Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-252 Esas 2011/260 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/4-252
Karar No: 2011/260

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-252 Esas 2011/260 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/4-252 E.  ,  2011/260 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2007/85979
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ANAMUR Asliye Ceza
    Günü : 05.12.2006
    Sayısı : 94-538

    Silahla tehdit suçundan sanık A.D..’nin 765 sayılı TCY’nın 191/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.980 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve erteli cezasının aynen infazına ilişkin, Anamur Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.12.2006 gün ve 94-538 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 27.06.2011 gün ve 10675-9026 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 16.08.2011 gün ve 85979 sayı ile;
    “Sanık A. D.hakkında tehdit suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, mahkemece sanık hakkında suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK ile suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK hükümleri lehe kanun belirlenmesi yönünden karşılaştırılmış ve yapılan değerlendirme sonunda 765 sayılı TCK.nun sanığın daha lehinde olduğu belirlenerek sanığın 765 sayılı TCK.nun 91/2, 59, 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 1980 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Lehe olan kanunun belirlenip uygulanmasında blok uygulama yapılması kuralı uyarınca adli sicil kaydında geçen ilam yönünden 765 sayılı TCK.nun 95/2. maddesinin koşullarının oluştuğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Sorun, mahkemece koşulları oluşan erteli mahkûmiyetle ilgili olarak aynen çektirme kararı verip veremeyeceğine ilişkindir.
    765 sayılı TCK.nun 95/2. maddesi uyarınca verilen aynen çektirilme kararları, hükmün sonucundan kaynaklanan dolaylı bir sonuç olup aslında infaz hukukuna ilişkindir. Bu nedenle, yargısal kararlarda, 765 sayılı TCK.nun yürürlükte bulunduğu dönemde ikinci hükmü veren mahkeme tarafından aynen çektirme kararı verilebileceği gibi, erteli cezaya hükmeden mahkemeye ihbarda bulunmakla da yetinilebileceği kabul edilmiştir. 5237 sayılı TCK.nun yürürlüğe girmesinden sonra ise aynı Kanunun 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, erteli cezanın aynen infaz edilip edilemeyeceği, lehe olan kanun ve sanığın lehine olan diğer düzenlemelerin belirlenip uygulanmasını gerektiren uyarlama yargılamasına muhtaçtır. Dolayısıyla ilk hükmü veren mahkemeyi bağlayıcı yönde karar verilmesi sonucunu doğuran erteli cezanın aynen çektirilmesi yerine hükmü veren mahkemeye ihbarda bulunulması ile yetinilmesi gerekir. Somut olayda sanık A.D."nin adli sicil kaydında yer alan erteli mahkûmiyet kararının aynen çektirilmesine karar veren yerel mahkeme hükmünün onanmasında isabet bulunmamaktadır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünden aynen infaza ilişkin kısmın çıkartılarak yerine "erteli ilamının aynen çektirilip çektirilmeyeceği hususunda mahkemesine ihbarda bulunulmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın silahla tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda suçun sübutunda bir uyuşmazlık bulunmayıp, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; erteli para cezasından ibaret mahkûmiyeti bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içinde incelemeye konu dosyadaki suçu işlemesi nedeniyle, mahkemesine ihbarda bulunulmasının mı, yoksa erteli cezasının 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına mı karar verilmesinin isabetli olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Sanığın Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 25.06.2002 gün ve 234-80 sayılı kararıyla, 765 sayılı TCY’nın 452/2, 457/1, 51/2, 59, 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve 6. maddeleri uyarınca 1.262.308.320 Lira ağır para cezasına mahkûm edildiği bu hükmün 13.09.2002 tarihinde kesinleştiği, incelemeye konu dosyadaki tehdit suçunun ise 20.02.2004 tarihinde işlendiği anlaşılmaktadır.
