AYM 2018/24538 Başvuru Numaralı AYDIN GÖRKEM KIRTASİYE TEM. İNŞ. ELK. TİC. LTD. ŞTİ. Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/24538
Karar No: 2018/24538
Karar Tarihi: 24/2/2021

AYM 2018/24538 Başvuru Numaralı AYDIN GÖRKEM KIRTASİYE TEM. İNŞ. ELK. TİC. LTD. ŞTİ. Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYDIN GÖRKEM KIRTASİYE TEM. İNŞ. ELK. TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/24538)

 

Karar Tarihi: 24/2/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Tuğba TUNA IŞIK

Başvurucu

:

Aydın Görkem Kırtasiye Tem. İnş. Elk. Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Ahmet İhsan ARGUN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, esasa etkili iddiaların mahkeme kararında karşılanmamış olması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu şirketin borcu sebebiyle alacaklı Z. Bankasının (Banka) talebi üzerine 25/11/2013 tarihinde Aydın 1. İcra Müdürlüğü tarafından başvurucu şirket aleyhine taşınmaz ipoteğinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatılmıştır. İcra takibi kapsamında düzenlenen icra emri ve kıymet takdiri raporu, başvurucu şirketin Ticaret Sicili Gazetesinde yar alan adresine tebliğe çıkarılmıştır. Söz konusu tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine tebligat aynı adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi kapsamında yapılmıştır.

7. İcra takibine konu taşınmaz 21/10/2014 tarihinde yapılan birinci açık arttırmada 87.000 TL satış bedeli ile H.Ö.ye ihale edilmiştir.

8. Başvurucu şirket 28/10/2014 tarihinde Aydın İcra Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) ihalenin feshi davası açmıştır. Dava dilekçesinde;

i. Şirket adresinin kredi sözleşmesinde bulunmasına rağmen icra emrinin olmayan bir adrese 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesi kapsamında tebliğ edilmesi nedeniyle yapılan yapılan tebliğin usulsüz olduğu belirtilmiştir.

ii. Kıymet takdir raporunun icra emri ile aynı zarfta bulunması sebebiyle kıymet takdirine itiraz hakkının kaybedildiği açıklanmıştır.

iii. İpotek akit tablosunun icra takip dosyası içerisinde bulunmadığı vurgulanmıştır.

iv. Satış ilanının usulüne uygun yapılmadığı ve alıcının gayrimenkulün özellikleri hakkında tam olarak bilgilendirilmediği ifade edilmiştir.

9. Mahkeme 10/9/2015 tarihli kararıyla davanın kabulü ile ihalenin feshine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, başvurucu şirketin Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan adres ile kredi sözleşmesinde yer alan adresin farklı olduğu, 7201 sayılı Kanun"un 10. maddesine göre tebligatın ilk olarak bilinen adrese yapılması gerektiği, tebligatın ilk defa aynı Kanun"un 35. maddesine göre yapılmış olması sebebiyle yapılan tebliğin usulsüz olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 117. maddesine göre taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemesinin veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğunu belirtmiştir.

10. Alacaklı Bankanın temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (Daire) 18/2/2016 tarihinde Mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde, başvurucu şirketin dava dilekçesinde kendisine yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönünde bir şikâyeti bulunmadığı hâlde Mahkemenin satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu resen gözönüne alarak ihaleyi feshedemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca gerekçede, Mahkemece başvurucu şirketin ileri sürdüğü diğer fesih sebeplerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

11. Daire tarafından verilen bozma kararı üzerine Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda 2/2/2017 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde başvurucu şirketin dava dilekçesinde yer alan itirazlarının tamamı belirtildikten sonra 25/11/2013 tarihinde icra takibinin başlatıldığı, 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre çıkartılan icra emrinin ve kıymet takdiri raporunun başvurucu şirkete 5/5/2014 tarihinde, satış ilanının ise 1/9/2014 tarihinde tebliğ edildiği hatırlatılmıştır. Gerekçede başvurucu şirketin satış ilanına ait tebliğin usulsüz olduğuna ilişkin bir şikâyetinin bulunmadığı, anılan tarihte takipten ve kıymet takdirinden haberdar olduğu, satışa hazırlık işlemlerine süresi içerisinde itiraz etmemesi sebebiyle fesih nedenlerinin yerinde olmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca ipotek akit tablosunun icra dosyasına sunulduğu ve icra emrinde bahsedildiği ve anılan hususun ihalenin feshi sebeplerinden olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme tarafından başvurucu şirketin dayandığı fiilî ve maddi olguların varlığını objektif, kesin, belirli deliller ile kanıtlayamadığı; takip dosyası içeriğine göre ihaleye hazırlık ve ihale işleminde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı ifade edilmiştir.

12. Başvurucu şirketin temyiz istemi üzerine Daire 2/10/2017 tarihli kararıyla Mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir. Daire, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümlerinin elvermediğini, Mahkeme kararının bozma gereğine ve usulüne uygun olduğunu ve temyiz sebeplerinin yerinde olmadığını belirtmiştir.

13. Karar düzeltme istemi Dairenin 20/6/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Nihai karar başvurucu şirkete 18/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu şirket 17/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

15. 2004 sayılı Kanun’un "İhalenin neticesi ve feshi" kenar başlıklı 134. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"...

İhalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. ...

...

Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez.

..."

B. Yargıtay İçtihadı

16. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 25/9/2012 tarihli ve E.2012/14566, K.2012/27810 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... borçluya satış ilan tebligatının 04.08.2011 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, böylece kıymet takdirinede muttali olduğu ancak yedi günlük şikayet süresi içerisinde borçlunun kıymet takdirine karşı icra mahkemesinde şikayette bulunmadığı görülmektedir. Şu halde borçlu ihale öncesinde kıymet takdirine itirazda bulunmadığından taşınmazın kıymetine yönelik şikayetleri ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez.

..."

17. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11/2/2020 tarihli ve E.2020/559, K.2020/1181 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

“…

İİK"nun 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece, BK"nun 226. maddesinde yazılı nedenler de dahil olmak üzere, satış ilanının tebliğ edilmemiş olması, satılan malın esaslı niteliklerindeki hata ve ihaledeki fesat nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir.

İhalenin feshi nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında;

 1-İhaleye fesat karıştırılmış olması

 2-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler

 3-İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler

 4-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır.”

18. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12/12/2019 tarihli ve E.2019/10081, K.2019/17845 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise; İİK"nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 24/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu, Dairenin bozma kararında dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen Mahkemenin dava dilekçesinde fesih sebebi olarak belirtilen iddiaları değerlendirmeden davayı reddettiğini ifade etmiştir. Başvurucu, temyiz incelemesinde de anılan hususun dikkate alınmadığını ve Mahkeme kararının onandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu şirketin iddialarının özü, dava dilekçesinde ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü gerekçelerin Mahkeme kararında karşılanmamış olmasına yönelik olması sebebiyle başvuru, Anayasa"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

22. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

23. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

24. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

25. Başvuruya konu somut olayda başvurucu şirket tarafından ihalenin feshi talebiyle dava açılmıştır. Dava dilekçesinde icra emri ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği, ipotek akit tablosu sunulmadan takip başlatıldığı, satış ilanının usulüne uygun yapılmadığı ve alıcının taşınmazın özelliklerinden tam olarak bilgilendirilmediği ileri sürülmüştür. Mahkeme 10/9/2015 tarihli kararıyla satış ilanının başvurucuya usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne ve ihalenin feshine karar vermişse de anılan karar Daire tarafından 18/2/2016 tarihinde başvurucunun satış ilanının kendisine usulüne uygun tebliğ dilmediğine ilişkin bir şikâyetinin bulunmadığı belirtilerek bozulmuştur. Bozma kararı üzerine yapılan yeniden yargılama sonunda Mahkemenin 2/2/2017 tarihli kararında başvurucunun dava dilekçesinde yer alan şikâyetleri belirtilmiş ve olaya ilişkin süreç özetlenmiştir.

26. Söz konusu kararda icra emri ve kıymet takdiri raporunun 5/5/2014 tarihinde, satış ilanının ise 1/9/2914 tarihinde başvurucu şirkete tebliğ edildiği belirtilmiştir. Başvurucu şirketin satış ilanının kendisine usulsüz tebliğ edildiğine yönelik bir şikâyetinin olmaması sebebiyle bu tarihte icra takibinden ve kıymet takdiri raporundan haberdar olduğu, satışa hazırlık işlemleri olarak değerlendirilen bu itirazların süresi içerisinde yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Mahkeme karar gerekçesinde başvurucu şirketin ipotek akit tablosunun takip dosyasında bulunmadığına yönelik iddiası bakımından ise ipotek akit tablosunun icra dosyası kapsamında bulunduğunu belirtmiş, anılan hususun ihalenin feshi sebebi olmadığının da altı çizilmiştir.

27. Yargıtay içtihatlarında (bkz. §17) ihalenin feshi sebeplerinin 2004 sayılı Kanun"da sınırlı bir şekilde sayılmadığı fakat içtihat ve doktrinde fesih sebeplerine ilişkin çerçevenin belirlendiği ifade edilmiştir. İhalenin feshine yönelik açılan davalarda mahkemelerin de bu anılan çerçevede değerlendirme yapacağı kuşkusuzdur. Mahkemenin davanın reddine ilişkin karar gerekçesinde başvurucu şirketin esasa etki edebilecek iddiaları karşılandıktan sonra başvurucu şirketin dayandığı fiilî ve maddi olguların varlığının objektif, kesin, belirli deliller ile kanıtlanamadığı ve takip dosyası içeriğine göre ihaleyi hazırlık ve ihale işleminde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı ifade edilmiştir.

28. Somut olayda, yapılan açık yargılama sonunda başvurucu şirketin, davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmalarının tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal bulunmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara