Esas No: 2011/6-153
Karar No: 2011/243
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-153 Esas 2011/243 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2011/142843
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : SAMSUN 4. Asliye Ceza
Günü : 25.04.2007
Sayısı : 108-253
Sanık D.S.in mala zarar verme suçundan 5237 sayılı TCY"nın 151/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında aynı Yasanın 53 ve 58. maddelerinin uygulanmasına ilişkin, Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.04.2007 gün ve 108-253 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.09.2008 gün ve 20644-15999 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 13.06.2011 gün ve 142843 sayı ile;
“Yargıtay Yüksek 6. Ceza Dairesi ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında gerek tebliğnamenin düzenlendiği gerekse kararın verildiği aşamada herhangi bir uyuşmazlık mevcut olmamasına karşın sanık tarafından 04.11.2008 tarihinde verilen ve içerik itibariyle itiraz mahiyetinde olan dilekçeyle; olayın müştekisinin 10.12.2007 havale tarihli ve içerik itibariyle her ne kadar sanık hakkında yargılama sırasında katılan sıfatıyla sanıktan şikayetçi olmuş ise de, mahkemece hüküm verildikten sonra zararının tamamının sanık tarafından karşılandığı ve sanık hakkında şikayetinden vazgeçtiğini belirten beyanını içeren dilekçesinin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin temyiz incelemesi sırasında dikkate alınmadığını belirtmiştir. Müşteki tarafından sanık hakkında şikayetçi olmadığını ve tüm zararının karşılandığını belirten bu dilekçe Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.09.2008 tarih ve 20644-15999 sayılı onama kararı verilmeden önce dosya içinde mevcut posta irsaliyesinden ve hakim havalesinden anlaşıldığı üzere Başsavcılığımıza gönderildiği halde sehven veya kaybolması neticesi dosya içerisine girmemiştir.
Şu durumda incelenmesi gereken ön sorunu sanık hakkında yerel mahkemece kurulan hükümde sanığın mala zarar verme suçuna ilişkin olarak ‘mala zarar verme’ suçunun şikayete tabii bulunması nedeniyle, müştekinin, karar Yargıtay 6. Ceza Dairesinin onama kararı verilip kesinleşmesinden önce verdiği ve sanık hakkında şikayetinden vazgeçtiği ve bütün zararının ödendiğine ilişkin dilekçesinin sanığın mala zarar verme suçu açısından doğuracağı hukuki sonuçlar ile ilgilidir.
…Sanık hakkında hırsızlık, mala zarar verme ve geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından açılan davada olayın müştekisi hazırlık aşamasında 22.12.2006 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği beyanında sanıktan şikayetçi olduğunu belirtmiş ve uzlaşmak istemediğini söylemiştir. Yine müşteki kovuşturma evresinde yargılama esnasında sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtmiştir. Mahkemece hüküm verildikten sonra ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin temyiz incelemesinden önce müşteki sanık hakkında şikayetinden vazgeçtiği ve bütün zararının ödendiğine ilişkin dilekçesini Başsavcılığımıza göndermiş ancak bu dilekçe temyiz incelemesinden sonra dosya içine girmiştir.
Mala zarar verme suçu açısından ilgili mevzuata göz atarsak; 5237 sayılı TCY:
Madde 151- (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
Madde 73- (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
(3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.
(5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.
(6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.
(7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.
(8) Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.
Sonuç olarak; sanığın işlemiş olduğu mala zarar verme suçu; suç tarihi olan 10.10.2006 tarihi itibariyle şikayete bağlı olup sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul etmesi halinde davayı düşürücü nitelikte olup; bu vazgeçme hüküm kesinleşmeden önce yapılması halinde yukarıda belirtildiği üzere davanın düşürülmesi neticesini doğuracaktır.
Olayımızda; müştekinin karar kesinleşmeden önce şikayetten vazgeçtiğine ilişkin hakim havaleli dilekçesi (dilekçenin aslı kaybolduğundan posta listesi ile gönderildiği belirlenmiş hakim havaleli fotokopisi dosyaya konulmuştur) ile Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.09.2008 tarih ve 20644 -15999 sayılı onama kararı verilmeden önce bildirmesi sonucu, bu durum mala zarar verme suçu açısından davanın düşürülmesini gerektirmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay"da bulunduğu aşamada katılan tarafından gönderilen şikayetten vazgeçme dilekçesi üzerine mala zarar verme suçu yönünden düşme kararı verilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
İşyerinin kepenk kilitleri kırılarak, alimünyum kapısı menteşelerinden çıkarılmak suretiyle işyeri içerisine girilip, bir miktar sigara, alkollü içecek ve parası çalınan ve kamu davasına katılan yakınanın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şikayetçi olduğunu belirttiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay"da bulunduğu aşamada cezaevinden 04.11.2008 ve 05.11.2008 tarihlerinde dilekçe gönderen sanığın, katılanın şikayetinden vazgeçtiğine ilişkin mahkemeye dilekçe verdiğini ve bu dilekçenin de kendisi
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay"da bulunduğu aşamada katılan tarafından gönderilen şikayetten vazgeçme dilekçesi üzerine mala zarar verme suçu yönünden düşme kararı verilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
İşyerinin kepenk kilitleri kırılarak, alimünyum kapısı menteşelerinden çıkarılmak suretiyle işyeri içerisine girilip, bir miktar sigara, alkollü içecek ve parası çalınan ve kamu davasına knin gönderdiği dilekçelerin ekinde olduğunu belirttiği, ancak katılan tarafından verildiği ileri sürülen, aslı bulunmayan ve üzerinde de hakim havalesi tarihi belli olmayan dilekçenin, dosyanın Özel Daire tarafından temyiz incelemesi yapıldığı sırada dosya içerisinde bulunmadığı, daha sonra dilekçenin fotokopisinin dosya içerisine konulduğu anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCY"nın “soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar” başlıklı 73. maddesinin 4. fıkrası; “Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz” hükmünü amir olup, fıkranın açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda, suçtan zarar görenin hükmün kesinleşmesine kadar şikayetten vazgeçmesi halinde kamu davasının düşmesine karar verilir.
Mala zarar verme suçunun basit şeklini düzenleyen 5237 sayılı TCY"nın 151. maddesinin birinci fıkrası ise, “(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde olup, fıkrada düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Her ne kadar hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilen mala zarar verme suçunun soruşturulması ve kovuşturulması için şikayet şartı aranmadığı ileri sürülebilir ise de, belirtilen hükmün yer aldığı 5237 sayılı TCY"nın 142. maddesinin 4. fıkrasının 19.12.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğinden, suç tarihinin 10.10.2006 olduğu somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
İşyerinin kepenk kilitleri kırılarak, alimünyum kapısı menteşelerinden çıkarılmak suretiyle işyerinin içerisinden hırsızlık yapılan katılanın, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay"da bulunduğu ve Özel Daire tarafından dosyanın incelenerek hükmün onandığı 23.09.2008 tarihinden önce, katılanın sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini belirtir dilekçesinin 10.12.2007 tarihinde Yargıtay ilgili Ceza Dairesine sunulmak üzere yerel mahkemeye verildiğinin ileri sürülmesi ve belirtilen dilekçenin fotokopisinin dosya içerisinde bulunması karşısında; şikayete bağlı mala zarar verme suçu yönünden katılanın şikayetten vazgeçmesine bağlı olarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi olasılığına binaen, dosya içerisinde fotokopisi bulunan dilekçenin katılan tarafından verilip verilmediğinin tespiti ve sonucuna göre değerlendirme yapılması zorunluluğu nedeniyle yerel mahkeme hükmünün mala zarar verme suçu yönünden bozulması gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan itirazın kabulü ile Özel Daire onama kararının mala zarar verme suçu yönünden kaldırılmasına, yerel mahakeme hükmünün mala zarar verme suçu yönünden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.09.2008 gün ve 20644-15999 sayılı onama kararının mala zarar verme suçu yönünden KALDIRILMASINA,
3- Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.04.2007 gün ve 108-253 sayılı hükmünün mala zarar verme suçu yönünden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.