Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-364 Esas 2011/287 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2-364
Karar No: 2011/287

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-364 Esas 2011/287 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık A.G., hırsızlık suçundan 2 yıl hapis cezası almış ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Aynı davada katılan Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş, ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz ederek, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ceza Genel Kurulu da, katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine karar vermiştir. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanabilir: 5237 sayılı TCY’nın 142/1-f ve 58. maddeleri, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ceza davalarında katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Ceza Genel Kurulu         2011/2-364 E.  ,  2011/287 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2008/90722
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ÖDEMİŞ 1. Asliye Ceza
    Günü : 13.12.2007
    Sayısı : 481-430

    Hırsızlık suçundan sanık A.G.’nün 5237 sayılı TCY’nın 142/1-f maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında aynı Yasanın 58. maddesinin 6 ve 7. fıkraları uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, hak yoksunluğuna ve vekalet ücretine ilişkin, Ödemiş 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2007 gün ve 481-430 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 13.09.2011 gün ve 55933-33544 sayı ile;
    “1- Sanık müdafii tarafından kaçak bedelinin ödendiğine ilişkin Vakıflar Bankasının 06.03.2007 tarihli dekontunun sunulması karşısında; katılan kurumdan kaçak bedelinin ödenip ödenmediği sorulup araştırıldıktan sonra ödenmiş olduğunun anlaşılması halinde 5237 sayılı TCK"nın 168/2. maddesinin uygulanması olanağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2- Katılan kurum vekilinin oturumlarda hazır bulunmadığı, sadece katılma istemini içeren dilekçeyi mahkemeye verdiğinin anlaşılması karşısında; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre dilekçe yazım ücreti yerine yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmolunması” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.10.2011 gün ve 90722 sayı ile;
    “…Yargılamanın mahkumiyetle sonuçlanması durumunda, kamu davasına katılmış olan gerçek ya da tüzel kişiler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret katılan vekilinin değil, doğrudan kendisini vekille temsil ettiren katılanın hak ettiği bir yargılama gideri olarak yasal düzenleme altına alınmıştır. Burada katılanın; zorlayıcı bir hüküm ya da başka geçerli bir yasal dayanak da bulunmadığı halde, vekilinin duruşmalara girmemesi gerekçe gösterilerek bu haktan mahrum bırakılması hukuken himaye edilemez. Bu nedenle katılan yararına maktu vekalet ücreti yerine dilekçe yazma ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin görüş ve bu görüşe dayanılarak verilen bozma kararı hukuka aykırıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma ilamından 2 nolu bölümün çıkartılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; vekili duruşmalara iştirak etmeyen katılan idare lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücretine mi, yoksa dilekçe yazım ücretine mi hükmedilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    09.10.2006 tarihinde düzenlenen duruşmaya hazırlık tutanağı ile verilen karar uyarınca, 25.01.2007 günü yapılacak ilk duruşmanın, 26.10.2006 tarihinde Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne tebliğ edildiği,
    Şikayetçi vekilinin 10.11.2006 havale tarihli dilekçe ile davaya katılma isteminde bulunması üzerine, yerel mahkemece 25.01.2007 günü yapılan ve Av. B. A.’in hazır olmadığı oturumda, Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. İdaresinin katılma isteminin kabulüne karar verildiği,
    Katılan vekilinin yargılama boyunca yapılan oturumlara katılmadığı, yokluğunda verilen kararın da katılan vekiline 21.01.2008 tarihinde tebliğ edildiği, katılan vekilince temyiz edilmeyen, hükmün süresinde sanık müdafii tarafından temyiz edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 167-194 sayılı kararında açıklandığı üzere; birisi Avukatlık Sözleşmesinden kaynaklanan, diğeri ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen olmak üzere ikiye ayrılan “avukatlık ücreti”, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddenin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Hukuki yardımın ne şekilde yerine getirileceği maddede sayılmamış ve tarafların aralarında yapacakları anlaşmaya bırakılmıştır.
    Avukatlık Yasasının 168. maddesi uyarınca hazırlanıp 13.12.2007 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve yerel mahkemenin karar tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Ceza davalarında ücret” başlıklı 13/1. maddesindeki; “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir” şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkûm olması halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümüne göre vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmelidir.
    Katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için, ceza davasının mahkumiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira, tarifeye göre hükmedilmesi gereken vekalet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini vekil ile temsil ettirmesinin bir sonucudur.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Katılan Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. elektrik hırsızlığı suçundan sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle Özel Dairenin, “dilekçe yazım ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmolunması” gerekçesine dayalı olan 2 nolu bozma nedeni yerinde değildir.
    Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire kararından 2 nolu bozma nedeninin çıkartılmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 13.09.2011 gün ve 55933-33544 sayılı bozma kararından 2 nolu bozma nedeninin ÇIKARTILMASINA,
    3- Diğer bozma nedeni hakkında gereği için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

     

     

    Hemen Ara