanı tekrar ederek terör örgütü üyesi olduğuna yönelik suçlamaları reddetmiştir.

18. Soruşturma kapsamında 25/8/2016 tarihinde tutuklanan başvurucu, Dinar T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur.

19. Soruşturma sonucunda Dinar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan soruşturma dosyası, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmiştir.

20. Başsavcılığın 18/4/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.

21. İddianamede FETÖ/PDY"nin Dinar ilçesindeki esnaf yapılanması hakkında detaylı açıklamalara yer verildikten sonra başvurucunun hukuki durumuna özgü değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda iddianamede M.D., A.T., M.Ü., B.U., İ.D., S.A., A.S., Y.K. ve K.Ö. isimli tanıkların beyanlarına ve diğer delillere göre başvurucunun FETÖ/PDY"nin Dinar ilçesindeki esnaf mütevellisi içerisinde bulunduğu iddia edilmiştir.

22. İddianamede ayrıca, başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu tespit edilen Dinar Köylere Hizmet Götürme Derneği ve Dinar Sanayici ve İş Adamları Yardımlaşma Derneğinin Yönetim Kurullarında görev aldığı, FETÖ/PDY"nin finansal kuruluşu olan Bank Asyada hesabının bulunduğu, sosyal medya hesabından 4/12/2012 tarihinde "Allah"ın izniyle okuyan felç olmaz" başlıklı Fetullah Gülen"e ilişkin bir video paylaştığı, aynı sosyal medya hesabından 26/11/2013 tarihinde ise "dershaneler bizim her şeyimiz" şeklinde örgüt lehine paylaşım yaptığı ve FETÖ/PDY"nin yayın organlarından olan Sızıntı dergisi ile Zaman gazetesine abone olduğu iddia edilmiştir.

23. Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamanın 25/4/2017 tarihli ilk celsesinde başvurucu, müdafiinin de hazır bulunmasıyla savunma yapmıştır. Başvurucu, Mahkeme önündeki savunmasında özetle atılı suçları kabul etmemiştir.

24. Yargılamanın 4/7/2017 tarihli ikinci celsesinde başvurucu müdafii dosyada başvurucunun mahkȗmiyetine yeterli delil bulunmadığını belirterek başvurucunun FETÖ/PDY"nin Dinar ilçe yapılanmasının organize ettiği sohbetlere katıldığına ilişkin tespite, dernek üyeliklerine ve sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu paylaşımlara ilişkin karşı argümanlarını Mahkemeye sunmuştur.

25. Mahkemenin 4/7/2017 tarihli kararı ile başvurucu hakkında atılı suçtan 8 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Kararda, ceza tayin edilirken örgütün niteliği ve yaşanan darbe teşebbüsü süreci dikkate alınarak başvurucuya alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verildiği belirtilmiştir. Gerekçeli kararda ayrıca FETÖ/PDY hakkında genel bilgilere yer verildikten sonra başvurucunun Dinar ilçe yapılanmasının esnaf mütevellisi içerisinde bulunduğu, örgüte finansal destek sağlanması amacıyla organize edilen örgütsel toplantılara katıldığı, bu toplantılarda burs ve kurban parası adı altında para toplanması suretiyle örgüte kaynak sağladığının anlaşıldığı ifade edilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"[S]anık Mehmet Yılmaz" ın FETÖ/ PDY silahlı terör örgütünün Dinar ilçe yapılanması içerisinde Esnaf mütevellisi içinde yer aldığı, ünitenin oluşturulmasında etkin bir rol oynadığı, örgüt yöneticilerinin kayıtsız şartsız talimatları doğrultusunda hareket ettiği, Devletin Milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum ve gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı bulunduğu değerlendirilen örgüte müzahir derneklere üyeliğinin bulunduğu, örgütün finans ayağını oluşturan Bank Asya" da hesabının bulunduğu ve bu hesabı aktif olarak kullandığı, örgütün medya ayağını oluşturan Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine aboneliklerinin bulunduğu, örgüt ideolojisinin aşılanması, örgüte eleman kazandırılması ve örgüte finansal destek sağlanması amacıyla periyodik aralıklarla yapılan örgütsel toplantılara katıldığı, bu toplantılarda burs, himmet, kurban parası adı altında paralar toplandığı, toplanan yardım paralarının elden alındığı, herhangi bir kayıt tutulmadığı, kendisinin de bu kapsamda destek olduğu, bu itibarla silahlı terör örgütü olduğu kesinleşmiş yargı kararıyla da tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütüne üye olduğu, sanık savunmalarında atılı suçlamaları reddetmiş ise de; alınan savunma ve beyanlar, dinlenen tanık anlatımları, dosyadaki mevcut delil durumu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik bu savunmalarına itibar edilemeyeceği (...) dikkate alındığına sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği değerlendirilmiştir."

