Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-246 Esas 2011/214 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/6-246
Karar No: 2011/214

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-246 Esas 2011/214 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/6-246 E.  ,  2011/214 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2006/259981
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : MANİSA 2. Asliye Ceza
    Günü : 26.06.2006
    Sayısı : 276-405

    Hırsızlık suçundan sanık E... G....’in 765 sayılı TCY’nın 493/1 ve 522. maddeleri uyarınca 3 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesince 10.11.2003 gün ve 125-673 sayı ile verilen hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 07.12.2005 gün ve 26292-18367 sayı ile;
    “5328 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi gereğince 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5349 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesince 26.06.2006 gün ve 276-405 sayı ile verilen, sanık E... G....’in 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b ve 143. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 29.06.2011 gün ve 8286-9074 sayı ile;
    “Temyiz dilekçesinde hâkim havalesi bulunmayan ve dosyanın Yargıtay’a sevk tarihi itibariyle de temyiz istemi süresinde olmayan yerel C. savcısının temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddesi uyarınca istem gibi reddine,
    Sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmemiş ise de; hapis cezasına hükümlülüğün yasal sonucu olup, infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmüş,
    5237 sayılı TCY’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY’nın 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, eylemin 5237 sayılı Yasanın 142/1-b maddesinde belirtilen hırsızlık suçunun yanısıra 5237 sayılı TCY’nın 116/2-4 maddesinde belirtilen işyeri dokunulmazlığını bozma suçunu da oluşturmasına karşın, yasal olmayan gerekçe ile bu konuda değerlendirme yapılmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre sanık E... G.... savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak onanmasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.08.2011 gün ve 259981 sayı ile;
    “C.savcısının temyiz dilekçe tarihinin 30.06.2006 olduğu ancak, herhangi bir havale işlemine tabi tutulmadığı anlaşılmıştır.
    CYY’nın 291 (1) maddesi, ‘Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır…’ içerikli olup, temyiz dilekçesinin hakim tarafından da işleme alınması yasal zorunluluktur. Ancak bu eksiklik, istemde bulunanın haklarını etkileyip etkilemediği yönünden araştırılarak tamamlanmalı ve sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır.
    Konuya ilişkin yargı kararlarına bakıldığında, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 07.10.2008 tarih ve 2008/11560 Esas, 2008/9964 Karar sayılı kararında; "…06.09.2007 gün ve 2005/94 Esas 2007/97 Karar sayılı Kangal Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının temyiz etmek üzere 04.10.2007 tarihini taşıyan üzerinde bu tarihli hakim havalesi bulunmayıp yazı işleri müdürünün ve ayrıca 17.10.2007 tarihli hakim havaleleri bulunan üst C.savcısına ait süre tutum dilekçesi ile istenen dosyanın Sivas C.Başsavcılığına gönderilmesi için yazılan müzekkerede ilgi tutulan yazının tarihi 04.10.2007 gösterilmiş olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun benzer konuda verdiği 17.07.2007 gün ve 2007/6-165-169 sayılı kararında da amacını açıklayıp yasa metniyle de uyum içeren gerekçesi karşısında, ‘kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz hükmünden C.savcılarının dahi yararlanmaları gerekmektedir’ şeklinde açıklandığı üzere; üst C.savcısının temyizi süresinde kabul edilip tebliğnamedeki red düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    Benzer durumda, aynı Daire’nin 20.11.2009 tarih ve 2009/13375 Esas, 2009/14505 Karar sayılı Kararında ‘Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.03.2008 gün ve 2008/7-45, 2008/48 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5271 sayılı CYY’nın 264/1. maddesinde yapılan yeni düzenleme ve bu düzenlemenin amacını açıklayıp yasa metniyle de uyum içeren gerekçesi karşısında ‘kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz’ hükmünden C.savcılarının dahi yararlanmaları gerekeceği, o yer C.savcısının 21.09.2006 tarihinde yüzüne karşı tefhim olunan hükmü aynı günlü müddeti muhafaza dilekçesiyle temyiz ettiği ve temyiz defterinin 2006/121 sırasına kaydedildiğinin yazı işleri müdürlüğü’nün havalesinden anlaşılmakla, tebliğnamedeki temyiz dilekçesinde hakim havalesi bulunmadığından ve süresinde temyiz yasa yoluna başvurulmadığından red isteyen düşünceye iştirak olunamamıştır’ kararları,
    Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 05.07.2011 tarih ve 2011/3-147 Esas, 2011/158 Karar sayılı ve hakim havalesi bulunmaksızın sadece yazı işleri müdürünün havalesinin bulunduğu C.savcısı temyiz dilekçesi için vermiş olduğu kararında, özetle ‘Cumhuriyet savcılarının kanun yolu başvurularının, toplum yararına ve toplumun hukukunu bozan bir durumun düzeltilmesini sağlama amacına yönelik olduğu ve sanık lehine de başvurabilecekleri düşüncesiyle,…’ belirlemeleri yapılmış ve CYY’nın 264. maddenin söz konusu belirlemeleri de içeren gerekçesi karşısında, bu konuda sınırlama koyan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.01.1962 gün ve 2/1 sayılı kararının geçerliliğini yitirdiği tespitinde bulunmuş, yine ‘…Ayrıca, Ceza Genel Kurulu’nun 16.12.1997 gün ve 331/321 sayılı kararında da temyiz dilekçesinin hakim yerine yazı işleri müdürüne havale ettirilmesinin, 1412 sayılı CYUY’nın kanun yolunun tayininde hata başlıklı 293.maddesi kapsamında, kabule şayan bir müracaatta kanun yolunun veya merciin tayininde yapılan bir hata, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 09.07.1998 gün ve 114/112 sayılı kararında ise, aynı husus tartışılarak askeri savcının temyizinin süresinde olduğu kabul edilmiştir’ belirlemeleri ile, C.savcısının yasal süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurduğu kabul etmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, ayrıca mercide yanılmayı konu edinen 17.03.2009 tarih ve 2008/2-269 Esas, 2009/65 Karar sayılı kararı’nda, her ne kadar mahkemesine hitaben yazılan dilekçe olması ile temyiz süresi içinde C.savcısı tarafından havale edilmesine karşın hakim tarafından temyiz süresinden sonra havale edilmesi karşısında temyiz isteminin reddi sonucuna ulaşılmış ise de, ‘Eğer dilekçe C. savcılığına hitaben yazılmış olsa idi ya da C.savcısının havalesi ile mahkemesine gönderilmiş olsaydı, bu durum mercide yanılgı kapsamında değerlendirilerek, temyizin süresinde olduğu kabul edilebilirdi’ belirlemelerine yer vermiştir.
