Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/46 Esas 2011/195 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/46
Karar No: 2011/195

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/46 Esas 2011/195 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/46 E.  ,  2011/195 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 22.09.2010
    Sayısı : 106-153


    Yağma suçundan sanıklar ..., ... ve ..."ün 5237 sayılı TCY"nın 149/1-c-h ve 168/3. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis, sanıklar .... ve ..."in de aynı Yasanın 149/1-c-h, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanık ..."in ayrıca ruhsatsız silah taşımak suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCY"nın 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca toplam 11.375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bafra Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.08.2009 gün ve 25-134 sayılı hükmün sanıklar müdafilerince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 01.04.2010 gün ve 25532-3602 sayı ile;
    “… C- Sanıklar ..., ..., ...., ... ve ... hakkında yağma ve sanık ... hakkında ruhsatsız tabanca taşımak suçları nedeniyle kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
    Katılan ...’ın olay öncesinde sanık ...’e ait birahanede garson olarak çalışan tanık ...’nın telefon numarasını arkadaşı aracılığıyla öğrenip tanıştığı, olay günü tanık .....’yı iş çıkışı alıp gezmek amacıyla anlaştıkları, katılanın olay yerine arkadaşı olan tanık ... ile birlikte gittiği, adı geçen tanığın birahane dışında beklediği, katılanın birahaneye girip tanık .....’nın işinin bitmesini beklediği sırada, sanıkların katılanın oturduğu masaya gelip ne iş yaptığını ve hangi amaçla işyerine geldiğini sordukları, sanıkların kesin olarak saptanamamakla birlikte, katılanın kendilerine ait işyerinde çalışan bir bayanı gezmek veya birlikte olmak amacıyla dışarı çıkarmak istemesini kabullenemeyip aralarında atıştıkları, sanıkların katılanı hep birlikte döverek birahanenin üstü açık yazlık bölümüne götürdükleri, bu sırada katılana ait üzerinde taşıdığı beylik tabancasını aldıkları, bahçede katılanın elini bağlayıp döverek, hakaret ve tehdit etmeye devam ettikleri, katılandan dışarıda bekleyen arkadaşını çağırmasını istediklerinde, olumsuz cevap almaları üzerine katılana ait telefonu arkadaşını arayabilmek amacıyla aldıkları, bu esnada dışarıda bekleyen tanık Aykut’un ihbarıyla olay yerine kontrol etmeye gelen polis ekiplerini fark edip telaş ve panikle katılana ait telefon da ellerinde olduğu halde dışarı çıktıkları, polislerin gitmesinden sonra tekrar katılanın yanına gidip dövmeye devam ettikleri, bir süre sonra ellerini çözüp bıraktıklarının anlaşılması karşısında;
    1- Suça konu cep telefonunun çağrı üzerine kendiliklerinden karakola gelen sanıklar ... ve ....’ya ait araçta bulunması, yağma kastıyla alınan bir telefonun karakola geldiklerinde, aranıp bulunması mutlak olan araçta bulunmasının veya unutulmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, özellikle tanık.... ile ..... ....’ün anlatımları, sanıkların bu konuda aksi kanıtlanamayan savunmaları, suça konu tabancanın olayın akabinde sanık ... tarafından iade edilmek istendiğinin belirtilmesi, olayın başlangıç ve gelişimi, tabancanın alınış şekli gibi hususlar gözetildiğinde, sanıkların Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay olarak görev yapan bir kişinin beylik tabancasını sonuçlarının çok ağır olacağını ve yakalanacaklarını bile bile yağma kastıyla almalarının mantıklı olamayacağı, olay sırasında katılanın üzerinde yağmalanabilecek para ve başka cep telefonu olmasına karşın bunların alınmaması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; sanıkların suça konu tabanca ve cep telefonunu yağma kastıyla aldıklarına ilişkin savunmalarının aksini ispatlayan, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıtların neler olduğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, yağma suçu ile ilgili yazılı biçimde karar verilmesi,
    2- Suça konu tabancanın olay sırasında katılanın üzerinden başka bir sanık tarafından alındığı ve olaydan 2-3 saat sonra sanık tarafından kolluk kuvvetlerine teslim edildiğinin anlaşılması karşısında; tabancanın iade edilmek amacıyla alınıp taşındığına ilişkin savunmanın aksini kanıtlayan delillerin neler olduğu kararda açıklanıp gösterilmeden, sadece kısa süreli olaya mahsus silah bulundurma eyleminde, ne surette taşıma kastının oluşacağı da tartışılmadan, sanık ... hakkında ruhsatsız tabanca taşıma suçundan ceza verilmesi” isabetsizliklerinden oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiş, Daire Üyeleri Hasan Erbil ve Sevim Çetin ise yerel mahkeme hükmünün isabetli olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yerel mahkeme ise 22.09.2010 gün ve 106-153 sayı ile;
    “Bozma öncesi kabulde benimsendiği üzere; sanıkların başlangıçtaki kasıtlarının mal varlığına yönelik olmadığı, sanık ...’in çalıştırdığı birahanede çalışan tanık ..... ile katılanın çıkacak olmasının öğrenilmesi üzerine duydukları hiddetle onu darp edip hürriyetini tahdit etmek olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu eylemlerin tüm sanıklar tarafından icrası sırasında, eklenen kasıtla katılanın silahı ve telefonu üzerinden alınmış, katılanın ‘abi yapacağınızı yaptınız, verin silahımı da gideyim’ gibi yalvarışlarına karşılık, silahı asla alamayacağı, polise haber vermesi h.....nde öldüreceği tehdidine maruz kalmış, kapıya polis geldiği ve katılan içeride olduğu halde, hiçbir şey yokmuş ta mekan kapatılıyormuş görüntüsü verilerek polisler atlatılmış, (silahın iadesi amacı var idiyse bu aşamada da polis memuruna başka gerekçeyle olsa dahi verilebilirdi) katılan kendisine hürriyeti tahdit sırasında uygulanan muamelenin üzerinde oluşturduğu korku ve endişe ile polise başvurmayacağı kanaati ile caddeye çıkarılmış ve kovalanmıştır. Hem silah hem de telefon ayrıca birahaneden alınıp götürülmüştür. Sanıklar katılanın sadece Samsun’da bir başçavuş olduğunu öğrenmişler, (Samsun İli büyük şehir olup binlerce askeri personeli barındırmakta olduğu herkesin malumudur) adres, isim ve diğer kimlik bilgilerini almamışlardır. Yüksek Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi, eğer bunlar gasp amacıyla değil de yukarıda açıklanan savunmalarda olduğu gibi başka saikle alınmış olsaydı, gelen polis memurları atlatılmaz, daha sonra iadesine ilişkin başlangıçta bir iradi davranış sergilenir, özellikle silah tanık Yarbay...."in çok sayıda telefonla görüşüp ikna çalışmalarından saatlerce sonra iade edilmezdi. Yine Yüksek Dairenin bozma ilamında telefonun çağrı üzerine kendiliklerinden karakola gelen sanıklar ... ve ...."ya ait araçta bulunduğu, yağma kastıyla alınan bir telefonun karakola geldiklerinde, aranıp bulunması mutlak olan araçta bulunmasının veya unutulmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı belirtilmiş ise de, bozmaya konu kararda açıklandığı ve dosyadaki delillerle belgelendirildiği üzere, cep telefonu ilk bakışta görülmesi mümkün olmayan ancak aramayla bulunabilecek şekilde araç koltuğunun altına konulmuştur. Sanıkların karakola gelirken telefonu elleriyle karakola teslim etmemeleri, ancak aramayla bulunur şekildeki koltuğun altına bırakmaları, polis aramasıyla ele geçmesi dikkate alındığında yağma kastının kabulüne imkan veren bir davranış sergilenmiştir. Aslında burada telefonun rızai iadesi gibi bir açık davranış sergilenmediği halde, aramayla bulunmasına imkan veren davranışlar (araç koltuğunun altında saklanmış olsa dahi karakol önüne gelinen araçta bulunması) mahkememizce sanıklar lehine, iade nedeniyle indirim sebebi kabul edilmiştir. Katılan polise başvurmasaydı telefon ve silahın kendisine iadesi fiilen mümkün olmayacağı gibi, sanıklar tarafından kendileri ya da başkaları hesabına mal edinilecek veya başka şekilde katılanın mülkiyetinden çıkarılacaktı. Sanıkların olay kolluğa yansıdıktan sonra dahi hem silahın iadesinde hem de telefonun ele geçirilmesindeki davranışları bunu teyit etmektedir. Keza sanıklardan ..."le olay öncesi şahsi münasebetleri olan tanık...."in diğer delillerle aksi ispatlanan ve (yukarıda açıklanan gerekçelerle) itibar edilmeyen beyanlarından ve tanık ..... Süzen"in beyanlarından da suç kastı yokluğu konusunda bir kanaate varmak mümkün değildir.
    Katılanın üzerindeki diğer telefonun varlığından haberdar olmayan sanıkların o telefonu almamış olmaları ve yine parasını da almamaları, zorla alınan silah ve telefon yönünden suç kastını etkilemez. Çünkü yağma suçunun oluşması ya da tamamlanması için mağdurun alınması mümkün tüm parasal değerlerinin alınması veya mal edinilmesi gerekmez. Burada daha fazla alma imkanı varken az miktarda eşyanın alınması, gasp suçunun oluşumunu tartışmalı hale sokmaz, olsa olsa TCK’nun 150/2. maddesinin tartışılmasını gerektirir.
    Ayrıca Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.11.2002 tarih ve 2002/6-271 Esas, 2002/404 Karar sayılı ilamına göre, malın alınması, avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme ve sair maksatlarda yağma suçunun unsurlarını oluşturur. Şu halde sanıkların üzerlerine atılı birden fazla kişi ile birlikte yağma suçu sabittir. Her bir sanığın eylemi TCK’nın 37/1. maddesi yollaması ile 149/1-c,h maddesine uyar. Sanıkların eylemlerini birden fazla kişi ile ve gece vakti işlemeleri nedeniyle TCK’nun 149/1-c, h maddesinin uygulanması gerekir.
    Yine sanık ..., birahanede katılandan aldığı silahı evine götürmüş, ikna çabaları sonucu karakola getirerek sahibine saatler sonra teslimi sağlamıştır. Silahın üzerinde bulunduğu bu uzun süreçte, atılı ruhsatsız silah taşımak suçu usulen sübuta ermiştir. Eylemi 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesine uyar…” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C. Başsavcılığının 04.02.2011 gün ve 14052 sayılı “onama” istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanıklar ..., ...., ..., ... ve ... hakkında yağma ve ayrıca sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
    5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 318.maddesinde Ceza Genel Kurulunda incelemenin duruşmalı yapılabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığından, sanıklar ..., ..., .... ve ... müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına dair isteminin CYUY’nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verildikten sonra, dosya üzerinde yapılan incelemede,
    Sanık ... tarafından işletilen birahanede garson olarak çalışan ... ve ....."nın arkadaşı Emine Ertürk ile buluşmak amacıyla arkadaşı ... ile birlikte gece saat 23.30 sıralarında Baküs isimli birahaneye gelen katılan ..."ın sanıklar ..., ...., ..., ... ve ... tarafından darp edilerek hakarete uğradığı ve hürriyetinden yoksun bırakıldığı, üzerinde bulunan cep telefonu ile silahının alındığı konusunda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Özel Daire çoğunluğu ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ..., ...., ..., ... ve ..."ün üzerlerine atılı yağma suçu ile sanık ..."in ruhsatsız silah taşımak suçunun sabit olup olmadığına ilişkin ise de; yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm olup olmadığı konusu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınmıştır.
    Ön soruna ilişkin olarak Ceza Genel Kurulunda yapılan görüşmede, direnme kararının yeni bir hüküm olmadığı ve bu nedenle Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gerektiğine oyçokluğu ile karar verilerek uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmiştir.
    Ön soruna ilişkin olarak çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Genel Kurul Üyesi ise, yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde olduğu gözetilerek dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    İncelenen dosya içeriğine göre;
    01.04.2009 gün ve 154 sayılı kati doktor raporunda; meydana gelen darp olayı nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirmediği ve meydana gelen yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
    Katılan ..."a ait 0505 384 31 24 numaralı GSM hattı ile tanık ..."e ait 0554 231 67 97 numaralı GSM hattı arasında 25.11.2008 günü gece 00.20 ile 01.39 saatleri arasında 9 adet görüşme ve 3 adet mesajlaşma yapıldığı,
    Bafra Askerlik Şubesi Başkanı tanık Yarbay...."in 0533 715 87 30 numaralı GSM hattından sanık ... tarafından kullanılan 0535 452 10 26 numaralı GSM hattının 25.11.2008 günü gece saat 02.38 (1 sn), 02.43 (66 sn) ve 02.52 (58 sn) de olmak üzere 3 kez arandığı, sanık ... tarafından da tanık...."in belirtilen hatlardan aynı gün gece saat 02.38 (158 sn) de arandığı,
    Katılan ..."a ait ........ numaralı GSM hattı ile tanık ..."e ait 0554 231 67 97 numaralı GSM hattı arasında 25.11.2008 günü gece 00.12 ile 00.40 saatleri arasında 6 adet mesajlaşma gerçekleştiği,
    25.11.2008 günlü Olay, Yakalama, Teşhis, Görgü Tespit ve Muhafaza Altına Alma Tutanağında; “... isimli şahsa olay sorulduğunda bahse konu birahanede bulunduğunu, içki içtiğini, amca oğlu olan ... isimli şahsın da birahanede olduğunu, kullandığı otonun ...’e ait olduğunu, kendisinin kimseyi darp etmediğini, ... isimli şahsı telefon açmak suretiyle polis merkezi amirliğine çağırabileceğini söylemesi üzerine, ... isimli şahsın kullanımında bulunan cep telefonu ile ... isimli şahıs aranmış ve polis merkezi amirliğine gelmesi gerektiği söylenmiş, ..... Kaya isimli şahsın kullanımında bulunan ..... plaka sayılı Toyota marka oto ve oto içerisinde bulunan ve aynı zamanda birahanede garson olarak çalıştığını söyleyen .... ile ... isimli şahıslar 25.11.2008 günü saat 01.30 sıralarında Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğine gelmişler, ... ve .... isimli şahıslar 25.11.2008 günü saat 01.35 sıralarında tarafımızdan yakalanmış, şahıslar ve şahısların kullanımında bulunan ..... plaka sayılı oto içerisinde suçüstü hükümlerine göre yapılan aramada şahısların üzerinden herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, otoda yapılan arama da ise otonun sağ ön koltuk alt kısmında müşteki ... isimli şahsa ait olduğu anlaşılan ve ... isimli şahıstan telefon kapatılarak pin kodu girilerek açılması istenilen ve şahsın pin kodunu girerek açmış olduğu gri renkli Nokıa marka 6230İ model cep telefonunu bulunmuş, başkaca herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, adli tahkikat devam ettiği esnada Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğine gelen ... isimli şahıs beyanında; saatini hatırlamadığı kardeşi ... isimli şahsa ait Baküs isimli birahanede kavga olduğunu, kavga esnasında müşterilerden başçavuş olarak bildiği şahsa ait sürgü ve namlu no 314271 olan Vizor marka CZECHOSLOVAKIA ibaresi bulunan 70 cal 7,65 mm çaplı bir adet tabanca, tabancaya ait 1 adet şarjör ve şarjöre basılı 8 adet dolu fişeği biz görevlilere teslim etmesi üzerine yukarıda cins, adet ve özellikleri yazılı bulunan 1 adet tabanca, tabancaya ait şarjör ve dolu fişekler tarafımızdan muhafaza altına alınmış, müşteki ... isimli şahsa ... isimli şahıs gösterildiğinde; kendisini darp ederek yaralayan, ellerini bağlayan, zorla hürriyetinden yoksun kılan, beylik tabancasını alarak giden şahsın bu şahıs olduğunu açık bir şekilde beyan etmesi üzerine ... isimli şahıs 25.11.2008 günü saat 04.00 sıralarında Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğinde yapılacak adli tahkikat ile ilgili olarak tarafımızdan yakalanmıştır” şeklinde yazıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... aşamalarda özetle; “Samsun"daki birliğimde birlikte görev yaptığım ve terhis olan Asteğmen Arda bana daha önce birlikte çıktığı ..... isimli bayanın telefon numarasını verdi. Kendisinin bu bayanla çıktığını söyledi. Ben de geçen hafta ..... isimli bayana ........ numaralı telefonumdan mesaj attım, kendisi de mesajıma cevap verdi ve beni aradı. Telefonda kendisi ile tanıştık, kendisine kim olduğumu söyledim, görüşme teklifinde bulundum, teklifimi kabul etti. 24.11.2008 günü saat 12.00 sıralarında ..... isimli bayanı telefonla arayarak nerede buluşacağımızı sordum. Kendisi bana Bafra"da olduğunu, yanında ..... diye bir arkadaşı daha olduğunu, akşam saat 23.00"de gelip almamızı söyledi. Ben de Samsun"dan komşum ve arkadaşım olan ... ile birlikte Aykut"a ait araçla Bafra şehir merkezine geldik. Bafra"ya geldikten sonra ....."yı tekrar telefon ile aradım bana Baküs birahanesinin önüne gelmem gerektiğini söyledi. Ben de vatandaşlara sorarak Baküs birahanesinin önüne gittim. ..... isimli bayan yanımıza gelerek bizi birahaneye davet etti, ben daveti red ettim, ..... o zaman bana on dakika bekleyin diye söyleyince biz de araç içerisinde beklemeye geçtik. İki dakika sonra yine aynı birahaneden 15-16 yaşlarında Murat isimli çocuk yanımıza geldi, o da bizi birahaneye davet etti, onu da red ettik. Beş dakika sonra ..... (.......) isimli bayan geldi, ben bu sefer araçtan indim, ..... isimli bayan elimden tutarak koluma girmek suretiyle samimi bir şekilde beni birahaneye götürdü. İçeri girdiğimde 25.11.2008 günü saat 00.20 idi. Bana gösterilen masaya oturdum, önüme kola getirdiler diğer arkadaşım araçta bekliyordu. ..... ..... isimli şahıs benim dışımda bulunan diğer müşterilere yönelik ‘birahaneyi bir an önce boşaltın işimiz var gücümüz var birahaneyi kapatacağız’ diye söylemesi üzerine ben de ..... ve ....."den hesap istedim. ..... bana ısrarla ‘beş dakika daha bekle’ dedi, ben ..... isimli bayana ‘burayı sevmedim dışarı çıkıyorum’ diye mesaj çektim. Yine ‘bekle’ dedi, bu esnada diğer müşteriler hesaplarını ödeyerek birahaneden çıktı. Onlar çıkar çıkmaz girişte solda oturan ..., ..., ... ve ismini bilmediğim iki kişi daha masama gelip oturdular. ... bana ne iş yaptığımı sordu, ben de kendisine Samsun"da astsubay olduğumu söyledim. Daha ben astsubay der demez ... bana sinkaflı şekilde küfür ettikten sonra masanın üzerinde bulunan kola bardağının dibi ile yüzüme vurmaya başladı, birçok defa vurdu. ... isimli kişi de tahta ile başıma birçok defa vurdu. Ben yere yığıldım, ben yerde yatarken ..... ayağıyla önce kafama sonra sırtıma vurmaya devam etti. Hem ....., hem ....., hem de .... ve isimlerini bilmediğim diğer şahıslar vururlarken ben yere yatmış ellerimle yüzümü kapatmıştım, amacım yüzümü korumaktı. Parmaklarımın arasından kanlar geliyordu. Bu sırada birisi belimden silahımı aldı, silahım alınınca kafamı çevirip baktığımda silahım ... isimli şahsın elinde idi. Sonra beni sürükleyerek birahanenin arka kısmında bulunan birahane ile bütünlük içerisinde olan arka bahçeye götürdüler. Orada elimi beyaz renkli su hortumu ile bağladılar, elimi bağladıktan sonra bana seri bir şekilde hepsi vurmaya başladı. Ben bayılma numarası yapınca şahıslar bir anda açıldılar. ‘ Vurmayın öldü g.....ba’ diye bir ses duydum ama kimin söylediğini bilmiyorum. Bu esnada elim bağlı iken ............... numaralı hattımın takılı bulunduğu Nokıa 6230İ marka cep telefonumu cebimden ... isimli şahıs aldı. ... bana ait olan telefonu gösterip ‘dışarıda bekleyen arkadaşını çağır’ dedi, ben de ‘bekleyen yok o beni bırakmak için gelmişti’ dedim. Bana adını söyle dedi ve telefonumu kurcalayarak son aranan numaralardan ‘buldum’ dedi ve bahçeden çıktı, tekrar bahçeye gelen ... yanımda bulunan ....."e hitaben ‘ağzını kapat ses çıkmasın’ dedi. ... de ağzımı kapattı. Yaklaşık 4-5 dakika bu şekilde bekledik, daha sonra bahçeden içeriye ..., ... ve ismini bilmediğim orta kilolu şahıs ile birlikte ..... isimli bayan geldiler. ... sinkaflı şekilde bana küfür etti, hemen akabinde ... belinden bana ait olan beylik silahımı çıkartarak namlusu ile kafama vurdu ve sinkaflı şekilde küfür etti. Ben ise kendilerine hitaben ‘ abi öldürecekseniz öldürün, bırakacaksanız da bırakın, çok canım yanıyor’ dedim. Sonra hepsi birden anında bahçeden çıkıp bara geçtiler, bahçeden çıkarken de ..... ‘sen artık aylarca bizim köpeğimizsin’ diyerek bahçenin kapısını kapattı. Aradan fazla bir zaman geçmemişti ki .... bahçeden içeriye girip elimi çözdü ve tekrar bahçeden dışarı çıktı. Ben de hemen fırsattan istifade edip cebimde bulunan 0505 384 31 24 numaralı ikinci telefonumdan dışarıda bekleyen arkadaşım ..."i arayıp hemen polise gitmesini gelip beni buradan kurtarmasını yoksa öldürüleceğimi söyleyip ‘ne olur yardım et’ dedim ve telefonu hızlıca kapattım. Kaçmak için yer bakındım, hemen bahçenin yanında bulunan yaklaşık 3 metre yükseklikte çatının bitiminde inşaat h.....nde bir bina gözüme çarptı, bahçedeki plastik sandalyeler üst üste konmuş halde idi, onları iyice yükseltip çatıya tam çıkarken kayarak yere düştüm. Ben düşer düşmez ..... ve .... bahçeye girip ‘seni dışarı atacağız, bizi tanıdığını söylersen seni bu sefer gerçekten öldürürüz’ diyerek arkalarını döndüler, ben de bu esnada telefonumun arama tuşuna basarak son aranan numara olan arkadaşım Aykut"u arayarak ulaşmaya çabaladım, telefon cebimde olduğu için Aykut"un beni duyduğunu ümit ederek yalvarmaya ‘ne olur beni bırakın yalvarırım artık vurmayın, ne olur yardım edin’ diye bağırmaya başladım. Bundan sonra ..... ve adını bilmediğim şahıs birlikte beni birahanenin içerisinde bulunan lavaboya soktular. ..... ısrarla susmamı söyledi ve çıtımın dahi çıkmamasını aksi takdirde seni burada öldürüp çöpe atacağım diye söyledi. Ben de korkarak bir daha sesimi çıkartmadım. O esnada birisi lavabonun kapısını açıp ‘hadi abi hadi abi acele et gittiler’ diye yanımda bulunan şahsı ikaz ediyordu. O da dönüp o kişiye kanın durmadığını, ‘ ... edin böyle çöpe atalım’ dedi. Daha sonra beni sandalyeye oturttular. .... ve ..... karşıma geçip, ..... ‘şimdi seni dışarı çıkaracağız, eğer ölmek istemiyorsan çıkar çıkmaz sola doğru var gücünle koş’ dedi. Sonrada .... benim beylik silahımı alnıma dayayarak ‘seni şu an öldürebilirim, yaşaman senin elinde sakın bizi görmedin, bizi tanımıyorsun’ dedi. Bunun üzerine ben de ‘tamam abi silahımı bana geri ver’ dedim ama vermedi. ..... yakamdan tutarak beni birahaneden dışarı çıkartıp sokağa attı. Beni sokağa attıklarında saat 01.00 sıraları idi. Ardından içeride bulunan herkes kapıda bulunan araçlarına binerek birahaneden ayrıldı. İsmini bilmediğim iki kişi de olay yerinden yaya olarak kaçtılar. Ben de hemen arkadaşım Aykut"u aradım, yardım istedim. Olay yerinden ayrılan araçlardan bir tanesinin plakasını almıştım. O almış olduğum beyaz Şahin marka otoya ait .....plakayı olay yerine gelen polislere verdim. Şahıslar benden almış oldukları beylik silahı ve Nokıa 6230İ cep telefonumu kendileri ile götürdüler. Daha sonra ben cep telefonumu ve beylik silahımı teslim aldım. Polisler bana bunları teslim ettiler. Benim olay gecesi en fazla cebimde 200 TL civarında para vardı, tam rakamını bilmiyorum, kredi kartım yoktu, bankamatik maaş kartım vardı, benden alınan tabanca ve telefon dışında para almaya kalkışılmadı” şeklinde anlatımda bulunmuştur.
    Tanık....; “Ben yaklaşık sekiz yıldır Bafra Garnizon Komutanı olarak görev yaparım, buradaki fa.....yetlerimiz nedeniyle çok kişiyi tanırım, huzurda bulunan sanıklardan ... ile de bir şehit ailesine yardımlaşma çayında ve benzer fa.....yetlerde beraber olmuştuk, hatta telefon numaralarımız da karşılıklı vardır, ancak hangi numarasının olduğunu şu an bilemiyorum, olay gecesi polisten ve jandarmadan bir askeri görevlinin adli olaya karıştığı ve karakolda olduğu bildirilince garnizonumu ilgilendirmesi ve askeri olarak konuyla ilgilenmemiz gerektiğinden ben Cumhuriyet Karakoluna gittim, orada müşteki bulunuyordu, müştekinin silahının olmadığını ve sanıklar tarafından alındığını öğrendim, müşteki silahın ....’ta bulunduğunu söyledi, bu arada konuyu Samsun Sahra Sıhhiye Eğitim Merkez Komutanlığı Nöbetçi Amirliğine de intikal ettirdik, orayla daha sonraki görüşmelerimizde silahı bulmak için elimizden geleni yapacağımızı ifade ettik, bu arada telefonumu açtıktan sonra cevapsız aramalarda yani kapalıyken arandığımı gördüm, arama saati yani son aramanın yapıldığı şeklinde görülen saat 00.30 sularıydı, arayan numara tek görünüyordu, bu telefonun numarası vardı ve yanında da kaç kez arandığını gösterir şekildeki (5) rakamı vardı, arayan kişiye tekrar döndüğümde .... olduğunu anladım ve kendisine durumu açıkladım, o silahın kendisinde olduğunu ve garnizon yetkilisi de benim olmam sebebiyle bana teslim edeceğini ifade ederek bu amaçla muhafaza altına aldığını söyledi ve ‘merak etmeyin’ dedi ve sabah teslim edeceğini söyledi, ben de ‘sabahı bekleme derhal karakola gel, ben seni bekliyorum’ dedim, sanık ... bir süre sonra eşiyle birlikte geldi ve karakolda silahı teslim etti, silahı bu şekilde teslim almış olduk, kolluk kuvvetleri de silahı aldılar” şeklinde,
    Tanık Mustafa Çıtlık ise; “Olay tarihinde ben anons üzerine sanık ...’in yakalanmasında görev almıştım, anons gelince takibe başladık, bizim bulunduğumuz araç sivildi, sanık ...’in kullandığı araca yaklaştığımızda sireni yaktık ve selektör yaptık, megafonla konuştuk, ‘polis sağa çek’ dedik, ancak durmadı, 500-600 metre gitti, bizim aracı önüne çekince durdu, zaten bu sırada diğer ekiplere de anons etmiştik, geldiler, araçta ve üzerinde arama yapıldı, karakola gittik, daha sonra diğer sanıkların olduğu ..... plakalı araç geldi, bu araçta da karakol önünde arama yaptık, bu araçta .... ile ... gelmişti, araçta yaptığımız aramada telefonu sağ koltuğun altında yukarıdan bakıldığında görülmez vaziyette ve ancak koltuk tam geri çekilince görünecek yerde bulduk, telefon devre dışı değildi, açıktı, biz müştekinin olup olmadığını tespit bakımından telefonu tamamen kapattık ve ‘pin kodunu gir aç bakalım, senin mi’ dedik, açtırdık, onun olduğunu anladık, bize herhangi bir şekilde müştekinin telefonunun araçta olduğu söylenmemişti, biz aramayla telefonu bulduk, koltuğun altındaydı, torpido gözünde değildi, ancak koltuk geri çekilince görünüyordu, koltuğun tam altındaydı, ben aracın torpido gözünün yapısını da bilemiyorum, kapalı olup olmadığını bilmiyorum” biçiminde anlatımda bulunmuşlardır.
    Sanık ... kollukta; “birahanede barın üzerinde bulunan ve müşteki ...’a ait olduğunu öğrendiği tabancayı daha sonra komutana teslim etmek amacıyla yanına aldığını, tartışma ve kavgadan sonra birahanenin kapandığını ve evlerine gittiklerini, daha sonra evde bulunduğu esnada polislerce arandığını öğrendiğini, karakola giderek tabancayı polislere teslim ettiğini, tabancanın kavga esnasında birahane içine düştüğünü ve bu şekilde birahanede kaldığını, tabancayı almasındaki amacının ertesi gün komutanlarına teslim etmek olduğunu, telefonun kim tarafından alındığını bilemediğini” belirtmiş,
    Savcılıkta; “Birahanede ... ile ... tartışıyorlardı. Ancak hangi konu hakkında tartıştıklarını bilmiyorum. Ben tarafları ayırdım ve daha sonra müştekiye iş yerinden gitmesini söyledim. Bunun üzerine müşteki iş yerinden ayrıldı. Baküs’te bir süre oturdum, alkol aldım. Saat 24.00 sularında ise Baküs’ten ayrıldım. Bardayken masanın üzerinde bir adet silah gördüm. Bu silahı bulunduğu yerden alarak eve gittim. Daha sonra emniyete getirerek teslim ettim,”
    Sorguda; “..... ile ikimiz kapı önündeyken polis memurları geldi, bana ‘ .... kavga varmış’ dediler, ben de tartışma olduğunu ve ilgilisinin gittiğini söyledim, polisler de olay yerinden gittiler, bu sırada birahanenin kapısı açıktı, herhangi bir şekilde kapatılmamıştı, ..... montunu almak için içeri girdiğinde ben de arkasından girdim, ışıkları söndürdü, masanın üzerindeki silahı göstererek ‘abi bu ne olacak’ dedi, ben de silahın nereden kaldığını sorunca astsubayın olduğunu o zaman öğrendim, zaten ..... mağdurun astsubay olduğunu da içeriye girdikten sonra söylemişti, sonra ben tabancayı aldım, .....’e ‘oğlum sen ne yaptın’ diye bağırdım, müştekinin astsubay olduğunu öğrenince garnizon komutanımız....’i aradım, beş altı kez aradığım halde telefonuna ulaşamadım, bende telefon numarası vardı, müşteki subay olduğundan ve garnizonu ilgilendirmesi nedeniyle komutanı aramıştım, ..... ile arabada konuyu tartışırken ‘eve haber ver karakola gidelim, silahı da teslim edelim’ dedim, ..... beni kendi evimin önüne götürdü, eve çıktım, ancak tekrar aşağıya indiğimde beni beklemesi gereken ..... yoktu, ..... evin önünden kaçmış, neden kaçtığını bilemiyorum, ben evimin önünde belki ..... gelir diye gece beklerken gelmedi, ancak bu sırada garnizon komutanımız.... aradı ve ‘.... neredesin beni aramışsın’ dedi, ben de durumu kendilerine izah ettim, tartışma olmuş dedim ve silahın bende olduğunu söyledim, ‘sen neredesin’ dedi, ‘karakola geliyorum’ dedim, emniyette müştekinin silahını garnizon komutanına teslim ettim, silahı en son öğrendiğimden komutana teslim etmeyi lüzumlu gördüm,”
    Mahkemede ise; “ben suça konu silahı ruhsatsız silah taşıma kastı ile değil kavga nedeni ile müştekiden aldım ve merciine teslim edilmek üzere garnizon komutana verecektim, suç işleme kastım bulunmamaktadır, akabinde de soruşturma sırasında teslim ettim” şeklinde savunmada bulunmuş,
    Sanıklar ..., ..., .... ve ... ise aşamalardaki savunmalarında yüklenen suçu işlemediklerini dile getirmişler, sanık ... mahkemedeki savunmasında, olayın meydana geldiği birahanede çalışan ....."yı dışarı çıkarmak isteyen katılana “ne oluyor biz kavatmıyız, kimi çıkarıyorsun” dediğini belirtmiştir. Sanık .... da mahkemedeki savunmasında bu hususu doğrulamıştır.
    Yağma suçu 5237 sayılı TCY"nın 148 ila 150. maddelerinde düzenlenmiş olup, Yasanın 148. maddesinin 1. fıkrasında suçun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde de kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla yağma ile yağmada değer azlığı yaptırıma bağlanmıştır.
    Yağma suçunun basit şekli 5237 sayılı Yasanın 148/1. maddesinde; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması” biçiminde tanımlanmıştır. Buna göre kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit edilerek veya cebir kullanılarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur.
    Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konularının sırasıyla ele alınmasında yarar bulunmaktadır.
    1- Sanıklar ... ve ..."in üzerine atılı yağma suçunun sabit olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde;
    Sanık ..."in, katılan ..."un kendisi tarafından işletilen birahanede çalışan ..... isimli bayan ile birlikte işyerinden ayrılacak olmasından dolayı rahatsızlık duyduğu, bu rahatsızlığın olay sırasında birahanede bulunan ve sanık ..."nin akrabaları olan sanıklar ..... ve .... ile ....."nin arkadaşı olup sık sık birahaneye gelen sanık ... ve birahanede çalışan sanık ....."de de oluştuğu, nitekim sanık ..."in birahanede çalışan ....."yı dışarı çıkarmak isteyen katılana “ne oluyor biz kavat mıyız, kimi çıkarıyorsun” şeklinde karşı çıktığını mahkemedeki savunmasında belirttiği, sanık ....."nin de aynı oturumda bu savunmayı doğruladığı, katılanın ..... ile birlikteliğini doğru bulmayan sanıkların hep birlikte katılanı darp edip, hakaret ettikleri, hürriyetinden yoksun bıraktıkları ve eylemin devamında sanık ..."nin katılana ait cep telefonu ve beylik silahını katılanın üzerinden aldığı sabittir.
    Sanıklar ....., ..... ve .... gibi sanık ve ..... ve ...."un da başlangıçta katılanın ..... isimli birahane çalışanı ile birlikte işyerinden ayrılacak olmasından dolayı katılana kızgın olup, katılanın mal varlığına yönelen bir eylemleri olmaksızın, yalnızca katılanı darp etmek ve onu bir süre işyerinde tutarak cezalandırmak düşüncesiyle hareket ettikleri, ancak daha sonra katılanı serbest bırakırken, katılanın tabancasını geri istemesi üzerine sanıklar ..... ve ...."un bu tabanca ile katılanı öldürmekle tehdit edip tabancasını ve cep telefonunu geri vermedikleri, sanık ..."un suça konu tabancayı evine götürdüğü, ayrıca cep telefonunun da sanık ... adına kayıtlı olan arabada kolluk görevlilerince yapılan aramada bulunduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin kabulünde olduğu gibi eklenen kastla hareket eden sanıklar ..... ve ...."un eylemleri yağma suçunu oluşturur.
    Bu itibarla, sanıklar ... ve ..."in eylemlerini yağma olarak nitelendiren yerel mahkeme direnme kararı isabetli olup, dosyanın, hükmün esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Bu konuda çoğunluk görüşüne katılmayan bir Kurul Üyesi; yerel mahkeme direnme hükmünün bozulması yönünde karşı oy kullanmıştır.
    2- Sanıklar ..., .... ve ..."ün üzerine atılı yağma suçunun sabit olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde;
    Yasada suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla fail tarafından iştirak h.....nde gerçekleştirilmesi durumunda TCY’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
    Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
    1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
    2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
    Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Katılanın ..... isimli birahane çalışanı ile birlikte işyerinden ayrılacak olmasından dolayı katılana sinirlenen sanıklar ....., ..... ve ...."un katılanın mal varlığına yönelen bir eylemleri olmaksızın, yalnızca katılanı darp etmek ve onu bir süre işyerinde tutarak cezalandırmak düşüncesiyle sanıklar ..... ve .... ile birlikte hareket ettikleri, iştirak iradelerinin yalnızca yaralama, hakaret ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına yönelik olduğu sabit olup, sanıklar ....., ..... ve ...."un sonradan eklenen kastla katılanın cep telefonu ile beylik silahını alarak geri vermeyen sanıklar ..... ve ...."un yağma eylemine katıldıkları yönünde, savunmalarının aksine her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt bulunmadığından, sanıklar ....., ..... ve ...."un üzerine atılı yağma suçunun sabit olmadığının kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, sanıklar ....., ..... ve ...."un üzerine atılı yağma suçundan cezalandırılmasına karar veren yerel mahkeme direnme hükmü isabetsiz olduğundan bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurul Başkanı ve bir kısım Genel Kurul Üyesi; sanıklar ....., ..... ve ...."un üzerine atılı yağma suçunun sabit olduğunu kabul eden yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    3- Sanık ..."in üzerine atılı ruhsatsız silah taşıma suçunun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesine gelince;
    6136 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrası;
    “Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklindedir.
    Bu düzenleme uyarınca, ateşli silah veya mermilerinin ruhsatsız olarak, satın alınması, taşınması veya bulundurması suçun oluşumu için yeterlidir.
    Somut olay bu açıklamalar ışığında ele alındığında;
    Sanık ..."in astsubay olan katılandan yağmaladıkları suça konu beylik silahını olaydan sonra alıp evine götürdüğü, silahı getirip kolluk görevlilerine teslim etme yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığı, sanığı tanıyan ve Bafra Garnizon Komutanı olarak görev yapan tanık...."in silahlı kuvvetler personeli olan katılanın darp edilip, beylik silahı ve cep telefonunun yağmalandığını ve silahın da sanık ..."ta olduğunu öğrenmesi üzerine, suça konu silahı teslim etmesi için sanık ... ile birden fazla olmak üzere telefon görüşmesi yaptığı, sanığın silahı sabah getirip teslim edeceğini söylemesi üzerine tanık Metin"in silahı hemen getirip teslim etmesi hususundaki ısrarı sonrasında 25.11.2008 günlü Olay, Yakalama, Teşhis, Görgü Tespit ve Muhafaza Altına Alma Tutanağına göre olaydan yaklaşık 4 saat sonra getirip kolluk görevlilerine teslim ettiği, bu süre zarfında suça konu tabancayı ruhsatsız olarak bulundurduğu ve taşıdığı sabit olduğundan, sanığın eylemi ruhsatsız silah taşıma suçunu oluşturmaktadır.
    Bu itibarla, sanık ..."in eylemini ruhsatsız silah taşımak olarak nitelendiren yerel mahkeme direnme hükmü isabetli olup, dosyanın, bu suç yönünden de esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; sanığın üzerine atılı suçun sabit olmadığı, dolayısıyla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle ;
    1- Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2010 gün ve 106-153 sayılı direnme hükmünün;
    a- Sanıklar ... ve ..."in üzerine atılı yağma ve sanık ..."in üzerine atılı ruhsatsız silah taşıma suçlarının sabit olduğuna ilişkin direnme nedenleri yönünden İSABETLİ OLDUĞUNA,
    b- Sanıklar ..., .... ve ..."ün üzerine atılı yağma suçunun sabit olduğu yönündeki direnme isabetli olmadığından hükmün sanıklar ..., .... ve ... yönünden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın sanıklar ... ve ... hakkında yağma ve sanık ... hakkında ayrıca ruhsatsız silah taşıma suçlarından kurulan hükümler yönünden esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılarak, sonrasında sanıklar ..., .... ve ... yönünden bozulan direnme hükmünün mahalline gönderilmesini sağlamak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2011 günü yapılan birinci müzakerede, direnme hükmünün yeni hüküm olmadığı, sanıklar ... ve .... Söylen"in üzerine atılı yağma ve ayrıca sanık ..."in üzerine atılı ruhsatsız silah taşıma suçlarının sabit olduğuna ilişkin oyçokluğuyla, 27.09.2011 günlü ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamayan sanıklar ..., .... ve ..."ün üzerine atılı yağma suçunun sabit olmadığına ilişkin ise, 04.10.2011 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile kısmen tebliğnameye uygun olarak karar verildi.


    1- 27.09.2011 tarihinde yapılan oylama:



    Hemen Ara