Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/8-276 Esas 2011/284 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/8-276
Karar No: 2011/284

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/8-276 Esas 2011/284 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık S.T., ruhsatsız bir silah bulundurmaktan dolayı 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Ancak, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, suça ilişkin cezanın üst sınırının 2 yıl olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmemesi nedeniyle kararı bozmuştur. Ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanığın suçu 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrasında düzenlenen suç yerine 13/3. maddesi uyarınca işlediği gerekçesiyle itirazda bulunmuştur. Ceza Genel Kurulu, sanığın eyleminin 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu yerine 13/3. maddesi uyarınca suç teşkil ettiğini ve dosyanın görevsizlik kararı verilerek alt dereceli mahkemeye gönderilmesinin yasal olmadığını belirtmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçunun 13/1. ve 13/3. maddeleri, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 10, 11 ve
Ceza Genel Kurulu         2011/8-276 E.  ,  2011/284 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2007/174899
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ADIYAMAN 1. Asliye Ceza
    Günü : 09.05.2007
    Sayısı : 391-352

    6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık S. T.’ın anılan Yasanın 13/3. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Adıyaman 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2007 gün ve 391-352 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.06.2011 gün ve 4171-5000 sayı ile;
    “Sanığın evinde bulundurduğu suça konu ruhsatsız silahla ilgili suça ilişkin 6136 sayılı Kanunun 13/3. madde ve fıkrasındaki hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırının 2 yıl olması karşısında, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 10. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görevsiz asliye ceza Mahkemesince yargılamaya devamla karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.07.2011 gün ve 174899 sayı ile;
    “5271 sayılı CMK.nun ‘Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi’ başlıklı 225. maddesinde.
    (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
    (2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
    Hükmü getirilmiştir.
    Anılan hüküm uyarınca mahkeme iddianamedeki eylem tanımı ile bağlı olup, sevk ile bağlı değildir.
    Yasal düzenlemeye göre somut olay değerlendirildiğinde;
    Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.06.2006 gün ve 2006/2656 soruşturma, 2006/835 esas sayılı iddianamede, suça konu tabancanın sanık tarafından iki gün önce eve getirildiği belirtildiği gibi, bu eylem tanımına uygun olarak da, sevk maddesi 6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrası gösterilmiştir.
    Adıyaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.07.2006 tarihli iddianamenin kabulü kararı ile kovuşturma safhasına geçilmiş, yapılan yargılama sonunda tüm dosya içeriğinin yanı sıra, özellikle tanık F.T.."ın ‘suça konu tabancanın sanık tarafından iki gün önce eve getirildiğine’ ilişkin 04.04.2006 tarihli hazırlık anlatımına dayanılarak sanık hakkında 6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Türk Lirası adli para cezasına hükmolunmuştur.
    İddianamedeki eylem tanımı ve mahkemenin kabulü suça konu silahın sanık tarafından taşındığı olup, eyleme yönelik yaptırımı düzenleyen yasal düzenleme 6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasıdır. Anılan fıkradaki hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırının 3 yıl olması nedeniyle, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 10, 11 ve 12. maddeleri uyarınca görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
    Suça konu tabancayı taşıdığı anlaşılan sanık hakkında 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası yerine, aynı maddenin 3. fıkrasına aykırılıktan kurulması yanlışlığı sulh ceza mahkemesini görevli kılmaz.
    Bu nedenle, Yüksek Dairenin 6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kalan suçta, sulh ceza mahkemesinin görevli olduğuna dair düşüncesinde isabet görülmediği” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın incelenmek üzere özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
    TÜRK MİLLETİ ADIN
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılan sanık hakkında, eylemin aynı maddenin 3. fıkrasında yazılı suçu oluştuğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilmesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir
    İncelenen dosya içeriğinden;
    İddianamede olayın “olayda kullanılan tabancanın, şüpheliye ait olduğu, intihar eden bayanın şüphelinin gayri resmi eşi olduğu, şüphelinin annesi F.T.’ın 04.04.2006 tarih, saat 02.20 de polise verdiği ifadesinde, suça konu tabancayı intihar olayından iki gün önce oğlu olan şüphelinin eve getirdiğini beyan ettiği” şeklinde anlatıldığı, sevk maddesinin 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası olarak gösterildiği,
    Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmediği, tanık F. T.’ın da duruşmada, hazırlık beyanından döndüğü ve silahı eve kimin getirdiğini bilmediğini ifade ettiği,
    Yapılan yargılama sonucunda sanığın 6136 sayılı Yasanın 13/3. madde ve fıkrasından cezalandırılmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    5235 sayılı Yasanın 10 ve 11. maddelerinde sulh ceza ve asliye ceza mahkemelerinin görevleri belirlenmiş olup, ilgili maddeler,
    “Sulh Ceza Mahkemesinin görevi,
    Madde 10 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adlî para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adlî para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi içindedir.
    Asliye Ceza Mahkemesinin görevi,
    Madde 11 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır” şeklindedir.
    5271 sayılı CYY’nın 6. maddesinde ise mahkemelerin görevsizlik kararı veremeyeceği hâl belirlenmiştir.
    Buna göre; “Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez” hükmü getirilmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun 09.10.2007 gün ve 44-200 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CYY’nın 170. maddesi gereğince kamu davası açma görevi Cumhuriyet savcısına aittir. İddianame konusu fiilin, iddia¬namede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması, diğer bir deyişle suçun hukuki nitelendirmesinin değişmesi ve değişen bu niteliğin mahkemenin veya alt dereceli mahkemenin görev alanında yer alan bir suçu oluşturması halinde, mahkemece 5271 sayılı Yasanın 226. maddesi uyarınca sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınmak suretiyle aynı Yasanın 223. maddesinde belirtilen hüküm veya hükümlerin verilmesi, değişen niteliğin mahkemenin görevini aşması halinde ise, Yasanın 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
    Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın eşinin suç tarihinde ruhsatsız silah ile intihar etmesi üzerine başlatılan soruşturmada sanığın annesi tanık F. T.’ın silahın şüpheli tarafından olaydan iki gün önce eve getirildiğinin ifade edilmesi üzerine sanık hakkında 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi 5271 sayılı CYY’nın 6. maddesinin açık hükmü karşısında, işin esasına giren Asliye Ceza Mahkemesince sanığın eyleminin 6136 sayılı Yasanın 13/3. madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle dosyanın görevsizlik kararı verilerek alt dereceli Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine de yasal olanak bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.06.2011 gün ve 4171-5000 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın esastan incelenmek üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesi için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    .

    Hemen Ara