Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-190 Esas 2011/191 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/4-190
Karar No: 2011/191

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-190 Esas 2011/191 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, görevi kötüye kullanma suçundan sanıklar M.K. ve S.S.'nin cezalandırılmasına karar verdi. Sanıkların temyiz istemine karşı Yargıtay 4. Ceza Dairesi, dilekçenin süresi içinde verilmediği gerekçesiyle reddetti. Ancak Yargıtay Başsavcılığı bu kararı, eksik yasa yolu bildirimi içermesi nedeniyle hatalı olarak değerlendirdi ve itiraz yoluyla düşürülmesini istedi. Ceza Genel Kurulu da Yargıtay Başsavcılığı'nın itirazını kabul ederek, kesintili zamanaşımı gerçekleştiği için sanıklar hakkındaki hükmün bozulmasına ve kamu davasının düşmesine karar verdi. Kararda, temyiz süresinin belirlenmesine yönelik kanun maddeleri olan 1412 sayılı CMK'nın 310. maddesi ve 5271 sayılı CMK'nın 34/2, 231/2, 232/6. maddelerine de yer verildi.
Ceza Genel Kurulu         2011/4-190 E.  ,  2011/191 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2011/43260
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ANKARA 2. Asliye Ceza
    Günü : 19.10.2005
    Sayısı : 464-713
    .
    Görevi kötüye kullanma suçundan sanıklar M. K.. ve S.S..’in 765 sayılı TCY’nın 240 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.601 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.10.2005 gün ve 464-713 sayılı hükmün sanıklar Mustafa Kaçkan ve Sedat Sevin tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 08.07.2009 gün ve 4312-13878 sayı ile;
    “1- Sanıklar M.K.. ve S. S.."in temyiz isteklerinin incelenmesinde;
    Dilekçenin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1 ve 1412 sayılı CYY’nın 317.maddesi uyarınca sanıklar M. K.. ve S.S.."in tebliğnameye uygun olarak, temyiz isteklerinin reddine…” karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 07.07.2011 gün ve 43260 sayı ile;
    “…Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/10/2005 tarihli ve 2005/464 Esas ve 2005/713 Karar sayılı kararında, hatalı olarak, yasa yoluna başvuru şekli açıkça gösterilmediği gibi, sanıkların yüzüne karşı verilen hükmün sonuç kısmında yasa yoluna başvurunun tefhim yerine, kararın tebliğ ve tefhiminden itibaren başlayacağının yazılması nedeniyle, her ne kadar sanıklar M. K..ile S. S.. açısından bir haftalık temyiz süresi geçirilmiş ise de temyiz istemlerinin süresinde yapıldığının kabulü gerektiği” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire ret kararının kaldırılmasına ve gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanıklar M. K..ve S.S..hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Görevi kötüye kullanma suçundan sanıkların cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yasa yolu bildiriminin yanıltıcı nitelikte olup olmadığı ve buna bağlı olarak temyizin süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    19.10.2005 tarihli oturuma sanıklar S. S.., M.K.. ve inceleme dışında kalan sanık M. S.. müdafiinin katıldığı, bu oturumda tefhim edilen hükmün sanıklarca 10.11.2005 tarihinde temyiz edildiği,
    Yasa yolu bildiriminin ise "...sanıklardan S. S.., M.K.. ve M. S..vekilinin yüzüne karşı, talebe uygun C.Savcısı Y. İ.."in huzurunda kararın tebliğ ve tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere" şeklinde olup, temyiz süresinin her bir taraf açısından “tefhimden” mi yoksa “tebliğden” itibaren mi başlayacağının açıkça belirtilmediği,
    Eksik yasa yolu bildirimi içeren bu hükmün yasa yolu süresini açıklayan meşruhatla birlikte sanıklara tebliğ edilmediği,
    Anlaşılmaktadır.
    5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın 310. maddesinde, temyiz isteminin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine yapılacak beyanla olacağı, bu takdirde beyanın tutanağa geçirilerek hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda da temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiş, 5271 sayılı CYY’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde ise, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, başvurunun yapılacağı mercii, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir duraksamaya yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş, bu hükümlere aykırılık da Yasanın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni olarak kabul edilmiştir. Bu hükümler uyarınca, sürenin bildirilmemesi veya yanılgılı bildirilmesi halinde açıklamalı davetiye ile bu hususun tebliğinden sonra süreler başlayacak, yasa yolunun hiç bildirilmemesi, eksik veya yanlış bildirilmesi halinde ise, ilgililere yasa yolu bildirimi tam ve eksiksiz bir şekilde açıklamalı davetiye ile tebliğ edilmek suretiyle hak kayıpları engellenecektir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Eksik yasa yolu bildirimi içeren hükmün yasa yolu süresini açıklayan meşruatla birlikte sanıklara tebliğ edilmediğinin de anlaşılması karşısında, Özel Dairece sanıkların öğrenme üzerine yaptıkları temyiz istemlerinin süresinde kabul edilip temyiz davasının incelenmesi gerekirken, temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte, 24.02.2001 tarihinde işlenen sanıklara atılı görevi kötüye kullanma suçu 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık asli, 104/2. maddesi uyarınca da 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımına tabi olup, eylemin daha ağır bir suçu oluşturma olasılığı bulunmadığından, lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca belirlenen 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımı 24.08.2008 tarihinde gerçekleşmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken dava zamanaşımının gerçek¬leştiğinin saptanması durumunda kamu davasının düşmesine de karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, kesintili zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan, sanıklar hakkındaki hükmün bozulmasına ve kamu davasının 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08.07.2009 gün ve 4312-13878 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
    3- Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2005 gün ve 464-713 sayılı hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi gereğince Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi olanaklı bulunduğundan 5271 sayılı Yasanın 223/8. maddesi uyarınca sanıklar M. K..ve S.S..hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan açılmış bulunan kamu davasının DÜŞMESİNE,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara