Esas No: 2011/2-108
Karar No: 2011/148
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-108 Esas 2011/148 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname: 2009/159261
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 1. Sulh Ceza
Günü : 03.12.2008
Sayısı : 1221-916
Hakaret suçundan sanık İ.. H.. K..’nın, 765 sayılı TCY’nın 482/3 (2 kez), 72, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 3.138,00 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.03.2006 gün ve 310-102 sayılı hüküm, sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 15.11.2007 gün ve 8841-15097 sayı ile;
“…1- Sanıklar L.. P. ve T. G. hakkında sövme suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün onanmasına,
2- Sanık İ. H. K. hakkında sövme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık hakkında tayin olunan aynı neviden adli para cezalarının içtiması sırasında uygulanan yasa maddeleri gösterilmemiş ise de; 765 sayılı TCK’nın 72. maddesinin uygulandığı anlaşıldığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1) Dosya içerisindeki sanığın katıldığı televizyon programına ait kaset çözümünde, sanığın doğrudan veya dolaylı olarak, katılan E.K..’yı hedef alan hakaret içerir ya da aşağılayıcı sözü bulunmadığı halde, sanığın bu katılana yönelik eylemi hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
2) 5237 sayılı TCK’nın 7 ve 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca sanığın hakaret eyleminin uyduğu kabul edilen her iki yasanın ilgili tüm hükümleri olaya ayrı ayrı uygulanmak suretiyle sonuçların belirlenmesi, hükümde 765 sayılı TCK’nın 482/3. maddesi ve 5237 sayılı TCK’nın 125. maddesindeki cezaların seçimlik olduğu gözetilerek hapis veya adli para cezasından hangisinin tercih edildiğinin ve ne miktar ceza tayin edileceğinin de gösterilmesi, bu şekilde bulunan sonuç cezaların karşılaştırılması ve sonucuna göre lehe olan kanunun belirlenmesi gerekirken açıklanan şekilde ve denetime olanak verecek biçimde değerlendirme yapılmadan soyut olarak 765 sayılı TCK’nın 482/3. maddesinin lehe olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Kanunun 5/2. maddesi ve 5237 sayılı TCK’nın 7. maddesi ile 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle temel adli para cezasının 450 YTL olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayini,
4) Sanık hakkında tayin olunan hapis cezası adli para cezasına çevrilirken uygulanan yasa ve maddeleri ile hapis cezasının günlüğünün kaç YTL üzerinden hesap edildiği hususu denetime elverişli şekilde kararda gösterilmemesi,
5) Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş olması karşısında kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılanlar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekâlet ücretine karar verilmemesi,
6) Hükümden sonra 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMY’nın 231. maddesi uyarınca; soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarla ilgili olarak yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” isabetsiz¬lik¬lerinden bozulmuştur.
İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesince 03.12.2008 gün ve 1221-916 sayı ile;
“…1- Bozma ilamının katılan E. K..’yı hedef alan hakaret içerir aşağılayıcı söz bulunmadığı halde sanığın bu katılana yönelik eylemi nedeniyle beraat kararı verilmesi gerekebileceği görüşü ile bozulmuş ise de;
Bu konudaki Yargıtay ilamına direnilmesine ve iddianamede tavsif edildiği üzere sanık tarafından çeşitli vesilelerle ve son olarak TV 8 isimli televizyon kanalında, katılan E.K.’nın, C.K.’nın oğlu olmadığı yolundaki beyanının, katılanı toplum içerisinde aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğu ve sonuçta hakaret olarak addedileceği kabul edilmekle bu konudaki bozmaya uyulmayarak direnilmesine ve sanık İ.H.K.’nın, E. K.’ya basın yolu ile hakaret suçundan eylemine uyan ve suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’ya nazaran öngördüğü seçimlik para cezası yaptırımının, sanığın daha lehine olduğu kabul edilerek ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre seçimlik para cezası tercih edilerek TCK’nın 125/1-2. maddesi gereğince 5 tam gün sayısı olarak belirlenen temel cezanın günlüğü 20 YTL ile çarpımı sonucu 100 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
2- Sanık İ. K..’nın F. K.’ya basın yolu ile hakaret suçundan eylemine uyan ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’ya nazaran öngördüğü seçimlik para cezası yaptırımının sanığın daha lehine olduğu kabul edilerek ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre seçimlik para cezası tercih edilerek TCK’nın 125/1-2. maddesi gereğince 5 tam gün sayısı olarak belirlenen temel cezanın günlüğü 20 YTL ile çarpımı sonucu sanığın 100 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Sanığın cezasından başkaca artırma ve eksiltme yapılmasına yer olmadığına,
Sanık İ. H. K.’nın sabıka kaydının olmaması, işlediği suçtan pişmanlık duyan davranışlar sergilemesi ve katılanların açık maddi zararlarının tespit edilememesi gözönüne alınarak CMK 231. maddesi gereğince sanığa verilen para cezalarının 5 yıl süre ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına…” karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “CYY’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz yasayoluna tabi olan hükme ilişkin sanığın temyiz isteminin itiraz olarak merciince incelenmek üzere dosyanın mahalline iadesi” istemli, 13.04.2011 gün ve 159261 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın basın yoluyla hakaret suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, katılan M.E.K..’ya yönelik eyleminin, hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkin ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının tabi olduğu yasa yolunun itiraz mı, yoksa temyiz mi olduğunun öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemece, hakaret suçundan sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başvurulabilecek yasa yolu, 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 12. fıkrasında açıkça “itiraz” olarak belirtilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması isteminin reddine karar verilmesi durumunda ise hüküm varlık kazanacağından, koşulların varlığı halinde bu hükme karşı başvurulabilecek yasa yolunun temyiz olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Yargılama sistemimizde temyiz yasa yolu, yalnızca hükümler bakımından kabul edilmiş, hükümler de 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bunlar arasında yer almadığından hüküm niteliğinde de değildir.
Ceza yargılamasında yasa yolu, tarafların istemlerine göre değil, yasanın sistematiği ve normları dikkate alınarak belirlenmelidir. Yasada, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başvurulabilecek yasa yolu hiçbir istisnaya yer vermeksizin açıkça itiraz olarak belirtilmiş olmakla, yasanın öngörmediği bir istisnayı yargı kararları ile oluşturmak, suçun niteliği veya sübuta yönelik başvuruların, yasa yolunu temyiz olarak değiştireceğini kabul etmek olanaksızdır.
Yerel mahkemelerin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının yasa yolu incelemesinin, 5271 sayılı CYY’nın 231/12 ve 268. maddeleri uyarınca itiraz merciince yapılması gerekmektedir. Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi de 5271 sayılı Yasanın 268/3-a maddesi uyarınca, yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yasa yolu incelemesinin, 5271 sayılı CYY’nın 231/12 ve 268. maddeleri uyarınca itiraz merciince yapılması gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın, itiraz mahiyetindeki istem konusunda bir karar verilmek üzere 5271 sayılı CYY’nın 268. maddesi uyarınca itiraz merciine gönderilmesi için mahalline iadesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.