Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5.MD-202 Esas 2011/221 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/5.MD-202
Karar No: 2011/221

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5.MD-202 Esas 2011/221 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/5.MD-202 E.  ,  2011/221 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname: 2011/147139
    Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
    Mahkemesi : YARGITAY 5. Ceza Dairesi
    Günü : 13.04.2011
    Sayısı : 6-1

    Suç tarihinde Antalya Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanık M. K."in, icbar suretiyle irtikap suçuna teşebbüs ettiği iddiasıyla 5237 sayılı TCY’nın 250/1 ve 35. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, eylemin yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu oluşturduğu kabul edilerek, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını istemeyen sanığın, eylemine uyan 5237 sayılı TCY"nın 255/1, 35, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hakkında aynı Yasanın 51 ve 53/5. maddelerinin uygulanmasına ilişkin, Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 13.04.2011 gün ve 6-1 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istemli 06.07.2011 gün ve 147139 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin bir yasa kuralı bulunmadığından, 1412 sayılı CYUY’nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 318. maddesi uyarınca sanığın duruşmalı inceleme isteminin reddine karar verildikten sonra, dosya üzerinde yapılan incelemede:
    Sanığın, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın atılı suçu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğine göre;
    Halen Erzurum Cumhuriyet savcısı olan sanık M.K.’in suç tarihinde Antalya Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı,
    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2007 ve 13.11.2008 tarihli iş bölümü çizelgelerine göre sanık M. K."in Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin tek numaralı dosyalarının duruşmalarında iddia makamını temsil etmek, duruşmasız işlerde yazılı görüş bildirmek, 5. İcra Müdürlüğünün yıllık ve ara denetimlerini yapmak ve.....Noterliğin yıllık ve ara denetimlerini yapmakla görevlendirildiği,
    Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2009 gün ve 2008/534 esas, 2009/881 karar sayılı dosyasının incelenmesinden; sanıklar F.K.ve K.E."in Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 21.08.2008 tarihinde sorguları yapılarak resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle tutuklandıkları, haklarında Antalya C.Başsavcılığının 05.09.2008 gün ve 15064-8827 sayılı iddianamesi ile suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi ve sahtecilik suçlarından 5237 sayılı TCY"nın 165/1. maddesi uyarınca (5 kez), 204/1 ve 43/1. maddeleri uyarınca da (6 kez) cezalandırılması için Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılarak, Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/1786 nolu çift numaralı esasına kaydedildiği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 03.11.2008 gün ve 373 sayılı kararı ile 5. Asliye Ceza Mahkemesinin çift numaralı dosyalarının Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesine devredildiği, Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2008 günlü celsesinde bazı suçlar açısından kuvvetli suç şüphesinin ortadan kalkması gerekçe gösterilerek Hakim H.S.tarafından sanık K. E.’in tahliyesine, diğer sanık F. K.’ın ise tutukluluk halinin devamına karar verildiği, sanık F.müdafii Av. S. U."nun 08.05.2009 havale tarihli dilekçesi ile aynı sevk maddelerinden yargılanan sanıklardan birinin tahliye edilip diğerinin tutuklu kalmasının adalet duygusunu rencide edeceğinden bahisle tahliye talebinde bulunduğu, ancak 15.05.2005 tarihli celsede bu talebin reddedildiği, diğer sanık K. E..’in tanık A.A..ün beyanları da dikkate alınarak isnat edilen suçlarla ilgili olarak kuvvetli suç şüphesi oluştuğundan yeniden tutuklanmasına karar verildiği, sanık F. müdafii Av. S.U.’nun 02.07.2009 havale tarihli dilekçesi ile bir takım rüşvet iddiaları nedeniyle adalete olan güvenin sarsıldığını söyleyerek tahliye talebinde bulunduğu, 07.07.2009 tarihli celsede mahkeme Hakimi H. S."in, başka bir kamu görevlisinin adının da geçtiği, hakime yönelik rüşvet söylentisini duyduğunu ve durumu soruşturma makamına bildirdiğini ve kendisinin de bu iddia ile ilgili olarak tanık sıfatıyla dinlendiğinden bahisle davadan çekildiği, Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.07.2009 gün ve 2009/959 Değişik İş sayılı kararı ile çekilme talebi kabul edilerek, yargılamanın Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi tarafından sürdürülmesine karar verildiği, Mahkemenin 17.07.2009 gün ve 2008/534 esas, 2009/881 sayılı kararı ile sanıklar hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarından açılan davaların tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, sahtecilik suçundan açılan davalar yönünden ise 5237 sayılı TCY"nın 204/1, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis (6 kez) cezası ile cezalandırılmalarına ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği, dosyanın temyiz incelemesi için gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 26.10.2010 gün ve 4264/11842 sayılı kararı ile sanık F. hakkında sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinden beşinin onanmasına, birinin de bozulmasına karar verildiği,
    Antalya C.Başsavcılığınca 30.12.2008 tarihinde katılan E.K."ın, Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan eşi F.K.’la görüşmesine izin verildiği,
    Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun ziyaretçi defterine göre katılan E. K."ın tutuklu bulunan eşi F. K.’ı 30.12.2008 tarihinde ziyaret ettiği,
    Antalya 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.06.2009 gün ve 2009/26 değişik iş sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından gelen iletişimin tespiti (HTS) kayıtlarına göre 15.12.2008 ile 23.01.2009 tarihleri arasında M.K.. adına kayıtlı . . nolu numaradan E.K.ın kullandığı ..nolu numaranın (14) kez, aynı kişi adına kayıtlı .. nolu numaradan .. nolu numaranın (2) kez,.. nolu numaradan ..nolu numaranın bir kez arandığı, . nolu numarada. nolu numaraya (18), ..nolu numaradan . nolu numaraya (23).. nolu numaradan ..nolu numaraya (46), .nolu numaraya da (24) kez mesaj gönderildiği, . . nolu numaradan ..nolu numaranın 26.03.2009 tarihinde (1) kez arandığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan 02.06.2009 tarihli müfettiş anlatımında özetle; Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/534 esas sayılı dosyasında resmi evrakta sahtecilik suçundan tutuklu bulunan eşi F.K."ın Antalya"da ...servisi işlettiğini, yaklaşık 10 ay önce tutuklandığını, işletmenin başına kendisinin geçtiğini, aracının bakımı için servise ve daha sonra odasına gelen M. K."le o zaman tanıştığını, eşinin tutuklu olduğunu söylediğinde sanığın interneti açıp bazı kanun maddelerini gösterip cezasının ne kadar olduğunu söylediğini, İstanbul"dan tuttukları avukatın duruşmalara katılmayı ihmal etmesi üzerine kendisine telefon edip ne yapmaları gerektiğini sorduğunu, işyerine gelebileceğini söylediğini ve iş çıkışı servise geldiğini, duruşma dosyalarına bir kısım belgeleri koymasını öğütleyerek M.A. K. isimli bir avukata yönlendirdiğini, daha sonra bu kişiyi avukat olarak tutmadığını, hatırlayabildiği kadarıyla 2009 yılı Ocak ayının başlarında evde bulunduğu bir sırada sanık savcının kendisini tekrar arayarak buluşmak istediğini, hamileliğinin son zamanları olduğu için fazla dışarı çıkamadığını, daha sonra babasının çalıştığı taksi durağında buluşabileceğini söylediğini, babasının aracıyla taksi durağına geldiğini, aynı zamanda arabasıyla durağa gelen sanığın arabasına bindiğini, durakta çalışan diğer taksicilerin de bu durumu gördüklerini, sanığın araca babasının binmesine izin vermediğini, araçta kendisine yardımcı olabileceğini ve çocuğunun babasız doğmasını istemediğini söylediğini, bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra tekrar telefon açarak Değirmen isimli cafeye gelmesini istediğini, babasıyla gittiğini, sanığın da arabasıyla gelerek bir masaya oturduklarını, babasını başka bir masaya gönderip 100.000 TL istediğini, para karşılığında eşinin tahliyesini sağlayabileceğini ifade ettiğini, cevaben tek başına karar veremeyeceğini söyleyip, “kocama danışmam lazım” diye cevap verdiğini, sanığın kocasıyla görüşünü sağlamak için yanında cezaevi savcısını arayarak görüşme için izin almak istediğini, ancak savcının cezaevinde bulunması sebebiyle görüşemediğini, bunun üzerine “yarın bizzat kendin savcıdan izin al git görüş” dediğini, ertesi gün adliyeye gelip cezaevi savcısından bizzat yazılı izin alarak cezaevindeki eşiyle görüşmeye gittiğini, eşine sanıkla konuştuklarını aktardığını, eşinin bu teklifi kabul etmediğini, kendisine kalsa parayı ödemek istediğini, hatta sanığın aynı gün kendisine çek defteri olup olmadığını sorduğunu mevcut olduğunu söyleyince “çek de olur” dediğini, eşine “çek verelim” diye de söylediğini, ancak cezaevi idaresi izin vermediği için çekleri imzalatamadığını, eğer imzalatabilseydi çekleri vereceğini, yaklaşık bir ay kadar sonra telefonla yeniden aradığını, sağlığını sorup tekrar buluşmak istediğini, yeniden babasının taksi durağında buluştuklarını, yine araca babasını bindirmediğini ve bu kez de 100.000 Euro karşılığında yardımcı olabileceğini söylediğini, neden parayı artırdığını sorduğunda; cevaben eşinin cezasının çok olduğunu 15 ile 42 yıl arasında hapis cezası alabileceğini söylediğini, 100.000 Euro parası bulunmadığını ve ödeyemeyeceğini söyleyip arabadan indiğini, bu olaydan sonra kendisine “hallettim” şeklinde mesaj çektiğini, “neyi hallettiniz” diye karşılık verince “daha önce dediğiniz gibi” şeklinde cevap yazdığını, bu mesajlardan sonra uzunca bir süre görüşmediklerini, Nisan ayı gibi tekrar aradığını, yurt dışında olduğundan arayamadığını söyleyip doğum yapıp yapmadığını ve yardım edebileceği bir şey olup olmadığını sorduğunu, bir daha görüşmediklerini, sanığı anlattığı şekilde tanıdığını, kendisiyle bir husumeti bulunmadığını, konuşmaları sırasında sanığın “konuştuklarımızı kimseye hatta babana bile anlatma” diye uyardığını, kendisine parayı ne için istediğini sorduğunda cevap vermediğini, “hâkime mi vereceksin” dediğinde de hiçbir cevap vermediğini belirtmiş,
    12.06.2009 tarihli ek beyanında; sanığın “nakit yerine çek de olur” demesi üzerine görüş günü olmayan bir kış gününde Ceza İnfaz Kurumundan sorumlu Cumhuriyet savcısından almış olduğu izin kağıdıyla eşini ziyarete gittiğini, durumu eşine anlattığını, onun da cezaevi idaresine çek imzalama hususunda dilekçe yazdığını, bu dilekçede eşinin neden belirtmeden çek imzalamak istediğini bildirdiğini, cezaevi idaresinin eşinin çek imzalamasının mümkün olmadığını bildirmesi üzerine çekleri imzalatamadığını, sanık tarafından mesajların çekildiği 0 552 4606868 nolu telefonun eşinin ortağı bulunduğu Kanlıca İnşaat adlı şirket adına kayıtlı olduğunu, bu numarayı eşi cezaevine girdikten sonra 5-6 ay süreyle kullandığını, sözü edilen mesajların da bu numaraya çekildiğini dile getirmiş,
    Yargılama aşamasında talimatla alınan beyanında benzer anlatımlarda bulunarak sanıktan şikayetçi olmuştur.
    Tanık O. V.aşamalarda özetle; 2001 yılından bu yana Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürütmekte olduğunu, 10. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi H.. S..in bir gün odasına gelerek, bir konudan rahatsız olduğunu ve endişe duyduğunu söylemesi üzerine, anlatmasını istediğinde, kendi mahkemesinde görülmekte olan ve iki sanığın tutuklu olduğu bir dosyada, sanıklardan birini delil durumuna göre tahliye ettiğini, F. K. adındaki diğer sanığın ise tutukluluğunun devamına karar verdiğini, bu karardan sonra Cumhuriyet savcısı M.K."in odasına gelerek bir konuda görüşmek istediğini bildirdiğini, sanıklardan birinin tahliye olduğunu, diğer sanığın tahliye edilmemesinin sıkıntı oluşturabileceğini, ayrıca F. K. adındaki sanığın bir Yargıtay Üyesinin yakını olduğunu, kısaca bu sanığın tahliyesi yönünde tavassutta bulunduğunu, kendisinin de dosyanın delil durumunu kendisine izah ettiğini, ayrıca Av. S. U."nun vekalet alıp duruşmaya çıktığı bir celsede mahkemeyi zan altında bırakıcı bir kısım ifadeler kullandığını, tahliye hususunda çok ısrarcı davrandığını, duruşmadan sonra Av. S."in kendisine gelerek savcı M. K.in tahliye karşılığında tutuklu sanık F.K."ın eşi E. K."dan önce 100.000 TL sonra da 100.000 Euro istediğini, para verilmediği için tahliye edilmediği düşüncesine kapılmalarından dolayı gerek müvekkilinin gerek eşinin gerekse kendisinin endişeye kapıldığını söylediğini, kendisinin de H.beye hitaben “avukatla ve . hanımla görüşürüm, beyanlarına göre gereğini yaparız, siz hiçbir şey olmamış gibi işinize devam edin” dediğini, daha sonra Av. S.beyi aradığını, odasına geldiğini, Hâkim H.S."in anlattığı hususları doğruladığını, ayrıca savcı M. beyin telefonundan çekilen bir kısım mesaj kayıtlarının da E.K."ın kullandığı telefonda kayıtlı olduğunu söylediğini, daha sonra Avukat S."in kendisini arayarak “müvekkilim E..hanımı göndereyim mi” diye sorduğunu, bunun üzerine E.hanım ve babasının geldiğini, odasında E. ile görüştüğünü, E. hanımın özetle; eşinin tutuklu bulunduğu dosyada tahliye karşılığında savcı M. K."in önce 100.000 TL sonra 100.000 Euro istediğini, birkaç defa yüz yüze görüştüğünü, telefonuna mesajlar attığını, ödemenin çekle de yapılabileceğini söylemesi üzerine çek imzalatmak için cezaevine gittiğini, eşinin çeki imzalamayı kabul etmediğini, bu nedenle ödemenin yapılamadığını söylediğini, bu konuşma üzerine Hâkim H. Ş.n kendisine intikal ettirdiği hususun doğrulandığı düşüncesiyle E. attığını, ödemenin çekle de yapılabileceğini söylemesi üzerine çek imzalatmak için cezaevine gittiğini, eşinin çeki imzalamayı kabul etmediğini, bu nedenle ödemenin yapılamadığını söylediğini, bu konuşma üzerine Hâkim H.Ş."in kendisine intikal ettirdiği hususun Hanım"ı şikâyetini dile getirmesi için Antalya Mahkemelerini denetleyen teftiş heyetinin grup başkanı Başmüfettiş M.Y."a yönlendirdiğini beyan etmiştir.
    Tanık H.S.aşamalarda özetle; Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olduğunu, mahkemesinde resmî belgede sahtecilik suçundan derdest bulunan 2008/534 esas sayılı bir dosya bulunduğunu, sanıkları F.K.ve K.E.."in 18.08.2008 tarihinde gözaltına alınıp 21.08.2008 tarihinde tutuklandıklarını, sanıklar hakkında 08.09.2008"de 1/2 yetki ile bakmakta olduğu 5. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığını, sonrasında yeni açılan mahkemelere dosyaların bölüştürülmesiyle dosyanın 10. Asliye Ceza Mahkemesine tevzi edildiğini, sanık F.K."ın sürekli tutuklu kaldığını, diğer sanık K. E.in ise 03.12.2008 tarihine kadar tutuklu kaldığını, bu tarihte tahliye ettiğini, bu sanığı 15.05.2009 tarihinde dinlenen tanık beyanı tüm dosya kapsamı, dosyanın gelişimi, kuvvetli suç şüphesi oluşması, sanığın kaçacağı yönünde şüphe oluşması nedeniyle tekrar tutukladığını, hâlen ikisinin de tutuklu olduğunu, dosyanın seyri aşamasında sanık F. K."ın vekillerinin sürekli değiştiğini, müdafii olan Av. S. U."nun 08.05.2009 tarihinde tahliye istemini içeren bir dilekçe getirmesi üzerine, havale ederek üzerine duruşması yakın olduğundan, duruşmada değerlendirilmesi notunu düştüğünü, ilgili avukatın ayrıca “dilekçemi izah etmek istiyorum” demesi üzerine kendisini oturttuğunu, sorması üzerine diğer sanık K.E.hakkında da aynı suçlar nedeniyle dava olduğu hâlde bu sanığın birilerine menfaat sağladığından dolayı serbest bırakıldığını, müvekkilinin ise birilerine menfaat temin etmediği için tutukluluğunun devam ettiği çağrışımını akla getiren sözler sarf ettiğini, ayrıca bu yönde bir dedikodu yayıldığını söylediğini, bu konuşmada savcı M.K."in adının geçmediği gibi her hangi bir meslektaştan da söz edilmediğini, kendisinin de bu avukata her hâkim hakkında “yerli yersiz dedikodular çıkarılır, tahliye ve tutukluluğun devamı kararlarının gerekçesi dosyada yazılıdır” diye karşılık vererek odasından çıkmaya davet ettiğini, 15.05.2009 günlü duruşmada daha önce tahliye olan sanık K.E."i tutukladıktan birkaç gün sonra konuşmak için Av. S. beyin tekrar odasına geldiğini, kendisinin ise konuşmak istemediğini bildirmesi üzerine, cevaben “ancak işin içerisinde savcı var” deyince, dinleme ihtiyacı duyduğunu, Av. S."in beyanında, sanık F."un tahliyesinin sağlanması için onun yakınlarıyla görüşen M.K.in tahliyeyi sağlamak için pazarlığın önce 200.000 Eurodan başladığı 100.000 Euroya anlaşıldığını, savcı M.. Kızılateş"in kendilerine “hâkim villa yaptırıyor para da kendisine değil bu villayı yapan müteahhite verilecek” diye söylediğini, böylece müteahhidin başkaca bir para almadan tapuyu devredeceğini beyan ettiğini söylediğini, hatta bu tarihten bir buçuk ay kadar öncesi yani 16.04.2009 tarihli duruşmadan birkaç gün kadar önce Nisan ayının 13-14" ü gibi savcı M.K."in 2008/534 sayılı dosya ile ilgili olarak odasına gelerek, “sanık F. K.Yargıtay"da ağabeylerimizin tanıdığıymış, diğeri tahliye oldu, bu niye tahliye olmadı” diye soruyorlar dediğini, kendisinin de cevaben “böyle bir adamı tahliye etmem mümkün değil, adam hırsız, kimi tanırsa tanısın, kim araya girerse girsin bildiğimden şaşmam” diye cevap verdiğini, bunun üzerine savcı beyin, “ağabeylerimiz soruyorlar” dediğini, başkaca bir şey söylemeden odasından gittiğini, bu olaylar yaşandıktan sonra Avukat S.beyin beyanlarının doğruluğuna kanaat getirerek Başsavcı O.V."na durumu aktardığını, onunda bu durumu Başmüfettiş M. Y."a bildirdiğini dile getirmiştir.
    Tanık S. U. aşamalarda özetle; 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/534 esas sayılı dosyasında hâlen tutuklu olan sanık F. K."ın vekilliğini yapmakta olduğunu, F."la aynı sitede oturduklarını, eşi E."nın 2009 yılı Nisan ayının sonu gibi gelerek F."un durumunu anlattığını, avukat olarak gerekeni yapacağını söylediğini, vekalet alarak 14.05.2009 tarihli duruşmaya vekil olarak katıldığını, bu duruşmadan sonra E.hanımın kendisine gelerek savcı M. K."in kendisinden eşinin tahliyesi karşılığında önce 100.000 TL daha sonra da 100.000 Euro talep ettiğini, ayrıca savcı M. beyin “ben Hâkim H.beyi tanıyorum, bu işi hallederim” dediğini, Hâkim H..beyin ismi geçtiği için 14.05.2009 tarihli duruşmadan sonra H.beyin odasına giderek durumu kendisine anlattığını, cevaben Başsavcı beye ileteceğini söylediğini, daha sonra Başsavcı O.V."nun araması üzerine adliyeye giderek kendisiyle görüştüğünü, bu görüşmeden sonra E.hanım ve babasını Başsavcı beye götürdüğünü, görüşmelerine katılmadığını, daha sonra Başsavcının da durumu Başmüfettiş M. beye ileteceğini söylediğini, savcı M.beyin tahliye karşılığı rüşvet talep ettiği tarihi E. hanımın kendisine söylemediğini, ancak vekalet aldığı tarihten önceki bir tarihte olduğunu, ayrıca E.hanımın ödemenin çekle de yapılabileceği, rüşvet talep etme aşamasında savcı M. beyin kendisine bir kısım cep telefonu mesajları da çektiğini de söylediğini belirtmiştir.
    Katılanın babası olan tanık M.A.aşamalarda özetle; damadının tutuklanmasından sonra kızıyla birlikte kaldıklarını, damadı tutuklandıktan bir süre sonra kızının işyerinde tanıştığı savcı M.K."in yardım amacıyla kızıyla konuşmak istediğini, kızının da çalıştığı taksi durağında buluşabileceğini söyleyince bir gün savcı beyin taksi durağına geldiğini, durağın karşısına arabasını park ettiğini, kızının arabaya bindiğini, kendisini araca bindirmediğini, bunu duraktaki diğer şoförlerin de gördüğünü, arkadaşlarının kendisine yalnız bindiği araç içinde kızının kiminle konuştuğunu sorunca, cevaben “savcıymış” dediğini, sonra kızına ne konuştuklarını sorunca, o da yardım etmek isteğini söylediğini, bu olaydan yaklaşık bir hafta veya on gün sonra kızının kendisini arayıp savcı M."nın tekrar kendisiyle buluşarak konuşmak istediğini iletmesi üzerine, Değirmen kafede buluşmak üzere sözleştiklerini söylediğini, buluşma günü birlikte Değirmen kafeye gittiklerini, otururken savcı beyin geldiğini, kızıyla başka bir masaya geçerek konuştuklarını, konuşma bitip savcı ayrılınca kızına ne konuştuklarını sorduğunda, savcı M."nın yardım etme ve tahliyeyi sağlama karşılığında 100.000 TL istediğini ilettiğini, ne yapacağını sorduğunda kocasına soracağını, kızının bu nedenle ertesi gün cezaevine gittiğini, kocası kabul etmeyince para verilmediğini, bundan bir süre sonra savcının E.."yla tekrar buluşmak isteği üzerine bu kez de taksi durağının karşısında araba içinde buluştuklarını, bu sefer savcının tahliyeyi sağlamak için 100.000 Euro istediğini, kızının da bu kadar parası olmadığını söylediğini, her iki buluşmada da konuşmaları bizzat duymadığını, konuşulanları kızının kendisine aktardığını söylemiştir.
    Tanık F.K.aşamalarda özetle; sahtecilik suçundan dolayı 2008 yılı Ağustos ayından beri 10. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden bir dosyada tutuklu olduğunu, .. araçları üzerine ....Ltd. Şti. unvanlı şirketin sahibi olduğunu, cezaevine girdikten sonra şirketin işleriyle eşi E..K.."ın ilgilenmeye başladığını, savcı M.K."i servise daha önceden de geldiği için tanıdığını, şirketin işleriyle ilgilenen eşi E."nın cezaevine görüş için geldiği zamanlarda Cumhuriyet savcısı M. K."le tanıştığını, servise geldiğini ve eşinin durumu kendisine anlattığını, bunun üzerine M.Bey"in "100.000 TL karşılığında tahliyeyi sağlayabileceğini beyan ettiğini, hatta önce 100.000 TL olarak istenen rakamın daha sonra 100.000 Euro"ya çıkartıldığını, ayrıca ödemenin çekle de yapılabileceğini söylediğini" kendisine bildirdiğini, eşi E.."nın çek imzalatmak için 30.12.2008 tarihinde savcıdan yazılı izin alarak görüşe geldiğini, borçlu oldukları şirketler için çek kesmesi gerektiğini, bunun yanı sıra savcı M.. Bey"in çekle ödemeyi de kabul ettiğini söylemesi üzerine, şirketin borçlarını ödemek için çek imzalayabileceğini ancak Savcı M.. beye verilmek üzere çek imzalamayacağını eşine imzalama olayının gerçekleşmediğini, baştan beri tahliye olacağına inandığı için para ve çek vermeyi kabul etmediğini, para isteme aşamasında savcı M.. beyin eşini aradığını, mesaj çektiğini eşi E.."nın görüşlere geldiğinde kendisine söylediğini, savcı M..beyin mesaj çektiği ve aradığı .....nolu telefonun kendisine ait başka bir şirket olan K..Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğunu, tutuklanana kadar kendisinin daha sonrada eşinin kullandığını belirtmiştir.
    Taksi durağında şoför olarak çalışan tanıklar M.K.ve İ.H.. özetle; katılan E.K."ın babası M.. A. ile aynı taksi durağında çalıştıklarını, durakta çalıştıkları ve tarihini tam olarak hatırlayamadıkları bir gün E."nın babasıyla birlikte durağa geldiğini, E."nın karşıya geçerek içinde erkek bir şahıs bulunan özel bir araca bindiğini, merak saikiyle M.."e sorduklarında cevaben, “adliyede savcıymış, damadım tutuklu olduğu için o hususta yardımcı olacakmış, o nedenle görüşüyorlar” diye cevap verdiğini, savcıyı tanımadıklarını, şimdi de görseler tanıyamayacaklarını, savcının aracının plakasını da hatırlamadıklarını beyan etmişlerdir.
    Antalya E Tipi Kapalı Cezaevi 2. Müdürü Mücahit F.ve İnfaz Korumu başmemuru S.T.tanık olarak verdikleri ifadelerinde, E. K. 30.12.2008 tarihinde savcılık izni ile tutuklu eşi F.ile görüşme yapmak için cezaevine geldiğini ve bir kısım çekleri eşine imzalatmak istediği hususunun doğru olduğunu belirtmişlerdir.
    Tanık M. T. Adalet Başmüfettişine verdiği beyanında; Antalya"da kadın doğum doktoru olarak dokuz yıldır çalıştığını, M..beyle de doktor olan abisi aracılığıyla tanıştığını, muayenehanesinin Yeşilbahçe Mahallesinde bulunduğunu, altında da "Köydeğirmeni Börek" adıyla bilinen bir restoran olduğunu, ücretsiz muayene yapmadığını, çok özel koşullarda indirimli muayene yaptığını, M..beyin kendisine gönderip de ücretsiz ya da indirimli muayene yaptığı herhangi bir doğum hastası hatırlamadığını, ancak şimdi hatırladığı kadarıyla bir keresinde yardımcı olmak amacıyla bir hastaya indirim uygulaması için M..beyin kendisini aradığını, ancak bu hastanın gelmediğini, bu hastanın kim olduğunu, nereli olduğunu ve ismini bilmediğini dile getirmiştir.
    Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle; Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/534 esas sayılı dosyasında tutuklu bulunan F.. K.."ın tahliyesi karşılığında eşi E. K.."dan önce 100.000 TL, sonra 100.000 Euro istemek suretiyle menfaat teminine çalıştığı iddiasının tamamen asılsız olduğunu, eşine almış olduğu aracın temiz olup olmadığını öğrenmek için satıcıyı ve ayrıca araç işinden anlayan seyyar oto galerici........"ı da alarak F.K."a ait .... Oto Bakım Servisine gittiklerini ve F.."la bu nedenle tanıştıklarını, aracın bakımlarının yapıldığını, daha sonra aracı N.K. aracılığıyla tamirhaneden aldırdığını, daha sonra tekrar araç bakımı için birkaç kez aynı servise uğradığını, gidişlerinden birinde F.. beyin olmadığını görünce çalışanlara sorduğunda trafik kazası geçirdiği için tıp fakültesinde yattığı cevabını aldığını, bunun üzerine abisinin doktor ve tabip odası yönetiminde olduğunu bir ihtiyaçları olursa yardımcı olabileceğini çalışanlara ilettiğini, araçta çıkan bazı aksaklıklar nedeniyle tekrar servise gittiğinde çalışan olarak iki kişinin kaldığını gördüğünü, bu gidişinde çalışanların F.. beyin eşi olarak hamile bir bayanı tanıştırdıklarını, tanıştırılan bayanın kendisine eşinin trafik kazası geçirdiği için hastanede yattığını, maddi durumlarının bozulduğunu, yardıma ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine doğum uzmanı olan abisine yönlendirdiğini, başka bir gün kendisine ait olan ... plakalı aracın arıza lambasının yanması üzerine nedenini öğrenmek için N..K.."la servise gittiklerinde E. hanımın yanlarına geldiğini, yapılan işlem ücrete tabi olmamasına rağmen ücreti sorduğunda E."nın cevaben personele maaş ödeyemediklerini, onların yanında ücret alamayacağını belirtmesi üzerine kendisine personelin görmediği bir yerde 100 TL verdiğini, abisinin muayenehanesinin uzak olması nedeniyle E.."nın buraya gidemeyeceğini söylemesi üzerine doğum doktoru arkadaşı M.T."la görüşerek bir defalığına ücretsiz muayene yapabileceğini söylemesi üzerine yemekten eşiyle birlikte kalkarak E."nın tarif ettiği taksi durağına eşiyle birlikte gittiklerini, doktor arkadaşının bir kez muayene yapabileceğini söylemesi üzerine cevaben doktora giderken arayacağını söyleyip ayrıldıklarını, E.K."a 50-100 TL arasında maddi yardımlarda bulunduğunu, bütün görüşmelerde yanında ya eşi Y."in ya da arkadaşı N.K."ın bulunduğunu, kendisi ile yaptığı telefon görüşmelerinde bebeğin sağlığı üzerine konuştuklarını, eşinin taburcu olmaması ve maddi durumları da bozulduğundan sürekli üzülüp ağladığını görmesi üzerine, karnınızda bebek var, bizim amacımız bebeği sağlıklı doğurmanız, bunun için üzülmenizi önlemeye çalışıyoruz anlamında, “babası taburcu olur inşallah beraberinde dünyaya gelir” anlamında SMS attıklarını, hatta bu SMS"in eşi tarafından atıldığını, arkadaşı Dr. M.T."la görüşmesinde E.yı %50 indirimli muayene edebileceğini belirtmesi üzerine indirimli muayene olabileceğini bildirmek için E."nın telefonuna “hallettim, önceki dediğiniz gibi” şeklinde SMS attığını, kaldı ki önceki dediğimiz sözü farklı algılanması durumunda bu kişinin kendisine maddi menfaat teklif etmesi gerekeceği ki bu durumun mümkün olmadığını, tüm konuşmaların doktor ve doğumla ilgili konuşmalar olduğunu, kendisine eşiyle birlikte hastanede dahi yardımcı olabileceklerini belirtiklerini, hastane masraflarını dahi karşılamayı teklif ettiklerini, eşiyle birlikte Dr. M. T."ın muayenehanesini gösterdiklerini, taksi durağında buluştuklarını zira bu durağa eşi Yasemin ile gittiklerini, E."nın yalnız olduğunu, durakta kendisine yardım amacıyla 100 TL verdiğini, adliyedeki odasında arkadaşı Y.Ü.ile otururken E."nın geldiğini, çay içtikten sonra “yalnız görüşebilir miyiz” demesi üzerine, “ne söyleyeceksen söyle” dediğinde, daha önce hastanede yoğun bakımda dediği eşinin aslında trafik kazası sonucunda tutuklandığını, 3-4 aydır mahkemeye çıkmadığını, tutukluluğunun incelenmediğini söylemesi üzerine, mahkeme hâkimine sorduğunda hâkimin, “savcım duruşmalar yapılıyor ve kişi oto parçalarını çalıp değiştiren evrakta sahtecilik yapan birisi” demesi üzerine, odasına gelerek yalan söylediğini belirterek şiddetli bir şekilde oda dışına davet ettiğini, çıkmayıp konuşmak istemesi üzerine sert bir şekilde odadan çıkarttığını, çıkarken kendisine hitaben, “görürsünüz siz” diyerek hızlı bir şekilde odadan çıktığını, bu kişinin adliyede davasının olduğunu bu anda öğrendiğini, dolayısıyla bu diyaloğa arkadaşı Y.Ü."ın da tanık olduğunu, F."un suçunu öğrendikten sonra tamircisini derhal değiştirdiğini, duruşma çıkışında odasına geçerken bir avukatın yanına gelerek, “savcım E. hamın size terbiyesizlik yapmış, özür dilerim, ben avukatıyım, E. hanım hamile olduğu için kendisine söylememiştim görüşebilirmiyiz” demesi üzerine, “lütfen uzaklaşın” diyerek ayrıldığını, her şeyden önce sürekli ağlayan maddi imkansızlık içinde bulunan, elektrik borçları yüzünden işyeri kapanan, cebinde 50 TL bile olmayan bir kişinin 100.000 TL ya da 100.000 Euro"yu vermesinin mümkün olmadığını, böyle bir menfaat edinme talebinin her şeyden önce yapısına, mesleğine aykırı olduğu gibi, fiilen de imkansız olduğunu, bir kişiye doktor yardımında bulunmasının tamamen iyi niyetli bir yaklaşım olduğunu belirtmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır.
    5237 sayılı TCY"nın “irtikap” başlıklı 250. maddesinin birinci fıkrasında, “(1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklindeki düzenleme ile icbar suretiyle irtikap suçu tanımlanmıştır.
    Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, icbar suretiyle irtikap suçunun oluşabilmesi için; kamu görevlisinin, bir başkasını kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya bu yolda vaatte bulunmaya icbar etmesi gerekir. İcbar suretiyle irtikap suçunun maddi unsurlarından birini oluşturan “icbar”, mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli, doğrudan veya dolaylı her türlü zorlayıcı hareketin yapılmasını ifade eder. Bu icbarın, yürütülen görevin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmiş olması gerekir. Bu suçun en önemli özelliği, bir görev suçu olması nedeniyle memurun görev ve yetki alanına giren bir işlemi yaparken veya o işlemi yapabilecek durumda iken çıkar sağlanmasıdır.
    Anılan Yasanın “yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” başlıklı 255. maddesi ise; “(1) Görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaatini uyandırarak yarar sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunun maddi öğesi, kamu görevlisinin, görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapacağı veya yaptıracağı kanaatini uyandırarak menfaat sağlamasıdır. Söz konusu suç, kamu görevlisinin görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapacağı veya yaptıracağı kanaatini uyandırarak menfaat sağlamasıyla tamamlandığından, failin elinde olmayan nedenlerle menfaati sağlayamaması halinde suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü gerekir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının iş bölümü çizelgelerine göre Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin tek numaralı dosyalarının duruşmalarında iddia makamını temsil etmekle görevli olan sanığın, katılanın tutuklu olan eşinin yargılamasının yapıldığı Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/534 esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davada herhangi bir görev ve yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda sanığın eyleminin 5237 sayılı TCY"nın 250/1. maddesinde düzenlenmiş olan kamu görevlisinin, görev ve yetki alanına giren bir işlemi yaparken veya o işlemi yapabilecek durumda iken bir başkasını kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya bu yolda vaatte bulunmaya icbar etmesi suretiyle gerçekleşen icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturma olanağı bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında değişmeyen, tutarlı ve samimi katılan ve tanık anlatımları ile dosya içerisinde bulunan mesaj içeriklerinden, arabasının bakımını yaptırırken tanıştığı F..K."ın bir suç dolayısıyla tutuklu olduğunu eşi katılan E. K."dan öğrenen sanığın, bu kişinin tahliye edilmesini sağlamak konusunda yardımcı olacağı kanaatini uyandırarak katılandan para talep etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCY"nın 255. maddesinde düzenlenmiş olan görevine girmeyen veya yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaati uyandırarak yarar sağlama suçunu oluşturduğu ve katılanın kendisinden istenilen parayı sanığa vermemesi nedeniyle de eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından, sanığın temyiz itirazlarının reddi ile isabetli bulunan Özel Daire hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 13.04.2011 gün ve 6-1 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.11.2011 günü yapılan müzakerede, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

     

     

    Hemen Ara