    765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesinde; “...Cürüm ile mahkûm olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya hapis cezasına mahkûm olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur” şeklinde getirilen düzenlemeye göre, hükmolunan cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, sanığın kesinleşmiş olmak koşuluyla hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden bir cezaya veya hapis cezasına mahkûm olması halinde aynen infazına karar verilmesi gerekmektedir. Deneme süresi içinde işlenen suçun 5237 sayılı TCY"nın yürürlüğe girmesinden sonra işlenmiş olmasının bir önemi olmadığı gibi, ertesi cezanın hapis veya para cezası olmasının da bir önemi bulunmamaktadır.
    765 sayılı TCY"nın yürürlükte olduğu dönemde, TCY"nın 95/2. maddesinde açık bir düzenlemenin olmaması nedeniyle, aynen infaza ilişkin kararın deneme süresi içinde işlenen suçtan mahkumiyet hükmü kuran mahkeme tarafından mı verilmesi gerektiği, yoksa ertelenmiş hükmü veren mahkemeye ihbarda mı bulunulması gerektiği tartışmalara ve yargısal kararlara konu olmuş, bu konuda istikrarlı bir uygulama yerleşmemiştir.
    Ceza Genel Kurulunun 18.05.1987 gün ve 616-277 sayılı kararında, deneme süresinde işlenen suçtan dolayı hüküm kuran mahkemenin ertelenmiş cezanın aynen infazına karar vermemesi ve bu konuda 1412 sayılı CYUY"nın 402. maddesi uyarınca karar alınması gerektiği kararlaştırılmış, buna karşın 03.04.1989 gün ve 73-129 sayılı kararında ise, deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı kurulan mahkumiyet kararı ile birlikte koşulları oluştuğu takdirde tecilin düşmesine de karar verilmesi gerektiği kabul edilmiş, deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı kurulan mahkumiyet kararı ile birlikte aynen infaza karar verildiği takdirde her iki hükmün de temyiz yasa yoluna tabi olacağı ve bu suretle de uygulamada birliğin sağlanacağı ve yanılgıların önleneceği belirtilmiştir.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için konunun uyarlama yargılaması açısından da ele alınması gerekmektedir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.06.2011 gün ve 60-126 ile 120-127 sayılı kararlarıyla; tekerrür uygulaması açısından 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca erteli cezayı içeren mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak, sonradan yürürlüğe giren Yasa hükümleri uyarınca uyarlama yapılıp yapılmadığının araştırılması ve yapılmamış ise mahkemesince uyarlama yapılmasının sağlanmasının gerekip gerekmediği tartışılmış ve belirtilen araştırmanın hüküm kesinleştikten sonra infaz aşamasında yapılmasının olanaklı olduğu ve Cumhuriyet savcılığınca tekerrüre esas alınan ilam ile ilgili gerektiğinde uyarlama yapılmasının mahkemesinden istenebileceği kabul edilmiştir.
    Buna göre, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmiş bulunan bir hükmün, deneme süresi içinde işlenen ikinci suç nedeniyle 765 sayılı TCY"nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilebilmesi için erteli cezaya ilişkin mahkumiyet hükmünün uyarlama yargılamasına konu edilip edilmediğinin araştırılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü kuran mahkemece erteli cezanın aynen infazına karar verilmesinden sonra bile erteli cezayı içeren hükmün uyarlama yargılamasına konu edilmesi olanaklı olduğundan herhangi bir hak kaybı da söz konusu olmayacaktır. Aksinin kabulü, yani erteli geçmiş hükümlülüğün uyarlama yargılamasının sonucunun beklenmesi halinde, yargılamaların gereksiz yere uzayacağı ve bunun sonucunda da zamanaşımına uğrayabileceğinden, erteli geçmiş hükümlülüğü olan ve olmayan sanıklar arasında yargılama sürecine ilişkin olarak adaletsizlikler oluşabilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Erteli para cezasından ibaret mahkûmiyeti bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içinde incelemeye konu dosyadaki suçu işlemesi nedeniyle, mahkemesine ihbarda bulunulması yerine, erteli cezanın 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara