Esas No: 2011/1-200
Karar No: 2011/263
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-200 Esas 2011/263 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2011/220643
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 11. Ağır Ceza
Günü : 29.04.2009
Sayısı : 46-88
Sanık S. A.’ın 4422 sayılı Yasaya aykırılık suçundan beraatine, kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 38/1. maddesi aracılığıyla 82/1-h ve 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis, 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan anılan Yasanın 13/1 ve 765 sayılı TCY’nın 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 343 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, 5271 sayılı CYY’nın 250. maddesinde sayılan suçlara bakmakla özel görevli İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.04.2009 gün ve 46-88 sayılı kasten öldürme suçundan re’sen temyize tabi hükmün, sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.10.2010 gün ve 83-7060 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 15.07.2011 gün ve 220643 sayı ile;
“Sanık S..A..hakkında çıkar amaçlı örgüt üyesi olmak, nitelikli öldürme suçuna azmettirme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından kamu davası açıldığı, yasa gereği yargılamanın CMK’nun 250. maddesi ile görevli olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince bakıldığı ve karar verildiği anlaşılmıştır. Kararda adı geçen sanık hakkında çıkar amaçlı örgüte üye olmak ve katılma suçundan beraat kararı verildiği diğer suçlardan hüküm kurul¬duğu görülmüştür. Verilen beraat kararı aleyhine temyize gelinmediğinden kesinleşmiştir.
Diğer suçlar hakkında verilen kararın sanık savunmanının ve re’sen temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından incelenerek onama kararı ile sonuçlandırılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 23.02.2010 tarihinde bu konu ile ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu üzerine verilen 2009/111 esas ve 2010/38 karar sayılı kararda özetle: Özel görevli mahkemelerin bakmakla görevli olduğu suçlarla ilgili olarak beraat kararı verilmesi halinde bu mahkemelerin yetki ve görev kapsamının genişletileceği, savunma hakkının kısıtlanmış olacağı belirtilmiştir.
Çıkar amaçlı örgüt kurma suçundan verilen beraat kararı kesinleşip görevsizlik kararı verildiğinde usulü anlamda sorun yaratmayacağından; sanığın görevli mahkemelerde yargılanmasının lehe olduğu, lehe olan itirazlarda CYY’nın 308. maddesi uyarınca süre aranmayacağı” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün 5271 sayılı CYY’nın 252/2-g maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek sanık hakkında hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 5271 sayılı CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Ağır Ceza Mahkemelerince yargılama yapılarak anılan maddede sayılan suçlardan beraat kararı verilen hallerde, madde kapsamına girmeyen diğer suçlardan dolayı (somut olayda, kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık) yargılamaya devamla hüküm kurulmasının olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanıklar S.A., Y.A., M.Z., S. T., L.P., H.A., Y. A., H. Ç., H.P. Ç., R. P., R. Koksal, Ç. A., B. P. ve B.G. haklarında çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, suç delillerini gizleme, genel güvenliği tehlikeye sokma ve kasten öldürme suçlarından kamu davası açıldığı,
Yargılama sırasında sanık S.A.hakkındaki davanın sanığın yakalanamaması nedeniyle ana dosyadan (2007/327 esas nolu) tefrik edilerek başka bir esasa (2009/46) kaydedildiği,
Sanık S.A.dışındaki sanıkların yapılan yargılamaları sonucunda İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince 03.11.2008 gün ve 327-288 sayılı ile;
Sanıkların 4422 sayılı Yasaya aykırılık suçundan beraatlerine,
Sanık Y. A.’ın yağma suçunu kolaylaştırmak maksadıyla T. E., M.V. Ü.ve Servet K.ı öldürme, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan mahkumiyetine,
Sanıklar L.P. ile S. T.k’un T.E."nu öldürme ve yağma suçlarından mahkumiyetlerine,
Sanık M. Z.’ün S. K."ı öldürme, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, suç delillerini yok etme ve yangın çıkarmak suretiyle genel güvenliği tehlikeye sokma suçlarından mahkumiyetine,
Sanık Y.A.’ın S. K."ı öldürme ve yağma suçlarından mahkumiyetine,
Sanık R. K.’ın yağma suçundan mahkumiyetine,
Sanıklar H.A., H. P. Ç. ile R. P."ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyetlerine,
Sanıklar R., H. P.ve H. A.’ın yağma suçundan beraatlerine,
Sanık Y. A.’ın kasten öldürme suçundan beraatine,
Sanık M.Z.’ün kasten öldürme, yağma ve suç delillerini yok etme suçlarından beraatine,
S. T.’un kasten öldürme suçundan beraatine,
Sanık Y. A.’ın yağma suçundan beraatine karar verildiği, kasten öldürme suçları yönünden re’sen temyize tabi olan hükmün C.savcısı, sanıklar müdafiileri ve katılan vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.12.2010 gün ve 5256-8398 sayı ile;
“1- Sanık Y. A.’ın maktul T.E.’nu nitelikli öldürmek ve nitelikli yağma, maktul M.V.Ü.’yi nitelikli öldürmek, maktul S. K.’ı nitelikli öldürmek ve nitelikli yağma, 6136 sayılı Kanuna muhalefet, mağdurlar S., T., T. ve K. T.’i alıkoymak suçlarından, sanık L. P.’ün maktul T.E.’nu nitelikli öldürmek ve nitelikli yağma suçlarından, sanık S. T.. hakkında maktul T.E.’nu nitelikli öldürmek ve nitelikli yağma suçlarından, sanık M. Z.’ün maktul S.K.’ı nitelikli yağma, mağdurlar S., T., T. ve K. T.’i alıkoymak, kasten yangın çıkartmak suretiyle genel güvenliğin tehlikeye düşürülmesi ve suç delillerini yok etmek suçlarından, sanık Y..’ın maktul S. K.’ı nitelikli yağma suçundan, sanık R. K.’ın maktul S.K.’ı nitelikli yağma suçundan, sanıklar H. A., H. P. Ç. ve R P.’ın mağdurlar S., T., T..ve K. T.’i alıkoymak suçlarından kurulan hükümlerin onanmasına,
2- Sanıklar M. Z.ve Y. A. hakkında maktul S. K.’ı nitelikli öldürmek suçundan, sanıklar Y. A., H. A., H. P. Ç., R.P. ve M.Z. hakkında mağdurlar S., T., T. ve T. Ç.’yi yağma suçundan kurulan beraat hükümlerinin dosya kapsamı itibarıyla sanıkların mahkumiyeti gerekirken beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Sanıklar hakkında çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik aleyhe temyizin bulunmadığı,
Tefrik edilen ve inceleme konusu olan (2009/46) dosyada ise; sanık S. A.’ın 4422 sayılı Yasaya aykırılık suçundan beraatine, nitelikli kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasa aykırılık suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, 4422 sayılı Yasaya aykırılık suçuna yönelik aleyhe temyiz isteminin bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY’nın “Görevsizlik kararı verilemeyecek hâl” başlıklı 6. maddesinde;
“Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez” hükmüne,
“Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesinde;
(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır” hükmüne,
“Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesinde;
“(1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir” hükmüne
“Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesinde;
(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur” hükmüne,
“Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde;
“(1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir” hükmüne,
“Bazı suçlara ilişkin muhakame” bölümde yer alan “Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi” başlıklı 250 maddesinde;
“(1) Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç),
Dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür…” hükmüne,
5271 sayılı CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerin kovuşturma usulünü belirleyen “kovuşturma” başlıklı 252. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde ise “Bu Kanunun 6 ncı maddesi, 250 nci madde kapsamına giren suçlara bakan ağır ceza mahkemeleri hakkında uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı CYY’nın 250. maddesinde, bu madde kapsamına giren suçların kovuşturmasının, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilen ve yargı yetkisi birden fazla ili kapsayan Ağır Ceza Mahkemelerince yapılacağı belirtilmiş, maddenin 1. fıkrasında, mahkemenin görev alanındaki suçlar sınırlı olarak belirtilmiş, Yasanın 251. maddesinde soruşturma, 252. maddesinde ise kovuşturma ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Bu genel düzenleme yanında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 3. maddesinde terör suçları, 4. maddesinde ise terör amacı ile işlenen suçlar tanımlanmak suretiyle bu suçlara da 5271 sayılı CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulmuş Ağır Ceza Mahkemelerince bakılacağı anılan Yasanın 9. maddesinde hüküm altına alınmış, ayrıca bir kısım Özel Yasalarda da, bu mahkemenin görev alanında yer alan suçlarla ilgili düzen¬lemelere yer verilmiştir. Anılan bu normlar uyarınca belirtilen suçların yargılamalarının, özel ve sınırlı görevli Ağır Ceza Mahkemesince yapılıp sonlandırılması zorunlu olup, bu konuda herhangi bir ayrıksı düşünce de bulunmamaktadır.
CYY’nın 250. maddesinde sayılan suçlarla birlikte işlenen araç suçlar, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve bu mahkemelerin görev alanında bulunan suçların kanıtını ve dayanağını oluşturan suçlardan açılacak davalara dahi zorunlu bağlantı nedeniyle, CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerce bakılması zorunludur.
CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanında bulunan suçlarla eylemsel bağ bulunan davaların hem kısa zamanda bitirilmesi, hem de aynı sanık veya eylemle ilgili kanıtların bir arada toplanıp, bir bütün halinde değerlendirilmesi ve somut gerçeğin en doğru şekilde ortaya çıkarılmasının başka yolu da yoktur.
Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinin iddianame ile açılan davada iddianameyi kabul ederek, görevsizlikle gönderilen dosyada karşı görevsizlik kararı vermeyerek veya merci tayini yoluyla Yargıtay 5. Ceza Dairesince görevlendirilerek başladığı yargılama faaliyetinde delilleri toplayıp, eylemlerin nitelendirmesini yaparak yargılamayı tamamlaması ve tüm suçlar yönünden davayı sonuçlandırması gerekir. Bu kabul, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasamızın 141/4 ile davaların makul bir süre içerisinde bitirilmesi gerektiğini vurgulayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddeleri uyarınca dava ekonomisi, adalet dağıtımında istikrar ve çabukluk sağlanması esaslarının bir sonucudur. Anılan uygulama Özel Görevli Mahkemelerin görevlerinin kanunla sınırlandırılmış olması ilkesine de aykırılık oluşturmaz.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.02.1990 gün ve 372-10 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Diğer taraftan, bir kısım ayrıksı düzenlemeler nedeniyle Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülebilir ise de; Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinin görev alınan giren suçtan beraat hükmünün verildiği âna kadar sanıkların aynı usulle yargılanması, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararı sonrasında genel mahkemelerce yenilenecek usul işlemleri ve devam edecek olan yargılama süreci nedeniyle yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamaması sonucunu ortaya çıkaracaktır. Tüm kanıtları toplayan ve değerlendiren CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Ağır Ceza Mahkem¬esince yargılamanın sonuçlandırılması davaların en hızlı ve doğru şekilde bitirilmesini sağlayacağı gibi bu durum savunma hakkını sınırlayan bir sonuç da doğurmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında suç işlemek için örgüt kurma suçundan açılan kamu davasında, yüklenen suçun sabit olmaması nedeniyle sanığın bu suçtan beraatine, araç suç niteliğinde olan ve bağlantı nedeniyle CYY’nın 250. maddesi uyarınca kurulan Ağır Ceza Mahkemesine hitaben düzenlenen iddianamede yer alan kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçtan beraat kararı verdiği hükümde, görev alanına girmeyen kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından da yargılamayı sonuçlandırıp mahkumiyet kararı vermesinde dava ekonomisi, adalet dağıtımında istikrar ve çabukluk sağlanması, davaların en hızlı ve doğru şekilde bitirilmesi ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda, usul ve yasaya aykırılık olmayıp, yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece onanmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanmayan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi O. K..; “Sanık hakkında iddianame ile 4422 sayılı Yasanın 1/1 (1.Cümle)-2, 6136 sayılı Yasanın 13/1.maddesi uyarınca cezalandırılması için dava açılmış, Yargılama sonunda 4422 sayılı Yasanın 1/1. (1.Cümle)- 2. maddeleri uyarınca açılan dava nedeniyle beraat, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan da mahkumiyet kararı verilmiş, Dairece de verilen kararın onanması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı özetle ‘özel görevli mahkemelerin bakmakla görevli olduğu suçlarla ilgili olarak beraat kararı verilmesi halinde bu mahkemelerin yetkili ve görevi kapsamının genişletileceği, savunma hakkının kısıtlanmış olacağı görüşüyle onama kararına itiraz etmiştir.
5271 sayılı Yasanın 6. maddesinde ‘Duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez’ dendiği halde aynı Kanunun 252/1-g bendinde ‘Bu Kanunun 6. maddesi 250. madde kapsamına giren suçlara bakan ağır ceza mahkemeleri hakkında uygulanmaz’ denmektedir. Görüldüğü üzere bırakın özel yetkili mahkeme görevine giren bir suçla, göreve girmeyen bir suç hakkında karar vermeyi, özel yetkili mahkemenin görevindeki bir suçun hukuki niteliği değişse dahi özel yetkili mahkemelerce karar verilemez. Dosyanın görevsizlik kararı ile görevli mahkemeye gönderilme zorunluluğu vardır. Dava uzamasın gibi gerekçelerle özel yetkili mahkeme sonuçlandırsın demek açıkça hukuka aykırı işlem yapmaktır ki böyle bir uygulama hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. İzah edilen gerekçe karşısında CMK.nun 250. madde de belirtilmeyen suçların özel yetkili mahkemede görülmesi mümkün değildir. CMK.nun 251. maddeye göre özel yetkili mahkemenin görevine giren suçlarda soruşturma usulü farklıdır. 252. madde 1/a bendine göre ‘Bu suçlar acele işlerden sayılır ve bunlarla ilgili davalara adli tatilde de bakılır’ Yine tutukluluk ve gözaltı süreleri farklıdır. Dolayısıyla 250. madde kapsamında bulunan suçların özel yetkili mahkemede görülmesi savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Nitekim 3005 sayılı suçüstü hükümleri kaldırılmadan önce adli tatilde görülebilen suçlarla adli tatilde görülmeyen suçların muhakemesinin birlikte yapılamayacağı istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarındandır. Nitekim C.G.K. 04.03.2008 gün ve 2008/44 sayılı kararında da benzer bir olayda 5271 sayılı Yasanın 252/1-g bendi gereğince görevsizlik kararı verilmesi gerektiğine hükmetmesi de görüşümüzü doğrulamaktadır.
Belirtilen nedenlerle itirazın kabulü yerine yargının hızlandırılması gibi hukuka uygun olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesine dair çoğunluk kararına katılmıyorum” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve diğer sekiz Genel Kurul Üyesi ise; “Kasten öldürme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmediğinin kabul edilmiş olması karşısında, 5271 sayılı CYY’nın 252/1-g maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, duruşmaya devamla bu suçlardan sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsiz ve yasaya aykırıdır” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2011 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.