AYM 2018/23896 Başvuru Numaralı NURÇİN YILDIRIM Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/23896
Karar No: 2018/23896
Karar Tarihi: 24/2/2021

AYM 2018/23896 Başvuru Numaralı NURÇİN YILDIRIM Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURÇİN YILDIRIM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/23896)

 

Karar Tarihi: 24/2/2021

R.G. Tarih ve Sayı: 1/7/2021-31528

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Selçuk KILIÇ

Başvurucu

:

Nurçin YILDIRIM

Vekili

:

Av. Mahmut Nedim ELDEM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; aynı il içinde başka bir ilçeye atanmaya ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada uyuşmazlığın esasına ilişkin iddialar karşılanmadan karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, atamanın sendikal faaliyetleri engellemeye yönelik olması sebebiyle sendika hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Ayrancı Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken Pursaklar ilçesinde bulunan bir ortaokula atanmıştır.

8. Başvurucu hakkında yapılan soruşturma üzerine düzenlenen soruşturma raporunda başvurucuya iki ayrı eylemi için kınama cezası, bir eylemi için ise 1/30 oranında aylıktan kesme disiplin cezası verilmesi önerilmişse de yapılan değerlendirme neticesinde başvurucu tevhiden 1/30 oranında aylıktan kesme disiplin cezası ile cezalandırılmıştır. Ayrıca başvurucunun sarf ettiği bazı ifadeler nedeniyle bir rehber öğretmen olarak öğrencilerin güven ve itibar duygusunu sarstığı kanaatine varılıp idari bir tedbir olarak başvurucunun başka bir okula atanması teklif edilmiştir. Getirilen idari teklif doğrultusunda da başvurucu 1/2/2017 tarihli işlemle Pursaklar ilçesinde bir ortaokula atanmıştır.

9. Başvurucu, atama işleminin iptali istemiyle Ankara 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 16/11/2017 tarihli kararıyla başvurucu hakkında düzenlenen soruşturma raporunda getirilen teklif doğrultusunda il içinde başka bir okula atanmasına ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

10. Başvurucu, bu sırada aylıktan kesme cezasına karşı Ankara İl Millî Eğitim Disiplin Kuruluna (Kurul) itiraz etmiştir. Kurul 8/12/2017 tarihli kararıyla ve "iddianın tam olarak sübuta erdiğine ilişkin kanaat oluşmadığı" gerekçesiyle cezayı kaldırmıştır.

11. Başvurucu, Ankara Bölge İdare Mahkemesine (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunda bulunmuştur. Başvuru dilekçesinde; kendisine verilen aylıktan kesme cezası için Kurula itiraz ettiğini, bu itirazının Mahkemenin karar vermesinden sonra 8/12/2017 tarihli kararla kabul edilerek aylıktan kesme cezasının kaldırıldığını ve kendisine kınama cezası verildiğini ifade etmiştir. Ayrıca kınama cezasının iptali istemiyle dava açtığını da vurgulamış, konuyla ilgili bilgi ve belgeleri Bölge İdare Mahkemesine sunmuştur.

12. Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 6/7/2018 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilmiştir.

13. Nihai karar25/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

14. Başvurucu 10/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

15. 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu"nun 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Yetiştirme ve ikmal kaynakları Bakanlıklar veya tüzel kişiliği haiz genel müdürlüklere bağlı olup il genel teşkilatı içinde birden fazla istihdam yerleri bulunan meslek, fen ve uzmanlık kadrolarına dahil görevlerden:

A) İlçe idare şube başkanı sıfatını haiz olanlarla il merkezinde Devlet gelir, giderlerinin ve mallarının tahakkuk, tahsil, ödeme ve idaresiyle ilgili ikinci derecedeki müdürler, şube şefleri ve kontrol memurları, nakit muhasipleriyle, lise, orta ve o derecelerdeki okul müdür ve öğretmenleri, hastaneler mütehassıs hekimleri, Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından tayin edilirler.

B) Bunun dışında kalan bütün memurlar Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından valilik emrine tayin edilerek il idare şube başkanının inhası üzerine valiler tarafından istihdam yerleri tesbit olunur;

C) Yukardaki fıkralarda yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvilleri mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya genel müdürlüklere sebepleriyle bildirilir.

..."

16. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun "Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller" kenar başlıklı 125. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

...

B - Kınama : Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.

Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,

...

l) Kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak.

C - Aylıktan kesme : Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.

Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

...

ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

..."

17. 657 sayılı Kanun"un "İtiraz" kenar başlıklı 135. maddesi şöyledir:

"Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.

İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.

İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır.

İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.

Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir. "

18. 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun "Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi" kenar başlıklı 18. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan hâlinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tâbi tutulamaz ve görevlerine son verilemez.

Kamu işvereni, işyeri sendika temsilcisi, sendika işyeri temsilcisi, sendika il ve ilçe temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez.

Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz.

...”

B. Uluslararası Hukuk

19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Akat/Türkiye (B. No: 45050/98, 20/9/2005) kararına konu olayda, Diyarbakır’daki bir lisede öğretmenlik yapan ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası üyesi olan başvurucuya -kendi iddiasına göre- sendika faaliyetleri nedeniyle birçok disiplin yaptırımı uygulanmıştır. Başvurucu 29/11/1995 tarihinde amirlerinden gerekli izni almadan Ankara’da bir gösteriye katılması nedeniyle 1/30 oranında aylıktan kesme, 11/12/1997 tarihindeki derslere girmediği için uyarma ve amirlerinden gerekli izni almadan 3/10/1998 tarihinde Ankara’daki bir gösteriye katılmak üzere Diyarbakır’ı terk etmesi nedeniyle 1/15 oranında aylıktan kesme cezası almıştır. Başvurucu 6/8/1998 tarihinde Konya’ya atanması üzerine yapılan atamanın sendika hakkını ihlal ettiğini ve sendikal haklarını kullanmasına engel olduğunu iddia etmiştir.

20. AİHM, görevinin atama kararının yerinde olup olmadığını değerlendirmek değil Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 11. maddesi çerçevesinde başvuranın sendika faaliyetlerini sürdürme hakkına ilişkin karardaki olayları incelemek olduğunu, atama kararının bir sendikaya üye olma ve sendikal faaliyetleri sürdürme hakkına bir sınırlama getirmediğini ve engel teşkil etmediğini belirtmiştir. AİHM söz konusu kararla Sözleşme"nin 11. maddesi ile güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne özü itibarıyla bir kısıtlamanın veya ihlalin olduğu hususunda başvurucunun yeterince inandırıcı olmadığını, ayrıca başvurucunun atandığı yeni görevinin sendika faaliyetlerini sürdürmesine engel olduğuna ikna olmadığını ifade etmiştir. AİHM, Sözleşme"nin 11. maddesinin birinci paragrafının sendika özgürlüğünü örgütlenme özgürlüğünün özel bir şekli olarak düzenlediğini hatırlatarak bu madde uyarınca sendika üyelerine devlet tarafından farklı bir uygulama yapılamayacağını ve özellikle sendika üyesi olma hakkının başka bir yere atanmamayı gerektirmediğini belirtmiştir.

21. AİHM ayrıca atama kararının başvurucu tarafından ulusal yetkililerin sendika faaliyetlerine bir müdahalesi olarak sayılmasına karşın bu tedbirin devletin kamu hizmetinin idaresi ve yönetimi doğrultusunda aldığı bir önlem görüşünde olduğunu, yetkililerin bu noktada takdir yetkilerini kullandıklarını belirtmiştir.

22. AİHM, sözü edilen kararında başvurucunun konumunun prensipte başka bir birime veya kamu hizmeti ihtiyaçları doğrultusunda başka bir şehre atanmasını gerektirdiğini, tayin kararının bir sendikaya üye olma ile sendikal faaliyetleri sürdürme hakkına bir sınırlama getirmediğini ve engel teşkil etmediğini, ayrıca başvurucunun iddialarını ve tayin edildiği yeni görevinin sendikal faaliyetlerine engel olduğunu ispat edemediğini belirterek başvurucunun hakkındaki atama kararının özü itibarıyla sendikal faaliyetlerini sürdürme hakkına bir ihlal oluşturduğunun kanıtlanamadığı sonucuna varmıştır.

23. AİHM Sözleşme"nin 11. maddesi bakımından ihlal bulmadığı, sadece 13. maddesinin ihlalini tespit ettiği benzer konudaki Ertaş Aydın ve diğerleri/Türkiye (B. No: 43672/98, 20/9/2005), Bulğa ve diğerleri/Türkiye (B. No: 43974/98, 20/9/2005) ve Adem Yılmaz ve diğerleri/Türkiye (B. No: 41496/98,...,21/3/2006) kararlarında; olağanüstü hâl döneminde Diyarbakır"dan başka illere tayini yapılan ve sendika üyesi olan başvurucuların -aralarında bazı sendikaların il şube başkanları da yer almaktadır- somut olayın koşullarında başvurucuların haklarında verilen tayin kararlarının sendikal faaliyetlerde bulunma haklarını esastan ihlal ettiğini gösteremedikleri sonucuna varmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 24/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu; başvuruya konu yargılama sürecinde ileri sürdüğü iddialara ilişkin yeterli bir açıklamada bulunulmadan, makul bir gerekçe gösterilmeden davanın reddine karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

26. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

28. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "...adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu AİHM"in birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

29. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

30. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

31. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

32. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).

33. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

34. Öte yandan temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus temyiz merciinin bir şekilde temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (Yasemin Ekşi, § 57).

35. Başvurucuya, hakkında yapılan soruşturma üzerine düzenlenen soruşturma raporunda disiplin yönünden getirilen teklif doğrultusunda aylıktan kesme cezası verilmiş ve başvurucu idari teklif doğrultusunda Pursaklar ilçesinde bulunan bir ortaokula atanmıştır.

36. Mahkemece, başvurucuya isnat edilen eylemin sübuta erdiğinin belirtildiği soruşturma raporu incelenerek, söz konusu raporla getirilen teklif doğrultusunda başvurucunun il içinde başka bir okula atanmasına ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık görülmediği gerekçesine yer verilerek davanın reddine karar verilmiştir.

37. Bakılan uyuşmazlıkta Bölge İdare Mahkemesine sunduğu istinaf istemli dilekçesinde başvurucu; kendisine verilen aylıktan kesme cezasına itiraz ettiğini, bu itirazının Mahkemenin karar vermesinden sonra 8/12/2017 tarihli kararla kabul edilerek aylıktan kesme cezasının kaldırıldığını ve kendisine kınama cezası verildiğini ifade etmiştir (bkz. § 11).

38. Yukarıda yer alan ilkeler uyarınca yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde mahkemelerce ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerekmemekle birlikte söz konusu iddiaların davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiği açıktır.

39. Başvuruya konu olayda isnat edilen iddialar sübuta erdiğinden bahisle başvurucu hakkında verilen aylıktan kesme cezası kaldırılmakla birlikte kaldırılan aylıktan kesme cezası yerine başvurucuya kınama cezası verilmiştir. Öte yandan söz konusu il içi atama işleminin aylıktan kesme cezasına bağlı bir disiplin yaptırımı olmadığı anlaşılmaktadır. İdari bir tedbir mahiyetinde olan il içi atama işleminin aylıktan kesme disiplin cezasına bağlı olmaması nedeniyle bu cezaya yapılan itirazın kabul edilmiş olmasının somut olayın koşullarında atama işlemini doğrudan etkilemeyeceği anlaşılmaktadır.

40. Somut olayda yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak ve soruşturma raporu incelenerek verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 9). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda da istinaf aşamasında sunulan iddiaların davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunmaması nedeniyle değerlendirme konusu hüküm ve gerekçenin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Sendika Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

42. Başvurucu; sendika işyeri temsilcisi olduğunu, buna karşın haklı bir gerekçe olmadan ve sendikal faaliyetlerini engellemeye yönelik olarak görev yerinin değiştirildiğini, atama işlemi nedeniyle 4688 sayılı Kanun"da yer alan güvencelere aykırı davranıldığını, sendikal görevlerini yerine getiremeyeceğini belirterek sendika hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

43. Anayasa’nın “Sendika kurma hakkı” kenar başlıklı 51. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.

Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.

Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

…”

44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Zikredilen kurallara göre başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçe ve deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).

45. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ortaya konulan somut bilgi ve belgelerin niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması başlangıçta zorunludur (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, § 20; Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 23; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, § 22).

46. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 24).

47. Somut olayda başvurucu, sendikanın işyeri temsilcisi olduğu gerçeği dışında atama işleminin temelinde yer alan disiplin cezasının sendikal sebeplerle veya sendika hakkının kullanılması nedeniyle verildiğini gösterebilmiş değildir. Başvurucu, iddialarını ispata yarayabilecek ne herhangi bir sendika kararı ne de söz konusu eylemlerin sendikal faaliyet kapsamında yapıldığına dair somut bilgi ve deliller ortaya koymuştur. Dolayısıyla başvurucu, atama kararının salt sendikal nedenlere dayandığını makul gerekçelere dayalı olarak açıklayamamıştır. Öte yandan başvurucu, atama işleminin sendikal faaliyetlerini sürdürme hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu da temellendirememiş ve bu kapsamda atandığı yeni görevinin sendika faaliyetlerini sürdürmesine engel olduğunu ikna edici bir biçimde ortaya koyamamıştır.

48. Buna göre başvurucunun hakkında verilen atama kararının sendikal faaliyetlerini sürdürme hakkını ihlal ettiğini temellendiremediği sonucuna varılmıştır.

49. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara