Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7-208 Esas 2011/245 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/7-208
Karar No: 2011/245

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7-208 Esas 2011/245 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık H.Ç., bandrolsüz CD satmak suçundan yargılanmıştır. Ancak, yapılan aramanın hukuka uygun olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, delillerin geçerli kabul edilemeyeceği ve başka yasal delil olmadığı için sanığın beraat etmesi gerektiği kararına varılmıştır. Sonrasında yapılan incelemede ise suçun işlendiği tarih ile dava zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. Kararda 5101 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı Yasa'nın 81/9-1-b ve 765 sayılı TCY'nın 59. maddeleri belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulu         2011/7-208 E.  ,  2011/245 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2007/278593
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ANKARA Fikri ve Sınai Haklar Ceza
    Günü : 27.06.2007
    Sayısı : 237-352

    Bandrolsüz eser satmak suçundan sanık H. Ç."ın hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5101 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı Yasanın 81/9-1-b ve 765 sayılı TCY"nın 59. maddeleri uyarınca 41.666.666.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve emanete kayıtlı eşyaların zoralımına ilişkin, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2004 gün ve 425-609 sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 19.03.2007 gün ve 7953-1748 sayı ile;
    “Sanığın işyerinde yapılan aramada 29 adet bandrolsüz CD ele geçmiştir.
    Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 29.11.2005 gün ve 144-150 sayılı kararında da belirtildiği gibi soruşturma ve kovuşturma işlemleri gerçekleştirildikleri tarihte yürürlükte bulunan usul kurallarına uygun olmalıdır.
    Olayımızda arama işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın arama ile ilgili 97. maddesinde ‘Aramaya karar vermek salahiyeti hakimindir. Ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet müddeiumumileri ve müddeiumumilerin muavini sıfatıyla emirlerini icraya memur olan zabıta memurları arama yapabilirler’ hükmü bulunmaktadır.
    Bu yasal düzenlemeye göre arama esas itibariyle ancak hâkim kararıyla mümkündür. Cumhuriyet savcıları ile onun yardımcıları sıfatıyla emirlerini yerine getirmekle görevli kolluğun arama emri yetkisi istisnaidir. Bu yetkinin kullanılabilmesi için ön şart olarak, gecikmesinde sakınca bulunan halin gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Gecikmesinde sakınca bulunduğundan söz edebilmek için ise, ilgili merciin hâkime başvurup, karar aldıktan sonra tedbiri (aramayı) uygulamak istemesi halinde, o tedbirin (aramanın) uygulanamaz duruma düşmesi ya da uygulanması halinde dahi beklenen faydanın elde edilememesi söz konusu olmalıdır.
    Somut olayımızda ise, sanığın işyerinde arama yapılmadan önce hâkim kararı alınmamıştır. Öte yandan kolluk tarafından düzenlenen tutanaklarda gecikmesinde sakınca bulunan bir halden de söz edilmemiştir.
    Dolayısıyla Cumhuriyet savcısı ve kolluğun arama konusundaki istisnai yetkisinin doğabilmesi için yasal koşullar oluşmadan gerçekleştirilen bu arama işleminin hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
    Hukuka aykırı olarak yapılmış bir arama sonucu elde edilen deliller de, suç tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 254. maddesindeki ‘soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz’ hükmü gereğince mahkemece geçerli bir delil olarak gözetilemeyeceğinden ve sanık aleyhine mahkumiyeti gerektirecek başkaca da yasal delil bulunmadığından bu nedenlerle beraat kararı verilmesi gerekirken, usulsüz arama sonucu elde edilmiş delillere dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmadan sonra yargılama yapan Ankara Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince 27.06.2007 gün ve 237-352 sayı ile direnilerek, ilk hükümdeki gibi karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 25.05.2009 gün ve 278593 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesiyle, Özel Daireye, Özel Daire tarafından da 02.06.2011 gün ve 10420-7622 sayı ile direnme hükmü olduğundan bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın iş yerinde 02.05.2004 tarihinde yapılmış olan aramanın hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu öncelikle değerlendirilecektir.
    İnceleme konusu somut olayda;
    Sanığa yüklenen suçun cezası, 5846 sayılı Yasanın 5101 sayılı Yasanın 24. maddesi ile değişik ve hüküm tarihi itibariyle de yürürlükte bulunan 81. maddesinin 9. fıkrasının 1-b bendinde 2 yıldan 4 yıla kadar hapis veya ağır para cezası veya zararın ağırlığına göre her iki cezanın birlikte hükmolunması olarak saptanmıştır. Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı yönünden lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli zamanaşımı 5 yıl, 104/2 maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili zamanaşımı 7 yıl 6 ay olup, suçun işlendiği 02.05.2004 tarihi ile incelemenin yapıldığı 06.12.2011 tarihi arasında kesintili zamanaşımının dolduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ve bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
    Emanette kayıtlı CD"ler hakkında yerel mahkeme tarafından her zaman bir karar verilmesi olanaklı görüldüğünden, Ceza Genel Kurulunda bu hususa dair bir değerlendirme yapılmamıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Ankara Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 27.06.2007 gün ve 237-352 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    2- Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık H..Ç...hakkında bandrolsüz eser satmak suçundan açılmış olan kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    3- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2011 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteğe uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

    .

    Hemen Ara