Esas No: 2018/27296
Karar No: 2018/27296
Karar Tarihi: 25/2/2021
AYM 2018/27296 Başvuru Numaralı SEVER MAKİNA VE PETROL OTOMOTİV İNŞAAT HAFRİYAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SEVER MAKİNA VE PETROL OTOMOTİV İNŞAAT HAFRİYAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/27296) |
|
Karar Tarihi: 25/2/2021 |
R.G. Tarih ve Sayı: 23/3/2021-31432 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
Raportör |
: |
Tuğba TUNA IŞIK |
Başvurucu |
: |
Sever Makina ve Petrol Otomotiv İnşaat Hafriyat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. |
Vekili |
: |
Av. Rıza ÖZTEKİN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, dört adet ticari kamyonu H. Şirketinden noterde yapılan satış sözleşmesi ile satın almıştır.
9. H. Şirketi aleyhine alacaklı bir banka tarafından Ankara 26. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatılmıştır. Söz konusu icra takibi kapsamında taşıtların trafik sicilinde H. Şirketi üzerinde olması nedeniyle bahsi geçen dört adet araca haciz konulmuş ve araçlar hakkında yakalama kararı verilmiştir.
10. Başvurucu, haciz konulan taşıtların kendisine ait olduğunu belirterek H. Şirketi ve alacaklı banka aleyhine Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) istihkak davası açmıştır.
11. Başvurucu vekili, yargılamanın 10/4/2014, 18/9/2014, 25/12/2014, 7/5/2015, 9/7/2015, 22/10/2015 ve 24/12/2015 tarihli duruşmalarına katılamayacağını belirten mazeret dilekçesini Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden Mahkemeye sunmuştur. Mahkeme her duruşmada başvurucu vekilinin mazeretinin kabulüne ve tayin edilen duruşma gününün UYAP"tan öğrenilmesine karar vermiştir.
12. Başvurucu vekili 25/2/2016 tarihli duruşmaya katılamayacağını belirterek UYAP üzerinden mazeret dilekçesi vermiştir. Mahkeme; başvurucu vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününün ve saatinin UYAP"tan öğrenilmesine ve bir dahaki duruşmanın 21/4/2016 tarihinde yapılmasına karar vermiş ve durumu Duruşma Tutanağı"na geçirmiştir. Söz konusu tutanak aynı tarihte UYAP"a yüklenmiştir.
13. Mahkeme 21/4/2016 tarihli duruşmada davanın taraflarının duruşmaya katılmadığının tespit edilmesi üzerine davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar vermiştir. Duruşma zaptında duruşmanın sistem dışında yapıldığı belirtilmişse de tutanak aynı gün UYAP"a yüklenmiştir.
14. Mahkeme 26/7/2016 tarihli kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde; davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle 21/4/2016 tarihinde işlemden kaldırıldığı, aradan geçen üç aylık sürede dosyanın işleme konulması talebinde bulunulmaması nedeniyle 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 150. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 320. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
15. Başvurucu, mahkeme kararına karşı Yargıtay 8. Hukuk Dairesinde (Daire) temyiz talebinde bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde, 25/2/2016 tarihli duruşmanın başvurucunun yokluğunda yapıldığı ve 21/4/2016 tarihi olarak belirlenen duruşma tarihinin başvurucuya tebliğ edilmediği belirtilmiştir. Dilekçede 25/2/2016 tarihli duruşmada başvurucu vekilinin mazeret dilekçesinin kabul edildiği, 6100 sayılı Kanun"da duruşma gününün UYAP"tan öğrenilmesi şeklinde bir düzenleme olmaması sebebiyle duruşma gününün başvurucuya tebliğ edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Dosya kapsamında gider avansının bulunduğu, bulunmasa bile UYAP üzerinden duruşma gününün öğrenilmesine karar verilmesinin Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu ayrıca gerekçeli kararda Mahkeme 6100 sayılı Kanun"un 320. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermişse de kararın aynı Kanun"un 150. maddesinin (5) numaralı fıkrası kapsamında verildiğinin açık olduğunu belirtmiştir.
16. Temyiz başvurusu Dairenin 7/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar düzeltme talebinin Dairenin 28/6/2018 tarihli kararıyla reddine karar verilmiştir.
17. Nihai karar 7/8/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 28/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 6100 sayılı Kanun"un "Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması" kenar başlıklı 150. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
...
(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 25/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun iddiaları
21. Başvurucu vekili 25/2/2016 tarihli duruşmada, mazeretinin kabulüne ve talebi olmadığı hâlde duruşma gününün UYAP"tan öğrenilmesine karar verildiğini, duruşma gün ve saatinin tarafına tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Başvurucu 21/4/2016 tarihli duruşmanın sistem dışı yapılması nedeniyle işlemden kaldırma kararını UYAP"tan öğrenme imkânı olmadığını, dolayısıyla da yenileme talebinde bulunamadığını açıklamıştır. Başvurucu ayrıca işlemden kaldırma kararından sonra yenileme talebinde bulunmadığını, yenilenmesine karar verilen bir dosya bulunmadığından 6100 sayılı Kanun"un 320. maddesinin (4) numaralı fıkrasına atıf yapılmak suretiyle hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ve diğer anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Hakkın Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı
25. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa"nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).
26. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).
27. Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
28. Anayasa"nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
29. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin somut başvuruya ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenmiş olan kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
30. Başvurucunun davasının açılmamış sayılmasına dair kararın 6100 sayılı Kanun"un 150. maddesine (bkz. § 14) dayandığı görülmektedir. Bu itibarla somut olayda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin kanuni dayanağının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
ii. Meşru Amaç
31. Anayasa"nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Maddede, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da Anayasa"nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması mümkün olabilir (AYM, E.2015/96, K.2016/9, 10/2/2016, § 10).
32. Yargılamada taraflara belirli usule ilişkin güvenceler sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri de makul sürede yargılanma hakkıdır. Anayasa"nın 141. maddesinde "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir." denilmek suretiyle davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerekliliği açıkça ifade edilmiştir. Bu ilke gereğince devlet, yargılamaların gereksiz yere uzamasını engelleyecek etkin çareler oluşturmak zorundadır. Bu bağlamda hukuk sisteminin ve özellikle yargılama usulünün yargılamaların makul süre içinde bitirilmesini olanaklı kılacak şekilde düzenlenmesi ve davaların nedensiz olarak uzamasına yol açacak usul kurallarına yer verilmemesi, mahkemelerin nicelik ve nitelik bakımından yeterli miktarda insan kaynağı, araç ve gereçlerle donatılması makul sürede yargılanma ilkesinin bir gereğidir (AYM, E.2013/4, K.2013/35, 28/2/2013). Dolayısıyla yargılamaların makul sürede tamamlanması amacıyla mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulması mümkündür (Halil Güler, B. No: 2015/11002, 3/7/2018, § 36).
33. Kanun koyucu, 6100 sayılı Kanun"un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların takip edilmemesi hâlinde davanın açılmamış sayılmasına hükmedilmesini öngörmüştür. Amaç, tarafları davalarını takip etmeye zorlamak ve bu suretle yargılamanın gereksiz yere sürüncemede kalmasını önlemektir. Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin bu düzenlemenin yargılamanın makul süre içinde tamamlanmasını temine yönelik bir çare olduğu açıktır (Halil Güler, § 37).
34. Dolayısıyla somut olaydaki müdahalenin meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır.
iii. Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
35. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
36. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp sınırlamalara konu olabilir. Ancak Anayasa"nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi uyarınca anılan sınırlamaların mahkemeye erişimi imkânsız hâle getirmemesi ya da aşırı derecede zorlaştırmaması gerekir.
37. Öte yandan mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahaleler orantılı olmalıdır. Orantılılık sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, amaç ile araç arasında adil bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Buna göre mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamayla ulaşılmak istenen meşru amaç ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar arasında makul bir orantı kurulmalıdır. Hedeflenen amaca ulaşıldığında elde edilecek kamusal yararla kıyaslandığında sınırlama ile kişiye yüklenen külfetin aşırı ve orantısız olmaması gerekir (Şehmus Altuğrul, B. No: 2017/38317, § 44).
38. Mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantılı olup olmadığı değerlendirilirken başvurucunun ve idarenin kusurlarının bulunup bulunmadığı da gözönünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda tarafların yasal yükümlülüklerinin neler olduğu, bunların yerine getirilmesinde ihmalkârlık gösterilip gösterilmediği ve ihmalin varlığının tespiti hâlinde bunun hukuka aykırı sonucun doğmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı da dikkate alınmalıdır (Şehmus Altuğrul, § 46).
39. Yargısal sürelerin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda sürenin hak sahibinin henüz dava hakkının doğduğundan haberdar olmadığı ve somut koşullar çerçevesinde haberdar olduğunun kabulünü haklı kılan nedenlerin bulunmadığı bir dönemde işlemeye başlaması dava hakkının varlığını anlamsız kılabileceğinden ölçülülük ilkesini zedeleyebilir (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66).
(2) İlkelerin Olaya Uygulanması
40. Somut olayda başvurucu tarafından açılan davanın başvurucunun duruşmaya gitmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına hükmedilmesinin yargılamanın sürüncemede bırakılmasının önlenmesi ve makul sürede tamamlanması amacı bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemeyecektir. Somut başvuru bakımından asıl tartışılması gereken, müdahalenin orantılı olup olmadığıdır.
41. Bu nedenle öncelikle başvurucu vekilinin mazereti sebebiyle katılamadığı 25/2/2016 tarihli duruşmada Mahkeme tarafından belirlenen yeni duruşma gününü başvurucunun UYAP"tan öğrenmesine karar verilmesinin ölçülü olup olmadığını belirlemek gerekmektedir.
42. Başvuruya konu davanın işlemden kaldırılmasına ilişkin kararın verildiği 21/4/2016 tarihli duruşmaya kadar başvurucu vekili tarafından sekiz defa mazeret dilekçesi verildiği, söz konusu dilekçelerin tamamının UYAP üzerinden Mahkemeye gönderildiği tespit edilmiştir. Mahkeme başvurucu vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu tüm duruşmalarda mazeretin kabulüne ve tayin edilen duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesine karar vermiştir (bkz. § 11).
43. Başvurucu, duruşma gün ve saatinin tarafına tebliğ edilmediğini ve 21/4/2016 tarihli duruşmanın sistem dışı yapılması nedeniyle işlemden kaldırma kararını UYAP"tan öğrenme imkânı olmaması sebebiyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
44. Dosya kapsamında yapılan incelemede, başvuruya konu davadaki yedi celsede Mahkeme tarafından başvurucu vekilinin mazeretinin kabulü üzerine tayin edilen dava tarihinin UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verildiği, başvurucu vekiline bu konuda ayrıca tebligat gönderilmediği anlaşılmaktadır. Başvurucu vekilinin mazereti sebebiyle katılamadığı en son 25/2/2016 tarihli duruşmanın aynı gün UYAP"a kaydedildiği gözönünde bulundurulduğunda başvurucu vekilinin duruşma gününü UYAP"tan öğrenmesini beklemenin öngörülemez olduğu söylenemeyecektir. Başvurucu vekilinin UYAP"ı aktif bir şekilde kullandığı gözetildiğinde söz konusu yükümlülüğün başvurucuya olağanın üzerinde bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir.
45. Kaldı ki avukatı ile açtığı davayı takip etmekle yükümlü olan başvurucu; mazeret sunarak katılamadığı duruşmada mazeretinin kabul edilmemesi durumunda dosyanın işlemden kaldırılacağını, mazeretinin kabul edilmesi durumunda ise yeni bir duruşma günü tayin edileceğini bilebilecek durumdadır. Başvurucu, mazereti sebebiyle katılamadığı 25/2/2016 tarihinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği 26/7/2016 tarihine kadar geçen yaklaşık beş aylık süre boyunca dava ile ilgili gelişmelerden haberdar edilmediğinden yakınmakla birlikte başvurucunun söz konusu beş aylık sürede dava ile ilgili bilgi almasının engellendiğine yönelik bir iddiası da bulunmamaktadır.
46. Bu durumda başvurucunun mahkemeye erişim hakkından faydalanmasındaki bireysel yarar ile davaların makul süre içinde sonuçlanmasındaki kamusal yarar arasında adil bir dengenin bulunduğu ve mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.