Esas No: 2011/7
Karar No: 2011/85
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2011/7 Esas 2011/85 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2011/7 E. , 2011/85 K.- 4857 SAYILI İŞ KANUNU UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASINA KARŞI AÇILAN DAVANIN, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI HK.
- KABAHATLER KANUNU (5326) Madde 31
- BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (6111) Madde 79
- TEMEL CEZA KANUNLARINA UYUM AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA VE DİĞER BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (5728) Madde 578
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 27
- İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 15
- KABAHATLER KANUNU (5326) Madde 27
- İŞ KANUNU (4857) Madde 101
- İŞ KANUNU (4857) Madde 108
- İŞ KANUNU (4857) Madde 30
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : T.F.S. Ürt. Dğt. San ve Tic A.Ş. Vekili : Av. A.M.K. Davalı : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Vekili : Av. A.A. O L A Y : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Bilecik İl Müdürlüğü’nün 31/08/2007 tarih ve 294988 sayılı işlemi ile, Davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30.maddesine göre özürlü ve eski hükümlü işçi çalıştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle, 108. maddesine dayanılarak 101. maddesine göre idari para cezası verilmiştir. Davacı vekili, para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur. SÖĞÜT SULH CEZA MAHKEMESİ: 23.01.2008 gün ve E: 2007/161 D.İş sayı ile,5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 3.maddesinde: "(Değişik madde: 06/12/2006 - 5560 S.K.31.md) (1) Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." hükmünün yer aldığı; 4857 sayılı İş Kanununun İdari Para Cezalarının Uygulanmasına İlişkin Hususlar başlıklı 108.maddesinin II. fıkrasında: "Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur." hükmüne yer verildiği; anılan Yasa hükümlerinin değerlendirilmesinden; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin ancak diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanabileceği buna karşın 4857 sayılı İş Kanunda ise para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlenerek, bu Kanuna göre verilen para cezalarına karşı gidilecek kanun yolunun belirtildiğinin anlaşıldığı; dava dosyasının incelenmesinden; bakılan davanın, davacının, 4857 sayılı İş Kanununun 30.maddesine göre özürlü ve hükümlü işçi çalıştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle aynı Kanununun 108.maddesine dayanılarak 101 .maddesi uyarınca toplam 68.902- YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31.08.2007 gün ve 294988 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmakta olup; dava konusu uyuşmazlığın yukarıda yer verilen Yasa hükümleri uyarınca idare mahkemesince çözümlenmesi gerektiğinden, dava konusu işlemi tesis eden idarenin bulunduğu Bilecik İlinin bağlı olduğu görevli ve yetkili Eskişehir İdare Mahkemesinde dava açılması gerekirken Mahkemelerinde açılan bu davanın görev yönünden inceleme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir. Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır. ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ: 21.03.2008 gün E:2008/194, K: 2008/405 sayı ile; 4857 sayılı İş Yasasının 108. maddesi, "Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 inci maddedeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci madde kapsamındaki idari para cezaları ise, doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir. / Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur." haliyle yürürlükte iken, 8.2.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"unun 578. maddesi (öö bendi) ile, yukarıda yer verilen maddenin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı; buna göre, 4857 sayılı Yasa"nın 108. maddesinin ikinci fıkrasında, bu Kanuna göre verilecek idari para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüş iken, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile İş Kanununun 108. maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, böylece, anılan Kanuna göre verilecek para cezalarına karşı hangi yargı yoluna başvurulacağını açıkça öngören yasal düzenlemenin ortadan kaldırılmış olduğu; öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 2. maddesinde, Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı belirtilmiş, 3. (6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa"nın 31. maddesi ile değişik) maddesinde, "(1) Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır" denilmiş, 16. maddesinde kabahatler karşılığında idari tedbir ve idari para cezası yaptırımlarının uygulanacağı belirtilmiş; 17. maddesinde idari para cezasının hesaplanması ve tahsiline ilişkin esaslar sayıldıktan sonra 27. maddesinde idari para cezasına karşı kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabileceğinin hükme bağlanmış bulunulduğu; 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5326 sayılı Kanunun 3. maddesinde değişiklik yapan düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu"nun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağının anlaşıldığı, diğer bir ifadeyle, idari para cezalarına karşı açılacak davalarda, görevli mahkeme kural olarak idari para cezasının verilmesine dayanak alınan kanunda açıkça görevli mahkeme olarak idare mahkemesi gösterilmiş ise idare mahkemesi, kanunda bu konuda bir hüküm yoksa "genel kanun" olan Kabahatler Kanunu"nun 27"nci maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesi olduğunun belirtildiği; görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağının, bilinen bir genel hukuk ilkesi olduğu; davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceğinin açık olduğu, ancak yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararının verilemeyeceği; incelenen uyuşmazlıkta, idari para cezasına ilişkin görevli mahkemeyi belirleyen yasa kuralının değiştirildiği ve yeni düzenleme 8.2.2008 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 4857 sayılı Yasa"nın 30,101 ve 108. maddelerine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan İtirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin (Sulh Ceza Mahkemesi) görevli olduğunda kuşku bulunmadığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar Danıştay 10.Dairesinin 14.4.2010 gün ve E:2008/4973, K:2010/2814 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 02.05.2011 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece adli yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, 4857 sayılı Kanun’a göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 108. maddesinin 2. fıkrasında, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken, 8.2.2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 578. maddesinin öö bendi ile, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun’un 108 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış; anılan madde 15.5.2008 tarihli 5763 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle, “Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır” şeklinde değiştirilmiş; madde hükmü 26.5.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş; son olarak maddenin ikinci cümlesi, 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 79.maddesiyle “101 inci ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu il müdürü tarafından; birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlere uygulanacak idari para cezası ise işyerlerinin merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il müdürünce verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir.” şeklinde değiştirilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Söğüt Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 23.01.2008 gün ve E: 2007/161 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.05.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.