26. Başvurucu 27/7/2017 tarihli istinaf dilekçesinde silahlı terör örgütü üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak ve somut delil bulunmadığını, bazı dinî toplantılara katılmış olmasının atılı suçu işlediğine dair delil kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, örgüt üyeliği suçunun unsurlarının olayda mevcut olmadığını, ticari faaliyetleri kapsamında üye olduğu derneklerde aktif bir rol üstlenmemiş olmasına ve bu dernekler kendi kararlarına dayalı olarak 2015 yılında kapatılmış olmasına rağmen dernek üyeliğinin delil olarak hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, sosyal medya paylaşımlarının kendisi tarafından yapılmadığını ileri sürerek karara karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Başvurucu, istinaf dilekçesinde ayrıca kolluk ifadesinde kendisi ile birlikte dinî sohbetlere katıldıklarını bildiği bazı kişilerin isimlerini vermiş olmasına rağmen hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin tatbik edilmemesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

27. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına karar vermiştir. Buna göre 5/12/2017 tarihinde yapılan duruşmada başvurucu müdafii hazır bulunmuştur.

28. Başvurucunun ceza infaz kurumu aracılığı ile gönderdiği savunma dilekçesi 5/12/2017 tarihli duruşmada okunmuştur. Başvurucu; savunmasında özetle mevcut kanunlarla kurulan derneğe üye olmanın suç olmadığını, dinî hassasiyeti nedeniyle kandil programlarına sevap kazanmak amacıyla birkaç kez katıldığını, katıldığı programlarda Kur"an ve Hadis okunarak ibadetin öneminin anlatıldığını, suç unsuru olabilecek hiçbir hususun yaşanmadığını ileri sürmüştür.

29. Yargılama sonucunda Daire, Mahkemece alt sınırdan uzaklaşılarak ceza belirlenirken ilgili mevzuatta geçen hükümlerin tekrarı niteliğinde soyut ifadelerin gerekçe olarak belirtildiği ve bu konuda dosya kapsamına uygun gerekçe gösterilmediği; toplantılara katıldığını beyan eden, duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranış ve kişilik özelliği bulunmayan [başvurucu] hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerekirken, yeterli gerekçe gösterilmeden bu hükümlerin uygulanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Mahkemenin 4/7/2017 tarihli kararının kaldırılmasına ve başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına 5/12/2017 tarihinde karar vermiştir.

30. Dairenin 5/12/2017 tarihli gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:

"[S]anığın özellikle haklarında FETÖ soruşturması yürütülen örgüt üyeleriyle irtibatının olması, örgütün bağının arttırılması, örgüt ideolojisinin aşılanmasın, örgüte eleman kazandırılması, örgüte finansal destek sağlanması amacıyla düzenlenen örgütsel toplantılara 2006 yılından beri sürekli olarak katılması, hatta bu örgütsel toplantıların bir kısmının da evinde yapılmasına olanak sağlaması, terör örgütünün nihai amacının ortaya çıktığı herkes tarafından bilinen 17/25 Aralık 2013 tarihinden sonra da yapılan toplantılara katılmaya devam etmesi dikkate alındığında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olduğu kuşkusuzdur."

31. Başvurucu, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek karara karşı 19/1/2018 tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunmuştur.

32. Yargıtay 16. Ceza Dairesince 25/6/2018 tarihinde hüküm düzeltilerek onanmıştır.

33. Başvurucu, nihai karardan müddetnamenin tebliğ edildiği 25/10/2018 tarihinde haberdar olduğunu beyan ederek 23/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

34. Mahkemenin 27/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

35. Başvurucu, silahlı terör örgütü üyeliği suçunun unsurlarının olayda mevcut olmadığını ve atılı suça ilişkin içtihatlar dikkate alınmaksızın mahkȗmiyet kararı verildiğini belirterek eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

36. Bakanlık görüşünde; adil yargılanma hakkı kapsamında çeşitli ihlal iddialarında bulunan başvurucunun bu iddialarını yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmediği, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunmadığı belirtilerek olağan denetim mekanizmaları önünde ileri sürülmeyen iddialar bakımından başvurunun kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu ifade edilmiştir.

37. Görüş yazısında; başvurucunun şikâyetlerinin esas itibarıyla yargılamanın sonucuna, delillerin değerlendirilmesine, hukuk kurallarının yorumuna ve uygulanmasına ilişkin olduğu; bu kapsamda derece mahkemesince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun ve kullanılan takdir yetkisinin sebeplerinin makul bir şekilde gerekçelendirildiği, bu gerekçenin oluşturulmasında derece mahkemesinin açıkça keyfî bir şekilde davrandığına işaret eden bir hususun bulunmadığı belirtilmiştir.

38. Bakanlık görüşünde ayrıca adil yargılanma hakkının bireylere dava sonucunda verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verdiği, bu bağlamda somut başvuruda iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında yeterli bilgiye sahip olan başvurucunun yargılama aşamasının tamamında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkarak yargılamaya konu olaya ilişkin kendi anlatımını mahkemeye sunabildiği belirtilerek başvurucuya "silahların eşitliği" ilkesine uygun olarak kendi delillerini sunma konusunda uygun imkânların tanındığı ifade edilmiştir.

39. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanında başvuru dilekçesinde yer alan iddialarını tekrar etmiştir.

2. Değerlendirme

40. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, delillerin değerlendirilmesinde hata yapıldığına ve yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkindir. Başvurucu adil yargılanma hakkı dışında herhangi bir temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiği şikâyetinde de bulunmamıştır. Bu nedenle başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

41. Başvuru konusu olayda, FETÖ/PDY"nin Dinar ilçesindeki yapılanması kapsamında esnaf mütevelli heyeti içerisinde bulunduğu anlaşılan başvurucu silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkȗm edilmiştir.

42. Başvurucu hakkında kurulan mahkȗmiyet hükmü -diğer delillerin yanı sıra- başvurucunun FETÖ/PDY tarafından düzenlenen sohbet isimli toplantılara katıldığına ve örgüte müzahir bazı derneklerde üyeliğinin bulunduğuna ilişkin tespite dayandırılmıştır.

43. Terör örgütüne üye olma suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini engelleme amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin Birdal [GK], B. No: 2014/15440,22/5/2019, §§ 60, 61).

44. Öte yandan, bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir. Dolayısıyla başvurucular hakkında isnat edilen terör örgütü üyesi olma suçunun sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; Yılmaz Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45). Bundan başka bir ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas itibarıyla Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk ceza muhakemesi hukuku uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).

45. Somut olayda derece mahkemelerince yapılan yargılamada başvurucunun FETÖ/PDY"nin esnaf mütevellisi isimli oluşumunun içinde bulunduğuna ve örgütün ideolojisinin aşılanması, örgüte eleman kazandırılması ve örgüte finansal destek sağlanması amacıyla düzenlenen örgütsel toplantılara 2006 yılından beri sürekli olarak katıldığına dair tanık beyanları, özellikle haklarında FETÖ/PDY soruşturması yürütülen örgüt üyeleriyle irtibatının bulunduğuna ilişkin tespit ile dosya kapsamındaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle karar verilmiştir (bkz. §§ 25, 28). Ayrıca başvurucunun anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyet hükmünde delil olarak kullanıldığı yönünde de bir iddiası bulunmamaktadır.

46. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

47. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup derece mahkemesi kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

48. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

49. Başvurucu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından 15/7/2016 tarihinden sonra özel olarak yetkilendirilen mahkemece yargılanmasının doğal hâkim ilkesini ihlal ettiğini; tutuklu olarak bulunduğu ceza infaz kurumunda avukatı ile yaptığı görüşmelerin kayıt altına alınması ve savunma için gerekli zamanın tanınmaması nedenleriyle savunma hakkının kısıtlandığını; tahkikatın genişletilmesi ve tanık dinlenmesi taleplerinin karşılanmadığını, hükme esas alınan delillerin tamamının 17/12/2013 ve 25/12/2013 tarihli olaylardan öncesine dayanması nedeniyle bu delillerin suça konu edilmemesi gerektiği hâlde aksi yönde değerlendirme yapılmasının suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

50. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).

51. Somut olayda başvurucunun; ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiaları yargılama sürecinde dile getirmediği, bu iddialarına ilişkin bilgi veya belge sunmadığı ve böylece başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği anlaşılmaktadır.

52. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1.Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 27/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara