Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7-162 Esas 2011/178 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/7-162
Karar No: 2011/178

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7-162 Esas 2011/178 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık M.A., 5846 sayılı yasaya aykırılık suçundan 4.166 lira adli para cezasıyla cezalandırıldı. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağına dair Yargıtay ve yerel mahkeme arasında uyuşmazlık oluştu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin son uygulamasının direnme kararı değil, yeni hüküm niteliğinde olduğuna karar vererek dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verdi. Kanun maddeleri: 5846 sayılı Yasa, 5101 sayılı Yasa, 81. madde, 9. fıkra, 1/a bendi, TCY'nın 62. maddesi, 5271 sayılı CMK, 5560 sayılı Yasa, 231. madde, 5. ve 14. fıkralar, 5728 sayılı Yasa, 562. madde, 5237 sayılı TCK, 7. madde, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası, 23. madde, Anayasanın 174. maddesi.
Ceza Genel Kurulu         2011/7-162 E.  ,  2011/178 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname: 2009/240480
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : İZMİR 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza
    Günü : 14.05.2009
    Sayısı : 105-536

    5846 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık M.A..ün 5101 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı Yasanın 81. maddesinin 9. fıkrasının 1/a bendi ve TCY’nın 62. maddesi uyarınca 4.166 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, İzmir 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2006 gün ve 480-370 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 29.01.2009 gün ve 1640-1061 sayı ile;
    “5271 sayılı CMK’nun 5560 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında değişiklik yapan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması olanaklı hale geldiğinden, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi gözetilerek, yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu” gerekçesiyle oyçokluğuyla bozulmuş, Daire Üyesi O.K.., “sanığın adli sicilden silinme koşulları oluşmayan sabıkası bulunduğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan yararlanamayacağı” görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
    Yerel mahkeme ise 14.05.2009 gün ve 105-536 sayı ile;
    “...Sanık sabıkalıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları yoktur. 5728 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinde: ‘Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, usule aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7. maddesi dikkate alınmak suretiyle karar verilir’ denmektedir. Mahkememiz yasal engel nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları bulunmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdiri için kararımızın bozulması yönündeki Yargıtay 7. Ceza Dairesinin görüşüne katılmamıştır” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “direnme hükmü isabetli olduğundan dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesi” istekli 10.06.2011 gün ve 240480 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın 5846 sayılı Yasaya aykırılık suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak ele alınması gerekmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, özde direnme hükmü olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili Özel Dairesi tarafından yapılmalıdır.
    Hukukumuzda ilk kez 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında öngörülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, yerel mahkemenin 20.09.2006 tarihli ilk hükmünden sonra 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasayla 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile büyükler için de kabul edilmiştir. Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinde yapılan değişiklik sonucu hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, böylece şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    Sanığın temyizi üzerine Özel Dairece, yapılan bu yasal değişikliklere işaret edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla yerel mahkeme hükmü oyçokluğuyla bozulmuş, yerel mahkemece de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları değerlendirilerek, sanığın 05.04.2003 tarihinde işlenen ve 01.03.2004 tarihinde kesinleşen hırsızlık suçundan verilmiş 10 aylık hapis cezasına ilişkin sabıkası nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınmasına yasal olanak bulunmadığından dosyanın incelenmek üzere Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara