Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-282 Esas 2011/288 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2-282
Karar No: 2011/288

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-282 Esas 2011/288 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/2-282 E.  ,  2011/288 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2008/53482
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KUŞADASI 2. Asliye Ceza
    Günü : 29.11.2007
    Sayısı : 366-569

    Elektrik hırsızlığı suçundan sanık İ. Ö.’in 5237 sayılı TCY"nın 142/1-f, 168, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 4.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve 450 Lira vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine ilişkin, Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.11.2007 gün ve 366-569 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 04.07.2011 gün ve 54218-15285 sayı ile;
    “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CYY’nın 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı ‘kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama’ koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
    Katılan kurum vekilinin duruşmalara katılmadığı ve sadece katılma istemini içeren dilekçeyi verdiği anlaşıldığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince katılan kurum lehine dilekçe yazma ücreti yerine maktu vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiilerinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince istem gibi bozulmasına, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
    450 TL vekâlet ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine ilişkin kısmın hükümden çıkarılmasına ve 120 TL dilekçe yazma ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye ödenmesine karar verilmek suretiyle,
    Diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 26.08.2011 gün ve 53482 sayı ile;
    “İtiraza konu Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2007 gün, 2006/366 esas ve 2007/569 karar sayılı dosyası incelendiğinde;
    Sanığın elektrik hırsızlığı suçuna ilişkin olarak yargılandığı, mahkemece suçun sübutuna ilişkin delillerin yasaya uygun biçimde toplandığı, sanığın ilgili suçu işlediği kanısına ulaşıldığı ve mahkûmiyetlerine karar verildiği,
    Katılan kurumun yakınma dilekçesini vekili aracılığıyla verdiği, yine vekil aracılığıyla katılma isteminde bulunduğu, kurum adına tebligatların da vekile yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    Burada, katılan kurum adına davayı takip eden bir vekilin varlığı ile bu vekille ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre katılan lehine bir ücrete hükmedilmesi konusunda tartışma bulunmamaktadır. Ancak tartışılması gereken konu, katılan lehine takdir edilecek bu ücretin dilekçe yazma ücreti mi yoksa maktu vekâlet ücreti mi olacağı noktasındadır.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda örneğin yaş küçüklüğü gibi özel bir nedenin varlığı durumları ayrık tutulmak kaydıyla, yakınan ya da katılan vekilinin duruşmalarda bizzat hazır bulunacağına ilişkin zorlayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun yanında katılan ya da yakınanın, vekilini duruşmalara girmeye zorlaması konusunda da mevzuatta herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
    Buna karşın; yargılamanın mahkûmiyetle sonuçlanması durumunda, kamu davasına katılmış olan gerçek ya da tüzel kişiler lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret katılan vekilinin değil, doğrudan kendisini vekille temsil ettiren katılanın hak ettiği bir yargılama gideri olarak yasal düzenleme altına alınmıştır. Burada katılanın; zorlayıcı bir hüküm ya da başka geçerli bir yasal dayanak da bulunmadığı halde, vekilinin duruşmalara girmemesi gerekçe gösterilerek bu haktan mahrum bırakılması hukuken himaye edilemez. Bu nedenle katılan yararına maktu vekâlet ücreti yerine dilekçe yazma ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin görüş ve bu görüşe dayanılarak verilen bozma kararı hukuka aykırıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendi¬rilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; vekili duruşmalara iştirak etmeyen katılan lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine mi, yoksa dilekçe yazım ücretine mi hükmedilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Av. Zafer Üstün"ün 15.02.2006 tarihinde müşteki vekili olarak Kuşadası C.Başsavcılığına şikâyet dilekçesi verdiği, kamu davasının açılmasından sonra duruşma gününün kendisine 18.05.2006 tarihinde tebliğ edildiği, 11.09.2006 tarihinde dilekçe ile davaya katılma isteminde bulunduğu, yargılama aşamasında yapılan oturumlara katılmadığı, yokluğunda verilen gerekçeli kararın da kendisine 25.12.2007 tarihinde tebliğ edildiği, ancak hükmü temyiz etmediği anlaşılmaktadır.
    Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddenin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Hukuki yardımın ne şekilde yerine getirileceği maddede sayılmamış ve tarafların aralarında yapacakları anlaşmaya bırakılmıştır.
    Avukatlık Yasasının 168. maddesi uyarınca hazırlanıp 13.12.2006 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve yerel mahkemenin karar tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Ceza davalarında ücret” başlıklı 13/1. maddesindeki; “Kamu davasına katılma üzerine, mahkûmiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir” şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkûm olması halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümüne göre vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmelidir. Katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi için ceza davasının mahkûmiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira tarifeye göre hükmedilmesi gereken vekâlet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini vekil ile temsil ettirmesinin bir sonucudur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün 167-194 ile 14.06.2005 gün 66-65 sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Katılan, elektrik hırsızlığı suçundan sanığın mahkûmiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece katılan lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle Özel Dairece, katılan vekilinin duruşmaları takip etmediği gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün; “450 TL vekâlet ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine ilişkin kısmın hükümden çıkarılmasına ve 120 TL dilekçe yazma ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye ödenmesine karar verilmek suretiyle” düzeltilerek onanmasına karar verilmesi yerinde değildir.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 04.07.2011 gün ve 54218-15285 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Usul ve yasaya uygun bulunan Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2007 gün ve 366-569 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara