Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-145 Esas 2011/220 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/1-145
Karar No: 2011/220

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-145 Esas 2011/220 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/1-145 E.  ,  2011/220 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname: 2011/110304
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : AYDIN 2. Ağır Ceza
    Günü : 01.11.2010
    Sayısı : 279-495

    Sanık K.. C."un kasten öldürme suçundan beraatına ilişkin, Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.12.2006 gün ve 75–566 sayılı hükmün, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.03.2010 gün ve 8054-1739 sayı ile;
    “…2- Sanık K.C.’un öldürme suçu yönünden;
    Dosya içeriğine göre, maktulün bekçi olarak çalıştığı otelin lobi kısmında kanepe üzerinde bıçaklanarak öldürüldükten sonra otelin arka tarafında bulunan fosseptik çukuruna çekyat kılıfı ve çarşafa sarılarak, bir adet yastık ile birlikte atıldığı, olay yerindeki kan izlerinin temizlendiği, suçun işlenmesinde kullanılan bıçağın bulunamadığı olayda;
    Sanık K.savunmasında; kendisinin olayla bir ilgisinin olmadığını, maktulü kayınbiraderi olan A. ve arkadaşlarının bıçakladığını, bıçaklama olayından birkaç dakika önce saat 02.30 sıralarında tuvalet ihtiyacı için maktul A.ve arkadaşlarının içki içip kumar oynadıkları yerden ayrıldığını, tekrar yanlarına döndüğü sırada A.nin maktulü bıçakladığını, yanında bulunan iki arkadaşının da maktulün kollarından ve bacaklarından tutarak A.’ye yardım ettiklerini gördüğünü ve korkup orada bulunan çelik kasanın arkasına saklanarak olayı izlediğini, A.’nin arkadaşı olup bıçaklama sırasında A.’ye yardım eden şahıslardan birinin otelin inşaatında çalışan kişilerden olduğunu, onun söylemesi ve yer göstermesi üzerine A.ve arkadaşlarından birinin maktulün cesedini otelin arka tarafında bulunan fosseptik çukuruna doğru götürdüklerini, lobide kalan diğer şahsın, nereden bulduğunu bilmediği bir bezle masanın altı ve üstü ile çekyatın üzerini sildiğini, iki dakika sonra A. ve diğer arkadaşının yanına doğru gittiğini görünce kendisinin otelde bulunan eşyalarını alarak kaçtığını, bir süre yaya olarak gittikten sonra taksi ile Davutlar Beldesine ve oradan da Ortaklar Neşetiye’ye gittiğini, amcası S.’i arayarak olayı anlattığını, amcasından babasının kendisine acele olarak Ortaklar Neşetiye"de oturan teyzesinin oğlu Ş.D. adına 100 milyon lira göndermesini istediğini, daha sonra Ş.’in evine gittiğini, ona adına para geleceğini söylediğini, para geldikten sonra Ş.’in gelen parayı alıp kendisine verdiğini, korktuğu için olayı polise anlatamadığını, maktulün kayınbiraderi A.’yi önceden tanımadığını, olay gecesi maktulle birlikte otele geldiklerinde maktulün A.’yi kendisine kayınbiraderim diye tanıştırdığını, karakolda polisler sabıkalılar albümünde resmini gösterince maktulün tanıştırdığı bu kişinin isminin A.olduğunu öğrendiğini, daha önceden ismini bilmediğini ileri sürmüş ise de;
    Sanığın suçu işlediğini ileri sürdüğü maktulün kayınbiraderi A.’nin olay saatine denk düşen zaman dilimi içinde evinde olduğunun tanık beyanları ile anlaşılması,
    Olay yerinde bulunan çekyatın üst kılıfının değiştirilmesi, kılıf çıkartıldığında yatak üzerinde kan izlerinin olması, bir adet çekyat kılıfının maktulün cesedinin yanında yastık ile birlikte bulunmasının maktulün yattığı yerde öldürüldüğünü göstermesi,
    Sanığın gece maktulle birlikte gelenlerden birisinin elindeki poşet içinden 70 lik votka şişesi çıkarttığını söylemesine rağmen, tanık S.K.’ın, maktulün saat 18.00 sıralarında marketine yalnız olarak gelerek 70 lik votka aldığını söylemesi,
    Olay yerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen rapora göre; olay yeri, maktulün ve sanığın boy ve kiloları ile cesedin bulunduğu fosseptik çukurunun bulunduğu yer, arazinin konumu dikkate alındığında, sanık tarafından cesedin tek başına taşınmasının mümkün olması,
    Olaydan bir gün önce maaşını aldığı anlaşılan maktulün üzerinde para çıkmaması;
    Sanığın, çelik kasanın arkasından kanepenin bulunduğu yeri (olay yerini) görmesinin mümkün olmadığının tespit edilmesi, olay gün ve saatinde olayın meydana geldiği otelde kaldığı bilinen ve olayla ilgisi olmadığını söyleyen sanığın, olayı kolluk güçlerine bildirme yerine olaydan sonra gece vakti eşyalarını da alarak otelin bulunduğu yerden kaçması, Muş İlinde bulunan amcasını arayarak kendi adına değil, teyzesinin oğlu Ş. adına para istemesi, maktulün kayınbiraderi A.’yi emniyette suçlular albümünden tanıyıp teşhis ettiğini söylemesine rağmen, A.’nin emniyette yargılamaya konu olay dışında başkaca bir kaydının ve fotoğrafının bulunmadığının bildirilmesi, eylemin savunmada ileri sürüldüğü gibi, üç kişi tarafından gerçekleştirilmesi halinde, bu kişilerin, olayın tanığı durumunda olan sanığı kendi haline terk etmelerinin mümkün olmaması karşısında; sanığın hayatın olağan akışına uygun olmayan savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, maktulün eşinin evi terk ettiğini bildiğinden, suçtan kurtulma amacıyla maktulü kayınbiraderi A. ile birlikte arkadaşlarının öldürdüğünü ileri sürerek suçtan kurtulmaya ve şüpheyi başka yöne çekmeye çalışması birlikte değerlendirildiğinde; sanığın alkollü olduğu anlaşılan maktulü bıçaklayarak öldürdüğü anlaşılmakla, kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiş, Daire üyesi Ş. İste yerel mahkeme hükmünün isabetli olduğu görüşüyle karşı oy kullanmış, inceleme dışı bırakılan sanık A.K.hakkında verilen beraat kararı ise Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
    Yerel mahkeme ise 01.11.2010 gün ve 279-495 sayı ile;
    “Cinayet olayı 03.02.2002 tarihinde gece meydana gelmiş olup, sanık K. C."un olaydan 24 saat geçmeden yakalandığı ve yukarıda sanık savunması ve tanık beyanlarına göre olay akabinde önce Davutlar Beldesine gittiği, buradan hava aydınlandıktan sonra gündüz vakti Germencik İlçesine bağlı Neşetiye Köyüne gittiği ve orada yakalanmış olduğu anlaşılmıştır.
    Olaydan 1 gün önce maaşını aldığı anlaşılan maktulün üzerinde para çıkmaması belirlenmiş ise de, sanığın anlatımına göre Kuşadası"ndan Neşetiye Köyüne yüksek miktarda para istenmesi üzerine gitmeyip, 20 TL vererek Davutlar Beldesine gelmesi, burada bir petrol istasyonunda sabahlayarak gün ışıdıktan sonra minibüsle söz konusu köye gitmesi ve yakınlarından para istemesi karşısında maktule ait olan ve kaybedildiği anlaşılan parayı bu sanığın almadığı kanaatine varılmıştır.
    Sanık Kamuran bütün aşamalarda değişmeyen beyanlarında, maktulün A.K.ve iki arkadaşı tarafından öldürüldüğünü, kendisinin de öldürülme olayından birkaç dakika önce tuvalet ihtiyacı için yanlarından ayrıldığını ve maktulün bulunduğu yere dönerken olayı gördüğünü, korktuğu için saklandığını ileri sürmektedir.
    Soruşturma aşamasında olayın failinin tespitine ilişkin somut hiçbir delil elde edilememiş, olay yerinden alınan kan, kıl ve birtakım vücut salgılarından sonuca ulaşılamadığı gibi, suçun işlenmesinde kullanılan herhangi bir kesici veya delici alet yahut cesedin taşınıp, saklanmasında kullanılan eşya üzerinde sanık K.’a veya kimliği tespit edilemeyen bir başkasına ait bulgular tespit edilememiştir.
    Sanığın Kuşadası"na yeni gelmiş olması, maktul ile aralarında evveliyata dayanan bir husumetin bulunmaması, aniden gelişen öldürmeyi gerektirecek bir durumun olmaması, maktulün alkollü olması karşısında sanığın öldürmeyi gerektirecek bir nedeninin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bozma ilamında sanığın olayı başka kişinin yani A.K.ve arkadaşlarının öldürdüğünü ileri sürerek hedef saptırmak düşüncesi belirtilmiş ise de, sanığın olay sırasında olay yerinde bulunmadığını ve olay yerinden bir nedenle ayrıldıktan sonra bu olayın olduğunu söylemiş olması halinde, mevcut delillere göre aleyhine herhangi bir delil bulunmamakta olup, aynı gün yakalanan sanığın mizansen uydurarak belli kişilere suçlama yöneltmesinin, sanığın sosyal ve kültürel durumu, sosyal kişiliği göz önüne alındığında bu kadar ayrıntıya girecek kadar bilgi veremeyeceği düşünülmüştür.
    Bu durumda sanık K.’ın beyanları ve olaydan sonraki davranışları göz önüne alınarak suçu işlediğinin kabulü varsayımdan öteye gidememektedir. ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği, suçu işlediği yönünde somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle, suçu işlediği sabit görülmediğinden, mahkememizin önceki kararının doğru olduğu, Yargıtay bozma kararının doğru olmadığı, sanığın beraatına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle oyçokluğu direnerek, ile ilk hükümdeki gibi sanığın beraatına karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli, 12.05.2011 gün ve 110304 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanık K.C. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulununca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Kuşadası"nda faaliyet gösteren İda isimli apart otel sahibi A. A.Geçim"in karakola gelerek otelde bekçi olarak çalışan A.D."nun cesedinin otel bahçesinde bulunan fosseptik çukurunda bulunduğunu bildirmesi üzerine, olay yerine giden kolluk görevlilerince üzeri saç levha ile kapatılmış olan fosseptik çukuru içerisinde A.D.’nun cesedinin bulunduğu,
    Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 14.03.2002 günlü otopsi raporunda; kanında 2,15 promil alkol tespit edilen A. D."nun kesici delici alet yaralanmasına bağlı sağ akciğer, diyafragma, karaciğer ve mide kesileri ile kanama sonucu öldüğünün, dış muayenede 5,6,7,8 ve 9. maddelerde belirtilen kesici delici alet yaralarının tek başlarına öldürücü nitelikte yaralar olduğunun, yara dudaklarının özelliklerine göre olayda kullanılan aletin namlusunun bir yüzü keskin diğer yüzünün keskin olmayan künt özellikte bir kesici delici alet olduğunun dile getirildiği,
    Kuşadası İlçe Emniyet Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen 28.10.2003 gün ve 176268 sayılı yazı cevabında, sanık A.K.un yargılamaya konu olay dışında başka bir suçtan kaydının bulunmadığının bildirildiği,
    Yerel mahkeme tarafından yapılan keşif sonrası ADÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı U.Katkıcı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; sanık Kamuran Coşkun"un boy-kilosu ile maktul A.D."nun boy-kilosu ve ölü bir kişinin taşınma zorluğu da göz önüne alındığında sanık K.C."un başkalarının yardımı olmaksızın cesedi logara götürüp o şekilde bırakmasının mümkün olmadığı, mutlaka birden ziyade kişi tarafından taşınması gerektiği, yangın merdiveninin, lobi içinde aşağıya inen basamakların, kasanın ve tuvaletin bulunduğu yer, ayrıca tuvaletten çıkan bir kimsenin olay sırasında bulunduğu yer, ebatlar, duvarın özellikleri itibariyle sanık K.C."un iddia ettiği gibi üç kişi tarafından maktul A. D."nun öldürülmesi durumunda bulunduğu yerden şahısları, maktulü ve onların hareketlerini büyük ölçüde izleyebilme olanağının bulunduğu, maktulü öldüren kişilerin K. C.’u fark edebileceklerinin belirtildiği,
    Suçta kullanılan bıçağın ele geçirilemediği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan B.D.özetle; “ölen benim oğlum olurdu, oğlum ile sanık A. K.’un ablası L.bundan 4 sene kadar önce evlenmişlerdi, oğlumun herhangi bir düşmanı yoktu, olaydan 5 gün kadar önce ben kendisini telefon ile aradım kendisinin fırsat bulduğunda en kısa zamanda Eskişehir’e geleceğini ve orada eşinden boşanmak için dava açacağını söylemişti, yine bu tarihten 15 gün kadar öncede kayınbiraderi A.K.’un kendisini telefon ile aradığını, gel buraya hesaplaşalım diyerek ağız münakaşası yaptıklarını, karısını Antepteki eve A. K.’un götürdüğünü söylüyordu, eşi o tarihten sonra eve dönmemiş, hatta ben oğlumun diğer kayınbiraderi olan Adana’da oturan S. K.’a telefon açtım, bütün çabalarıma rağmen L.’nın gelmeyeceğini söyledi ve oğlum hakkında tehdit lafları etti, oğlum bana ayrıca telefonda belki bu sezon sonunda beni işten çıkarırlar inşaatta çalışan birini benim yerime işçi alabilirler diye söylemişti, K. C."un yakınları ve avukatları bizzat Eskişehir’deki evime telefon ederek şikayetçi olmamamı söyleyerek bana maddi tekliflerde bulunuyorlar” şeklinde anlatımda bulunmuştur.
    Tanık S.C.özetle; “sanık Kamuran benim yeğenim olur, 03.02.2002 tarihinde yanlış hatırlamıyorsam pazar günü saat 10.00 civarında bana telefon açtı ve Kuşadası’nda kaldığı otelde üç şahıs tarafından bir kişinin öldürüldüğünü, kendisinin de bu şahıs öldürülürken gördüğünü, onlardan korkarak kaçtığını söyledi. Kendisine nerede olduğunu, ölen adamın kim olduğunu, onu tanıyıp tanımadığını sordum, tanıdığını ve otelin gece bekçisi olduğunu söyledi, nasıl öldürüldüğünü sordum, iki kişinin bu şahsı tuttuğunu ve diğerinin elindeki bıçakla bekçinin vücuduna rastgele vurduğunu söyledi. Emniyete haber verdin mi diye sordum, kendisini de öldürmelerinden korktuğundan otelin penceresinden atlayarak ancak kurtulduğunu, kaçmasaydı kendisini de öldüreceklerini söyledi. Kendisine kızdım ve nerede isen jandarma olsun emniyet olsun gidip olayı anlat dedim. Benimle konuşurken çok korktuğu belli oluyordu, kendisini orda gören şahıslardan çok korktuğunu ve öldürülmekten korktuğunu söyledi. Korkmamasını ve emniyet müdürlüğüne giderek gördüklerini anlatmasını söyledim. Kamuran bana bir yere gidecek parası olmadığını ve kendisine para göndermemizi söyledi ve parayı gönderirsem ordan ayrılacağını ve başka bir ilin emniyetine gidip olayı anlatacağını söyledi, parayı da kendi adına değil de orda bulunan teyzesi oğlu Ş.D.adına göndermemizi söyledi. O alıp bana verecek dedi. Babası B.C."a durumu anlattım. Ertesi gün 100.000.000 TL parayı kendisine gönderdiler. Germencik İlçesine bağlı Neşetiye Köyü muhtarı C.D.a telefon açtım ve K.’ın Kuşadası’nda kaldığı otelde gözünün önünde bir adamın öldürüldüğünü ve Kamuran"ın korkarak kaçtığını, Kamuran"ı bulup emniyete götürmesini ve olayı emniyete anlatmasını söyledim”,
    Tanık Ş. D. özetle; “Kamuran C. benim teyzemin çocuğu olur. 03.02.2002 günü bizim evimize gelmiş, ben kendisini akşam saatlerinde gördüm, Gaziantep’te taşıma işlerinde çalıştığını, Davutlar’a uğradığını, oradan bir arkadaşının arabası ile birlikte Gaziantep"den Kuşadası Davutlar’a geldiğini, oradan da bizim köye geldiğini söyledi. Ayrıca acil olarak kendisinin Konya’da bulunan kayınpederlerinin yanına uğrayacağını bunun için benim adıma Ortaklar postanesine havale geleceğini söyledi. Ben de havaleyi kendi adına isteseydin benim adıma niye istedin diye sorduğumda, kendisinin yoklama kaçağı olduğunu bunun için yakalanabileceğini söyledi. Ben de 04.02.2002 Pazartesi günü Ortaklar Postanesine gittim, 100 milyon TL havaleyi aldım ve K.C.’a teslim ettim. Daha sonra Germencik’te Patnos Tur yazıhanesinden salı günü saat 10.00 Konya arabasına yer ayırttık, biz bileti kestirip eve geldiğimizde abim ile birlikte polisler eve gelmişti, sanığı yakalayıp götürdüler ben sanık Kamuran"da telaşlı bir hal görmedim, bize bir şey anlatılmadı, ben K..C."un elbiselerinde vücudunun görünür yerlerinde boğuşma izi görmedim, elbise değiştirdiğini yeni elbise aldığını da görmedim”,
    Tanık A.A.Geçim özetle; “Kuşadası’nda İda isimli apart otelin ortaklarından birisiyim. 6 ay süre ile K. C.otelin yapımında çalıştı. Daha sonrada mayıs ile ekim ayları arasında garson olarak çalıştı. Ölen şahıs ile sanık K.arasında bir ihtilaf olduğunu bilmiyorum. Geçen sene nisan veya mayıs aylarında ölen A.D.bizim yanımızda çalışmaya başlamıştı. Ekim ayına kadar sezon sürecinde çalıştı, ailesinden ayrı yaşıyordu. Sezon bittiğinde biz oteli kapatıyoruz, kendisi orada kalmak istediğini söyledi, ben de izin verdim. Yatması için bir para ödemiyordu, kendisine harçlık veriyordum, yani bekçilik yapar gibi bir durumu vardı. Bu olaydan 2 gün kadar önce K..tekrar Kuşadası’na çalışmak için geldiğini söyledi, henüz sezon açılmadığı için ben otelimde kalmasına izin verdim. Olay tarihinde İzmir"e işlerim nedeni ile gitmiştim, maktül ile K."ın ortada olmadığını devamlı olarak orada çalışan işçimiz E.T. bana telefon ile bildirdi. Ertesi günü ağlayarak tekrar telefon etti, otelin arka tarafından maktulün ölüsünün bulunduğunu söyledi”,
    Tanık S. K.özetle; “02.02.2002 günü saat 14.00 sıralarında kardeşler isimli kahveye gittim, sanık K. ile maktül oraya geldiler. Saat 16.00 sıralarında evden telefon ile aranmam üzerine çarşıya gittim, alışveriş yaptım ve tekrar Ahi Market isimli işyerime döndüm. Saat 18.00 sıralarında A.D. geldi, 70’lik bir adet votka istedi, ben de verdim. Votkayı ceketinin içine koydu ve ayrıldı sonrasını görmedim”,
    Tanık C.D.özetle; “Germencik İlçesine bağlı Neşetiye Köyünün muhtarıyım. Uzaktan akrabam olan sanık Kamuran gelip o gün beni sabah vakitlerinde sormuş. Muş İline bağlı Malazgirt İlçesindeki amcasına da telefon etmiş. Ben döndüğümde kısa bir süre sonra polis geldi, sanığı sordular, bir öldürme olayından söz ettiler, sanığı alıp gittiler. Polisler kahvede bekliyordu. Bu arada sanık K.başka bir kişinin evinde idi, onun yanına polislerden ayrı gittim. Polisler niye seni soruyor dediğimde, Kuşadası’nda bir öldürme olayının olduğunu, kendisinin tanık olduğunu, ancak tehdit edildiğini o nedenle kaçtığını söyledi, bana ölenin kayınçosu tarafından öldürüldüğünü söyledi”,
    Ölenin cesedini bulan ve aynı yerde bekçi olarak çalışan tanık E.T. özetle; “İda isimli apart otelde hergün 08.00-19.00 saatleri arasında güvenlik görevlisi olarak çalışmaktayım. A.D.’nu en son olarak 02.02.2002 günü saat 14.00 sıralarında patronumun bana vermiş olduğu ikimize ait maaşın kendisine ait olan bölümünü vermek münasebetiyle lobi kısmında gördüm. 02.02.2002 günü saat 14.00 sıralarında kendisine maaşını verdikten sonra traş olmak amacıyla lobiden ayrıldı ve çarşıya doğru gitti. O saatten sonra kendisini hiç görmedim. K.isimli şahsı tanırım. Kendisini bu tarihten 3-4 ay öncesine kadar otelde komi olarak çalışıyordu. 01.02.2002 günü akşamı gelerek iş bulana kadar personel odasında kalmak üzere A.Bey’den izin aldı ve geceyi otelde geçirdi. 02.02.2002 günü akşamı saat 19.00 sıralarında A. D. gelmediği için K.’a ayrılacağımı söyledim ve geçici olarak Kumaran’a etrafa göz kulak olmasını söyledim ve ayrıldım. 03.02.2002 günü sabah saat 08.00’de tekrar otele geldim ve işbaşı yaptım. Fakat otelin lobi kısmında ne K.’ı ne de A..’yi görebildim. Fakat lobi kısmında sanıyorum akşamdan kalma bira ve votka şişeleri bulunuyordu. Saat 12.30’a kadar K.ve A.’nin personel odasında yattığını düşündüğümden personel odasına o saate kadar hiç girmedim. Saat 12.30 sıralarında telefon çaldı. Telefondaki şahıs bozuk bir Türkçeyle konuşuyordu ve K.’ın amcası olduğunu söyledi. Şahıs telefonda bana K.’ın kendisine dün akşam telefon açtığını ve başının dertte olduğunu söylediğini söyledi ve telefonu kapattı. Ben de bunun üzerine personel odasına doğru gittim. Personel odasında hiç kimsenin olmadığını gördüm. Etrafta bir olumsuzluk yoktu. Daha sonra otelin bütün odalarını kontrol ettim. Fakat odalarda kimseyi bulamadım. Bunun üzerine patronum A.Bey’e telefon ettim ve K. ile A.’nin olmadığını söyledim. Aynı gün saat 16.00 sıralarında Ö. Bey otele geldi. Ben de kendisine durumu izah ettim. Aynı gün saat 20.00 sıralarında görevim bittiği için oteli kapattım ve ikametime gittim. O akşam rüyamda denizin içerisinde insan pisliği içerisinde yüzdüğümü gördüm. Ertesi gün saat 08.00 sıralarında ikametimden ayrıldım ve otele doğru yola çıktım. Otele doğru yaklaştığımda akşam rüyamda insan pisliğini gördüğümden otelin halen yan tarafında bulunan logarın olduğu yere doğru gittim. Logarın üzerinde inşaat panosu ve tuğlaların olduğunu gördüm bunun üzerine tuğlaları ve inşaat panosunu kaldırdığımda bir ayak gördüm, bunun üzerine korktum ve hemen otele giderek A.Bey’e hemen otele gelmesini söyledim. A. Bey birazdan otele geldi ve polise haber verdi. Logarda A. D.’na ait cesedi buldular” ,
    Tanık H.H. A.ise özetle; “Ortaklarda bulunan benzin istasyonunda çalıştığını, ismini karakolda öğrendiği K.C.isimli şahsın 03.02.2002 günü saat 04.00 sıralarında 09 T 4122 plakalı ticari taksi ile geldiğini, içeride oturmak için izin istediğini, ancak şahsı tanımadıkları için içeride oturmasına izin vermediklerini, dışarıda bekleyebileceğini söylediklerini, aynı gün saat 07.00 sıralarında minibüse binerek benzin istasyonundan ayrıldığını”,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık K. C.aşamalarda özetle;“2001 yılında İda isimli apart otelin inşaatında çalıştım. Otel faaliyete geçince de garson olarak çalışmaya devam ettim. Sezon bitince eylül ayının sonlarına doğru ayrılarak memleketime gittim. 01.02.2002 günü tekrar Kuşadası’na geldim. Kalacak yerim olmadığından daha önce çalışmış olduğum İda isimli apart otele geldim, fakat otelde kimse bulunmuyordu. Bunun üzerine otelin bekçisi E. T."in evine gittim, kendisi ve eşini tanıdığımdan eşine konuyu izah ettim ve eşyalarımı bırakarak sonra alacağımı söyledim ve çarşıya doğru yürümeye başladım. .....Apartın ortaklarından A. A. Geçim arabası ile yanıma gelerek durdu ve beni arabasına aldı. Tekrar çalışmak üzere geldiğimi, iş bulana kadar otelde kalıp kalamayacağımı sordum, oda bana kalabileceğimi söyledi. Otele geldiğimde daha önceden tanıdığım ve bekçi olarak çalışan A. D. bulunuyordu. Saat 24.00 sıralarına kadar beraberce lobide oturduk. 02.02.2002 günü saat 10.30 sıralarında ben uyandım. Saat 12.30 sıralarında A.abi ‘ben traş olmak için aşağıya gidiyorum’ dedi, bende sigaram kalmadığından seninle geleyim dedim, bunun üzerine E. abi otelde kalmak için A.beyden izin alıp almadığımı sordu, ben de aldım dedim, tamam o zaman sana anahtar vereyim, aynısını yaptır otele girip çıkarken zorlanmazsın dedi. Bunun üzerine A.abi ile şehiriçi minibüslerine binerek belediyenin önünde indik, bir berber dükkanına girdik. Ben kendisine kahveye gidiyorum, seni orada bekleyeceğim, traş olduktan sonra gel dedim. Saat 14.00 sıralarında A. abi yanıma geldi ve beraberce anahtar yaptırmak üzere anahtarcı aradık, fakat bulamadık. Ben A.abiye otele gideceğim dedim, oda tamam sen git ben sonra gelirim dedi ve ben minibüse binerek otele gittim. E.abi tanımadığım bir arkadaşı ile lobide oturmuş tavla oynuyorlardı. Saat 19.00"da biz gidiyoruz dediler ve arkadaşı ile birlikte otelden ayrıldılar. 03.02.2002 günü saat 00.30 sıralarında otelin ışıkları kapalı olduğundan otele bir arabanın geldiğini farlarından anladım ve kalkarak pencereye doğru gittim. Pencereden baktığımda otele gelen arabanın beyaz renkli şahin marka bir araç olduğunu gördüm. Otodan iki kişi indi, ortalık karanlık olduğundan ilk önce kim olduklarını göremedim, fakat otele geldiklerinde birinin A. D. olduğunu gördüm, diğer şahsı tanımıyordum. İkisi beraber gelerek yeşil renkli koltuğa oturdular tanımadığım şahıs hiç konuşmadı. A.abi bana hitaben paran varmı, biraz borç versene dedi. Param yok veremem dedim, hiç üstelemedi ve ikisi beraber yanımdan kalkarak tekrar geldikleri arabaya binerek otelden ayrıldılar. Aradan 15-20 dakika geçtikten sonra tekrar bir araba farı oteli aydınlattı, tekrar kalkarak pencereden baktığımda biraz önce gelen beyaz renkli şahin otonun gelmiş olduğunu gördüm. Otodan 4 şahıs indiler ve havuz tarafından otele girdiler. Giren şahısların bir tanesi A. D., diğeri biraz önce geldiklerinde yanında olan şahıstı, fakat diğer ikisini yeni görmüştüm, hiç tanımıyordum. Hep beraber gelerek yanıma oturdular, A.abi ilk sefer geldiğinde yanında olan şahsı kayınçom diyerek benimle tanıştırdı, fakat diğer iki şahısla tanıştırmadı. Bana kayınçom diyerek tanıştırmış olduğu şahsın ismini bilmiyordum, dün yani 04.02.2002 günü karakolda bana göstermiş olduğunuz şahıstır, ismininde dün karakolda A. K.olduğunu öğrendim. Bir müddet oturduktan sonra tanımadığım iki şahıstan birisinin 2001 yılı bahar aylarında otelin inşaatında çalışan gündelikçi işçilerden birisi olduğunu anladım, fakat kendisine bu konuda herhangi birşey söylemedim. Bu şahsın elinde de otele geldiğinde bir poşet bulunuyordu, fakat bu poşetin içinde ne vardı bilmiyorum. Yaklaşık yarım saat kadar şahıslarla beraber oturduk ve televizyon seyrettik. Daha sonra elinde poşet ile gelen şahıs poşeti masaya bıraktı, poşetin içinde bir adet 70 cc"lik Votka, 4 adet yeşil renkli içki şişesi vardı. Oyun kağıtlarını alarak dördü beraber kağıt oynamaya başladılar, oyun bitince otele elinde poşetle gelen şahsa diğer üçü cebinden çıkarttıkları paraları verdiler. Saat 02.30 sıralarında kadar oyunları devam etti. 02.30 civarında A.K., A.D.’nun gömleğinin yaka kısmından tutarak ‘hayvan seni geberteceğim’ dedi, ben hemen onlara baktım, A. K.elini A. D."nun boğazından çekti ve tekrar oyun oynamaya devam ettiler. 10-15 dakika sonra ben sıkışarak resepsiyonun arkasındaki tuvalete gittim. 1-2 dakika tuvalette kaldıktan sonra dışarı çıktım. Kapıya doğru geldiğimde oturmuş olduğumuz yerden bağırtı seslerinin geldiğini duydum ve resepsiyonun giriş kısmından seslerin geldiği yere baktığımda A.K. isimli şahsın sağ elinde bulunan bir bıçakla A.D."nu bıçakladığını gördüm. Ben korktuğumdan resepsiyonun karşısında bulunan kırmızı renkli çelik kasanın yanına saklandım. Fakat arada sırada duvar kenarından oturduğumuz yere bakıyordum. Her seferinde A.K."un A. D."nu bıçakladığını gördüm. Bu esnada A. K.un yanında bulunan diğer iki şahıstan otele elinde poşetle gelen şahıs A.D.n ayaklarından, diğer şahıs da sol kolundan tutuyordu. A. D.da benim yatmış olduğum çekyatın üzerinde sırtüstü yatıyordu. Bu olay 5 dakika kadar sürdü. Daha sonra A.K.‘ne yapacağız bunu’ dedi. Elinde poşet ile otele gelen şahıs ‘ben daha önce burda çalışmıştım, arka tarafta bir çukur var, tuvalet olarak kullanıyorduk, oraya atalım’ dedi. A..K. da ‘tamam’ dedi. Ben korktuğumdan tekrar kasanın oraya doğru yanaştım, bir yandan da arka tarafta bulunan resepsiyonun yanındaki cam kapıyı gözetliyordum. İçerdeki şahısların buradan girerek beni görebileceklerini düşündüm. Daha sonra tekrar duvar kenarına yanaşarak oturduğumuz yere baktığımda her üç şahsında yatak üzerindeki çarşafla A.D."nu sardıklarını gördüm. A.K.‘tamam götürebiliriz’ deyince, tekrar duvar kenarına geldim ve baktığımda A.K., A. D."nun baş ve gövde kısmını omuz kısımlarından tutarak, diğer tanımadığım dördüncü şahısta ayaklarından tutarak otelin havuz kısmına doğru götürdüler. Otelde kalan diğer şahıs nerden bulduğunu bilmediğim bir bezle masanın üzeri ve alt kısmını siliyordu. Hatta bir ara çekyatın üzerini de sildiğini gördüm. Sonra o şahıs da diğer şahısların yanına doğru gitti. Ben kimsenin kalmadığını anlayınca ayakkabılarımı çıkardım ve süratle merdivenlerden bodrum kata indim, eşyalarımın yanına gittim. İki çanta eşyam bulunuyordu, henüz eşyalarımı çantamdan çıkartmamıştım. Çantalarımı alarak pencereden otelin park yerine doğru çıktım. Koşarak İnönü Bulvarına kadar geldim, kavşağa yaklaştığımda arkamdan ticari bir taksi geldiğini gördüm. İşaret ederek durdurdum, Ortaklar-Neşetiye"ye ne kadara gideceğini sordum. 50 milyona gideceğini söyledi, ben de olmaz dedim, çünkü cebimde tahminen 45-50 milyon lira civarında para vardı, hepsini taksiye verirsem sonra aç kalırım diye düşündüm. Benim telaşlı konuştuğumu gören taksici ‘seni Davutlar’a falan götüreyim mi’ dedi, bende ne kadara götürürsün dedim, oda 20 milyon lira dedi, bende tamam diyerek taksiye bindim. Beraberce Davutlar’a gittik, beni Davutlar ile Güzelçam"lı arasında sağ tarafta bulunan benzin istasyonuna bıraktı. Bu sırada saat 05.30 gibiydi, hava yeni aydınlanmaya başlamıştı. Benzinliğin yan tarafında bulunan büfe içinde iki genç oturuyordu, kendilerine burda birkaç saat bekleyebilir miyim diye sordum, onlarda bana içeride olmaz, dışarıda bekleyebilirsin dedi, bende büfenin yan tarafına geçerek beklemeye başladım. Davutlar-Aydın hattına ait minibüs saat 07.00 gibi hareket etmeye başladı, ben de minibüse bindim ve Davutlar’ın içine geldik, şoför müşteri beklerken ben de caminin yan tarafında bulunan telefon kulübesinden Muş Bulanık"ta bulunan amcam S.C."u arayarak ‘amca otelde üç kişi bir kişiyi öldürdüler, ben korktuğumdan dolayı kaçtım, bana acele para lazım, babama söyle bana acele para göndersin, 100 milyon yeter’ dedim. Başımın belada olduğunu söylemedim. Amcam bana kızarak niye polise gitmedin dedi, ben de korktuğumu söyledim. Ayrıca parayı da Ortaklar-Neşetiye"de bulunan teyzemin oğlu Ş.. D."a göndermelerini, ondan alabileceğimi söyledim, amcam da tamam dedi. Tekrar minibüse bindim ve saat 08.30 sıralarında Ş. D."ların evine gittim. Onlara çalışmaya geldiğimi, fakat iş bulamadığımdan karar değiştirip Konya"ya gideceğimi söyledim. Ş."e de senin hesabına memleketten para gönderecekler, alda bana ver dedim. Bana neden senin adına gelmiyor dedi. Ben de yoklama kaçağı olduğumu söyledim, zira olay sebebi ile korkmuştum. Saat 11.00 sıralarında Ş.parayı almak için Ortaklar Postanesine gitti, saat 12.30 sıralarında para ile geri geldi ve bana 100 milyon TL verdi. Parayı aldıktan sonra ikimiz beraberce Germencik"e gittik. 05.02.2002 günü saat 10.00"da kalkacak olan Konya arabasına bilet aldım. Gözümün önünde maktül öldürüldüğü için korkumdan burayı terk edip Konya’ya gidecek, orada iş bulup çalışacaktım. Yazaneci bileti bana vermedi, hareket saatinde gelirsin, daha ön yerlerden koltuk ayarlayabiliriz dedi. Sonra tekrar Neşetiye’ye döndük, dayımın evine geldiğimde polisler beni alarak Kuşadası"na götürdüler, ben suçsuzum, maktulü öldürmedim” şeklinde savunmada bulunmuş,
    15.10.2003 günlü duruşmada, karakolda polisler kendisine sabıkalılar albümünü gösterdiğinde, A. D."nun kayınbiraderi olarak tanıttığı ancak ismini söylemediği A.K."u fotoğrafından teşhis ettiğini ve isminin A.K.olduğunu öğrendiğini belirtmiştir.
    Bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık K.C."un savunması ve otelde gündüz bekçiliği yapan tanık E..T."in anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın olay yerinde bulunduğu hususu sabit olup, bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
    Sanık savunmasında maktül A. D."nu öldüren kişilerin kendisine de zarar vereceklerinden korktuğu için kaçtığını belirtmiş ise de; sanığın olay sonrası davranışları gözönüne alındığında, işlenen bir suçun görgü tanığı olması nedeniyle birilerinden korkup kaçan bir insandan çok, bir suç işleyip de yakalanmamak için kaçan bir kişi gibi davrandığı ortadadır. Zira bir kişinin öldürüldüğünü gören birisinin faillerin kendisine de zarar vermemesi için hemen yetkililere başvurarak olayı anlatıp, faillerin yakalanmasını sağlaması beklenirken, sanık Kamuran"ın kimliğini saklamak suretiyle kaçmaya çalıştığı görülmektedir. Nitekim ailesinden kendi adına değil de akrabası olan Ş.D. isimli kişi adına para göndermelerini istemiş, bu durumdan şüphelenen Ş. D."ın parayı neden kendi adına istemediğini sorması üzerine ise, yoklama kaçağı olmadığı halde yoklama kaçağı olduğu için böyle yaptığını söylemiştir.
    Ayrıca, sanık mahkemedeki savunmasında A. D."nu bıçaklayan ve ölenin kayınbiraderi olan A.K.u karakolda kendisine gösterilen sabıkalılar albümündeki fotoğrafından tanıdığını ve ismini burada öğrendiğini belirtmiş ise de, Kuşadası İlçe Emniyet Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen yazı cevabında, A.K."un yargılamaya konu olay dışında başka bir suçtan kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.
    Sanık aşamalardaki savunmalarında, hakkındaki beraat kararı Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleşen A.K."un olay günü otelde iki kişi ile birlikte A. D.’nu öldürdüğünü belirtmiş ise de, A.K.un aşamalardaki birbiri ile benzer ve uyumlu savunmaları ile tarafsız tanık anlatımlarından A. K."un olay gün ve saatinde olay yerinde olmadığı anlaşılmış olup, sanığın aşamalardaki savunmalarının suç atma mahiyetinde olduğu ve olaydan önce otelde bir süre çalışmış olması nedeniyle eşinden ayrı yaşadığını ve ailevi problemleri olduğunu bildiği maktulü kayınbiraderi olan A.K.ile iki kişinin öldürdüğü iddiasını ortaya attığı, çünkü maktul ile eşi arasındaki problemler nedeniyle maktulün kayınbiraderi olan A.K. tarafından öldürüldüğü iddiasına inanılacağı kanaatine vardığı anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, sanığın savunmasında belirttiği gibi A. D.’nun başkaları tarafından öldürülmüş olması halinde, bu kişilerin kendilerini gören ve olayı yetkili makamlara anlatarak yakalanmalarına neden olma olasılığı bulunan sanığın bu şekilde olay yerinden kaçmasına izin vermeleride hayatın olağan akışına uygun değildir.
    Dolayısıyla, aşamalardaki savunmaları dosya içerisindeki bilgi, belge ve tanık anlatımlarıyla çürütülen sanığın, olay günü belirlenemeyen bir nedenle A.D."nu öldürdüğünün kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, sanığın beraatına karar veren yerel mahkeme direnme kararı isabetsiz olup, bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve bir kısım Genel Kurul Üyesi ise; “Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo’ yani ‘kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu da budur. Dosya içerisindeki bilgi, belge ve tanık anlatımları karşısında sanığın aşamalardaki savunmalarının doğru olmadığı belirlenmiş ise de; yüklenen suçu işlediği konusunda her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı, hiçbir maddi kanıtın elde edilemediği olayda sanığın yüklenen suçu işlediği konusunda kuvvetli bir şüphenin oluştuğu, şüpheden sanık yararlanır evrensel ilkesi uyarınca, şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği, dolayısıyla sanığın yüklenen suçtan beraatına karar veren yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu ve onanması gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.11.2010 gün ve 279-495 direnme hükmünün BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.10.2011 günlü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 01.11.2011 günü yapılan ikinci müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.

     

     

    Hemen Ara