    Belirtilen kararlar, salt C.savcısı tarafından sunulan dilekçede havale işlemi yapılmamasının istemin reddi sonucunu doğurmayacağına işaret etmektedir. Zira maddi gerçekliğin esas olduğu ceza yargılamasında, sanık lehine de delil toplama ve temyiz yetkisi bulunan C.savcısının yasa yolu başvurularında, istemin süresinde olup olmadığının ayrıca temyiz defterinin onaylı fotokopisi ile denetimi de gereklidir. Gerçekten de, temyize konu dosya, ‘Dosya Gönderme Formu’ dikkate alındığında, hâkim havalesi ile Yargıtay’a gelmiştir. Hâkimin, temyiz dilekçesini en son dosyanın temyiz için gönderildiği anda fark etmesi ve dilekçenin temyiz defterine de kaydedilmemiş olması halinde, dilekçeye formun gönderildiği tarih kaydını düştükten sonra dosyayı göndermesi, temyiz defterine kaydedilmiş olmasına karşın havale edilmemişse, bu kez eksiklik tamamlanarak, dosya temyiz incelemesi için gönderilmeli, böylelikle adil yargılanma hakkı kapsamında yargılamaların daha kısa sürede bitirilmesi sağlanmalıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Dairenin C.savcısının temyiz isteminin reddi ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendi¬rilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, hükmü temyiz eden o yer C.savcısının dilekçesinde hakim havalesi bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmesinde isabet bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak temyizin süresinde olup olmadığının tespiti amacıyla yerel mahkeme kayıtlarının araştırılması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    26.06.2006 tarihinde tefhim edilen hükmün sanık müdafii tarafından 29.06.2006, o yer C.savcısı tarafından ise 30.06.2006 tarihli dilekçeler ile temyiz edildiği, hükmü sanık aleyhine temyiz eden C.savcısının dilekçesinde hakim havalesi ve dilekçenin temyiz defterine kayıt edildiğine ilişkin açıklama olmadığı gibi temyiz tarihinin belirlenmesine yardımcı olarak herhangi bilginin bulunmadığı, dosyanın 04.09.2006 tarihli hakim imzasını taşıyan “Dosya Gönderme Formu” ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, dosya gönderme formunda C.savcısının temyiz tarihinin 30.06.2006 olarak gösterildiği,
    Özel Dairece yerel mahkeme hükmünün, C.savcısının dilekçesinde temyiz sebebi olarak gösterdiği hususlar eleştiri konusu yapılarak onandığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.07.2011 gün ve 147-158 sayılı kararında açıklandığı üzere;
    “Savcıların temyiz dilekçeleri için 1412 sayılı CYUY"nın 293. maddesinin uygulanama¬yacağı, bu nedenle C.savcılarının temyiz dilekçelerinde hakim havalesinin bulunması gerektiği” şeklindeki 22.01.1962 gün ve 2-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı 01 Haziran 2005 tarihinde yeni yasaların yürürlüğe girmesine kadar başta Ceza Genel Kurulu olmak üzere tüm Özel Dairelerce istikrarlı olarak uygulanmıştır.
    01 Haziran 2005 tarihinde yeni yasalarla birlikte 5271 sayılı CYY"nın yürürlüğe girmesinden sonra konu Ceza Genel Kurulunun gündemine gelmiş, 11.03.2008 gün 45-48 ve 05.02.2008 gün 266-13 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında, 5271 sayılı CYY"nın 264/1. maddesinde yapılan yeni düzenleme karşısında, 22.01.1962 gün ve 2-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının geçerliliğini yitirdiği ve “kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz” hükmünden C.savcıla¬rının da yararlanmaları gerektiği kabul edilmiştir.
    Bu nedenle C.savcısının sanık aleyhine yapmış olduğu temyiz isteminin süresinde olup olmadığının tespiti bakımından mahkemenin defter ve kayıtları incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Özel Dairece C.savcısının temyiz dilekçesinde hakim havalesi bulunmadığı gerekçesiyle 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddesine uyarınca reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin, C.savcısının temyiz isteminin reddi ile sanık müdafiinin temyiz istemi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu verdiği onama kararlarının kaldırılmasına, C.savcısının temyiz dilekçesinin süresinde olup olmadığının mahkeme defter ve kayıtları getirilip incelendikten sonra sonucuna göre temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.06.2011 gün ve 8286-9074 sayılı o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddi ile sanık müdafiinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu verilen onama kararlarının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, C.savcısının temyizinin süresinde olup olmadığının belirlenmesi amacıyla mahkeme defter ve kayıtları getirtilip incelendikten sonra sonucuna göre temyiz incelemesi yapılabilmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Hemen Ara