Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4.MD-216 Esas 2011/144 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/4.MD-216
Karar No: 2011/144

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4.MD-216 Esas 2011/144 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2010/4.MD-216 E.  ,  2011/144 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2009/279571
    Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
    Mahkemesi : YARGITAY 4. Ceza Dairesi
    Günü : 24.06.2010
    Sayısı : 2-22

    Hakaret suçundan sanık H. Y.. hakkında açılan kamu davasının şikayetin 6 aylık süreden sonra yapılması nedeniyle düşmesine ilişkin, Yargıtay 4. Ceza Dairesince verilen 24.06.2010 gün ve 2-22 sayılı hükmün, sanık ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 25.10.2010 gün ve 279571 sayılı “onama” istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında hakaret suçundan açılan davanın süresinde yapılmış şikayet bulunmaması nedeniyle düşmesine karar verilen somut olayda, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın Malatya Adliyesinde görevli bekçi olan katılana yönelik işlediği iddia olunan hakaret eyleminin, katılanın yürütmüş olduğu kamu görevinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve buna bağlı olarak şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşürülmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğine göre;
    Elazığ 1.Ağır Ceza Mahkemesince 18.11.2009 gün ve 2009/654 değişik iş sayı ile; “31.08.1999 tarihinde 1.sınıfa ayrılan şüpheli Hakim H. Y..nın, şikayetçi M. G.."ün Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi yazı işleri müdürü hakkında adliye içerisindeki bir şahısla gayrımeşru ilişkide bulunduğu iddiasıyla tutanak tutup Malatya Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığına vermesi üzerine, şüpheli H.Y.."nın adliye içerisinde rastladığı şikayetçiye ‘müdüre hanım sana vermedi, o yüzden mi şikayetçi oldun?’ diyerek hakaret ettiği, M. G..ün şüpheliden şikayetçi olduğu, her ne kadar Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesince eylemin görevi gereği işlenmediği, bu nedenle takibi şikayete bağlı suçlardan olduğu, mağdurun şikayetinin süresinden sonra yapıldığı iddiasıyla son soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de adliyede bekçi olarak görev yapan, kurumun koruma ve kontrolüyle görevli bulunan şikayetçi M.. G..ün adliye yazı işleri müdürünün hafta sonunda odasında yaptığı görüşme ile ilgili olarak düzenlediği tutanak dolayısıyla hakarete uğradığı iddia edildiğine göre eylemin mağdurun görevi ile bağlantılı olup TCK"nun 125/3-a maddesi kapsamında bulunduğu bu nedenle şikayete tabi olmadığı, kamu adına soruşturma ve kovuşturma yapılması gerektiği, subut yönünden takdiri yargılamayı yapan mahkemeye ait olmak üzere suçun işlendiği yönünde yeterli şüphenin bulunduğu” gerekçesiyle son soruşturmanın açılmasına karar verildiği,
    Hakim H.. Y..’nın 31.12.1997 tarihinde birinci sınıfa ayrıldığı,
    Katılan M. G..’ün dosya içerisinde bulunan görev belgesi ve nöbet çizelgesine göre Malatya Adliyesinde görevli bekçi olduğu,
    22.01.2006 Pazar günü katılan M. G.’ün Malatya Adliyesinde nöbetçi olduğu, saat 10.30 sıralarında Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü N.Y.in çalışmak üzere adliyeye geldiği, adliyenin girişinde görevli katılan M.G. ve polis memurlarına bir misafirinin geleceğini içeriye almalarını söylediği, saat 11.00 sıralarında erkek bir şahsın adliyeye geldiği ve görevlilerce 1. Asliye Ceza Mahkemesi Müdürü N.Y..’in çalıştığı odaya yönlendirildiği, gelen şahsın yazı işleri müdürünün odasında uzun süre kalması nedeniyle katılanın odayı dinlediği ve içeriden bir takım garip sesler geldiğini diğer nöbetçilere söyleyerek tekrar müdüre hanımın kapısına gelerek yüksek sesle konuşmak suretiyle onları rahatsız ettikleri, saat 15.00 sıralarında şahsın adliyeden ayrılırken katılan ve nöbetçi polis memuru tarafından kimliğinin sorulması üzerine Malatya Garnizonunda görevli Astsubay İrfan Yurtsever olduğunun tespit edildiği,
    Meydana gelen olayın katılan M. G. tarafından tutanağa bağlandığının adliyede söylenti halinde duyulması üzerine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı tarafından idari soruşturma başlatıldığı, Adalet Komisyonu Başkanlığına çağrılan katılan M.G.tarafından 24.02.2006 günü saat 14.00’te Adalet Komisyonu Başkanına tutanağın elden teslim edildiği,
    Adalet Komisyonu Başkanlığının 24.02.2006 tarih ve 2006/228 sayılı kararıyla Adalet Komisyonu Başkanı M.S.K."in disiplin soruşturması yapma hususunda yetkilendirildiği,
    Muhakkik tarafından yapılan disiplin soruşturması neticesinde 24.03.2006 günü verilen kararla, 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü N. Y."in görev mahallinde ahlâk ve edep dışı davranışlarda bulunduğu sonucunu doğurur şekilde hareket ettiğinden bahisle kınama cezası ile cezalandırıldığı,
    Adalet Komisyonu Başkanlığının 10.11.2006 tarih ve 2006/789 sayılı kararıyla N. Y.’in hizmet gereği Doğanşehir Adliyesi Yazı İşleri Müdürlüğü görevine naklen atandığı,
    24.03.2006 tarihinde, Adalet Komisyonu Başkanı tarafından muhakkik sıfatıyla Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç ihbarında, N.Y."in hakkında yürütülen disiplin soruşturmasında vermiş olduğu 17.03.2006 günlü yazılı savunmasında M.G.adlı adliye bekçisinin kendisine sarkıntılıkta bulunduğu iddia edilerek gereğinin yapılmasının istenildiği, ihbar müzekkeresinin ekinde, N. Ye. imzalı Malatya Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri Adalet Komisyonu Başkanlığına hitaben yazılmış üç sayfa dilekçenin bulunduğu,
    İhbar üzerine katılan M. G.hakkında Malatya C.Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı, soruşturma sırasında, şikayetçi sıfatıyla N.Y.’in, tanık sıfatıyla A.A., A. Ç., İ.Ö., M.Ş."in, şüpheli olarak M.G.’ün ifadelerinin alındığı, yapılan soruşturma sonucunda, Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, Malatya 3. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda 17.05.2007 gün ve 637-257 sayı ile sanık M. G."ün cinsel taciz suçundan beraatine, şantaj suçundan 5237 sayılı TCK"nın 107/2, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 6.160 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık ve C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 08.02.2011 gün ve 86-1197 sayı ile sanığın cinsel saldırı suçundan beraatine ilişkin hükmün onanmasına, şantaj suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün CYY’nın 231. maddesinin değerlendirilmesi bakımından diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği,
    Malatya Adliyesinde yapılan denetim sırasında katılan M.G.’ün Adalet Müfettişliğine hitaben yazdığı 05.07.2007 tarihli dilekçesinde; sanık H. Y.’nın yüzüne karşı; “N. vermedi de bu nedenle mi komisyon başkanına şikayet ettin?” şeklinde aşağılayıcı, küçük düşürücü ve haksız suçlamalarda bulunduğu iddiasıyla sanık H.Y. hakkında şikayetçi olduğu,
    Adalet Müfettişliğince, katılanın iddialarının araştırıldığı, bu kapsamda katılan M. G. ile tanıklar A. B. ve C.T.’in beyanlarının alındığı, yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 21.11.2007 tarihli inceleme ve soruşturma raporu ile sanık hakkında kovuşturma izni verilmesine ilişkin 27.03.2008 tarihli Adalet Bakanı oluru ile H.Y. hakkında kovuşturma yapılmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan, talimatla alınan beyanında; “2006 yılı Ocak ayı içerisinde bir pazar günü adliyede nöbetçi bekçi olarak görev başında iken saat 10 sularında Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdüresi N.. adliyeye geldi ‘birazdan benim bir misafirim gelecek odaya gönderin’ diye ricada bulundu, bizde tamam dedik, müdüre hanım gitti, odasının ışığını yaktı, kapısını açtı, çalışmaya başladı, saat 11.00 sularında bir kişi geldi, ben müdüre N..misafiriyim dedi, ben ve görevli polisler onu müdüre N..odasına yönlendirdik, ben görevimi yapmaya devam ettim, saat 12.00 de kapıları ve odaları kontrol ediyordum, müdüre N..kapısı kapalı ışığı da sönmüştü, işlerini bitirdiler dışarı çıktılar diye düşündüm, müdüre hanımın kapısını kontrol ettim, kapı kilitli idi ama içeriden ‘yavaş ol, yavaş bastır, daha boşalmadın mı’ gibi sesler geliyordu, bunun uygunsuz bir davranışın sesleri olduğu açıkça anlaşılıyordu, ben gidip adliyenin polis noktasında beklemekte olan görevli polislere durumu ilettim, onlar da, gidelim o katta yüksek sesle konuşalım, rahatsız olsunlar çekip gitsinler diye söylediler, bende kabul ettim, bunun üzerine hep beraber müdüre hanımın odasının önüne gelip yüksek sesle birbirimizle konuşmaya başladık, bir süre sonra müdüre hanımın kilitli olan kapısı açıldı, ışıkları açıldı, misafiri kapıdan kafasını uzatıp sağa sola baktı, biz 15-20 metre uzaktaydık, tekrar kapıyı kilitleyip ışıkları söndürdü, biz bunun üzerine aşağıya indik, görevimize devam ettik, saat 14.30 sıralarında Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi katibi A.. geldi, polislere bizden kimse var mı, çalışan var mı diye sordu, onlar da müdüre N. olduğunu söylediler, yanında da bir misafir olduğunu söylediler, A..bir müddet sonra yanımıza geldi, çalışmak için kaleme gittiğini, oradan müdüre hanımın odasına bakmak istediğinde, müdüre hanım ile misafirini uygunsuz bir vaziyete bir birine sarılmış olarak gördüğünü, bunun üzerine dışarı çıktığını söyledi, daha sonra saat 15"e kadar farklı bir şey olmadı, saat 15.00 sularında müdüre hanımın misafiri odadan çıkarak gitti, bu arada ben polis memurlarına bu misafirin isminin tespitini ve haklarında tutanak tutacağımı ilettim, onlar da tamam dediler ve polis noktasından misafir giderken ismini tespit edip bana bildirdiler, bende olayla ilgili tutanak tuttum ve mesai günü idari işler müdürüne bağlı olduğum için, idari işler müdürü M.Ş."e tuttuğum tutanağı vermek istedim, o anda işi olduğunu, daha sonra vermem gerektiğini söyledi, daha sonra müracaat ettiğimde ise almak istemedi, bir müddet beni bu şekilde oyaladı, bende başka bir işlem yapmadım, ancak bir müddet sonra komisyon başkanı beni çağırdı, olaydan haberdar olduğunu belirterek işin aslının ne olduğunu bana sordu, bende durumu kendisine izah ettim tutanağı verdim, Adalet Komisyonu toplandı ve N. . Pütürge Adliyesine tayinini çıkarttı, bir müddet sonra bekçi arkadaşlarımdan C.T. bana, hakim H.Y.bana bekçi M. sen misin diye sordu, bende hayır ben bekçi C..’im dedim; o da bana ‘müdüre hanımdan istediniz de vermedi diye mi tutanak tutup komisyon başkanına verdiniz’ diye söyledi diyerek bilgi verdi, bir kaç gün sonra bekçi arkadaşlarımdan A. B. yine bana hakim H. Y."nın kendisine gelerek ‘bekçi M. sen misin’ diye sorduğunu, kendisi ‘hayır ben Bekçi A. B."yim’ diye cevap verdiğinde, ‘uyanıklar benim müdürümden istediniz vermedi diye mi tutanak tutup komisyon başkanına verdiniz’ diye çıkıştığını söyledi, ben yine herhangi bir işlem yapmadım, bir müddet sonra görevimin başında iken Hakim H. Y. benim yanıma geldi, bana ‘bekçi M. sen misin’ dedi, bende ‘benim’ dedim, o da bunun üzerine ‘uyanık benim müdürümden istedin, sana vermedi diye mi hakkında tutanak tutup komisyon başkanına verdin’ dedi, ben de ‘hakim bey böyle konuşmak size yakışmıyor’ dedim, bunun üzerine hakim bey benim yanımdan ayrılıp gitti, çünkü kendisine bir telefon gelmişti, telefonla konuşurken benden uzaklaştı, bu sırada polis memuru B. K.da benim yanımdaydı, o da duruma şahit oldu, olay bundan ibarettir, ben görevim nedeniyle yaptığım işlemden dolayı Hakim H.Y."nın beni bu şekilde suçlayarak hakaret etmesinden dolayı çok üzgünüm, şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum” demiştir.
    Tanık A. B. talimatla alınan beyanında; “Bundan yaklaşık 4 sene kadar önce idi, ben şimdi olduğu gibi Malatya Adliyesinde bekçi olarak görev yapıyordum, biz görevimiz gereği idari işler müdürlüğüne bağlı çalışıyoruz, bir gün orada bulunan görevlilerden Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü N.hakkında bir tutanak tutulduğunu duydum, benimle ilgili değildi, o nedenle önemsemedim, ancak adliyede herkes bekçi M."in, müdür N.hakkında uygunsuz işler yaptığı nedeniyle bir tutanak tuttuğunu anlatmaya başladı, bir müddet sonra görevimin başında iken Hakim H. Y.bana geldi, ‘bekçi M. sen misin?’ dedi, ben ‘hayır bekçi M. ben değilim’ dedim, bunun üzerine ‘müdürümden isteyen siz misiniz?’ dedi, bende ‘hayır efendim’ dedim ve ‘bekçi M. kim diye sordu, ben o arkadaş vardiyalı çalıştığımız için bir gün sonra gelecek dedim, hakim bey benim yanımdan ayrılıp gitti, bir müddet sonra bekçi M."e nöbetimi devrederken, ‘Me. Hakim H. seni soruyordu, aramızda böyle bir konuşma geçti’ diye kendisine durumu aktardım” şeklinde,
    Tanık C.T. talimatla alınan beyanında; “Ben Malatya Adliyesinde yaklaşık 16 yıl bekçilik yaptım. Müşteki M. G."de aynı tarihlerde beraber çalıştığımız mesai arkadaşımdı. H.Y. Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi olarak görev yapıyordu. Şikayetçi M. G. görevli olduğu bir pazar günü tam tarihini hatırlamıyorum, Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdüresinin bir astsubay ile adliyede kendi odasında bir arada olduğuna ilişkin bir tutanak düzenlemiş. Hakim H.hafta sonları çalışmaya gelirdi. Yine çalışmaya gelmişti. Ben de kendisine çay ikram etmek amacıyla ‘Hakim Bey, buyurun bir çay içelim’ dedim. Bunun üzerine Hakim Bey ‘Ben kıçımı yolda bulmadım’ dedi. Bunun üzerine ben ‘Hakim Bey ne oldu’ dedim. Hakim Bey de ‘sen benim müdürümle yattın mı?’ daha açıkçası ‘sen benim müdürümü sinkaf ettin mi?’ dedi. Bunun üzerine ben ‘Hakim Bey lütfen, gidebilirsiniz’ dedim. Bana kızarak ‘bana gidebilirsiniz diyemezsin, ben daha da sizin çayınızı içmiyorum, selâmınızı da almıyorum’ dedi. Daha sonra ben A.B. isimli yine adliye bekçiliği yapan arkadaşı gördüğümde kendisi bana Hakim H."in ‘M. sen misin?’ diye sorduğunu, ‘benim müdürümü yakalayan sen misin?’ şeklinde soru sorduğunu ve yine Hakim H..‘benim müdürümle sen de birlikte oldun mu?’ şeklinde sözler söylediğini bana söyledi” şeklinde,
    Tanık İ.K.talimatla alınan beyanında; “Ben Malatya adliyesinde polis memuru olarak görev yapardım, bir pazar veya cumartesi günü idi, görevimizin başında idik, bekçi M. G.de benimle birlikte görevli idi, o çay demlemişti, bu sırada Hakim H.Y. geldi,’bizim mahkemeden gelip çalışmaya başlayan oldu mu’ diye sordu, bizde ‘hayır’ dedik, bu arada ben Bekçi M."e döndüm, ‘M. çayı demledin mi’ diye sordum, o da bana demlediğini söyledi, bunun üzerine Hakim H. Y. bekçi M. G."e dönerek, ‘bekçi Me.sen misin’ diye sordu, o da ‘benim efendim’ diye cevap verdi, bende bekçi M."in o arkadaş olduğunu söyledim, bu arada Hakim H.Y."nın cep telefonu çaldı, H.Y., bekçi M.. G."e ‘sizinle bir ara bir görüşelim’ diye söyledi, o da ‘tamam efendim’ diye söyledi, bunun üzerine Hakim H. Y. çalan cep telefonunu açarak konuşarak otoparka doğru gitti, sonra M.adliye içerisine görevi gereği geçti, ben kapının önünde bekliyordum, Hakim Bey geldi, M."i sordu, bende savcılık katına çıktığını söyledim, benim bilgim bundan ibarettir, benim taraflar arasında cereyan eden hakaret olayları konusunda herhangi bir bilgim görgüm bulunmamaktadır” şeklinde anlatımda bulunmuşlardır.
    Sanık aşamalarda özetle;“Hadisenin meydana geldiği iddia edilen tarihlerde ben Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görev yapıyordum. Öncelikle talimata eklenmiş olan Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.11.2009 günlü son soruşturmanın açılmasında isnat edilen eylemi kabul etmiyorum… Malatya"dan ayrılıp İstanbul"a geldikten sonra arkamdan birçok iddialarla soruşturmaya maruz kaldım bu soruşturmalardan bir tanesi de dosyadaki bu hadisedir. Bu hadise tamamen bir suç isnadıdır. Hiçbir şekilde böyle bir olay meydana gelmemiştir, isnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde savunmada bulunmuştur.
    5237 sayılı TCY’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesi;
    “1- Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
    2-Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
    3-Hakaret suçunun;
    a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
    b)Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
    c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
    İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz...” şeklinde,
    Anılan Yasanın 131/1. maddesi ise;
    “(1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır” biçiminde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü üzere; TCY"nın 125. maddesinin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü fıkrasında ise nitelikli halleri düzenlenmiş, TCY’nın 131/1. maddesinde kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının şikayete tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
    Kamu görevlisine görevinden dolayı yapılan hakaret suçuna ilişkin; 5237 sayılı TCY’daki düzenleme, 765 sayılı TCY’ndan farklı olup, 765 sayılı Yasa uygulamasında “memur” kavramına yer verilerek, memura görev sırasında herhangi bir nedenle hakaret edilmesi hali dahi nitelikli hal olarak düzenlenmiş iken, 5237 sayılı Yasada memur kavramını da içerecek şekilde “kamu görevlisi” kavramına yer verilerek, yalnızca kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret edilmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Görev sırasında ancak görevinden dolayı olmayan hakaretler ise, 125. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen basit hakaret olarak kabul edilerek, soruşturulması ve kovuşturulması da mağdurun şikayetine bağlı tutulmuştur.
    “Görevinden dolayı” hakaretin kabulü için de; yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hakim her somut olayda nedensellik bağının bulunup bulunmadığını araştırarak, sonucuna göre, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu saptayacaktır. Bu saptama yapılırken, hakaret eylemlerine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması koşulu aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.11.1992 gün ve 303-320 sayılı kararında da aynı esas kabul edilerek, hakaret suçunun görev dolayısıyla işlenmesinde aranacak hususun, hukuka uygun bir surette yapılan görevin hakaret nedeni oluşturmasının olduğu vurgulanmış, bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık nedeni ile görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye yönelik bir hakarette de o görevle suç arasında nedensellik bağı bulunduğu kabul edilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Malatya Adliyesinde bekçi olarak görev yapan katılan Adalet Bakanlığının 03.11.1982 tarihli Nöbet Hizmetleri Özel Talimatı, 06.10.1988 tarihli Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği ve 18.12.1997 tarihli Koruyucu Güvenlik Özel Talimatları esaslarına göre, nöbet hizmetlerini yerine getirmekle görevli olup, bu düzenlemelere göre, bekçinin nöbet hizmetlerini yürütürken karşılaşmış olduğu, Adliyenin güvenliğini ilgilendiren her türlü olağan dışı durumu amirlerine bildirmekle yükümlü olduğu, ancak görevli olduğu binaya çalışmaya gelen personelin odalarında bulunduğu sırada, Adliyenin güvenliğini ilgilendiren bir olay olmadığı sürece, odaya girme, odada bulunan eksiklikleri kontrol etme, oda içinde meydana gelen Adliyenin güvenliğini ilgilendirmeyen olayların tespit ve değerlendirmesini yapma görevi bulunmamaktadır.
    Bu itibarla; sanığın, katılana yönelik olarak söylediği iddia olunan sözlerin katılanın görevinden kaynaklanmadığı, bu anlamda eylemin TCY’nın 125/1. maddesinde düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan hakaret suçu kapsamında kaldığı, suç tarihinin 2006 yılı Şubat ayı olduğu, katılanın 05.07.2007 tarihli şikayetinin ise TCY"nın 73. maddesinde belirlenen 6 aylık hak düşürücü süreden sonra gerçekleştiği anlaşıldığından, katılan ve sanığın tüm temyiz itirazlarının reddi ile şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşürülmesine ilişkin, Özel Daire kararının onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.06.2010 gün ve 2-22 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara