Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1418 Esas 2022/1380 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1418
Karar No: 2022/1380
Karar Tarihi: 14.03.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1418 Esas 2022/1380 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/1418 E.  ,  2022/1380 K.

    "İçtihat Metni"

    İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İnşaat ve Gayrimenkul Yatırım San. Tic. A.Ş. vekillince duruşmalı asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilince duruşmasız temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 08.03.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan asıl davada davalı ve birleşen davada davacı vekil Avukat ... ile asıl davada davacı birleşen davada davalı .... Vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ... ve birleşen davada feri Müdahil ... vekili Avukat ...'un gelmiş olmalarıyla
    duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup asıl dava bakiye iş bedelinin tahsili ve geç ödeme nedeni ile sözleşmede kararlaştırılan cezanın tazmini, birleşen dava ise geç teslim nedeni ile ödenmesi gereken kira bedeli ile eksik iş bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı birleşen dosya davacısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince davalı birleşen doya davacısının, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık yapılan işin miktarı, işin anahtar teslimi olarak yapılıp yapılmayacağı, işin süresinde bitirilip bitirilmediği ve iş bedelinin zamanında ödenip ödenmediği konularından kaynaklanmaktadır. Davacı birleşen dosya davalısı; 45.645 m² imalat yapıldığını, yapılan işin “shell and core” sistemine göre yapılacağını, tamamlanma oranının %95,03 ve yapılan işler bedelinin 29.429.849,93 Euro olduğunu, taraflar arasında uyuşmazlık olmayan elektrik trafosu deplase işi bedeli ile toplam alacaklarının KDV dahil 29.429.849,93 Euro olduğunu, 17.207.769,42 Euro ödendiğini, bakiye 12.222.080,51 Euro alacakları ile davalının temerrüdü tarihi itibari ile sözleşmenin 14/son maddesi uyarınca hesaplanan 4.297.967,81 Euro ceza alacağının bulunduğunu ve şimdilik 50.000,00 Euro bakiye iş bedeli ile 4.297.967,81 Euro cezanın tahsilini talep etmiştir. Davalı birleşen dosya davacısı ise; taraflarca inşaat alnının 33.387,40 m² olarak belirlendiğini, sözleşmenin “anahtar teslimi” esasına göre yapıldığını bu nedenle yaptırılan tespitte tamamlanma oranının %75 olarak bulunduğunu, iş bedelinin 17.153.638,82 Euro olmasına rağmen 17.214.514,08 Euro ödeme yapıldığını, borçlarının bulunmadığını ayrıca inşaatın 27.20.2010 tarihinde teslim edilmesinin hüküm altına alındığını, dava tarihine kadar inşaatın teslim edilmemesi nedeni ile muaccel hale gelen 7.955.328,00 USD kira bedeli ile eksik işlerin ve bedellerinin tespit edilerek sözleşme fiyatını aşması halinde tahsilini talep etmiştir.
    Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “İşin Miktarı ve Fiyatı” başlıklı 5. maddesinde; işin üç bloktan oluştuğu, tahminen brüt 20.500 m² birinci sınıf inşaat yapım işi ve işin brüt m²’sinin 515,50 Euro+KDV olduğu, “İşin Miktarında Meydana Gelen Değişiklikler” başlıklı 7. maddesinde, projenin tatbikatı esasında ileride kottan dolayı veya sair nedenlerle çıkması muhtemel inşaat yüzölçümündeki artışların 5. maddedeki bedelle çarpılmak suretiyle işin bedeline ilave edileceği, “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 14/8. maddesinde, sözleşmenin feshedilmesi halinde işin yapılmış kısmının yerinde ölçüleceği ve “Kesin Kabul” başlıklı 16.2. maddesinde ise inşaatın anahtar teslimi şeklinde bitirileceği hüküm altına alınmıştır.
    Sözleşmenin 5. maddesi ve ek sözleşmenin 3. maddesinde işin m² fiyatı belirlenmiş olsa da m² hesabının nasıl ve ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme hüküm altına alınmamıştır. Sözleşmede, inşaat alanının ne şekilde hesaplanacağı, inşaat alanına nelerin dahil olup olmadığına dair bir bilgi bulunmadığı gibi yapılacak inşaat alanına dair net bir tanım ya da standart da belirtilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; İTÜ’den alınan rapor esas alınarak inşaat alanının tespitine yönelik tutarsızlıklara değinilmiş, daha sonra da Alman Standartları Ensititüsü (DIN), İSO ve İSO’nun Britanya uygulaması olan BSI ve Amerikan Standartı olan ASTM’nin ölçüm standartları baz alınarak inşaat alanı hesaplaması yapılmış ve bu hesaplama ile tespit edilen 43.321,02 m² iş miktarı hükme esas alınmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi ise; belediye başkanlığına verilen tadilat ruhsat başvurusunda belirtilen 33.387.40 m²’yi iş miktarı olarak benimsemiştir.
    İlk derece mahkemesince hükme esas alınan raporda; her ne kadar uluslararası standartlar baz alınmış olsa da ulusal mevzuat ve standartların bu uluslararası standartlar ile ne kadarının karşılandığı ve ne şekilde uyumlu olduğu anlaşılamamaktadır. Tadilat projesindeki inşaat alanı olan 33.387,40 m² ile İTÜ tarafından tespit edilen ve hükme esas alınan raporda da benimsenen 43.321,02 m² arasında 9.933,62 m² gibi bir fark olduğu görülmektedir. Dolayısıyla böyle bir farkın hangi mahallerden kaynaklandığı, inşaat alanına giren ve girmeyen mahallerin detaylı olarak ve tadilat projesi ile İTÜ raporu arasındaki farkları gösterir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nce raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, tadilat projesindeki inşaat alanı olan 33.387,40 m2’nin esas alınması hatalı olmuştur.
    Ayrıca sözleşmenin “İşin Miktarı ve Fiyatı” başlıklı 5. maddesinde; işin birinci sınıf inşaat yapım işi olduğu, “Kesin Kabul” başlıklı 16.2. maddesinde ise inşaatın anahtar teslimi şeklinde bitirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda; sözleşme anahtar teslimi esasına göre imzalanmış olup sözleşmenin ve taraf iradelerinin aksine sözleşmenin “shell and core” esaslı düzenlendiğinden bahisle tamamlanma oranının %95.03 olarak alınması da doğru olmamıştır.
    Ticari örf ve âdet; yazılı olmamakla birlikte, uzun zamandan beri istikrarlı bir şekilde uygulanan ve bunun sonucunda uyulması zorunlu olduğu konusunda ticari hayatta yaygın bir inancın yerleşmiş olduğu kurallar ' şeklinde tanımlanabilir. TTK’nın 1/2. maddesinde “Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta inşaat alanına nelerin dahil olduğu ve ne şekilde hesaplama yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığından TTK 1/ 2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; ilgili meslek odalarına müzekkere yazılarak söz konusu tadilat projelerine esas inşaat alanının ulusal mevzuat, standart ve normlara göre Türkiye’de nasıl belirlendiği ve hesaplandığı, Türkiyede’ki uygulamada inşaat alanına nelerin dahil olup olmadığının sorulup tespit edildikten sonra konusunda uzman teknik bilirkişilerden oluşturulacak yeni heyetten rapor alınarak, bu belirleme uyarınca davacı birleşen dosya davalısının sözleşme kapsamında yaptığı işin kaç m2 olduğu, mevcut tadilat projesi üzerinden hesaplanan değer ile mahkemece hükme esas alınan rapordaki değerin arasındaki farkın mahal mahal nereden kaynaklandığı, her iki sonuçtan farklı bir inşaat alanı bulunursa bunun detaylı ve diğer iki hesapla karşılaştırmalı dökümünün tespit edilerek Türkiyede’ki hesaplama yöntemine göre brüt inşaat alanının belirlenmesi, tespit edilen inşaat alanına göre işin zamanında yapılıp yapılmadığı ve davalı birleşen dosya davacısının ödemede temerrüde düşüp düşmediği, eksik iş olup olmadığı ve varsa giderim bedelinin de belirlenerek sonucuna göre asıl ve birleşen davalarda kazanılmış haklar da dikkate alınarak hüküm kurulmasından ibarettir.
    Açıklanan nedenlerle; sözleşmede inşaat alanı ve hesaplamasına dair bir hüküm olmamasına rağmen TTK 1/ 2. maddesince Türkiye’deki hesaplama yöntemi konusunda araştırma yapılmadan, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve sözleşmede açıkça sözleşmenin “anahtar teslimi” esasına göre yapıdığı hüküm altına alınmış olmasına rağmen tamamlanma oranının “shell and core” sistemine göre belirlenmesi nedeni ile eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 3.815,00’er TL duruşma vekalet ücretinin duruşmada vekille temsil olunan taraflardan karşılıklı alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, peşin alınan harcın talep halinde temyiz edenlere iadesine,
    6100 sayılı HMK 373. maddesi hükümleri gözetilerek dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’ne, karardan bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara