Esas No: 2018/13934
Karar No: 2018/13934
Karar Tarihi: 24/2/2021
AYM 2018/13934 Başvuru Numaralı MEHMET KARATAŞ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET KARATAŞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/13934) |
|
Karar Tarihi: 24/2/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Hüseyin KAYA |
Başvurucu |
: |
Mehmet KARATAŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltındaki ve ceza infaz kurumundaki tutma koşulları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/4/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış; bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Kamu makamları, soruşturma mercileri ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Başvurucu FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 26/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış, 29/7/2016 tarihinde ise tutuklanarak Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) yerleştirilmiştir.
10. Nezarethane ve Ceza İnfaz Kurumu tutma koşullarından şikâyetçi olan başvurucu, başvuru formu veya eklerinde bireysel başvuruda bulunmadan önce söz konusu şikâyetlerini ilettiği adli ya da idari bir kamu makamından bahsetmemiştir.
11. Başvurucu 27/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. Nebahat Baysal Gül (B. No: 2016/14634, 28/5/2019, §§ 11-14) ve Mehmet Baransu (B. No: 2015/8046, 19/11/2015, §§ 12-18) kararlarında İlgili Hukuk bölümüne detaylı şekilde yer verilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 24/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
14. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
15. Başvurucu, gözaltında tutulduğu dört gün boyunca yirmi metrekare alanda dokuz kişiyle birlikte barındırıldığını, yerde yatmak zorunda bırakıldığını, adliye nezarethanesinde ise elleri kelepçeli olarak kırk beş saate kadar soğukta bekletildiğini iddia etmiş; Ceza İnfaz Kurumunda ise on iki kişilik bir koğuşta otuz üç kişiyle, sekiz kişilik başka bir koğuşta ise on üç kişiyle birlikte kaldığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca hakkında verilen tutuklama kararı ve tutukluluğun devamı kararlarının da hukuka aykırı olduğunu dile getirmiş, Anayasa"nın 17. maddesinin üçünü fıkrası ile Anayasa"nın 19. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, gerekçesini belirtmeksizin eşitlik ilkesiyle etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğinden yakınmıştır.
16. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği belirtildikten sonra başvurucunun bireysel başvuruda bulunmadan önce herhangi bir adli ya da idari merciye müracaatta bulunmamış olmasına ve idari yargıda tam yargı davası açmamış olmasına dikkat çekilmiştir. Bakanlık esas hakkındaki görüşünde, başvurucunun gözaltında kaldığı süre, yer ve kişi sayısında detaylı birtakım bilgilerle bu konudaki ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına yer vermiş ve gözaltında geçirilen sürenin kısa olduğunu belirterek olayda asgari ağırlık eşiğinin aşılmadığını savunmuştur.
17. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki iddialarını tekrar etmiş; tutulma koşullarının uluslararası hukuk standartlarına uygun olmadığını belirterek ihlal iddialarını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ilişkin iddiaları ise daha önce Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 2019/26718 numaralı bireysel başvuru dosyasında incelenmiştir. 9/3/2020 tarihinde verilen kabul edilemezlik kararında hak ihlali iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle belirtilen haktan bir inceleme yapılmamıştır.
a. Gözaltındaki Tutma Koşulları Yönünden
20. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
22. Temel hak ve özgürlüklere saygı devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. İddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda bireysel başvuru yoluna gidilebilir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17; Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
23. Anayasa Mahkemesi gözaltında tutulan kişilerin nezarethane tutma koşullarının yetersizliği nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarıyla ilgili olarak temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında, şikâyete konu yetersiz koşullardaki tutma hâli sona ermişse idari yargı yolunda açılacak tam yargı (tazminat) davasını etkili bir yol olarak kabul etmiştir (Nebahat Baysal Gül, §§ 17-31). Başvuru formu veya eklerinde, belirtilen şekilde tüketilen bir hukuk yolundan ise bahsedilmemiştir. Eldeki başvuruda anılan içtihatta belirlenen temel ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
24. Anayasa Mahkemesi, gözaltında kolluk görevlilerinin kötü muamelesine maruz kalma şikâyetleri yönünden ise yetkili Cumhuriyet başsavcılığına yapılacak suç duyurusu ve devamında yapılacak ceza yargılaması sürecini bireysel başvuruda bulunmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olarak kabul ettiğini birçok kararında belirtmiştir (birçok karar arasından bkz. Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, § 100; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 46-52; Zekin Güngör, B. No: 2013/8491, 31/3/2016, §§ 43, 44; Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 183).
25. Başvurucunun adliye nezarethanesi içinde uzun süre elleri kelepçeli şekilde kasıtlı olarak bekletildiği iddiasına ilişkin olarak ilgili kamu görevlileri hakkında yetkili Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğundan başvuru formu veya eklerinde bahsedilmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun bu iddiası yönünden de bireysel başvuruda bulmadan önce tüketilmesi gereken hukuk yoluna başvurmadığı anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
27. Bu aşamada, oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru ve bu başvuruyla aynı nitelikte olup Anayasa Mahkemesinde derdest olan başvurulara konu olaylar yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davaların süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu doğmuştur. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek idari yargı mercilerinin takdirindedir. Ancak eldeki başvuru ve bu başvuruyla aynı nitelikte olup derdest olan başvurular hakkında verilen başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararlarından sonra idari yargıya başvuran kişiler yönünden dava açma sürelerinin bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiği de tabiidir (Nebahat Baysal Gül, § 32).
b. Ceza İnfaz Kurumundaki Tutma Koşulları Yönünden
28. Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumlarındaki tutma koşullarından kaynaklanan kötü muamele iddialarına ilişkin olarak infaz hâkimliğine şikâyet yolunu, tüketilmesi gereken etkili bir iç hukuk yolu olarak gördüğünü çeşitli kararlarında istikrarlı şekilde belirtmiştir. (birçok karar arasından bkz. Mehmet Baransu, §§ 23-35; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, §§ 250-252; İsmail Çıtak, B. No: 2016/78629, 28/11/2019, §§ 79-82).
29. Aynı doğrultuda Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca eldeki başvuruya benzer şikâyetleri ihtiva eden bir başvuru hakkında infaz hâkimliği yolu tüketilmediği gerekçesi ile verilen bir kabul edilemezlik kararı (Mehmet Reşit Arslan, B. No: 2013/2025, 30/9/2013) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önündeki başka bir başvuruda (Ethem Sakin/Türkiye, B. No: 20616/13, 28/6/2016) Türk Hükûmeti tarafından emsal karar olarak sunulmuştur. AİHM, Anayasa Mahkemesinin belirtilen kabul edilemezlik kararına da atıfta bulunarak (aynı kararda bkz. § 24) infaz hâkimliği yolunun tüketilmemiş olmasını başvuru yollarının tüketilmemesi olarak görmüş ve kabul edilmezlik kararı vermiştir (aynı kararda bkz. §§ 30-37).
30. Somut olayda başvurucu, Ceza İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarına ilişkin şikâyetleri açısından infaz hâkimliğine şikâyette bulunduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmuş değildir. Bu başvuru açısından yukarıda belirtilen temel içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 24/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.